Berrin Gürçay Dilekçi; Kadınları kotalara dahi sığdırmak istemeyen bir anlayış partide, ülkemizde, dünyada eşitlik ve adaleti nasıl sağlayacak acaba?
Geçtiğimiz son iki senede ülkemizdeki yerel ve genel siyaset yapılanması taşları yerinden oynattı. 2016 bu taşların yerine oturması için uğraş verilmesi gereken çetrefilli bir zemin olacaktır. Bunu kabul edersek süreci daha akılcı ve sorunsuz atlatabiliriz, düşüncesindeyim.
İçinde bulunduğumuz en yakıcı sorunlar; Savaş, Terör, Adaletsizlik, Eşitsizlik.. Yani ÇÖZÜMSÜZLÜK ve ÖLÜM!
Bunun sorumlusu tabi ki Hükümet dolayısıyla siyasi partiler; iktidarıyla, muhalefetiyle.
İktidarın rengi belli: Recep Tayyip Erdoğan.
Erdoğan'ın da rengi belli: Başkanlık rejimi.
Onun için kendilerince herşey mübah!!!
Aslında iktidarın yanısıra muhalefetin de rengi önemli; Her konudaki reel politikalarıyla, karşı duruşuyla, ezilen toplumu kucaklayıcı yapısıyla halkına umut veren bir güçtür, muhalefet!
Hele ana muhalefet iseniz o daha da sorumluluk ister: Oturuşunuzla, kalkışınızla, yol gösteren politikalarınızla, kamuoyuna örnek olacak uygulamalarınızla, belediyelerinizin halka davranışıyla, yönetim birimlerindeki farklılıklarınızla, erdemli ve onurlu üyelerinizle ve eşitlikçi politikalarınızla tüm ülkeye örnek olmak durumundasınız.
Partilerin içindeki en zayıf halka, eşitlikçi politikalardır. Eğer siz dünyaya kadın-erkek eşitliği çerçevesinden bakmazsanız bütün uyguladığınız politikalar tek yönlü olur. Bu da dışarıda kalan yarı nüfusun gözden çıkarılması demektir. En büyük sorun; Adalet arayan partilerin kendi içindeki adaletsizliği görmezden gelmeleridir.Bu çözümsüzlük devam ettikçe partilerin topal kalması ve başarısız olması devam edecektir. Hele sol ve sosyal demokrat partilerde kadınların politik ezilmişliği daha görünür olmaktadır.
Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınların politik arenadaki yeri tartışılmaya başlamış ve ilk olarak HDP eşbaşkanlık sistemi ve yüzde 40 kota uygulamış, CHP ise yüzde 33 kotayı her kademede uygulamak üzere tüzüğüne koymuştur.
Bu nedenle kamuoyu baskısından hicap duyan istemeyerek de olsa kadın partililere kota uygulanmasını kabul eden partili erkekler, her ihtimale karşı adını da "cinsiyet kotası" koyarak; Belki birgün bize de lazım olur, diye düşündüler. Çünkü inanıyorlardı ki kadınlara elini verince kolunu- pardon- partiyi kaptıracaklardı! Onun için ince hesaplar yapıldı. Seçimlerde kotayı canları istediği zaman kullanıyor, istemediği zaman binbir dereden su getiriyorlardı.. Örneğin CHP İstanbul İl Kongresinde bile kota uygulanmazsa varın Anadolu'nun halini siz düşünün..
Kadınları kotalara dahi sığdırmak istemeyen bir anlayış partide, ülkemizde, dünyada eşitlik ve adaleti nasıl sağlayacak acaba?
Ne zaman ki; Eşitlikçiyim, çağdaşım diyen bir parti kotayı bile konu etmeden, listeleri kadın ve erkek eşit sayıda yazarsa bilin ki en kazançlı o çıkacaktır.
Bizim ülkede kadın olmak zordur..
Bizim ülkede bir kadının sorgulaması çok daha zordur, hele siyasetçi ise.. Bütün siyasi hayatınızı altınızdan çekiverirler. Herkes sizi suçlar, çok konuşuyorsunuz daha doğrusu çok biliyorsunuz, diye..
Hep uslu kız olmak zorundasınız ki beklentilerinize ulaşasınız. İtiraz yok, özgür düşünce yok. Sürüden ayrılırsan kurt kapar, misali..
İşte kadın bu noktada ikilemde kalıyor: İdealler mi? Beklentiler mi?
Hiç düşünmeden erkekler için " beklentiler" diyebiliriz. Ama kadınlar için öyle değil..
Bütün yükler omuzlarımızda olsa, bütün bedelleri biz kadınlar ödesek bile yine doğruluktan, dürüstlükten ve ideallerimizden ödün veremeyiz, vermemeliyiz de!
İnanıyorum ki; partilerimiz de, ülkemiz de soran, sorgulayan, cesur, emekten yana, insana saygılı, hak ve özgürlükleri savunan idealist kadınlarla kalkınacak, beklentiler ise o zaman daha bir anlam kazanacaktır.
Bu umutlarla 2016'ya hoşgeldin, diyorum.
Berrin Gürçay Dilekçi - Kazete