Müsavat Dervişoğlu; 'Açlık sınırının 21 bin lira, yoksulluk sınırının ise 72 bin lira olduğu bir ülkede işçiye reva görülen 22.104 lira sadaka bile değildir!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Dervişoğlu, "Sarayın penceresinden, halkın sofrası gözükmez! Bize kulak vermiyorsan, Orhan Gazi’nin nasihatine kulak ver. 'Halkıma yoksulluk musallat olacaksa, önce benim haneme konuk olur.' diyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 2025 yılında geçerli olacak asgari ücret üzerinden iktidara yüklendi. Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Dervişoğlu, "Açlık sınırının 21 bin lira, yoksulluk sınırının ise 72 bin lira olduğu bir ülkede işçiye reva görülen 22.104 lira sadaka bile değildir. İlan edilen artış oranı hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Ocak ayı itibari ile gelecek zamlarla birlikte daha ilk ayında yine kuşa dönecektir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Dervişoğlu, "Sarayın penceresinden, halkın sofrası gözükmez! Bize kulak vermiyorsan, Orhan Gazi’nin nasihatine kulak ver. 'Halkıma yoksulluk musallat olacaksa, önce benim haneme konuk olur.' diyor. Sadece bu söz bile devleti yöneten zihniyetin, nereden nereye evrildiğini göstermesi bakımından çok anlamlıdır" şeklinde konuştu.
İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI MÜSAVAT DERVİŞOĞLU TBMM GRUP TOPLANTISI’NDA;
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu TBMM grup toplantısında konuştu.
“AÇLIK SINIRININ 21 BİN LİRA, YOKSULLUK SINIRININ İSE 72 BİN LİRA OLDUĞU BİR ÜLKEDE İŞÇİYE REVA GÖRÜLEN 22.104 LİRA ASGARİ ÜCRET SADAKA BİLE DEĞİLDİR”
2025 yılının yeni asgari ücretine dair konuşan Dervişoğlu;“Türkiye, iktidarın sürekli ateş taşıdığı bir asgari ücret cehennemidir. Günü, saati, dakikası belli olan, İhtiyacın ve kaynakların ne olduğu, Hesaplama modüllerinin nasıl olduğu bilinen asgari ücret tespitinde; yapacakları üç kuruş zammı görüşüp durdular. Sonuçta yine dağ fare doğurdu. Devlet kendi vergisine, harcına, kağıdına, mührüne neredeyse %50 zam yapmışken, çarşıda etiketler halen %100 artarken, iktidarın gözü, “Emekçinin avcundaki kırıntılardadır”. Geçen yıl ocak ayında belirlenen 17 bin lira, bugün alım gücü bakımından en iyi ihtimalle o günün 12 bin lirasına düşmüştür. Enflasyon vatandaşın alın terini, emeğini alıp götürmüştür. Mazot, 44 Lira, Simit 15 lira, en ucuz et 400 Lira yeni ev tutacak olana en düşük kira 20 bin lira. Dün akşam saatlerinde yine oldu bittiye getirip, asgari ücreti ilan ettiler.
“CUMHURBAŞKANI SAYIN ERDOĞAN’A BURADAN SESLENİYORUM; “SARAYIN PENCERESİNDEN, HALKIN SOFRASI GÖZÜKMEZ!”
İktidarın asgari ücreti açıklamayı aceleye getirmelerinin sebebinin bugün Ak Parti’nin grup toplantısında Cumhurbaşkanı’nın konuşacak olması olduğunu söyleyen Dervişoğlu; “Belki bu asgari ücretin üzerine bir şeyler ekler diye umut ediyordum ama asgari ücreti kendi sosyal medya hesabından paylaşınca ona dair umutlarımı da yitirdim. Açlık sınırının 21 bin lira, yoksulluk sınırının ise 72 bin lira olduğu bir ülkede işçiye reva görülen 22.104 lira asgari ücret sadaka bile değildir. İlan edilen artış oranı hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Ocak ayı itibari ile gelecek zamlarla birlikte daha ilk ayında yine kuşa dönecektir. Asgari ücreti sanki bir derde çare olacakmış gibi sosyal medya hesabından millete duyuranCumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a buradan sesleniyorum;“Sarayın penceresinden, halkın sofrası gözükmez! Bize kulak vermiyorsan, Orhan Gazi’nin nasihatine kulak ver. “Halkıma yoksulluk musallat olacaksa, önce benim haneme konuk olur.” diyor. Sadece bu söz bile devleti yöneten zihniyetin, Nereden nereye evrildiğini göstermesi bakımından çok anlamlıdır” ifadelerini kullandı” dedi.
“YETİYORSA YÜREĞİNİZ ÇIKIN SOKAĞA, VATANDAŞIN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKARAK KONUŞUN”
Ak Parti’nin gençlere gelecek, çalışanlara umut, emekçiye refah verme niyetinde olmadığını açıkça gösterdiğini ifade eden Dervişoğlu, konuşmasının devamında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e de değindi. Şimşek’in göreve başladığı günden beri milletin “zam” ve “vergi” kelimeleri ile yattığını ve uyandığını söyleyerek; “Elbette ki zam, maaşlara değildir, Vergiler de iktidarın zengin ettiklerine değildir. Hesabı-kitabı bir türlü tutturamayan, bütçe açığını kapatamayan, yolsuzlukların, yasakların, yoksulluk ve yoksunlukların iktidarı, çözüm diyerek vatandaşımın delik deşik hale getirdiği cebini kurcalamaktadır. Buradan sesleniyorum: Çekin artık vatandaşın cebinden ellerinizi, bırakın artık vatandaşın ümüğünü sıkmayıvarsa cesaretiniz, yetiyorsa yüreğiniz çıkın sokağa, vatandaşın gözünün içine bakarak konuşun. Alacağınız her cevaba da hazır olun! Bundan sonra uğradığı haksızlıklar için yollara ve meydanlara düşen herkesin yanında olacağız! İşçinin hak ve hukukunu savunmak üzere gerekirse grev yerlerinde grev gözcüsü olacağız” şeklinde konuştu.
“BAKAN ŞİMŞEK YİNE FATURAYI MİLLETİMİZE KESMİŞ, VATANDAŞLARIMIZ YENİ VERGİLER VE VERGİ ORANLARI İLE YILIN SON GÜNLERİNDE TANIŞMIŞTIR”
“Ekonomist Erdoğan, pandemi döneminde giydiği, “Doktor Önlüğü” ile; vatandaşa, o gün bugün “Acı Reçete” yazıyor” diyerek konuşmasına devam eden Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı: “2025 yılı bütçesi, Saray’dan meclise sevk edildiğinde;“Bu bütçe daha görüşülmeden açık veren bir bütçedir” diye ilan ettik. Bütçe, daha görüşülmeden, bismillah demeden,1 Trilyon 931 Milyar TL açık vermiştir. Yaklaşık 2 Trilyonluk bu açığı kapatabilmek için, Bakan Şimşek’in aklına; israfı engellemek, kamudaki gösterişi bitireyim gibi uygulamalar gelmemiştir. Aksine; yine faturayı milletimize kesmiş, vatandaşlarımız yeni vergiler ve vergi oranları ile yılın son günlerinde tanışmıştır”
“SON 22 YILDA, 4 TRİLYON DOLARDAN FAZLA VERGİ TOPLANMIŞTIR”
“Yıllara göre değişen dolar kuru ile hesaplandığında; son 22 yılda, bu iktidar 4 trilyon dolardan fazla vergi toplanmıştır. Hala; gelir-gider dengesi tutmuyor ve çözüm yeni vergilerde aranıyorsa; bunun adı ekonomik kriz değil yönetim ve iktidar krizidir. Bu krizin acı reçetesini de vatandaş iktidara yazmıştır. “Hesaplaşacağı günü” beklemektedir. Yani vatandaş seçimi beklemektedir. Bu iktidardan mutlaka ama mutlaka bunun hesabını soracaktır. 101 sene önce Cumhuriyet kurmuş, 3000 yıldır devlet sahibi olmuş bir milletin referansı gelişmiş toplumlardır. Afrika’yla kıyaslanacak halimiz yoktur.Yerli ve Milli TOGG’un en düşük versiyonunu almak için asgari ücretlimiz 65 ay çalışırken Alman vatandaşı 16 ayda benzer aracı alabilmektedir. Asgari ücreti ülke genelinde referans ücret haline getirdiler. Bir araba almak için aradaki fark Batı ülkeleriyle mukayese edildiğinde dört yıldır. Yahu Alman’ınki yerlilik de, bizimkisi Kızılderilik midir? Biz bu milleti sizin, köleniz kulunuz bendeniz olsun diye sahiplenmiyoruz. Siz bu büyük milleti; kulunuz, köleniz, bendeniz zannediyorsunuz”
“BURADAN BU BÜYÜK MİLLETE NAMUS VE ŞEREF SÖZÜ VERİYORUM! O BAYRAĞI DALGALANDIRMAK HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCUDUR”
Bir ailenin 3 ferdinin Ak Partinin icat ettiği saat uygulamasıyla karalıkta uyanıp, 3’ünün birden gün boyu çalışıp asgari ücretle kazansa üçünün kazandığı paranın; Ak Parti iktidarının yarattığı yoksulluk sınırına ulaşmadığını ifade eden Dervişoğlu;
“Bayrağın yerden kaldırılıp göndere çekilmesi gereken yer de burası olacaktır. Bayrak, yokluğa mahkûm edilmiş bir milletin fertlerinin, aç karnına okula gitmek zorunda kalan evlatlarının yüzünün gülmesiyle dalgalandırılır! Açıldığı günün, tüm çocuklara bayram olarak armağan edildiği Gazi Meclisin neferleri olarak, biz o bayrağı asmanın kararlılığı içindeyiz. Buradan bu büyük millete namus ve şeref sözü veriyorum! O bayrağı dalgalandırmak hepimizin boynunun borcudur. O bayrağı asacak, gölgesinde tüm milletimizi huzura ve umuda kavuşturacağız” şeklinde konuştu.
“AK PARTİ İKTİDARINDA, ÖNÜMÜZE KONAN HAYAT ÇEYREK, FATURA İSE BİR BUÇUK PORSİYONDUR”
Bugün Türkiye’de orta sınıfın yok edildiğini, beyaz yakalının, okumuşun, doktorun, avukatın, öğretmenin, akademisyenin, memurun, herkesin asgari ücret düzeyinde, en düşük standartlarda yaşamaya mahkumedildiğini söyleyen Dervişoğlu;
“Adı ile müsemma olan ve tüm dünyada başlangıç ücreti olarak tanımlanan asgari ücret, Türkiye’de maalesef referans ücret haline gelmiştir. Asgari ücrete talim edilen doğrudan ve dolaylı vergilerin altında ezilen vatandaş, hayatlarını ertelemiş, hayallerini kaybetmiş, sevinçlerini vasatlaştırmış yaşamaya çabalamaktan başka dert güdemez hale gelmiştir. Kendisinden tahsil edilen vergilerle finanse ettiği okullarda çocuğu için para vermekte, hastanelerde sağlık dilenmekte, yetmeyen sosyal güvenliği için özel sigortalara prim ödemektedir. Derdi, kendisi ve sevdikleri için hayatta kalmak olunca;haklarını da talep edememektedir. Kısacası; AK Parti iktidarında, önümüze konan hayat çeyrek, fatura ise bir buçuk porsiyondur” diye ekledi.
“YURTTA SULH, CİHANDA SULH DEMEK; DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN, EVDEKİ BULGURDAN OLMAYIN NASİHATİDİR”
Suriye’de yaşanan gelişmelere değinen Dervişoğlu; “Unutulmamalıdır ki Ortadoğu, saat başı ittifakların ve çıkarların değiştiği bir yerdir. Hele de paralı örgüt ve askerlerin, şiddet tekeli yarışında olduğu bir durumda bu çıkar belirsizliği çok daha kaygan bir zemin yaratmaktadır. Sözüm bu kürsüde dursun: Yurtta Sulh, Cihanda Sulh demek, dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayın nasihatidir.1.Dünya Savaşında evini kaybedecek duruma düşürülen Türkiye’yi kuranlar, Bu yüzden her daim önce evdeki bulguru müdafaa etmenin derdinde oldular.Çünkü onlar bizzat evlerini, baba ocaklarını kaybetmiş bir nesildi.Ve yine bu yüzden 2. Dünya Savaş’ında, 7 kıta yanarken, bu vatanı sağ salim muhafaza etmeyi becerebildiler” şeklinde konuştu.
DERVİŞOĞLU İYİ PARTİ’NİN SURİYE KONUSUNDA ÖNERİLERİNİ SIRALADI
“Sınırlarımızın ve nüfusumuzun güvenliğini güvence altına alacak karar, tedbir ve gerekirse operasyonların zaman kaybetmeksizin hayata geçirilmesi gerekmektedir” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti olarak önerilerini şu sözlerle sıraladı:“Ülkemizdeki Suriyelilerin ivedilikle geri dönüşlerinin temin ve tesisi gerekmektedir. Yani Esat gitmiştir, misafirlik de bitmiştir. Bölgedeki savaş ve çatışmaların önümüzde dağ gibi duran iklim krizinin dikkate alınarak, bir daha Türkiye’nin böyle bir göç dalgasına maruz kalmaması için gerekli önlemlerin zaman geçirilmeden alınması temin edilmelidir.Rejimin değiştiği Suriye’de, ülkemizin güvenliği açısından bir terör devletinin kurulması ihtimalinin bile taviz verilmeksizin engellenmesi gerekmektedir. Bölücü terör örgütüne devlet kurması muhtemel adımların önceden öngörülerek ortadan kaldırılması temin edinmelidir. Devletimizin Suriye’nin yeniden inşası sürecinde oluşması muhtemel etnik, dini veya mezhepsel bölüşüm planlarının aracısı, aparatı ya da tarafı olmaktan kaçınması stratejik ve devlet aklının gereğidir. Bu bahsettiğim dört mesele dışında hiçbir şey, Türk kimliği ve varlığı ile Türk Devletinin çıkarlarına hizmet etmez.Aksine bir düşünce varsa, Türkiye, dışarıda yapılmış planlara ve çizilmiş haritalara kurban edilmek isteniyor demektir. Buna müsaade etmemiz mümkün değildir. Bütün dünya bunu böyle bilmek mecburiyetindedir. Böyle bir durumda, ahmaklığı kötülükten; kötülüğü ise ihanetten ayırmaya yer, zaman ve lüzum kalmaz.”
DERVİŞOĞLU’NDAN KALIN VE FİDAN’A ELEŞTİRİLER
İYİ Parti olarak endişelerinin azalmadığını aksine arttığını ifade eden Dervişoğlu MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı şu sözlerle eleştirdi: “MİT Başkanı Kalın’ın ve Dışişleri Bakanı Fidan’ın pervasızlıkları bizi düşündürmektedir. Bir tanesi en gizli yapılması gereken işleri, henüz resmiyetini ve meşruluğu sağlamamış bir aktörle kameralar önünde araba gezintisi yapmakta bir beis görmemektedir. Diğeri iseTürkiye Cumhuriyeti Devletince 2018 yılından beri terör örgütü olarak tanınan HTŞ ile Yıllardır iş birliği içindeyiz diye beyanat vermektedir.Hamaset, tedrisata galip geldiğinde akıl bu şekilde tatile çıkmaktadır.Dolayısıyla Suriye meselesine bakarken; etnik ve dini meselelere odaklanarak çözüm aramak, bu ayrışma ve çatışmaların tarafı olarak Suriye’yi; Lübnanlaştırmak ve Iraklaştırmak açık emperyalist planlardır.Bunlarhem Suriye vatandaşlarının hem de Türk vatandaşlarının gelecekte maruz kalacağı yeni ve daha büyük belalara aracı olmak anlamına gelmektedir”
“22 YILDIR YOL ARKADAŞLARI HEP TERÖR ÖRGÜTLERİDİR”
İktidarın 22 yıllık karnesinin tekrarlanan hatalarla ve bu hatalarda ısrarlarla dolu olduğunu belirten Dervişoğlu; “AK Parti iktidarının sorunu, devleti bindiği makam aracı zannetmesi, iktidara gelirken medet umdukları SOROS, iktidara geldikten sonra taşeronları FETÖ, 2009 yılında PKK ile Oslo görüşmeleri, 2024 İmralı Canisinden barış güvercini yaratma hülyaları hep aynı hikâyenin, hep aynı senaryonun birer parçalarıdır. Şimdi buna bir de HTŞ eklenmiştir. Farkında mısınız? Bu saydıklarımızın tamamı terör örgütüdür. 22 yıldır yol arkadaşları hep terör örgütleridir. Bir zamanlar FETÖ’ye laf söyletmiyorlardı. Sonra açılıma halel gelmemesi için kanunlar çıkarttılar. İç güvenlik paketlerini meclisten çektiler. Sınırları boşalttılar. Askere, örgüte operasyon yapmayın talimatı verdiler. İktidar aynı, terör örgütleri dönemsel değişiyor… Dönemler değişiyor ama bu iktidarın kafası asla değişmiyor. Son aylarda yine dejavu gibi PKK ve uzantıları ile kapalı kapılar ardında İmralı canisini olumlayarak bir süreç yönetiyorlar. Yeni Anayasa lafzını da, caninin ipine teneke diye bağlıyorlar” şeklinde konuştu.
“BİZ TÜRK DEVLETİ’NİN SAVUNUCUSUYUZ TERÖRİSTLERLE İŞBİRLİĞİ YAPANLARIN HANGİ AKLINI OKUYACAĞIZ”
“Bunların akıllarından geçirdiği hiçbir işin bu ülkenin evlatlarına hayrı yoktur” diyerek konuşmasına devam eden Dervişoğlu; “Bunların akıllarından geçirdiği hiçbir işin bu devletin bekasına bir katkısı yoktur. 22 yıllık iktidarları boyunca terör örgütleriyle ilişki kurmuş olmalarından kaynaklı olarak bu milletin başına getirdikleri belaların farkında bile olmayan bir iktidarın iş başında olduğu ülkedeyiz. Onun için her zamankinden daha fazla uyanık olmak mecburiyetindeyiz.Dönüp bize soruyorlar diyorlar ki; muhalefet bu işi anlamıyor.Ne yapmak istediğimizi çözemiyor. Bakın Halep Kalesi’nde Türk bayrağı dalgalanıyor yaptığımız işe bak. Bunu göremiyorlar, bunu çözemiyorlar devletin aklını okuyamıyorlar diyorlar.Elbette ki okuyamıyoruz.Biz Türk devletinin savunucusuyuz teröristlerle işbirliği yapanların hangi aklını okuyacağız” dedi.
“IRAK TÜRKMENLERİNİN BAŞINA GELENLER, SURİYE TÜRKMENLERİNİN DE BAŞINA GELECEK MİDİR?”
Suriye’deki Türkmenlerin varlığını da hatırlatarak iktidara seslenen Dervişoğlu şu şekilde konuştu: “Irak Türkmenlerinin başına gelenler, Suriye Türkmenlerinin de başına gelecek midir? Kerkük’teki nüfus sayımında olan biten, yarın Suriye’deki Türkmenler için de mevzu bahis olacak mıdır? Suriye’de, yeni düzen kurulurken, orada bir inşa faaliyeti gerçekleştirilirkenTürkmenlere bir öncelik tanınacak mıdır? Yoksa Barzani ile yaptığınız aşikar ama gizli anlaşma gibi, Türkmeneli’nin batısı da tamamen yok mu edilecektir?”
“BU İKTİDAR HEYECANLA, “SURİYE SURİYELİLERİNDİR” DERKEN “TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR” DİYEMEMEKTEDİR”
“Kimse kusura bakmasın, evet her insan için üzülüyoruz. Filistin için de, Suriye’de zulüm görenler için de. Ancak bizim açımızdan aslolan Türk Milletidir. Bizim öncelik sıralamamız budur.İktidarının e tercihlerine karşı olmamızın en önemli sebebi de budur. Bu iktidar millilikten uzak beynelmilel bir zihin yapısına sahiptir. Heyecanla, “Suriye Suriyelilerindir” derken “Türkiye Türklerindir” diyememektedir. İşte iktidar sorunu budur . Türkiye’nin de iktidar sorunu budur. Soru Türkiye kimindir sorusudur!İşte buna karar vermek zorundayız!”
“HEPİMİZ UMUDUMUZU AYAKTA TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ. HEPİMİZ YENİ YILDAN BU UMUDU BEKLİYORUZ”
2024 yılının son haftasında olduğumuzu belirterek yeni yıla dair dileklerini ifade eden Dervişoğlu şunları söyledi: “Hepimiz umudumuzu ayakta tutmaya çalışıyoruz. Hepimiz yeni yıldan bu umudu bekliyoruz. Şimdiden yeni yılın ülkemize ve bölgemize, huzur, mutluluk ve barış getirmesini temenni ederim.Umudumuzun daim ve kaim olmasını dilerim.Biliyorum,2025 yılına girerken özlemlerimiz var, erteliyoruz.Türkülerimiz var, söyleyemiyoruz.Sevgimiz var, paylaşamıyoruz.Sevinçlerimiz var, yaşayamıyoruz.Sürekli olarak o umudu arıyoruz.Şimdi bizi, Türk milletini, hakkımız olan ekmeği alamazken, hakkımız olan adalete ulaşamazken, hakkımız olan sevinci yaşayamazken, bir başka yerin, bir başka ülkenin, bir başka milletin sevinciyle avunmak zorunda bırakıyorlar”
2024 YILINDA; “DEPREM KONUTLARI BİTİRİLEMEDİ. ENFLASYON DÜŞÜRÜLEMEDİ. İŞSİZLİK SORUNU ÇÖZÜLMEDİ. MÜLAKAT İŞKENCESİ BİTMEDİ. SILA BEBEKLER, NARİNLER YAŞATILAMADI. NİCE KADIN GÖZ GÖRE GÖRE ÖLDÜRÜLDÜ…”
2024 yılında yaşananları sıralayan Dervişoğlu; “Deprem konutları bitirilemedi. Enflasyon düşürülemedi. İşsizlik sorunu çözülmedi. Mülakat işkencesi bitmedi. Sıla Bebekler, Narinler yaşatılamadı. Nice kadın göz göre göre öldürüldü.Gazze unutuldu elbette, medya pazarındaki yerini koruyamadı.Saray seçkinlerine yeni ihaleler verildi.Yeni ormanlar kesildi. Yeni betonlar döküldü. Bölücübaşı bebek katiline ilişkin imaj çalışmaları tam gaz devam ediyor.Meclise davet için heyetler gönderiliyor.Tüm bunlar olurken, Türkiye Türklerindir demekten utananlar,Suriye’yi alkışlatıyorlar bize…Büyüyoruz diye elde davul çığırtkanlık yapıyorlar. Biz kazandık diyorlar, Netanyahu’nun sırıtışını görmüyoruz sanıyorlar.Biz kazandık, mutlu olun diyorlar” dedi.
BAKANLAR MUTLU
“Kimler kazandı, kimler mutlu ben size söyleyeyim” diyerek kabinedeki bakanları tek tek sıralayan Dervişoğlu; “Okullara sabun koyamayan, Öğretmenleri atayamayan, Mülakatlarla kul hakkına doymayan Marifetsiz maarif bakanı, mutlu. Varaklı salonlarda verilecek davetlere kaynak yaratmakla meşgul olan Londra faiz lobilerinin bakanı Mehmet Şimşek, mutlu. İŞİD’li katillerin tahliye edilmesi sorulmadığı için, tel tel dökülen bir Adalet sisteminin üzerinde oturan, ne Anayasa mahkemesini, ne Meclisi umursamayan Adalet Bakanı mutlu,Emeklisi, memuru işçisi perişan bir sosyal güvenlik sisteminin bakanı çok mutluBebek katliamından bahsedilmediği için, Hastaneleri işportaya çeviren Manik-depresif sağlık bakanı mutlu.Bu aralar kimse bulaşmadan arsa bildikleri vatanı talan edip yeni imar rantları dağıttığı için betonların efendisi Kurum da çok mutlu” dedi.
BİLİNİZ VE UNUTMAYINIZ Kİ MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRETLE, ARADIĞIMIZ UMUT AYNI YERDEDİR. VE O UMUT MUHAKKAK KAZANACAKTIR!
“2025’e girerken“El iyilerinin” yönettiği bir Türkiye’de yaşıyoruz” şeklinde konuşan Dervişoğlu, konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Biz, bu hazin hali kabul etmeyenleriz. Öyle de kalacağız. Tanıdığımız millet, Türk Milletidir. Mensubu olduğumuz devlet, Türk DevletidirUğruna can vereceğimiz bayrak, Türk bayrağıdır. Hakikatin iğdiş edildiği yaşadığımız dünya zamanında, bizi hakikate bağlayan yegane temeller bunlardır. Türkiye için kurduğumuz hayalleri de işte bu temeller gerçek kılacaktır.Umudunuzu canlı tutun iktidar yakındır. Öksüz Türklüğümüz hem anası hem babası olan Milletine kavuşacaktır. Biliniz ve unutmayınız ki muhtaç olduğumuz kudretle, aradığımız umut aynı yerdedir.Ve o umut muhakkak kazanacaktır!”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları