Gazeteci-yazar Mine Kırıkkanat, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazıişleri programına konuk olarak katıldı. Kırıkkanat, 'Türk medyasının bu kadar aşağılaşmasının, değersizleşmesi gazetecilikten gelmeyenlerin köşe yazarlığı yapmasıyla başladı' dedi.
Gazeteci-yazar Mine Kırıkkanat, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazıişleri programına konuk olarak katıldı. Kırıkkanat, 'Türk medyasının bu kadar aşağılaşmasının, değersizleşmesi gazetecilikten gelmeyenlerin köşe yazarlığı yapmasıyla başladı' dedi.
Kırıkkanat, Nuray Mert'in Cumhuriyet'ten gönderilmesi konusunda, "'Cumhuriyet görüş farkı dolayısıyla Nuray Mert'i atmamalıydı' diyorlar. Aslında Cumhuriyet gazetesi Nuray Mert'i almamalıydı" ifadelerini kullandı.
Mine Kırıkkanat'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
(Nuray Mert'in Cumhuriyet'ten gönderilmesi) Nuray Mert, akademisyenliği dolayısıyla cübbelidir. Ahmet Hakan da cübbeli Ahmet'tir gözümde. (Mert) Barış akademisyenlerine hiç arka çıkmadı. Gazeteciler tutuklandığı zaman 'onlar da bunları yazmasalardı' diyecek kadar ileri gitti. Şimdi de 'Cumhuriyet görüş farkı dolayısıyla Nuray Mert'i atmamalıydı' diyorlar. Aslında Cumhuriyet gazetesi Nuray Mert'i almamalıydı. Fener tribününden Galatasaray'a tezahürat yapılmaz. Şimdi Daily Hürriyet'e gitsin .
Bunlarda utanma kalmadığını düşünüyorum. Bunlar gazeteci değil. Türk medyasının bu kadar aşağılaşmasının, değersizleşmesi gazetecilikten gelmeyenlerin köşe yazarlığı yapmasıyla başladı. Gazetenin editoryasına kendilerini bağlı görmedikleri için desteksiz atıyorlar. Devlet başkanın en sevdiğim belki de tek sözü 'men dakka dukka'dır. 2005'te Nuray Mert'in yazılarına baksalar, Ahmet Hakan, Nuray Mert ikilisinin çete olarak çalıştığını görseler... Eden buldu.
2005'te Nuray Mert benim Radikal'den atılmam için, yazımın yurtdışında yayınlanmaması için kampanya başlattı. Benim yazım batı basınında yayınlandı. Onlar ahlaksız, oportünist, fırsatçıdır. Türkiye'nin sürüklendiği çukura taş taşıyan insanlardır.
Akif Beki o gazeteye hükümetin gözcüsü olarak yerleştirilmişti. Kendisini çok ciddiye aldı. Bir iki muhalif yazı yazdı. Oraya yerleştirenler patrona telefon açıp 'bunun işi bitti' dediler. Mert kendi kendine böyle bir misyon yüklenmiş. 2007'de Ayşe Arman'a AKP'nin islamlaştırma projesi yok' diyor.
Akif Beki'nin gitmesine ise kimse ağlamadı.
Mert de Hürriyet'te yazdığı sırada Hürriyet'te kimler gitti. Tek satır yazdı mı? (Nuray Mert, Akif Beki...) Hepsi aynı kaptan su içen, kıymetsiz ve laik cumhuriyetin dibini oyan, cumhuriyeti batırsın diye getirilen isimlerdir.
-AKP, Türkiye öyle bir noktaya getirdi ki devlet başkanının bu durumda çok fazla dayanabilmesine imkan yok. 80 milyonu yönetmek çok zor. Düştüğü an emeklilik şansı yok. Her an yeni bir adım atmak ve daha fazla tehlikeye girerek idare etmek zorunda.
Belki Kılıçdaroğlu'nu, hepimizi atacaklar içeri. Bu yürüyüşte devlet başkanının (Erdoğan) artık durma şansı da yok. Bütün riskleri alabilecek, kendisi haricinde herkesi harcayabilecek durumda.
Seçimlerin 2018'e çekileceğini düşünüyorum. Kendi partisi açısından gerilme olur. Kendi partisinde kazan kaldırılmasından korktuğu için 2019'u beklemeyecektir.
Bu arada belli bir kesim yandaş, Tayyip Erdoğan'ı emperyalizme karşı savaşçı ve ABD'ye kafa tutan lider, 'bizi FETÖ'den kurtaran ulusalcı' diye pazarlıyorlar. Bu çok büyük bir yalan.
Tayyip Erdoğan Coca Cola'nın fabrikası açılıyor. (Erdoğan'ı destekleyenler) Coca Cola içmeyen, şişesini kıran adamlar ne yapacaklarını şaşırdılar. Anadolu Ajansı, aslında Türkiye'dekibütün kurumların tek adama bağlı olduğunun göstergesi. Coca Cola fabrikasının açılışını meyve suyu fabrikası diye duyurdu.
Kuzey Kore'den çok daha komik ve gayri ciddi duruma düştüğümüzü düşünüyorum. Kuzey Kore 'füze atacağım' dediğinde ABD, Rusya, Çin ciddiye alıyor ve donanmalarını yolluyor. Kuzey Kore kadar ciddiye alınmayan ülke haline geldik.
-(Erdoğan'ın 'yeni Çanakkale'lere, 15 Temmuzlara hazır mıyız? sözü) 15 Temmuz kan dökücü milyonlarca insanın canını tehlikeye atan şeyler. Kimsenin gelip Türkiye'yi işgal edeceğini, yeni 15 Temmuz olacağını düşünmüyorum. Ama şer güçleri iktidarda kalmak için kendileri yapabilirler, en tehlikelisi bu.
-(İstanbul'da bekçilerin göreve başlaması) Bekçilikte İran'daki ahlak polisinin bir adım önüne geçiyorlar orada sopa var, burada ellerine silah veriyorlar.
Gece yarısı mini etekliyi ya dövecek ya da tecavüz edecek. Hazır olun, tacizci tecavüzcü bekçiler göreceğiz. 'İçmiştir beni hatırlamaz diyenler' olacaktır.
(İzmir'de polisin iki kadına yönelik 'size bu kılıkla az bile yapmışlar' sözü) Bunu söyleyen polis polis değil ki. Fedaiye dönüşmüşler. Polisi böyle olan bir yerin bekçisini düşünün. Bütün polisleri kastetmiyorum. İzmir'deki kadını döven polislerden bahsediyorum.
Bir vakitler 6-7 Eylüllerde gayrimüslimleri kırdırdıkları gibi laiklere de aynını yapmaya çalışacaklarını düşünüyorum.
1970'lerde imam hatiplerde sadece din okutulmuyordu. 70'lerde süzme, elit imam hatip yetişiyordu. O katsayıları aşarak üniversiteye girenlerin hepsi başarılı oldular. Şimdi kendilerine kötülük yapıyorlar. Domuzun içinde insana takılmak için karaciğer, böbrek yetiştiriyorlar. Sen ne dersen de dünya bir yere gidiyor. Bunlar aptallıklarını, cehaletlerini sergileyip cihat okutarak islamiyete de kötülük yapıyorlar. Hacı hocaların hepsi oportünist, bacak aralarıyla ilgililer. Kimse akılcı bir soru sormuyor.
-Bütün işadamlarına 'beter olun' diyorum. Siz dik durabilseydiniz, iktidardan icazet almak için yamuk işlere girmeseydiniz böyle olmazdı. Korkuyorlar. Biz de korkuyoruz ama konuşuyoruz. Bunu parayla yapmıyoruz. TÜSİAD'ı oluşturan işadamlarına acımıyorum, beter olsunlar.
Kaddafi'nin Fransa'daki 1 milyar dolarına, dünyadaki 26 milyar dolarına el kondu. Kaçıp gittim, kendimi kurtardım sanma. Memleketiniz olmadığı anda malınızın elinizden gitmesi 1 dakika sürer."