Kuzeyin Venedik’i St. Petersburg
Rusya’nın kültürel merkezi konumundaki St. Petersburg, zarif ve ihtişamlı binalarıyla da ün kazanmıştır.
Ünlü “Beyaz Geceler”
St. Petersburg’un ünlü beyaz geceleri Haziran ve Temmuz ayları arasında yaşanır. En uzun gündüzlerin yaşandığı günlerde yaklaşık iki hafta boyunca güneş neredeyse hiç batmaz.
“Beyaz Geceler “ adı verilen bu günlerde şehir turist akınına uğrar ve herkes bu benzersiz olayı daha yakından görmek için kendini St. Petersburg sokaklarına atar.
“Beyaz Geceler”in sürdüğü günler boyunca her gece açık hava konserleri, kutlamalar, defileler, eğlenceler gerçekleşir, mağazalar gece yarısına kadar açık kalır yani şehir tam anlamıyla hiç uyumaz.
Saray Meydanı ve Alexander Kolonu
St.Petersburg’da görülmesi gereken ilk yerlerden biri şehrin kalbi sayılan “Saray Meydanı" ve 1834’den beri meydanın ortasında duran Alexander Kolonu’dur.
Çariçe Katerina’nın kışlık sarayını içinde barındıran meydanda dünyanın en büyük beş müzesinden biri olan Hermitage de yer alır. Hermitage’ın içinde yaklaşık 3 bin sanat eseri bulunur.
1711 yılında yapımına başlanan saray zamanla yeni binaların eklenmesiyle altı ana binadan oluşmaktadır.
Sarayda en çok dikkat çeken ve turistlerin en çok görmek istedikleri yerlerse iç avlu, ana galeri, mücevherler ve değerli taşlar, silah salonu, büyük taht salonu, saray kilisesi, beyaz salon, konser salonu, balo salonu, küçük Hermitage’a geçiş bölümüdür.
Dökülen Kanlar Kilisesi
Halk arasında “Kanlı Kilise” olarak da bilinen “Dökülen Kanlar Kilisesi” St. Petersburg şehrinin simge yapılarından biridir.
“Kanlı Kilise” olarak anılmasının nedeni ise Çar II. Alexander’ın 1881’de uğradığı suikastle ölümcül yara aldığı yere yapılmış olmasıdır. 5 kubbeli kilisenin, 81 metre yüksekliğindeki en yüksek kubbe suikastin gerçekleştiği yılı temsil ederken, 67 metre uzunluğundaki ikinci kubbe çarın öldüğü zamanki yaşını ifade eder.
Yeniden Diriliş Kilisesi olarak da bilinen kilisenin dışında, kendinize ve sevdiklerinize küçük hediyelik eşyalar alabileceğiniz tezgahlar bulunmakta.
St. İsaac Katedrali
St. Petersburg’da turistlerin ziyaret etmeleri gereken en önemli yerlerden biri de 100 kilo altından yapılan kubbesiyle şehrin en önemli mimari eserlerinden olan St. İsaac Katedrali’dir.
19. yüzyılda mimar A. Montferrand tarafından yapılmış olağanüstü güzellikteki bina aynı anda 10 bin kişiyi içine alabilmekte.
Rusya’nın ana katedrali olarak kabul edilen St. İsaac, 1.Pedro ve Katerina’nın tarihi evliliklerine de ev sahipliği yapmıştır.
Eğer St. Petersburg şehrini tepeden keşfetmek isterseniz katedrali 300 basamaklı merdivenlerini tırmanarak eşsiz manzarayı seyredebilirsiniz.
Peterhof Sarayı
Büyük Petro’nun İsveçlilere karşı kazandığı zaferden sonra yaptırmaya karar verdiği Peterhof Sarayı, Versay Sarayı’ndan esinlenerek inşa edilmiştir.
Muhteşem bir manzaraya sahip sarayda İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler’in tahribatına uğramış ancak yeniden restore edilerek eski ihtişamlı görüntüsüne kavuşmuştur.
Kocaman ve yemyeşil bir bahçenin yer aldığı sarayda 64 çeşme, 37 yaldızlı bronz heykel ve 142 fıskiye bulunmaktadır.
Rus tarihinde önemli yer edinmiş Dostoyevski, Puşkin, Anna Akhmatova ve Rimsky-Korsakov gibi isimlerin St. Petersburg’da bulunan evleri müze olarak kullanılmakta ve meraklı ziyaretçilerini beklemektedir.
Dostoyevski’nin ünlü romanları “Suç ve Ceza” ve “Ezilenler”in bu şehirde geçtiğini de hatırlatalım.
Şehrin diğer önemli müzeleri ise Rus resim sanatına dair her şeyi bulabileceğiniz Rusya Devlet Müzesi, Bolşevik Devrimi’nden kalma hatıralar, üniformalar ve propagandaya dair eşyaların sergilendiği Rusya Siyasi Tarihi Müzesi ve dünyanın en büyük müzelerinden olan Hermitage Müzesi’dir
Köprü açılışları
St. Petersburg şehrinin simgelerinden biri de köprülerle ve kanallarla bezeli şehirde gerçekleşen köprü açılışlarıdır. Bu şehre turist olarak geliyorsanız köprülerin ışıklarla süslendiği ve kartpostallara konu olan bu benzersiz görüntüyü mutlaka görmelisiniz.
St. Petersburg ve diğer Rusya turları için İcem Tur’la irtibata geçebilirsiniz!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları