28. Ankara Film Festivali’nde ‘En İyi Film’ ödülünü alan, Kürt bir süper kahramanı anlatan 'Genco' Başka Sinema’da gösteriliyor.
28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde ‘En İyi Film’ ödülünü alan “Genco”, Kürt bir süper kahramanın maceralarını anlatıyor. Fantastik komedi türündeki filmi senaristi, yönetmeni ve başrol oyuncusu Ali Kemal Çınar, Cumhuriyet'ten Ezgi Atabilen'e konuştu.
- Nereden çıktı bir Kürt süper kahraman filmi yapmak?
Amerikan yapımı filmleri ve çizgi romanları referans noktası almaktansa, kendime göre nasıl biçmlendirebilirim diye düşündüm. Kahramanlık kültüyle de ilgilenmek istedim. Bunları kendime ait kılma çabası sonucunda “Genco” oluştu. Film Kürtçe, esprilerin Kürtçede ifade bulması filmin mizahını destekledi. Asıl amacım kaynağı nereden olursa olsun bu süper kahramanlık denen kültü kendime ait kılabilmekti.
Kürt sineması tekrara düşüyor
- Süper kahraman filmleri ve çizgi romanlara özel bir ilginiz var mıydı?
Tabii. Çocukluğuma denk gelenler “Teksas” ve “Tommiks”di. Anne babalar çocuklarının bunları okumalarını yasaklarlardı hep. Daha sonra televizyondaki filmleri izleme dönemi başladı. Süpermen gibi çocukken hepimizin izleyip hayran olduğumuz süper kahramanlarla o filmlerde tanıştım. Zamanla sinemayla ilgilenmeye de başlayınca süper kahraman filmlerinin ortak ögelerini araştırdığım derinlikli bir incelemeye giriştim.
- Son birkaç yıldır Kürt yönetmenler filmleriyle daha da dikkat çeker oldular. Bir yandan da Kürt sinemasının, Kürt halkının dertlerini anlatmaya çalışırken tekrara düştüğüne dair eleştiriler yapılıyor. “Genco”nun gördüğü ilgide bu tekrarı kırıyor olmasının payı da var mı?
Bence bu doğru. Kürt sinemasında bir tekrar hali söz konusu. Bu filmler de bir ihtiyaçtan doğmuş, elbetteki olması gereken filmler. Ama maalesef bir zaman sonra kendi içinde tekrara döndü. “Genco”nun ilgi görmesinin sebebi biraz bu farklılığından. Diyarbakır’da çekilen, Kürt karakterlerin oynadığı, Kürtçe bir film olmasından. Ayrıca derdinin başka bir mesele olmasından.
- Nedir o mesele?
Kişisel meseleler... Politik okumaya açık ama daha çok hayatın sıradan, küçük dertlerini odağa almasıyla ilgili bence. Filmin doğaüstü güçleri olan ana karakterinin rögar kapağının sesinden rahatsız olan birisi olması bence ilginç bir şey. Gücünü bir şekilde çok küçük meseleler için kullanıyor olması da öyle.
- Politik okuma kısmına gelirsek...
Filmin odağında güç meselesi var. Karakterler güç için savaşıp, çarpışıyorlar. Güç denince de haliyle akla günümüzün iktidar yapısı geliyor. Film böyle bir okumaya da müsait. İktidar meselesi, güç karşısındaki insanın zafiyeti, güç için girilen çaba, gösterilen hırs vs... Bunları absürd bir çerçevede vermek lazımdı.
Sinemamı hayal gücü üzerine kurdum
- Genco kendisine verilmek istenen gücü dünya barışı ve insanlara yardım etmek için kullanacak ama güç yanlışlıkla oturduğu apartmanın görevlisine veriliyor... Absürd anlatım seçiminizin sebebi ne?
Bu ilk kısa filmimden itibaren yapmaya karar verdiğim bir şeydi. İkinci filmim “Veşarti”de (Gizli) fantastik bir hikâye anlattım. Hikâye fantastik olunca filmin yaratıcısı için bir özgürlük alanı oluşuyor. Gerçekle bağ kurmak zorunda kalmıyorsunuz. O rahatlığı ve özgürlüğü hissedince gerçeklikle oynamaya başladım. İkinci filmde mesela karakterler bir gecede cinsiyet değiştiriyordu. Orada Kafka’nın “Dönüşüm”üne bir gönderme vardı. Genco’nun odağında ise bir güç var. Birinden diğerine de geçebiliyor, yanlışlıkla da geçebiliyor.
- Filmin Beyoğlu Sineması’ndaki gösterimine Onur Ünlü de katıldı. Sonrasında birlikte bir söyleşi yaptınız. Neydi ikinizi aynı masaya oturtan?
Ortak noktamız absürd. Tabii ki farklı baktığımız noktalar da var. Ancak her ikimizin de sinemasını hayal gücü üzerine kurduğunu söyleyebiliriz.
- Filmde canlandırdığınız ana karakter Kemal’in diyaloglarıyla güldüren ailesi sizin kendi anne babanız mı?
Evet. Taslak bir metin var sonuçta ama diyalogları rahat olsunlar diye onların kendi seçimlerine bırakıyorum. Nasıl hissediyorlarsa öyle konuşmalarına müsaade ediyorum. Diğer karakterler için de aynı şey geçerli. Oyuncular kendi anne babam ve arkadaşlarım. Aslında hepsi sinemayla ilgili arkadaşlar ama hiçbiri profesyonel oyuncu değil. Bizim küçük bir ekibimiz var. Hem film çeken, hem kamera arkasında yer alan bir ekip. Benim filmimde oyuncu olan arkadaşımın filminde ben görüntü yönetmenliği yapıyorum mesela. Kime ne düşüyorsa o görevi üstleniyor. Kendi yağımızda kavruluyoruz.
- Filmin çekimleri nerede yapıldı?
Bütün filmlerim gibi Diyarbakır’da. Orada yaşıyorum, orada rahatım.