Meral Akşener; Kürt vatandaşlarımızı, kendilerine kalkan olarak kullanıp; terörü aklamaya kalkanların, Gazi Meclisimizde yeri yoktur!
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener; "Adı sürekli olarak değişen ama terörist başına duyduğu sevdası bir türlü değişmeyen bir sözde siyasi partinin, bizim gözümüzde siyasi meşruiyeti yoktur!"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Akşener, "Adı sürekli olarak değişen ama terörist başına duyduğu sevdası bir türlü değişmeyen bir sözde siyasi partinin, bizim gözümüzde siyasi meşruiyeti yoktur! Kürt vatandaşlarımızı, kendilerine kalkan olarak kullanıp; terörü aklamaya kalkanların, Gazi Meclisimizde yeri yoktur! 'Öcalan Kürtlerin bir değeridir' diye yapılan bir açıklamanın da, emir aldıkları hainlerin dışında, bu vatanın hiçbir evladında karşılığı yoktur!" dedi.
Meral Akşener konuşmasında;
"Sözlerine milliyetçi gazeteciler Süha Çardaklı ve Serkan Kafkas’ın uzun süredir tutuklu olduğuna dikkat çekerek başlayan Meral Akşener, 30 Aralık 2022’de suikaste uğrayarak hayatını kaybeden Sinan Ateş’in katillerinin bir yıldır bulunamadığını hatırlattı. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in 30 Aralık 2023 günü bir açıklama yapacağını söyledi.
Akşener; İYİ Parti’nin Tekirdağ Marmaraereğlisi Belediye Başkan Adayını Zeki Uzun, Tekirdağ Çorlu Belediye Başkan Adayını Akın Yılmaz, Tekirdağ Hayrabolu Belediye Başkan Adayını Muhittin İzgi, Tekirdağ Çerkezköy Belediye Başkan Adayını Yasemin Altın Erseçkin, Ağrı Patnos Belediye Başkan Adayını Müslim Coşkun, Ağrı Doğubeyazıt Belediye Başkan Adayını Zeki Gözegir, Kahramanmaraş Ekinözü Belediye Başkan Adayını Şevki Özer, Kahramanmaraş Dulkadiroğlu Belediye Başkan Adayını Selahattin Can, Muğla Marmaris Belediye Başkan Adayını Ali Acar, Ankara Keçiören Belediye Başkan Adayını Kemal Babuççu, Niğde Belediye Başkan Adayını Naim Eren olarak ilan etti.
“BU VATAN; TARİHİN HER DÖNEMİNDE, HER ŞARTTA, HER TÜRLÜ ZORLUĞA KARŞI; TEK VÜCUT, TEK YUMRUK, DİMDİK DURAN BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİNDİR!”
Konuşmasına 23 ve 24 Aralık tarihlerinde terör örgütü pkknın saldırısıyla Irak’ın kuzeyinde şehit düşen 12 Mehmetçiğin isimlerini tek tek anarak başlayan Meral Akşener; “Bu vatan; sıvasız, kerpiç duvarların arasında al bayrak asılı evlerde oturanlarındır! Bu vatan, ‘Cesaret dağında korku rüzgârı esmez.’ diyerek şehadete yürüyen yiğitlerindir! Bu vatan; bisiklete bile bindirmekten sakındığı evladının şehit düştüğünü ‘vatan sağ olsun’ diyerek göğüsleyen yüreği yaralı şehit analarınındır! Velhasıl bu vatan; tarihin her döneminde, her şartta, her türlü zorluğa karşı; tek vücut, tek yumruk, dimdik duran büyük Türk milletinindir! Dolayısıyla bizler de bu vatanın sahiplerine aziz milletimize çok şey borçluyuz. Gazi Meclisimizin çatısı altında taşıdığımız sorumluluk çok büyük. Memleketimizin bugünkü şartları içerisinde vazifemiz her zamankinden çok daha önemli...” ifadelerini kullandı.
“TERÖRİST BAŞINA METHİYELER DÜZME YARIŞINA GİRENLERLE DE MÜCADELE EDİYORUZ!”
İktidarın terörle mücadelede hamasetin arkasına sığındığını ifade eden Akşener, yalnızca iktidarla değil Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde terör örgütü ve kurucusuna dair konuşmalar yapanlarla da mücadele ettiklerini söyledi; “Düşünün ki 24 saatte 12 şehit verdiğimiz millî bir acıda bile kendi evlatlarına millî yas ilan etmeyi çok gören bir büyük vicdansızlıkla mücadele ediyoruz! Terörle mücadelede bile hamasetin arkasına sığınan, bir büyük ciddiyetsizlikle mücadele ediyoruz! Çok değil, daha 1 yıl önce; ‘Şu kadar terörist kaldı…’, ‘Ayakkabı numaralarını bile biliyoruz…’, ‘Terörü bitirdik…’ diye milletimize yalan söyleyen; dün verdikleri sözlerin bugün hesabını veremeyen bir büyük basiretsizlikle mücadele ediyoruz. Ve ne yazık ki sadece iktidarla da mücadele etmiyoruz. Biz aynı zamanda, milletin vicdanını temsil eden bu kutlu çatının altında pkk terörünü aklama peşine düşenlerle de mücadele ediyoruz! Terörist başına methiyeler düzme yarışına girenlerle de mücadele ediyoruz! Haine hain diyemeyen sözde demokrasi havarisi riyakarlarla, oy kazanma uğruna bölücülüğe ses çıkaramayan koltuk meraklısı fırsatçılarla da mücadele ediyoruz!”
“TERÖRÜ AKLAMAYA KALKANLARIN GAZİ MECLİSİMİZDE YERİ YOKTUR!”
Meral Akşener konuşmasına şu sözlerle devam etti; “Adı sürekli olarak değişen ama terörist başına duyduğu sevdası bir türlü değişmeyen bir sözde siyasi partinin, bizim gözümüzde siyasi meşruiyeti yoktur! Kürt vatandaşlarımızı kendilerine kalkan olarak kullanıp terörü aklamaya kalkanların Gazi Meclisimizde yeri yoktur! ‘Öcalan Kürtlerin bir değeridir.’ diye yapılan bir açıklamanın da emir aldıkları hainlerin dışında bu vatanın hiçbir evladında karşılığı yoktur! Biz, İYİ Parti olarak on binlerce insanımızı katleden bir caninin ‘Kürtlerin bir değeri’ olarak pazarlanmasını asla kabul etmiyoruz! Çünkü bizim için Kürtler, elinde on binlerin kanı olan bir teröristle aynı cümlede anılamayacak kadar değerlidir. Çünkü Kürtler; merttir, namusludur, vicdanlıdır! Kürtler bu vatanın has ve şerefli evlatlarıdır.”
“TARİH BOYUNCA KULLANILMIŞ TÜM MAŞALAR GİBİ BİR GÜNDE O SÖZDE DAVASINI SATIVERDİ…”
Terörist başı Abdullah Öcalan’ın, 24 sene önce sorgu sırasında idam edilmemek için “devlete her türlü yardımı yapacağım” diyerek Yunanistan’ın, İtalya’nın, Ermenistan’ın ve Suriye’nin terör örgütü pkkya yaptıkları yardımları anlattığını söyleyen Akşener; “Belli ki unutulmuş. O nedenle hatırlatmakta fayda görüyorum: ‘Kürtlerin bir değeri’ diye pazarlanmak istenen bu cani, çarşıda pazarda bombalar patlatıp, binlerce masumun canına kıydı. Bu mudur Kürtlerin değeri? Bu cani, sırf turizmi baltalamak için ormanları yaktı. Bu mudur Kürtlerin değeri? Bu cani, beşiğinde uyuyan bebekleri bile katletti. Bu mudur Kürtlerin değeri? Ve bu cani, 1999’da Kenya’da yakalandığında ne dedi biliyor musunuz? ‘Benim de annem Türk, fırsat verilirse size hizmet etmeye hazırım.” dedi. Yani tarih boyunca kullanılmış tüm maşalar gibi bir günde o sözde davasını satıverdi. Bu mu Kürtlerin değeri?” dedi.
“TERÖR PROPAGANDASINDAN VAZGEÇMİYORLAR. DEMOKRASİ DİYE AMBALAJLAYIP KURUCU DEĞERLERİMİZE SALDIRMAKTAN VAZGEÇMİYORLAR.”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener; Güneydoğu’daki Kürt ailelerin koruculuk yaptıklarını, terör örgütüne karşı verdikleri mücadeleyi hatırlattı. Meclis kürsüsünden yapılan terör propagandalarının Güneydoğu’nun Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bir bütün olarak kalmasına hayatını vermiş o insanlara en büyük hakaret olduğunu söyleyerek; “Biz; Kürt çocukları okusun, iş sahibi olsun, kendi ayakları üzerinde duran özgür bireyler olsun istiyoruz. Gençlerimizin umudu olsun, yoksulluk ile terör arasına sıkışmasın istiyoruz. Memleketin batısı da, doğusu da, kuzeyi de, güneyi de hep birlikte kalkınsın istiyoruz. Diyarbakır’ın da, Hakkari’nin de, Muş’un da huzura ve refaha kavuşmasını istiyoruz. Hepimiz için hukuk, hepimiz için adalet istiyoruz. Çünkü biz, bu cennet vatanda; birlikte, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Ama onlar terör propagandasından vazgeçmiyorlar. Demokrasi diye ambalajlayıp kurucu değerlerimize saldırmaktan vazgeçmiyorlar. Her fırsatta, her yerde bu caniye methiyeler dizip milletimize hakaret etmekten vazgeçmiyorlar.” ifadelerini kullandı.
“TERÖRİST BAŞINI LİDER, PKK’YI PUSULA, KÜRTLERİ DE PAZARLIKTA KULLANILACAK KALDIRAÇ GÖREN BU KİRLİ ZİHNİYETİ REDDEDİYORUZ.”
Akşener sözlerine şöyle devam etti: “Buradaki asıl sorun, ne Türkiye’yle ne de Türk Milleti’yle zaten hiçbir bağı olmayan bu uzaktan kumandalı şer odağı değildir. Asıl sorun, onlara bu cüreti verenlerdir. Bir belediye kazanmak uğruna teröristin mektubunu okutanlardır. Açılım sürecinde utanmadan, teröristten Gandi çıkarmaya çalışanlardır. Oy uğruna şekilden şekle giren partiler, kimi kapının arkasında kimi de kapının önünde yapılan diplomasiler, her seçim öncesinde kapılarında paspas olan siyasetçilerdir. Ve nitekim maşanın da maşası olan bu siyasi parti görünümlü yapıyı her seçimde bir aktör haline getiren de ‘ittifak’ diye diye insanımızı bir rakama indirgeyen bu yozlaşmış kutup siyasetinin ta kendisidir. Biz; terörist başını lider, pkk’yı pusula, Kürtleri de pazarlıkta kullanılacak kaldıraç gören bu kirli zihniyeti reddediyoruz. Alın, o oylar sizin olsun. Alın, Türkiye düşmanlarına prim veren pısırık siyasetiniz sizin olsun. Alın, bölücülüğe yol veren yılışık siyasetiniz sizin olsun.”
“SİYASETTEN TERÖRÜN GÖLGESİNİ KALDIRMAK İÇİN ADIM ATIN!”
Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde terör propagandası yapılabilmesinde en çok iktidarın sorumluluğu olduğunu hatırlatan Akşener; “Buradan iktidara seslenmek istiyorum: Bugün eğer millet iradesinin tecelligâhı Gazi Meclisimizin kürsüsünden terör propagandası yapılabiliyorsa; federasyon, özerklik, çok ulusluluk çıkışlarına sessiz; dudakları, dili, kulakları lal olmuş kalınıyorsa burada en çok da sizin sorumluluğunuz var. Eğer terörle gerçekten mücadelede etmek istiyorsanız öncelikle siyasetten terörün gölgesini kaldırmak için adım atın. Bakın, önümüzde yerel seçimler var. Bu seçimde, geçtiğimiz yıllarda yaptığınız gibi önce terör sempatizanlarının, aday olmasına izin verip; seçildikten sonra da, kayyum atama kurnazlığından vazgeçin. Millet iradesini çiğnemeyin. Demokrasimizi daha fazla kirletmeyin. Madem terörle mücadele etmek istiyorsunuz; o zaman terörle iltisaklı olan kişilerin aday olmasına göz yummayın! Bunu sağlamak için elinizde devletin tüm imkânları var. Güvenlik kurumlarımızın kaynakları var. Eğer samimiyseniz kayyum meselesi üzerinden gizli pazarlıkları bırakın; buyurun, gerekeni yapın. Milletimizi de bu Karagöz-Hacivat oyunuyla daha fazla oyalamayın!” şeklinde konuştu.
“YÜKSEK SEÇİM KURULU, 31 MART’TA MİLLETİMİZİN ÖNÜNE TERÖRLE İLTİSAKLI ADAYLARI ÇIKARTMASIN!”
Akşener, iktidara yaptığı çağrıda yerel seçimlerde seçilen belediye başkanlarını görevden alarak kayyum atamak yerine terörle iltisaklı kişilerin aday olarak çıkarılmasına engel olunması gerektiğini söyleyerek; “Mesela bir siyasetçinin aday olabilmesi için geçtiği bir güvenlik soruşturması var. Ama ne hikmetse adaylık esnasında bulunamayan suçlar, aday olan kişi seçildikten sonra anında bulunabiliyor. Biz diyoruz ki önümüzdeki seçimler bir milat olsun. 31 Mart’ta Yüksek Seçim Kurulu, milletimizin önüne terörle iltisaklı adayları çıkartmasın! Seçimlerden sonra yaptığınız derinlikli soruşturmaları, bu sefer seçimlerden önce yapın! Eğer rahatsızlığınızda ciddiyseniz kürsülerden hamasi nutuklar atıp şikâyet etmek yerine, devleti yönetmenin gereğini yapın. Biz varız. Buyurun, hodri meydan!” dedi.
“DAYATMACI SİYASET; BUGÜN DE TÜRK MİLLETİNİ TERÖR SEVİCİLERİYLE, CUMHURİYET DÜŞMANLARI ARASINA MAHKÛM ETMEYE ÇALIŞIYOR”
Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde bir yandan terör propagandası yapıldığına diğer yandan özerklik sözleri edildiğine dikkat çeken Akşener, bu duruma karşı çıkan tek siyasi partinin İYİ Parti olduğunu şu cümlelerle ifade etti; “Ülkemizi yıllardır ‘40 katır mı, 40 satır mı?’ diye ucube bir tercihe zorlayan dayatmacı siyaset; bugün de Türk milletini terör sevicileriyle, Cumhuriyet düşmanları arasına mahkûm etmeye çalışıyor. Gazi Meclisimizin kürsüsünden bir yandan terör propagandası yapılırken diğer yandan da eyalet sistemi, özerklik ve federasyon nidaları atılıyor. Ama ne hikmetse; bu iki hadsizliğe de aynı güçle itiraz eden, aynı güçle had bildiren, aynı güçle karşı çıkan tek siyasi parti, İYİ Parti! Bizim dışımızda kimseden tık yok. Gerçekten ibretlik… Miting meydanlarında mangalda kül bırakmayanlar, tavana bakıp ıslık çalıyor. ‘Cumhuriyeti biz kurduk’ diye gezenler, uslu uslu oturuyor. Her fırsatta bize milliyetçilik nutukları atanlar çareyi arazi olmakta arıyor…”
“HERKES SUSSA DA BİZ, İYİ PARTİ OLARAK ASLA SUSMAYACAĞIZ!”
Geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden, DEM Partisi ve HÜDAPAR’ın yapmış olduğu açıklamalara karşı susanların olduğuna dikkat çeken İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener;
“Bir yanda belediye seçimleri öncesinde DEM’lilere şirin gözükmek için susanlar var. Diğer yanda ise beraber yol yürüdüğü, hatta bütçe savunmasını bile yaptırdığı HÜDAPAR’ın; anayasamıza meydan okumasına susanlar var. Ancak herkes şunu çok iyi bilsin ki; herkes sussa da biz, İYİ Parti olarak asla susmayacağız! Bu iki yüzlü tiyatroya asla sessiz kalmayacağız! Ne Türklüğümüze, ne Cumhuriyetimize, ne de devletimizin bütünlüğüne dil uzattırmayacağız! Çünkü artık Türk siyaseti için esaret bitmiştir! Türk milleti için vasata mahkûmiyet bitmiştir! Türk devletinin değerlerine düşman olanlara seçim kazanmak için yalakalık yapanların devri bitmiştir! Artık vakit; hainin hainliğini, çakalın çakallığını, aslanın da aslanlığını teslim etme vaktidir! Artık vakit yalnız ve yalnızca Türk milletinin sesini duyurma vaktidir! Artık vakit sorun ve kriz üreten rant siyasetinin yerine, millete çözüm sunan ilkeli bir siyaseti diriltme vaktidir. Yani artık vakit İYİ’lerin vaktidir!” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’Nİ DÜŞÜRDÜKLERİ ŞU DURUMA BAKAR MISINIZ?”
Televizyon programlarında sıklıkla İYİ Parti hakkında konuşulduğuna dikkat çeken Akşener, bu durumun amacının hem İYİ Parti’nin önünü kesmek hem de asıl gündem konularının üzerini örtmek olduğunu söyledi. Akşener, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmayı hatırlatarak; “Bir taraftan, İYİ Parti’nin önünü kesmeye çalışıyorlar; diğer taraftan da ülkemizin asıl gündeminin üzerini örtmeye çalışıyorlar. Mesela bu süreçte İYİ Parti konuşulurken 2024 bütçesindeki inanılmaz hatalar konuşulmadı. İktidarın çalışanlarımızı dolandırma girişimi konuşulmadı. Eğitim sistemini tarikatlara emanet eden Millî Eğitim Bakanı bile konuşulmadı. Ama kimse merak etmesin. Biz İYİ Parti olarak, hepsini konuşacağız. Öncelikle gözümüzün önünde resmen anayasa suçu işleyen Millî Eğitim Bakanı’na değinmek istiyorum. Bütçe görüşmeleri sırasında, bakanlığın tarikat ve cemaatlere ayırdığı bütçeyi savunmak için bu arkadaş çıktı ve dedi ki; ‘Sizin tarikat, cemaat dediğiniz; bizim STK dediğimiz yapılarla protokol yapmaya devam edeceğiz. Çünkü onlar, çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Çocuklarımın dağa çıkmaması için buna devam edeceğim.’ Bu nasıl bir rezalet? Şu rezalete bakar mısınız? Şu aymazlığa, şu ciddiyetsizliğe bakar mısınız? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni düşürdükleri şu duruma bakar mısınız? Yazıklar olsun!” ifadelerini kullandı.
“SİZİN YAPAMADIĞINIZI BİR CEMAAT YAPABİLİYORSA; O ZAMAN, O KOLTUKTA BOŞUNA OTURMAYACAKSINIZ!”
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e seslenerek konuşmasına devam eden Akşener; “Sayın Bakan, belli ki siz bilmiyorsunuz ama ben hatırlatayım. Anayasamızdaki eğitime ilişkin maddeler gayet açıktır. Eğitim, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Çocuklarımızın eşit şartlarda yetişmesini sağlamak, onlara çağın gereklerine uygun bir eğitim vermek ve hür bireyler olarak yetiştirmek için eğitimi devletin üstlenmesi şarttır. Peki eğitim gibi memleketin istikbali için hayati öneme sahip olan bir sorumluluk, sizin anlayışınızda olduğu gibi cemaatlere devredildiğinde ne olur biliyor musunuz? Ortaya paralel bir eğitim sistemi çıkar. Cemaat aidiyeti, ülke aidiyetinin üstünde olan çocukların yetişmesi tehlikesi doğar. Tercih hakkı çocuğun elinden alınır, ve cemaatin emrine teslim edilir. Bu yüzden de devletin amacı, alternatif doğrularla kodlanmış itaatkâr bireyler yerine, kendi doğrusunu kendi bulan özgür bireylerin yetişmesini sağlamaktır. Siz belli ki yaşadıklarımızı çabuk unutmuşsunuz! Türk milletinin fetö terörüne karşı verdiği sınavdan belli ki siz hiç ders almamışsınız! Devleti yönetmenin getirdiği sorumluluktan belli ki kendinize hiç vazife çıkartmamışınız! Ama eğer ki; ‘Benim devlet olarak verdiğim eğitim, çocukları teröre yönlendiriyor ama cemaatin verdiği eğitim, bu çocukları terörden koruyor.’ diyorsanız bir zahmet dönüp suçu kendinize arayacaksınız! Eğer ki devlet olarak çocuklarımızı güvenli ve kaliteli eğitime eriştiremiyorsanız iktidar olarak suçu kendinizde arayacaksınız! Ve eğer ki 1 trilyonu aşan bütçeniz ile sizin yapamadığınızı bir cemaat yapabiliyorsa; o zaman, o koltukta boşuna oturmayacaksınız ve derhâl kalkıp gideceksiniz! Gerçekten inanamadım kendisini dinlediğim zaman. Eğitimci kökenli bir Milli Eğitim Bakanı’ndan bahsediyoruz. İnanın, tahmininizden öte berbat bir durum.” dedi.
“TÜRKİYE; YÜKSEK BÜTÇE AÇIĞI, YÜKSEK CARİ AÇIK VE YÜKSEK ENFLASYON KISKACINA GİRDİ.”
İktidarın 2024 yılı bütçesi ile ilgili eleştiri ve önerileri dikkate almadığını vurgulayan Akşener, “Biz bu filmi gördük, o zaman da her şey bir inatla başlamıştı.” diyerek konuşmasını sürdürdü; “Dolar kuru, o günlerde 8 liraydı. Önce 18 liraya, sonra peyderpey 29 liraya kadar yükseldi. Enflasyon, o günlerde yüzde 19,6’ydı. Önce yüzde 85’e kadar yükseldi, bugünlerdeyse yüzde 65. O da şayet TÜİK rakamlarına inanabilirseniz… Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 19’du. Talimatla yüzde 8,5’e kadar çekildi; şimdiyse yüzde 42,5… 1 trilyon 751 milyar lira olarak kanunlaşan 2022 yılı bütçe harcamaları, 2 trilyon 943 milyar lira olarak gerçekleşti. Yani bütçe harcamaları, başlangıçta öngörülenin 1 trilyon 192 milyar lira üzerinde gerçekleşti. Sapma, sadece yüzde 68… Bütçe yapmadaki liyakate, öngörülerdeki kaliteye bakar mısınız? 2021 yılı Eylül ayında, 723 milyar lira olan iç borç faiz ödeme yükümlülüğü 6 katına çıktı, 4 trilyon 400 milyar lira oldu. Bütçenin bozulan dengelerini düzeltmek, faiz ödemelerini karşılayabilmek için katma değer vergisi oranları yüzde 20’ye çıkartıldı. Özel tüketim vergilerinde fahiş artışlar yapıldı. Hatta motorlu taşıtlar vergisi iki defa alındı. ‘Türkiye artık cari fazla verecek’ derken; 2022 yılında cari açık, tarihin en yüksek seviyelerinde 48 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ve geldiğimiz noktada Türkiye; yüksek bütçe açığı, yüksek cari açık ve yüksek enflasyon kıskacına girdi. Tüm bu inat ve yanlış politikalar milletimizi fakirleştirdi. Türkiye, İkinci Dünya Savaşı yıllarında dahi görülmeyen bir gıda ve barınma krizine girdi. Çiftçi, esnaf, memur, işçi, emekli perişan oldu. Öğrenciler, yurt çıkmadığı için, ev tutmaya da gücü yetmediği için kazandıkları üniversitelere gidemez oldu. 2023 yılı bütçe açığı, başlangıçta 659 milyar lira öngörülürken gelinen noktada, 1 trilyon 633 milyar liraya çıkartıldı. Harcamaların yüzde 25’inin borçla karşılanacağı bir ortam oluşturuldu. İşte 2024 yılı bütçesi, bu şartlar altında hazırlandı ve meclisten geçirildi.”
“GETİRİLEN BÜTÇEDEN ANLIYORUZ Kİ SAYIN ERDOĞAN VERDİĞİ SÖZLERİ HEMEN UNUTMUŞ.”
2024 yılı bütçesinde harcamaların 11 trilyon 89 milyar lira, bütçe gelirlerininse 8 trilyon 437 milyar lira olduğunu belirten Meral Akşener aradaki farkın 2 trilyon 652 milyar lira olduğuna dikkat çekerek denk bir bütçe yapılamadığını vurguladı. Akşener bütçede çiftçiye, esnafa, kadına yer verilmediğini ifade ederek; “Peki mesela bütçede çiftçi var mı? Maalesef yok. Tarımsal destek için ayrılan ödenek, sadece 91 milyar lira. Tarımsal destek ödemelerinin hem millî gelir hem de bütçe harcamaları içindeki payı giderek düşüyor. Yani çiftçiye; ‘Ne halin varsa gör.’ deniliyor. Bütçede emekli var mı? O da yok… Bugün yaklaşık 8 milyon emekli, açlık sınırının yarısı kadar emekli aylığı alıyor. 2024 yılı bütçesindeyse bu çarpıklığı giderecek hiçbir şey yok. 14 Mayıs seçimleri öncesinde; ‘Memurlara ne verdiysek aynısını emeklilere de vereceğiz.’ diyen Sayın Erdoğan, getirilen bütçeden anlıyoruz ki verdiği sözleri hemen unutmuş. Gelelim esnafa… Esnaf zaten önceki bütçelerde yoktu, nitekim bu bütçede de yok. İktidara, ‘Esnafın içinde bulunduğu sıkıntıların azaltılması için ilave ne veriyorsunuz?’ diye sorsak tek bir madde dahi söyleyemezler. Oysa Bağ-Kurlular emeklilik için prim ödeme gün sayısının 9 binden 7200’e indirilmesini bekliyordu. Çünkü Sayın Erdoğan, seçim öncesinde Bağ-Kur prim gün sayısının indirilmesi sözünü de vermişti. Ama bütçede verilen bu sözün de gereği yok. Mesela bu bütçede, kadın da yok… Kadının güçlendirilmesi programına ayrılan ödenek sadece 3,8 milyar lira. Fazla söze gerek yok sanırım. Kadın yoksulluğuna, çocuk yoksulluğuna çözüm yok. Okula aç giden çocuklarımıza yemek yok. Öğrencilerimizin yaşadığı yurt ve burs sorunlarına da çözüm yok.” sözleriyle konuşmasını sürdürdü.
“ŞEHİT YAKINLARIMIZIN MAAŞLARININ DÜZENLENİP EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞINA GETİRİLMESİNİ İÇİN MECLİSİMİZDE GEREKLİ GİRİŞİMLERİMİZİ YAPTIK.”
İYİ Parti olarak şehit yakınlarının maaşlarının en düşük memur maaşına denk olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde girişimleri başlattıklarını ifade eden Meral Akşener; “Türkiye şehitlerine ağlıyor ama bu bütçede şehit ve gaziler ile aileleri de yok. Şehit yakını ve gaziler programı için ayrılan ödenek, 2024 yılında sadece 11 milyar lira. 2022 yılında, bütçenin binde 2’si gibi düşük seviyedeydi. Bu oran, 2023’te binde 1’e düştü. 2024 yılında, binde 1’in de altına düşmesi planlanmış. Gerçekten ibretlik… İşte biz, İYİ Parti olarak şehit yakınlarımızın maaşlarının düzenlenip en düşük memur maaşına getirilmesini için meclisimizde gerekli girişimlerimizi yaptık. İktidar ve ortakları red de etse biz, bu konunun da takipçisi olacağız. Kimse merak etmesin.” dedi.
“BÜTÇEDE BOL MİKTARDA İSRAF VAR, LÜKS VAR, ŞATAFAT VAR!”
Akşener; “Peki bu bütçede neler var? Mesela 1 trilyon 254 milyar lira faiz var. Biliyorsunuz, Sayın Erdoğan faize pek bir karşıdır ama ne hikmetse Sayın Erdoğan’ın faiz bütçesi; 1 milyon öğretmenimizin maaşını ödeyen, 20 milyon öğrencimize hizmet veren Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden yüzde 15 daha fazla. Hatta faiz bütçesi, 16 bakanlığın bütçesinden de daha fazla. Peki bütçede başka ne var? Mesela yandaş var, soygun var. ‘Cebimizden 1 lira çıkmayacak.’ diye pazarlanan, Kamu özel iş birliği projeleri çerçevesinde 163 milyar lira ödenek var. Milyonlarca çiftçimize 91 milyar lira ayıran bu iktidar, rant arsızı yandaşlarına bunun iki katını ayırmış. Ayrıca bu bütçede bol miktarda israf var, lüks var, şatafat var. Sarayın harcamalarında, kamu mal ve hizmet alımlarında, bina inşa ve kiralamalarında, araç alım ve kiralamalarında; toplantı, yurt dışı seyahat harcamalarında en küçük bir tasarruf yok. Bu konuda tutarlı davranılmış, her zamanki gibi itibardan tasarruf edilmemiş… Ama bunun yanında vergi gelirlerinde artış var. Yani aslında deniyor ki; ‘Saraydaki sefa hız kesmeden sürecek, faturayı da enflasyonun altında ezilen milletimiz; yeni getirilen veya artırılan vergilerle tıkır tıkır ödeyecek.’…” ifadelerinin ardından bütçe görüşmelerinde İYİ Parti milletvekillerinin tüm çarpıklıkları ortaya koyduğunu söyleyerek milletvekillerine teşekkür etti.
“BİZ İYİ PARTİ’Yİ, TÜRK SİYASETİNDE YEPYENİ VE BAMBAŞKA BİR YOLUN MÜMKÜN OLDUĞUNU GÖSTERMEK İÇİN KURDUK.”
Türkiye’de siyasetin bugün geldiği konumda vatandaşları, kazanmak için her şeyi mübah gören iki cephe arasında sıkıştırdığına dikkat çeken İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türk siyasetinde yepyeni bir yolun mümkün olduğunu göstermek için İYİ Parti’yi kurduklarını şu sözlerle hatırlattı;
“Biz hiçbir zaman ‘Kriz büyüsün ki bunlar gitsin’ diye el ovuşturanlardan olmadık, olmayacağız. İktidarın sebep olduğu krizin külfetini milletimizin sırtına yüklenmesine de müsaade etmeyeceğiz. İşte bu yüzden yerel seçimlerden başlayarak bayrağı devralacağız. Çünkü milletimiz bu iki yumruk arasına sıkışmış durumdan nefes alamaz hâle geldi. İddia ediyorum her iki kulağı birden çekecek. Hem iktidarı hem muhalefetin iki kulağını birden çekecek. Onun için de bayrağı biz devralacağız. İYİ Parti olarak siyasetimizi; milletimiz ve memleketimiz için, ortaya koyduğumuz vizyonumuz, çözümlerimiz ve projelerimizle yapmaya inatla ve ısrarla, devam edeceğiz. Maalesef, bugünkü siyaset düzeninde kazanmak için, her şeyi mübah gören iki cephe var. Bu iki cephe için de; yalan serbest, iftira serbest, kumpas serbest. Ama biz İYİ Parti’yi, Türk siyasetinde yepyeni ve bambaşka bir yolun mümkün olduğunu göstermek için kurduk. Bu yüzden de bizim yöntemlerimiz daima meşru, ilkeli ve ahlaki oldu. Türkiye için çözümlerimiz iyilikten, doğruluktan, adaletten yana oldu. Siyasetteki hedeflerimiz parti çıkarlarından, kişisel hırslardan, koltuk sevdasından değil; millet ve memleket davasından doğdu. Şükürler olsun ki bugüne kadar da eğriye ‘eğri’, doğruya ‘doğru’ demekten vazgeçmememiz milletimizin nazarında hep karşılık buldu.”
“TÜRKİYE’Yİ KISIR DÖNGÜYE MAHKÛM EDEN BU EĞRİ DÜZENE ÇOMAK SOKMAYA DEVAM EDECEĞİZ!”
Meral Akşener konuşmasını şu sözlerle sürdürdü; “Kurulduğumuz günden beri peşin kabul ile toptan ret arasında çoraklaştırılan siyasete yeniden canlılık kattık. Ne her önüne gelene, ‘evet efendim’ diyenlerden ne de hiç bakmadan ‘olmaz’ diye reddedenlerden olmadık. O nedenle de kurulduğumuz günden beri kutuplaşmanın konforunu sürenler hep bizden rahatsız oldu. Vizyonlarıyla rekabet etmek yerine işi kamplar arası nüfus sayımına çevirip kendilerini seçmene dayatanlar hep bizden rahatsız oldu. Hele de önümüzdeki seçimlere 81 ilde hür ve müstakil olarak girme kararımızdan sonra bu rahatsızlık artık ayyuka çıktı. Kimse kusura bakmasın! Rahatsız etmeye aynen devam edeceğiz! Türkiye’yi kısır döngüye mahkûm eden bu eğri düzene çomak sokmaya devam edeceğiz! Gündemin saray tiyatrolarıyla, kayıkçı kavgalarıyla meşgul edilmesine engel olmaya devam edeceğiz. Siyasetin, ‘kırmızı güçler-mavi güçler’ mantığına sıkıştırılıp milletimizin istemediği tercihlere zorlanmasına müsaade etmeyeceğiz!”
“BİZİM SIRTIMIZDAN KARİYER PLANI YAPANLARIN PLANLARINI BOZDUK!”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, seçime tek girme kararları ile İYİ Parti üzerinden kariyer planı yapanların planlarını bozdukları için operasyonların kesilmediğini ifade ederek; “Aslında mesele nedir, biliyor musunuz? ‘Yolumuza hür ve müstakil olarak devam edeceğiz.’ diyerek statükodan beslenenlerin düzenlerini bozduk. Bizim sırtımızdan kariyer planı yapanların planlarını bozduk. Sayemizde makamları, mevkileri cepte görenlerin kimyalarını bozduk. Nitekim operasyonların, dümenlerin ardı arkası kesilmiyor. Çünkü korkuyorlar! Fakat anlamadıkları bir şey var, ne kadar önemsiz görmüşler bizi tek tek. Bu kişiler kimdir? Ne yer, ne içer, neye sevinir, neye üzülür, neye kızar, nerede ağlar, nerede öfkelenir? Hiçbirimiz hakkında, bir lafza kimse düşünmemiş. O derece önemsiz görmüşler, o derece cepte görmüşler, o derece elde görmüşler. Ama rahmetli Elçibey’in söylediği bir söz var, ‘Sevgi nedir?’ diye tarif ettiğinde ‘Sevgi kuş gibidir.’ demişti. Avuca konar, sıkarsan ölür, böyle bırakırsan da gider. Vurursan hepten gider. Böyle zannetmişler, maraba zannetmişler, değersiz zannetmişler. Sizi, bizi yok farz etmişler. Onun için teşekkürler başkalarına edilmiş. Ama bitti. Korkunun ecele faydası yok muhteremler!” şeklinde konuştu.
“YOLUMUZ MİLLETİN YOLUDUR, DÖNMEK BİLMEZ YÜRÜRÜZ!”
Hiçbir İYİ Partilinin bu ülke için geleceğini feda etmekten kaçınmadığının altını çizerek konuşmasını sürdüren Akşener; “Varsın bizi dört bir yandan ateşle kuşatsınlar. Şöyle bir bakıyorum ateş çemberinin içinden geçip gelmişiz. Hiçbirimiz rahat siyaset yapmadık, hiçbirimiz rahat okul okumadık; hiçbirimiz bu ülke için canımızı, geleceğimizi, istikbalimizi feda etmekten kaçınmadık. Şimdi muhteremler böyle bir yapıyla karşı karşıyasınız. İsterse ateş atsınlar, top atsınlar, tüfek atsınlar; o ateşi göğsümüzde tutarız. Yolumuz milletin yoludur, dönmek bilmez yürürüz. Evelallah baykuştan pervamız yoktur, çünkü biz şahinler ordusuyuz.” dedi.
“TARİHE MERTLİK SÖZÜNÜ TÜRK’ÜN ARMAĞANI OLARAK BİLİRİZ!”
Akşener konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı; “Her zaman dik dururuz, düz yürürüz, doğruyu söyleriz! Hani var ya soydaşlarımızın bir türküsü, ‘Biz tik yürürüz, tik.’ Hatırlıyor musunuz? Gagavuz Türklerinin bir türküsü var. Orada nasıl ‘tik’ yürünüyorsa burada da bu salonu şereflendiren kişiler de dik yürürler, dik dururlar muhteremler öğrenin! Çünkü tarihe mertlik sözünü Türk’ün armağanı olarak biliriz! Şairin de dediği gibi; ‘Delinse yer, çökse gök; yansa, kül olsa dört yan; yüce dileğe doğru yürürüz yine yayan!’ Türk milletini, iki kutuplu kısır bir siyasete mahkûm edenlere karşı Demokratik Millî Yükselişimizi gerçekleştirmek için çıktığımız bu kutlu yolda Allah yar ve yardımcımız olsun! Bundan sonra hep söylediğim gibi ve 1 Nisan’a kadar söyleyeceğim gibi gazamız mübarek olsun!”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları