Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanının 40. yılı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanı, 15 Kasım 1983 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin meclisinin aldığı kararla gerçekleşti.
Kıbrıs Harekâtı sonrasında 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuştur.
Kuzey Kıbrıs veya resmî adıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Akdeniz'deki Kıbrıs adasının kuzey kısmında yer alan, de facto devlet. Varlığı Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmamaktadır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi kuruluşlar ve uluslararası toplum tarafından 1974'te Türkiye'nin gerçekleştirdiği Kıbrıs Harekâtı’ndan beri Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Akdeniz'de bulunan toprağı olarak nitelendirilmektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne uluslararası toplum tarafından ekonomi, ulaşım, spor gibi alanlarda ambargolar uygulanmaktadır. Ambargolardan dolayı ekonomik olarak Türkiye'ye bağımlı hâle gelmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye tarafından ekonomik, siyasi ve askerî olarak desteklenmektedir. Ülke 2000'li yılların başlarından itibaren ekonomik sıkıntılar yaşamaya başlamıştır fakat 2001 yılından itibaren ekonomide hızlı bir büyüme yaşanmıştır.
15 Kasım 1983'te Kıbrıs Türk Federe Devleti meclisi self-determinasyon hakkını kullanarak oy birliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etmiştir. KKTC'nin kuruluş bildirgesini kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş okudu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulması, Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan’ın ve pek çok devletin yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin de tepkisini çekti.
Güvenlik Konseyi, 18 Kasım’da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınadı. 13 Mayıs 1984’te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı.
Kıbrıs Sorunu, dünyanın gündemine girdiğinden beri başta Birleşmiş Milletler bünyesindeki çalışmalar olmak üzere adanın birleştirilmesi gayesi ile birçok faaliyet yürütülmüştür. Fakat bunlardan bir sonuç alınmamıştır. Bunlardan biri olan 2004 Annan Planı referandumu da Kıbrıslı Türklerin "kabulü" ve Rumların "hayırı" ile gerçekleşmemiştir. 1 Mayıs 2004’te Kıbrıs Cumhuriyeti tüm adayı temsilen Avrupa Birliği’ne girmişlerdir.
Bağımsız devlet ilanı fikri, Rauf Denktaş'ın düşünce dünyasında kendi ifadesine göre en azından 1970'lerden beri var olmuş, 1975'te de KTFD'nin ilanı yerine bağımsız bir devlet ilan edilmesini tercih etmiş, ancak Türkiye'den bunun kaldırılamayacağı ifade edilmişti. Bunun yerine 1975'te Türk tezi olan federal çözüm doğrultusunda ileride federasyonun temelini oluşturmak üzere bir Federe Devlet kuruldu, Denktaş ile Rum liderleri (Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı) Makarios ve Spiros Kiprianu arasında imzalanan Doruk Anlaşmalarında da federasyon üzerine uzlaşıldı.
Doruk Anlaşmaları döneminde ve sonrasında federasyon kurulmasına dair müzakerelerde herhangi bir kayda değer ilerleme sağlanamazken, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kıbrıs Sorunu'nu gittikçe daha fazla uluslararası alana taşıma yolunda çabaları vardı. Buna tepki olarak Denktaş tarafından KTFD'nin ismindeki "Federe" kelimesinin atılıp "Kıbrıs Türk Devleti" ilan edilebileceği ifade edebilmekteydi. Sürecin gidişatı Denktaş'ın yanı sıra Kıbrıs Türk toplumundaki sağ kesimi (örneğin Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Mustafa Çağatay), bu doğrultudaki köşe yazarlarını, Türkiye'de Hürriyet gibi gazetelerdeki yazarları ve 1975'te federasyonu milliyetçi kesime karşı savunmuş olan Mümtaz Soysal'ı bağımsızlık ilan etme fikrine yöneltmekte, bu yönde açılkamalar ve yazılar üretilmesine sebep vermekteydi.
Bu uluslararası arenaya çekme çalışmaları 13 Mart 1983'te Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 37/253 sayılı kararıyla başarıya ulaştı. Bağlantısızlar Hareketi desteğiyle başarıya ulaşan kararda Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ada genelindeki egemenlik hakkı vurgulanmakta, işgal güçlerinin çekilmesi talep edilmekteydi. Kararda "Kıbrıs Cumhuriyeti halkı" deyimi kullanıldı. Böylece Kıbrıs Sorunu toplumlararası bir sorun niteliğinden çıkmış olarak değerlendirildi.
Bu karara cevaben Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, 17 Haziran günü self-determinasyon (kendi kaderini tayin etme) hakkı olduğuna dair bir karar aldı. 33 evet, 6 hayır oyuyla alınan karara tek karşı çıkan, bunun ayrılığa yol açabilecek tehlikeler içerdiğini savunan sol görüşlü Cumhuriyetçi Türk Partisi oldu. Cumhuriyetçi Türk Partisinin görüşüne göre federasyon Kıbrıs Sorunu'na hem en doğru hem de en gerçekçi çözüm modeliydi.
Kıbrıs Türk solundaki farklı kesimler arasında bu dönemde bağımsızlık hakkında bir fikir ayrışması yaşandı. Toplumcu Kurtuluş Partisinde Türk Mukavemet Teşkilatı kökenli Burhan Nalbantoğlu, İsmail Bozkurt gibi isimler bağımsızlığı desteklemekteydi. Buna karşılık partinin genel başkanı Alpay Durduran ve ona yakın grup bağımsızlık ilanına karşı çıkmaktaydı.
Bunun yanı sıra, Kıbrıs Türk Federe Devleti anayasası gereği Cumhurbaşkanı en fazla iki kere üst üste seçilebileceğinden, Denktaş üçüncü bir dönem için aday olamayacaktı. O dönem Kıbrıs Türk solu başta olmak üzere çeşitli çevreler bağımsızlık ilanı isteği için bunun da bir motivasyon olduğunu ifade etti, dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı İlter Türkmen de bağımsızlık ilanında gayelerden bu olduğunu sonraları yazdığı bir yazıda ifade etti. Denktaş ise bunun bir motivasyon olduğunu her zaman reddetti.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları