Meke Gölü’nde su kalmadı
Konya’da ‘Dünyanın nazar boncuğu’ olarak adlandırılan, krater yapılı Meke Gölü’nde su kalmadı. Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Fethullah Arık, Meke Gölü’nü yağışların da artık kurtaramayacağını ifade etti.
Meke Gölü, Karapınar ilçesinde sönmüş bir volkan kraterinin gaz patlaması sonucu suyla dolmasıyla oluşan ve ortasında adacıklar bulunan bir göldü. Göl, kuraklık ve bilinçsiz tarımsal sulama nedeniyle yeraltı su seviyesinin hızla azalması sonucu kurudu. Gölde adeta bir avuç su dışında su kalmadı.
Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, Meke Gölü’nde yüzey suyunun da bittiğini ve artık tekrar geri kazanılmasının güç olduğunu belirtti. Bölgenin Türkiye ortalaması altında bir yağış aldığına dikkat çeken Fetullah Arık, şunları söyledi:
“Bölge Türkiye ortalamasının yarısından daha az bir yağış alıyor. Bölgenin asıl sorunu kuraklık. Yıllık ortalama metrekareye 300-320 milimetre yağış düşüyor. Bu yağış neredeyse kuraklığın sınırı olarak söylenebilir. Bu bölgede tarımsal anlamda yeraltı suyunda aşırı miktarda yararlanıyoruz. İkisi birlikte olunca bu durum her geçen yıl yeraltı sularının aleyhine işliyor. Kışın yağan yağışlar, kar ya da yağmur neredeyse yeraltı sularına ulaşmadan buharlaşmayla ya da bitkiler tarafından alınarak kullanılmış oluyor. O nedenle üzerine herhangi bir şey koymaksızın yıllardır mevcut bir kaynağı tüketiyoruz.”
MEKE İÇİN, YERALTI SU KULLANIMININ BÖLGEDE DURMASI GEREKİYOR
Fetullah Arık, Meke Gölü’nün yeniden eski su seviyesine ulaşabilmesinin güç olduğunu; ancak yine de çözüm olarak yeraltı su kullanımının tamamen bitmesi gerektiğini kaydetti.
Arık, şöyle konuştu: ”Özellikle tarımsal sulamada yeraltı sularına yoğun bir şekilde kullanmamızdan önce Meke’de su yüksekliği 5-6 metreyi bulmuştu. Meke’nin 5-6 metre su yüksekliğine tekrar ulaşabilmesi için bölgede yeraltı su kullanımının tamamen durması gerekiyor. Bölgede tarımsal üretimi devam ettiren şey yeraltı su kullanımı. Yeraltı suyunu kullanmayın dediğimiz zaman bu defa tarım bitecek. İkisi arasında belki de bir tercih yapmak zorunda kalacağız. Ama yapılabilecek en akıllı yöntem şu an da bölgede tarımsal üretimde kullanılan suyun kontrollü olarak ve tasarruflu olarak kullanılması. Yoğun bir şekilde su kullanıyoruz. Bitkinin ihtiyacından çok daha fazla su tüketiyoruz. Bölge genelinde daha az su tüketen bitkilere yönelmek mümkün olabilir. Geçmişte bölgede arpa, buğday gibi tarım ürünleri yer alırken şu an da mısır çok yaygın. Bir teşvik modeliyle çiftçiler yeniden buğday ve arpaya döndürülebilir.”
HAYVANCILIK DA YERALTI SUYUNU AZALTIYOR
Bölgede yapılan büyükbaş hayvancılığından yeraltı su kullanımında etkin bir şekilde rol oynadığına değiren Arık, “Geçmişte bölgede küçükbaş hayvan yaygınken, günümüzde çiftliklerde büyükbaş hayvanların daha da yaygınlaştığını görüyoruz. Dolayısıyla bu hayvanlar için yemlik bitkiye de ihtiyaç doğuyor. Mısır gibi bölgede yonca bitkisi de çok yaygın. Oda çok fazla su isteyen bir bitki. Büyükbaş hayvancılık hem kendi kullandığı su hem de yemlik bitkiler için kullanılan su hayvancılığında yeraltı suları için negatif etki oluşturduğunu gösteriyor. Hem tarım hem de hayvancılık ikisi birden kuraklığa ilave olarak yeraltı suyunu azaltan etkiler yapıyor” dedi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları