loading
close
SON DAKİKALAR

Meral'in hikâyesinde hepimiz varız

Meral'in hikâyesinde hepimiz varız
Tarih: 01.12.2012 - 17:20
Kategori: Kadın

Eski kocası tarafından 9 bıçak darbesiyle öldürülen Meral Güneri'nin hikâyesini annesi anlattı, Melek Özmen belgesel yaptı...

“Koruyamadım evladımı” diye ağlıyor 55 yaşındaki Nuriye Güneri. Sekiz çocuk annesi Güneri’nin 22 yaşındaki kızı Meral Güneri, 22 Haziran 2011’de boşandığı kocası tarafından dokuz yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Geriye iki yaşındaki Buse Naz ve kızının hakkı peşinde koşan anne Nuriye Hanım kaldı. Filmmor’dan Melek Özmen de ‘unutulmasın’, ‘daha çok duyulsun’, ‘kadın cinayetleri dursun’ diye, ‘Hani Meral’ belgeselini yaptı. Annesi anlattı, Meral’in en sevdiği şarkıcılar Rojin, Feryal Öney, Sezen Aksu , Aynur Doğan, Fulya Özlem ve Neslihan Engin de şarkılar söyledi. Nuriye Hanım ve annesiz Buse Naz da belgeselin ilk gösterimindeydi. ‘Hani Meral’, 10 Aralık’a kadar Feriye Sineması’nda gösterilecek.


Öldürülen o kadar çok kadın var ki, neden Meral’in hikâyesini seçtiniz?

Meral’in annesi bize ulaştı, kızının ölümündeki ihmalleri anlatmak istiyordu. Kadın cinayetlerine kurban giden başka ailelerle de görüşmüştüm ama Meral’de hepimizi gördüm. Kocası evlendikleri ilk haftadan dövmüş Meral’i. Meral dayanamayıp boşanmış. Ama mücadele etmiş. Orta 2’de bıraktığı okula dönmüş, açık liseye girmiş, ehliyetini almış, 2010’da Bitlis’te kuaför dükkânı açmış, liseyi bitirince kalfalık belgesi alacakmış. İki yaşında bir kızı ve onunla ilgili hayalleri var. Yeni bir hayat kurmak istiyor, umutlu bir kadın. Aslında yaşasaydı da, hayatı belgesel olacak bir kadın Meral. “Günde beş kadın öldürülüyor” demek bile rahatsız ediyor. Ne kadar yabancılaştırıyor sayı söylemek. Tek bir hayat çok önemli.


Devletin politikası yok

Meral’in annesi Nuriye Hanım’la konuşmalarınız nasıl geçti?

Öğrenmek istediğimiz her detayı anlatıyordu. Bir tek şeye çok şaşırdım: Kendini çok suçluyordu. Son gün Meral’e yemek veremediği, ölürken su veremediği için. Döne döne buna ağladı ve üzüldü. Bakıyoruz, bu kadar kadın cinayeti olurken, kimse kendini suçlu hissetmiyor.


Neden suçlu hissetmeliyiz?

Çünkü hepimiz sorumluyuz. Kadın cinayetleri devam ediyor ve devlet, savcı, karakol üzerine düşeni yapmıyor, devletin politikası bile yok. Rakamlar şunu söylüyor: Geçen yıl, kaybettiğimiz asker sayısından daha fazla kadını kaybettik. Son 5 yılın rakamlarına göre kaybedilen asker sayısından daha fazla kadını en yakını erkekler öldürmüş. Yani bunlar münferit, adli cinayetler değil. Politik cinayetler. Bu cinayetlerin yüzde 80’i kadınların boşanma süreçlerinde yaşanıyor. Tamamına yakını, kocaları tarafından işleniyor. Meral 4 kere savcılığa gitmiş, “Can güvenliğim yok” demiş, savcı “Benim karımın da can güvenliği yok” demiş, dalga geçer gibi. Meral öldürülünce savcı Bitlis’i terk etmek zorunda kalmış.


Toplum sorumlu değil mi?

‘Beyaz gelinlikle girilen evden beyaz kefenle çıkılır’ lafı var ya, toplum buna bu kadar inandığı için cinayetler devam ediyor.


Devlet her türlü tedbiri alsa, bu algı kırılabilir mi toplumda?


Zihniyeti değiştirmek en zoru. Ama gerekli adli ve yasal tedbirlerle cinayetleri durdurmak mümkün. ‘Kadın cinayetleri artmadı, görünür oldu’ deniyor ya, hayır arttı. Çünkü kadınlar değişiyor, erkekler hiç değişmiyor. Eskiden de beter bir düzen sürsün istiyorlar. Son 10 yılda yüzde 1400 artmış kadın cinayetleri.


Feryal Öney: Şiddet bizi artık hiç şaşırtmıyor

Savaşın, ölümlerin ‘normal’leştiği bir memlekette, şiddetin, erkek şiddetinin ‘normal’ görülmesi hiçbirimizi şaşırtmıyor. İki muhabbet arasında alıyoruz gazetemizi, ‘her gün 5 kadının kocası/sevgilisi/eskiden kendisini seven adam tarafından öldürüldüğünü’ okuyoruz. Sonra muhabbetimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. ‘Hani Meral’ belgeselini, tam da buna itiraz ettiği için sevdim. Soğuk rakamlar, istatistikler yok. 22 yaşındaki ufacık bir kadının ardında bıraktığı, hep gülen, hayat dolu fotoğrafları var. Annesi var; kâh ağlayan, ağıt yakan, kâh soran, sorgulayan. O nasıl bir bilgeliktir? Ağlarken bile çok güçlü. İyi ki sesimi katmışım ben de bu belgesele.


Anne Güneri: Dokuz bıçak bir hayvana bile vurulmaz

Benim kızım bir güldü, neden solduruyorsun sen? Meral’i geri getiremem, geri gelmez o! Ama Meral’in peşini bırakmayın... Kadın öldürmedir, bıçaktır, silahtır son versinler bunlara. Dokuz bıçak bir hayvana bile vurulmaz. 25 sene verdiler ama o ceza az. Güneş yüzü göstermesinler ona, kızım toprakta, göremeyecek bir daha güneşi. Bu adam 3 yaşındaki kızını annesiz, sevgisiz, şefkatsiz bıraktı. Buse Naz herkese baba diyor, anne diyor. Devlet yok. Kızım dört kere gitti savcılığa, ciddiye almadı. Biraz korku verseydi, ölmeyecekti Meral. 22 yaşındaki kızımın hayallerini suya düşürdüler. Diyorum ki; Allahım bana uzun ömür ver, Buse Naz’ı büyüteyim, Meral gibi, boylu poslu, nazlı nazlı göreyim. Annesinin kopyası. Onu görünce sanki Meral benim yanımda.


Rojin: Bu belgeseli erkekler izlemeli ya da izlettirilmeli

Bu belgeselden sonra umarım, Meral kadın cinayetlerinin sembolü olur. Kadın cinayetleri katlanarak artıyor. Fatma Şahin’in samimiyetinden hiç şüphem yok ama yetmiyor. Çok iyi kanunların çıkması gerekli. Canavar ruhlu erkeklerin bu belgeseli izlemesi ya da izletilmesi lazım ki etkilensinler. Söylediğim şarkının adı ‘Mirin/Ölüm’. Meral dokuz bıçak darbesini alırken aklından ne geçiyordu diye düşündüm. Annesinin söylediklerinden en çok dokunan, “Kızım çok akıllıydı, kocası onu çekemedi” oldu. Çünkü kadınlar cesur, korkak olan erkekler. Haklı azınlık ve güçlü kötülük savaşı var. Artık haklı çoğunluk olmamız lazım.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları