Eski Devlet Bakanı Önay Alpago: Turgut Özal'ın Başkanlık sistemini dillendirdiği günlerde Erdoğan 'bu emperyalizmin bir oyunu' deyip karşı çıkıyordu. O noktadan bu noktaya nasıl gelindi?
Eski Devlet Bakanı Önay Alpago, "Turgut Özal'ın Başkanlık sistemini dillendirdiği günlerde Erdoğan 'bu emperyalizmin bir oyunu' deyip karşı çıkıyordu. O noktadan bu noktaya nasıl gelindi?" dedi.
Can Ataklı'nın Yazıişleri programının konuğu olan Eski Devlet Bakanı Önay Alpago, Turgut Özal'ın da Başkanlık sisteminden yana olduğunu hatırlatarak, "Onun bahsettiği sistem bugün getirilene benzemiyordu. Kuvvetler ayrılığına özen gösteren bir talep vardı. Özal'ın, siyasi hayatında kimi zaman yaşadığı yenilgiler ve çatışmalar nedeniyle kendini güçlü kılabilmek adına bazı kararları kendisinin almak istediğini biliyorum ama bugünkü gibi Meclis'i yok sayarcasına olmadığını da biliyorum" şeklinde konuştu.
-Anayasa ortak akılla yapılır. Sadece siyasi partiler değil, pek çok kurumsal kimlik de katılır buna. Yapılmaya çalışılan anayasa değişikliği ile ilgili siyasi partilerin ortak bir önerge çalışması bile yok. Görüşmeler sırasında milletvekillerinin konuşma süreleri bile birer dakikalarla lütuf gibi uzatıldı. Bu anayasa değişikliği ortak ihtiyaçların ürünü gibi görünmüyor.
-1994-1995 yıllarında Turgut Özal'ın Başkanlık sistemini dillendirdiği günlerde Erdoğan 'bu emperyalizmin bir oyunu' deyip karşı çıkıyordu. O noktadan bu noktaya nasıl gelindi?
Turgut Özal Başkanlık sisteminden yanaydı. Onun bahsettiği sistem bugün getirilene benzemiyordu. Kuvvetler ayrılığına özen gösteren bir talep vardı. Özal'ın, siyasi hayatında kimi zaman yaşadığı yenilgiler ve çatışmalar nedeniyle kendini güçlü kılabilmek adına bazı kararları kendisinin almak istediğini biliyorum ama bugünkü gibi Meclis'i yok sayarcasına olmadığını da biliyorum. Süleyman Demirel'in ise Özal kadar ısrarı olmamıştı.
- (Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Kardak ziyareti) Türkiye'den Yunanistan'a kaçan askerler var. Onların iadesini istiyoruz da bir diplomasi ve hukuk çerçevesi vardır. Bir de bunlar yokmuş gibi istemek vardır. Meydanlarda 'idamı geri getireceğiz' diyorlar dünya görüyor. İdamı kaldırmış bir ülke olarak hem kaçanları istiyor hem de idamı yüksek sesle dile getiriyorsunuz. Geri verilmeyeceklerini hesap etmek lazım. Genelkurmayımız orada diyerek, referandum süresince milliyetçi bir görüntü verilerek iç siyaset malzemesi olarak kullanılacak.
-(Darbe girişimi) Darbe girişimiyle ilgili bildiklerimiz su üstünde görünenlerinin bile bir kısmı. Bunları bilmediğimiz sürece kaygımız bitmiyor. Bunun siyasi ayağında kimler var? Bir öğretmen ev için kooperatife giriyor. Ödemenin Bank Asya'ya yapılması isteniyor. Ödemek zorunda. İşten atılıyor, malına, maaşına el konuyor, bedel ödetiliyor. Öte yandan siyasi bir partinin içindekilere, fotoğrafları da var üstelik, kimse dokunmuyor. Yurtta Sulh Konseyi'nde kimler var, hiç kimseye bilgi verilmiyor. Böyle darbe önlenir mi? Umarım bir gün kimlerdir, nasıl bir projedir görürüz.
-(Evet ve hayır kampanyaları) Hayırcıların engellenmesi linç kampanyasıdır. Referandumun yasal süreci başlamamasına rağmen engellemeler referandum kampanyası sırasında neler olabileceğinin sinyalini veriyor. CHP Gençlik Kolları üyesi bir genç saldırıya uğradı. Twitterda, mafya diye bilinen birinin tweetini gördüm. 'Sokağa çıkacak hayırcıları bekliyorum' diyor. Bu insan haklarına da Anayasaya göre de olmaz. Herkes evet diyecekse referanduma ne gerek var. Bu baskı ters tepecek, hayır oyu çıkacaktır.
-İstanbul Anayasa Platformu diye bir platform kurduk, panellere katılıyoruz. Bilgi alışverişi yapıyoruz. Ciddi bir kararsız seçmen var. Geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermiş, Cumhurbaşkanı'nı da seviyor ama hayatına dokunan uygulamalardan da rahatsız. Sandığa gittiğimizde siyasi parti seçeceğimizi sananlar da var.
'Anayasa değişiklik teklifinin ne olduğunu bilmiyorum' diyen büyük bir çoğunluk var.
-Fırat Kalkanı'ndan sonra askerlerimiz öldü. Analar ağlamasın deniliyordu. Anaların gözünden kan akıyor. Anayasa değişikliğiyle terör bitecek mi? Terör, seçmen iradesini tehdit eden bir konu haline getiriliyor. Bu nasıl bir siyasi sorumsuzluktur.
İktidar şimdiye kadar ne istedi de yapamadı? Hangi kanunu veto etti? iktidar partisinin çıkarmak isteyip de çıkaramadığı ya da değişikliğe uğrayan bir kanun yok. Tek değişiklik anayasa değişiklik teklifindeki yedek milletvekilliği konusunda yapıldı. O da kendileri için.
-İspanya'da 2014'te ekonomik krizle evlerini, işlerini kaybeden binlerce insan yürüyüşler yaptı, protesto gösterileri düzenledi. Kimse de tomalarla onları ıslatmadı. Pablo Iglesias diye birisi bu grubun içinde önder oldu. Halka 'örgütlenelim' dedi. Bir parolaları oldu. 'Podemos' dediler. 'Yapabiliriz' demek. Girdikleri ilk seçimde oyların yüzde 20'sini aldılar. İlk defa Madrid'de belediye başkanlığını kazandılar. İlk defa Barcelona'da bir kadın, belediye başkanlığı kazandı. Bu İspanya için umut ve kararlılık sözü oldu. Kim ne kadar linç etmeye çalışırsa çalışsın 'yapabiliriz.'