Darbeci olmadığı için ordudan atılan Teğmen Erol Kızılelma'nın AKP döneminde "darbelerle hesaplaşma" iddiasıyla çıkarılan yasadan yararlanma başvurusu reddedildi.
Darbelerle hesaplaşma iddiasıyla geçen Mart ayında çıkarılan darbezede askeryasasından yararlanma başvurusu reddedilen 12 Martzede Teğmen Erol Kızılelma'nın darbelerin yasal dayanağı olarak bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu 35'inci maddede yazılı görevi yerine getiremeyeceği gerekçesiyle ordudan atıldığı iddia edildi. Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği ADAM-DER'in açıklamasına göre, 1970 yılında Deniz Harp Okulu'ndan teğmen rütbesiyle mezunolan Erol Kızılelma, 12 Mart muhtırasının hemen ardından Mayıs 1971'de tutuklandı ve Haziran 1971'de Milli Savunma Bakanlığı kararıyla TSK'dan atıldı.
Kızılelma, beraat edip tahliye olduktan sonra ilişik kesme kararının iptali için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi AYİM'e dava açtı. Milli Savunma Bakanlığı,Erol Kızılelma'nın "tehlikeli ve sapık ideolojik akımlara kapıldığı, anayasaldüzeni zorla değiştirmeye teşebbüs suçundan yargılanan subaylarla aynı tutum veinanış içinde olduğu" iddiasıyla davanın reddini istedi. Davada görüşü sorulan AYİM Başsavcılığı da davanın reddini isterken, Kızılelma'nın "tutum ve davranışlarıyla yasa dışı aşırı sol fikirleri benimsediğini" öne sürdü.
Tarafların görüşlerini aldıktan sonra davayı esastan inceleyen AYİM, Erol Kızılelma'nın ordudan atılmasını "kanuna uygun" bularak,iptal istemini reddetti. AYİM'in red kararında sicil dosyasına dayanarak, Kızılelma'nın tutukluyken "sol görüşlü öğrencilerle çok iyi arkadaşlık kurduğunu" kayda geçirdi ve şu değerlendirmeyi yaptığı öne sürüldü:
"12 Mart 1971 muhtırasının verildiği tarihlerde Türkiye'mizde mevcut anayasa dışı tutum ve davranışları benimseyen solcuların Cumhuriyetin bekasını tehlikeye düşürecek eylemleri herkesçe malumdur. 211 sayılı İç Hizmet Kanunu 35. maddesi, Silahlı Kuvvetlerin görevlerini, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumak şeklinde vaz etmiştir. Anayasa dışı tutum vedavranış içinde bulundukları hususunda kuşku bulunmayan kimselerle davacınıntemasta bulunması hali, davacının Silahlı Kuvvetler mensubu olarak 35. maddedeyazılı görevleri yapamayacağı durumunun açık bir ifadesidir."
Açıklamada AYİM'in bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra, "Bu şartlar altında davacının bir subay olarak 211 sayılı Kanunun 35. maddesinde yazılı görevleri yapmasına ve Silahlı Kuvvetler mensubu olarak hizmet görmesine olanak bulunmadığından emeklilik işleminin iptaline dair davanın reddine" karar verdiği kaydedildi.
İkinci kez AYİM kapısında
Erol Kızılelma'nın, AKP hükümeti tarafından "darbelerle hesaplaşma" iddiasıyla geçtiğimiz Mart ayında TBMM'den geçirilen ve darbezede askerlere haklarının iadesini öngören yasadan yararlanmak için başvuruda bulunduğu ancak, başvuruyu inceleyen Milli Savunma Bakanlığı'nın, "ilişiğinin yargı denetimine açık bir işlemle kesildiği" gerekçesiyle başvurusunu reddettiği belirtildi. Kızılelma, MSB'nin ret kararının iptali için bir kez daha AYİM'e başvurdu. Erol Kızılelma, darbe yapamayacağı gerekçesiyle ordudan atıldığını, buna karşılık darbelerin açtığı yaraları sarma iddiasındaki AKP'nin de darbezede asker yasasından yararlanma başvurusunu reddettiğini vurgulayarak, "Böylesine trajikomik bir ironiye Aziz Nesin külliyatında bile rastlanamaz" dedi.
ADAM-DER Başkanı Emekli Üsteğmen Rahmi Yıldırım ise, Başbakan Erdoğan'ın verdiği "darbelerin açtığı yaraları sarma" sözünün yarım kaldığını belirterek, hükümetin ya AYİM'e olumlu görüş bildirerek ya da TBMM'den yeni bir yasa isteyerek 12 Martzede subay, astsubay ve askeri öğrencilerin yaralarını sarması gerektiğini söyledi.