Yeşil binalar inşaat maliyetlerini sanılanın aksine kayda değer oranda artırmıyor
Yeşil binaların inşaat maliyetlerini kayda değer oranda artırmaması, sosyal konutların da yeşil binaya dönüştürülmesine ve inşa edilmesine olanak tanıyor.
Yeşil binanın inşaat maliyetlerinde, alınacak sertifikanın seviyesine bağlı olarak yüzde 2 ile 8 oranında bir artış görülüyor. Standart yeşil binalar yüzde 2'lik bir maliyet artışı ile inşa edilebiliyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı, 'yeşil binaların yapımı ve doğa dostu malzemelerin kullanılması konusunda hem vergi hem de kredi teşvikleri sağlanacağı' yönündeki açıklaması bu maliyetlerin daha da aşağıya düşeceğini gösteriyor.
Araziyi en uygun şekilde değerlendiren, dönüşebilen ve geri kazanılabilen malzemeler kullanan, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen, fosil yakıtları olabildiğince az tüketen, gün ışığından maksimum şekilde yararlanan, iç hava kalitesini denetleyen, ısıtma, soğutma ve aydınlatma giderlerinde tasarruf sağlayan, gri su kullanan, yağmur suyu toplama ve arıtımına önem veren, katı atık yönetimini teşvik eden ve çatı, duvar, pencere yalıtımını en üst düzeye çıkaran yeşil binalar, büyük bir talep ve pazar ortaya çıkararak, ekonomik krizden çıkışın da anahtarı olarak görülüyor. Yeşil binalar yüzde 35-40'lara varan oranlarda enerji tasarrufu sağlıyor.
''Türkiye'de yeşil bina sertifikası alan 22 bina var''
Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği Başkanı Haluk Sur, yaptığı açıklamada, yeşil bina demenin asla lüks bina demek anlamına gelmediğini, standart yeşil binaların sadece yüzde 2'lik bir maliyet artışı ile inşa edilebildiğini belirtti.
Bir binayı yeşil binaya dönüştürmenin maliyetinin de oldukça düşük olduğunu söyleyen Sur, ''Örneğin Tayvan'daki 508 metrelik Taypey 101 kulesinin yeşil binaya dönüşüm maliyeti yalnızca 2.2 milyon dolar. Çok az rakamla devasa bina yeşile dönüştürülebiliyor'' dedi.
''Dünya sosyal konutları, alt gelir grubu projelerini de yeşile dönüştürmeyi konuşuyor'' diyen Sur, yeşil binada güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviren fotovoltaikler (ışığı olduğu gibi elektrik enerjisine dönüştürebilen teknoloji), çatı pencere yalıtımları, gri su kullanımı sağlayan mekanizmalar, dışarıdaki havaya göre ısıtma, soğutma ve havalandırmayı kontrol eden ısı pompaları, çevre dostu mobilyalar, halıların, aydınlatmayı gün ışığını kontrol eden otomasyon sistemlerinin kullanıldığını ve bu teknolojilerin de gün geçtikçe ucuzladığını kaydetti.
Sur, ''Bütün mesele enerji ve su sarfiyatını asgariye çekmek, insanın yaşam kalitesini yükseltmek. Yeşil binalar insan sağlığını dikkate alıyor. Binanın nefes alıp vermesi sağlandığı, havadaki nem dengesi korunduğu için insanların yaşam kalitesi yükseliyor'' dedi.
Türkiye'de yeşil bina olma statüsüne kavuşmak için adım atan 100 civarında bina bulunduğunu, bunlardan 22 tanesinin sertifika aldığını ifade eden Sur, Türkiye'de şu anda ulusal yeşil sertifika olmadığı için bunların ABD'de LEED ve İngiltere'de BREEAM sertifika sistemlerinden alındığını belirtti.
''Öncelikle konutla başlıyoruz''
Haluk Sur, ''Dernek olarak biz de Türkiye'de ulusal yeşil sertifika oluşturulmasının hazırlıklarını yürütüyoruz. Durup dururken yurt dışında sertifika veren kuruluşlara boşuna para ödemeyelim. Öncelikle konutla başlıyoruz, arkasından ticari gayrimenkul de gelecek. Yıl sonuna kadar bunu devreye sokmak istiyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'nin yıllık 600 bin yeni konut ihtiyacı bulunduğuna dikkati çeken Sur, her binanın 2 bin lira karşılığı yeşil sertifika alması halinde bunun ciddi bir kaynak oluşturacağına dikkati çekti.
Sur, Türkiye'de yeşil bina örnekleri arasında Unilever Türkiye Merkez Ofis Binası, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Binası, Soyak Holding Merkez Ofisi, İstanbul'daki Birleşmiş Milletler Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ofisi, Ankara'daki Eser Holding Binası gibi binaların yer aldığını kaydetti.