Takvim gazetesi yazarı Ergün Diler, çok konuşulacak bir iddiada bulundu.
Uzun süre MGK ve Genelkurmay'da görev yapmış asker tanıdığının iddiasını köşesine taşıyan Diler, Genelkurmay eski Başkanı
emekli Org. Işık Koşaner ve 3 komutanının tutuklanacağını ileri sürdü.
İşte o iddialar
Birkaç gün İstanbul dışına çıktım ya arayan arayana... Yıllarca MGK'da ve Genelkurmay'da önemli makamları işgal eden DOSTUM mesaj bırakmış, "Ararsan sevinirim. Çok ilginç gelişmeler var" diye...
Elimdeki valizleri indirmeden aracı bir kenara çekip çaldırdım..."Aramayacağından korktum ya...
Nerelerdesin?" diyerek telefonu açtı...
Tam araya girecekken "Seni bilmez miyim! Hal hatır sormayı bile zaman kaybı olarak görürsün" dedi...
İlk ve tek antibakteriyel klima parfümü 19 TL
Kısa bir sessizlikten sonra BOMBAYI patlattı: Işık Paşa ve birlikte çalıştığı tüm komutanlar ifadeye çağrılacak.
Ve galiba tutuklanacak.
Donup kaldım. Bu kadar keskin bir çıkış beklemiyordum. Ne diyeceğimi bilemedim. Baktım soru BEKLİYOR BEN DE ÜZERİME DÜŞENİ YAPTIM...
-Nereden çıktı şimdi bu?
Neden tutuklanacaklar?
Bütün askeri mahallerde ve özellikle orduevlerinde MANŞET bu... İstifa eden Işık Koşaner ve Kuvvet Komutanlarının tutuklanacağı konuşuluyor. İlker Paşa'dan sonra Silivri'ye giden ikinci ismin Işık Paşa olacağı söyleniyor..
-İstifa ettiği için mi? Suçu ne?
Hayır istifa ettiği için değil tabii ki... Ergenekon terör örgütüne yardım ve yataklık ettiği için...
-Ne yapmış ki Işık Paşa?
Nasıl yataklık etmiş?
Koşaner, BALYOZ sanıklarını kuvvet komutanlarıyla birlikte ziyaret etmişti...
-Ne var bunda? Silah arkadaşları değil mi? Vefa gösterme hakkı yok mu? Öyle değil... İşin arka planı var...
-Nasıl yani?
Işık Paşa'nın internete düşen ses kaydını hatırlıyor musun?
-Evet hem de çok iyi... Son derece DEMOKRAT sözlerdi...
Belki geneli için öyle ama başını ağrıtacak cümleler de var.
-Hangi cümleler bunlar? "Ergenekon hakkında ben de bir şey bilmiyorum. Ama Balyoz hakkında bir şeyler söyleyebilirim.
Balyozla ilgili, bizde her şey imha edilmişti. Her şeyi iddianameden öğrendik. Şimdi Balyoz denen yani 1. Ordu Komutanlığıkarargâhında 2003 yılında yapılan bir plan seminerinden dolayı ortaya atılan bu iddialar hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Arkadaşlar, bu olayla ilgili, seminerle ilgili evrakların hepsi imha edilmiş olduğu için olay ortaya çıkınca bir şey bulamadık.
Araştırdık Genelkurmayı, Kara Kuvvetleri'ni, 1. Ordu'yu, ya nedir bu, ne diyorlar bunlar filan. Balyoz malyoz hiçbir evrak bulamadık. Bir tane mesaj çıktı. Bunun için bir girişim yapamadık. Beklemek zorunda kaldık. Ne zaman ki iş iddianame hazırlandı vs. Bu bilgiler elimize geçtiği zaman olayın ne boyutta olduğunu neyin iddia edildiğini açık açık anladık.
Balyoz'da, bizi üzen taraf, neyimiz var neyimiz yok çaldırmışız. Konuşmalarımız dahil ne konuşuyorsak var adamların ellerinde, namerdin eline malzeme verdik. Şimdi bizi üzen taraf arkadaşlar, Birinci Ordu'da her şeyimizi çaldırmışız." Işık Paşa'nın işte bu sözlerden dolayı başı ağrıyabilir...
-Peki Koşaner hakkında bildiğim kadarıyla bir soruşturma yok. Bu nasıl olacak?
BALYOZ'daki üçüncü iddianameye 'Açık kaynaklardan temin edilen ses kayıtları' başlığı altında KOŞANER'in ses kaydı konuldu. Yani mahkemede bu iş...
-Ya nasıl olur. Daha geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan Işık Paşa'ya ZIRHLI araç verdi. Yani DARBECİ bir PAŞA'ya bu jest niye yapılsın ki?
Demek o zaman Başbakan'ın dışında başka bir güç var...
-Kim bu güç Allah aşkına?
YARGI... İşin özünde Erdoğan, MENDERES'in yaptığını yapmadı.
Devlet geleneği adına bazen DARBECİLERE bile tahammül etti.
Menderes budamıştı çünkü...
Erdoğan çok daha akıllı ve olgun bir devlet adamı... Siyasetle asker birlikte çalışırken YARGI işin gereğini yaptı. Baktığında görürsün.
YARGI çok hızlı. Boşluk bırakmıyor.
-Aklım iyice karıştı.
Koşaner'le birlikte görev yapan Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay hükümete destek vermiyor muydu?
Hiçbiri Hilmi Paşa gibi değildi.
Korkuyorlardı. "Durum her an değişebilir" diye etrafı kolluyorlardı.
-Neyi kolluyorlardı?
Ya bir gün makamına gittiğimde masasının üzerinde CUMHURİYET, MİLLİYET ve HÜRRİYET vardı...
-Ne var bunda, gazete okumayacak mı? Ya da bize mi soracak ne okuduğunu?
Dinle lütfen... Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Başkanıydı. Yaşar Paşa ile ilgili olumsuz bir şeyler söylemeye başladım, ellerini ağzına götürdü, sus dedi. Dinlenme korkusu vardı. AK Parti'yi kapatma tehlikesi devam ediyordu. "Parti kapatılacak ve LAİKLİK zarar görmeyecek" dedi. LAİKLİK anlayışlarının YANLIŞ olduğunu söyleyince de "SEN DE Mİ BRÜTÜS" dedi...
-E askerin LAİKLİK anlayışının böyle olduğu sır değil ki!
Elbette sır değil. Ordu olaya böyle bakar. Ama Bilgin Balanlı ile Hasan Aksay'ın DEVRE arkadaşı olduğunu da unutma.
-Ne yani her devre arkadaşı aynı şeylere inanmak ve aynı şeyleri savunmak zorunda mı?
Tabii ki değil... Sadece hatırlatmak istedim. Ama AKSAY, en büyük keyfi olan BÜYÜK PATRONLA Golf OYNAMAKTAN MAHRUM KALIRSA ÇOK ÜZÜLÜR...
-Kim bu patron? Şimdi bunlara girmeyelim istersen... İnan uzun zamandır ORDUEVLERİNDE böylesine HARARETLE konuşulan bir başka konu duymadım, görmedim...
İnşallah sadece DEDİKODUDUR...
-Son soru... Sadece bu mu konuşuluyor?
Hayır, bir de Amerikalılar'ın Türkiye ve Ürdün'ün doğusunda GİZLİ ÜS KURACAKALARI dedikodusu yapılıyor. Wall Street Journal'ın "Daha fazla insansız hava aracı ve daha az asker' başlığıyla verdiği haber ikinci MANŞET...
Gerçi Amerikalılar bunu yalanladı ama anlayacağın herkes diken üstünde... HAYIRLISI...
-Peki son dedim ama bir soru daha... Sen inanıyor musun birlikte çalıştığın isimlerin ERGENEKON'a yardım ve yataklık ettiğine?
Kaç tane Genelkurmay Başkanıyla birlikte çalıştım. Askeri okullarda SÜNNET olanını bile biliyorum. Devlet bize ADAM OLMAYI öğretti. Her şeyimizi DEVLETE ve bu millete borçluyuz.
Bunca yılda öğrendiğim bir ilke var; "Büyük lokma ye büyük laf etme..." Tekrar ediyorum İNŞALLAH hepsi kuru dedikodudur, kuruntudur... Böyle ise çok sevineceğim...