loading
close
SON DAKİKALAR

''Öcalan'la görüşmesi ikisinin sonu oldu''

''Öcalan'la görüşmesi ikisinin sonu oldu''
Tarih: 15.06.2012 - 18:47
Kategori: Söyleşi

Özal'ın en yakın çalışma arkadaşı Feyzi İşbaşaran: Özal'ın da Eşref Paşa'nın da Öcalan ile görüşmesi sonlarını hazırladı...


Devlet Denetleme Kurulu, Özal'ın ölümüyle ilgili raporunu açıklayınca ortalık karıştı. Özal'ın en yakın çalışma arkadaşı olan Özel Kalemi Feyzi İşbaşaran Takvim gazetesinden Ergun Diler'e konuştu.
 

Devlet Denetleme Kurulu raporuna göre Özal Öldüürldü. Sizin fikriniz ne?


Olay iki perde. Önce 1988'deki Kartal Demirağ'ın suikast girişimine bakmak gerekir. Bize ilk kez orada "DUR" denildi.


 
Kim neden "dur" dedi?


Özal, gazetelere verilen sübansiyonu kaldırmak istiyordu.
Bunu da açıkça patronlara iletti. Bunun üzerine acil toplantı isteği geldi. Harbiye Orduevi'nin 18. katında patronlarla buluştuk. Medyaya giren Asil Nadir de oradaydı. Diğerleri ondan çekiniyordu. Çünkü rüzgar gibi esiyordu. Basında hızla büyüyordu.



E ne var bunda?


Çok sert sözler söylendi. Daha sonra yurt dışına kaçan BÜYÜK medya patronu, masaya yumruğunu vurup "Sen kim oluyorsun da sübvansiyonu kaldırmaya kalkıyorsun" diye çıkıştı. Buz gibi hava esti. Bir Başbakan, medya patronu tarafından azarlanıyordu. Özal soğukkanlı davrandı. Sinirlenen MEDYA DEVİ ayağa kalktı, kapıya yöneldi çıkarken geri dönüp beyfendiİ'yi "Bunun hesabını vereceksin" diye tehdit etti.


 
Yani tetiği çektiren gazete patronu muydu?


Evet oydu. Tehdit ortadaydı zaten... Biz bu işi çözdük. Sonuca ulaşınca da bunu yapanlar YURTDIŞINA kaçtı. O patronla birlikte kaçanlara bakarsan fotoğrafı daha net görürsün...


 
1988 ile ölümü arasında geçen 5 yılda başka tehdit oldu mu?


Olmaz mı... Nerdeyse hergün tehdit aldık. Sadece bir kez doğru çıktı.


 
''Silahlar susacaktı ama...''


Kimdi bunlar peki?


Bir gün köşkü halka açtım. Erzağını kapan geldi. Özal halkla bir olup bahçede piknik yaptı. Bu fotoğraf Genelkurmay'ı ayağa kaldırdı. Doğan Güreş "Siz ne yapıyorsunuz" diyerek sesini yükseltti. "Muhafız Alayı benimdir. Benim iznim olmadan kimse oraya giremez" tehdidinde bulundu. Ona rağmen yaptım.
 

Sorun asker miydi?


Bir tarafında o vardı. Ama sorunun kaynağı başkaydı.


 
Neydi?


Rahmetli Özal, Eşref Bitlis Paşa ile Malatya'dan çocukluk arkadaşıydı. Birbirlerini çok sever güvenirlerdi. İkisi de Kürt sorunun çözümü ve PKK'nın bitmesi için çırpındı.


Ne yaptılar mesela?


Hem Eşref Paşa hem Özal, Kuzey Irak'ta defalarca kez ÖCALAN'la görüştü. Öcalan ikna olmuştu. Silahlar susacaktı. Ama ömürleri yetmedi.


Bir dakika Özal, Öcalan'la nasıl görüştü?


Barzani ve Talabani bahane edilerek sınırın öte tarafında bir araya geliniyordu. Özal, Kürt sorunu olduğu sürece Türkiye'nin büyümeyeceğini biliyordu.
Risk aldı, aldılar...


 
''Öcalan 70 kişilik liste verdi''


Suikastlerle bunun bir ilgisi var mı?


Olmaz mı! Öcalan 70 kişilik liste verdi. Hepsini Avrupa'ya 10 yıl inmeme karşılığında İskandinav ülkelerine gönderiyorduk. Öcalan Norveç'i istemişti.


Militanlar sessizce inip köylerine dönecekti. Sınırın 10 kilometre ilerisinde silahlar bırakılacaktı. Bütün şartlarda anlaşılmıştı ama olmadı!


 
Bu teklif ikisinin de hayatına mal oldu


 
Ne oldu?


Danışman olarak Kemal Yamak Paşa'yı almıştık. Çok beyefendi bir insandı. Özal'ı çok severdi. Bir gün Özal haftalık yaptığımız toplantının birinde "Kemal Paşa hepiniz Harp Okulu'ndan mezun oluyorsunuz. Sen Genelkurmay Başkanı olabiliyorsun ama Jandarmanın başındaki Eşref Paşa olamıyor. Bunu bir araştır. Alt yapıyı hazırla. Gerekeni yapalım" dedi. Bu TEKLİF ikisinin de HAYATINA MAL OLDU. Önce Eşref Paşa daha sonra kendisi öldürüldü. Kürt sorunu sürüp gitti. 1993'ten bu yana da kan akmaya devam ediyor...


Asker mi yaptı suikastleri?


Hem içeriden hem dışarıdan destek alındı. Şeytanın aklına gelmeyecek planlar yapıldı. Başarılı oldular. Çözüm olmadı. "Kan aksın" diyenler kazandı.


Eşref Bitlis olayı peki!


Askerde bir kesim uçağın düşeceğini biliyordu. KAZIM ÇİLLİOĞLU uçağa binecekken vazgeçip binmedi. O da biliyordu planı. Daha sonra onu da öldürdüler. Kurtulamadı!


 
Özal'ın ölüm sebebi Kürt Sorunun çözmek istemesi yani!


Elbette. Bakın bizde devlette olmayan belgeler UĞUR MUMCU'dan çıkıyordu. Bizim MİT uyuyordu. Zaten Teoman Paşa'ya ne sorsak cevap alamıyorduk. Hiç bilgi vermezlerdi. Hatta bir keresinde ABD Özal'a Birinci Körfez Savaşı'nın başlayacağını haber verdi. Tam saat belli değildi. MİT ile Cumhurbaşkanı arasındaki köprü bendim. Gerektiğinde BEYEFENDİYİ uyandırma yetkim vardı. O gece Özal bizi Köşk'te tuttu. "İşler karışık" dedi. Bir süre sonra televizyonu açıp haberleri izlemeye başladık. Nabi Şensoy da yanımızdaydı. Geceyarısı olmuş savaş başını almış gitmiş. Bizim MİT'ten haber yoktu. Çok sonra Müsteşar Yardımcısı elinde zarfla geldi. Zarfı bana uzatıp "Beyefendiyi kaldıralım" dedi. Kolundan tutup içeri çektim. Zaten hepimiz ayaktaydık. Savaşı canlı izliyorduk. İstihbaratçı arkadaş yerin dibine girdi. Çünkü zarfta ABD'nin vuracağı yazıyordu! Utanarak çekilip gitti...


 
Peki Uğur mumcu?


Uğur Bey'le komşuyduk. Çok sık, eski ismi KÖROĞLU olan caddedeki camide buluşurduk. Camide çay içip sohbet ederdik. Özal da bunu bilirdi. Uğur Bey yayınladığı belgelerle bizi zor durumda bırakırdı. CASA uçakları hakkında yaptığı yayınlardan sonra Özal, Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'ı görevden almıştı. Uğur Bey çok etkiliydi. Belgeleri MİT'e sorduğumuzda da hep "Doğru efendim" cevabı alıyorduk.


 
Eyvah yine hedef bendim


 
Nasıl açıklıyorsunuz bunu?


Bilmiyorum hala... Ama Özal ile Mumcu'yu buluşturacaktım. İkisi de razı oldu. Ama Uğur Mumcu'nun da ömrü yetmedi. Bomba patladığında olay yerine ilk giden ben oldum. Manzara korkunçtu. Hemen Köşk'e gittim. Durumu anlattım. Gözlerinden yaş boşaldı. "Eyvah! Hedef, yine benim. Plan işliyor. Artık bunları kimse durduramaz" dedi.


 
Peki geçmişe bakınca ne görüyorsunuz?


Ailenin evladı gibiydim. Milletvekili olmak istediğimde "Gitme, beni bırakma" dedi. "Benim hakkım ama" deyince izin verdi. Benimle birlikte 2 arkadaşım daha yanından ayrıldı. Özal'ın etrafını boşaltmıştık. En büyük hatamız bu oldu. Yoksa Türki Cumhuriyetler'e yaptığı gezinin programı bu kadar yorucu olmazdı.


İzin vermezdim. Bir de Kemal Yamak Paşa'yı askerden haber alamadığımız için almıştık. Sağlıklı bilgi her zaman gelmiyordu. Belki ondan da gizliyorlardı. Ama en korkuncu Eşref Bitlis Paşa hem MİT hem de Genelkurmay İstihbaratI tarafından sürekli izleniyordu. Attığı her adımı biliyorlardı. O günkü zor şartlar altında çok yol adık. Ama sonuca gidemedik. Kısmet değilmiş. Allah hepsinin mekanını cennet eylesin...


 
''Her şey biliniyordu''


DDK'nın raporu şok etkisi yaratırken, Özal'ın oğlu Ahmet Özal önemli açıklamalarda bulundu. Özal, şunları söyledi: "Otopsi yapılması şart değil. Her şey biliniyor zaten. Türkiye'de artık önemli insanların ölümü sonrası otopsi yapılması gerekiyor. Babamın mezarı açılsa ne olacak? Katili mi bulunacak? Zehirlendiği biliniyor zaten. Otopsi kararını annem verecek. Babamın saç telleri de annemde."


 
Demirel'in yorumu
 


9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Özal'ın öldürüldüğüne veya zehirlendiğine inanmadığını söyledi. Demirel, olayın üzerinden 19 yıl geçtiğini, bu süre içerisinde de zaman zaman çeşitli iddiaların gündeme geldiğini anımsattı. Demirel, "Olay günü İzmir'de olduğum için Ankara'ya geç ulaştım. Doktorlar o gün hep bir ağızdan bana 'Buraya ölü geldi' dediler" diye konuştu.

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları