Emekli Büyükelçi Osman Korutürk: Hükümetin dış politikasını izleyebilmek ve doğru analiz yapabilmek çok zor. Bugün bir pozisyondayken yarın 180 derece değişebiliyor.
CHP 24. dönem milletvekili ve Emekli Büyükelçi Osman Korutürk, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazıişleri programına konuk olarak katıldı.
Korutürk, hükümetin dış politikasını izleyebilmenin ve doğru analiz yapabilmenin çok zor olduğunu söyleyerek, "Bugün bir pozisyondayken yarın 180 derece değişebiliyor" dedi.
Korutürk, "Başka ülkelerin sorunlarına kendi sorunumuz gibi tepki göstermek, başka ülkelerin şehirlerine plaka vermeye kalkışmak doğru değil. Bunlar emperyal yaklaşımlar" ifadelerini kullandı.
Korutürk'ün açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
"IKYB Saddam zamanında da özerkti. Irak anayasasına göre hangi şehirler üzerinde Irak merkezi yönetiminin yetkisi var, hangi yeraltı kaynaklarının üzerinde yetkisi var belli. Barzani'nin Kerkük üzerinde öteden beri iddiaları var. Kerkük Kürt'tür, diyor ama böyle bir gerçek yok. Kerkük Türk kentidir. Kerkük'ün tapularına bakın, mezarlarına bakın, etrafındaki isimlere bakın hepsi Türkçe.
Kerkük önce Araplaştırılmış. 1957 seçimlerinden sonra Türkmenliği kaldırmışlar. Yüzde 60'ın üzerinde Şii Türkmen var. Ama aralarında anladığımız anlamda mezhep ayrımı yakın zamana kadar yoktu. Aralarında dayanışma vardı.
2. Körfez harekatından sonra oraya ciddi Kürt yönlendirildi. Orası şimdi Irak'taki bütün kimliklerin sahiplenmek istedikleri bir yer. Biz Türkmen şehridir, dedik. Demografik yapı değiştirilmiş, halklardan herhangi biri sahiplenirse çatışma başlayacaktır. Irak'ın bütünlüğünü istiyoruz. Çünkü Irak bölgede denge unsuru. Kerkürk'ün de sağlam kalması lazım. Bunu herhangi bir aidiyete bağlamamak lazım.
Barzani'nin 2 çaresi var. Ya çatışmaya başlayacak. İç savaş çıkar ve dışarıdan müdahale olabilir. Ya da geriye çekilecek. KYB peşmergeleri de direnmenin anlamı olmadığı gerekçesiyle silah bırakmışlar. Barzani yanlış adım atarak referandum yaptı.
-Biz göstereceğimiz tepkide dikkat etmeliyiz. Başka ülkelerin sorunlarına kendi sorunumuz gibi tepki göstermek, başka ülkelerin şehirlerine plaka vermeye kalkışmak doğru değil. Bunlar emperyal yaklaşımlar. Şimdi istikrarı bozar hale geldik.
-Irak ordusu ne kadar güçlüdür tartışılır. ABD Körfez Savaşı'nda Irak ordusunu tasfiye etti. Bağsızlaştırma diye isim buldular. Ben o zaman temsilciydim.Irak ordusunu dağıtmak son derece yanlıştı. Dağıttıktan sonra uyduruk, derleme bir ordu kurdular.
Hükümetin dış politikasını izleyebilmek ve doğru analiz yapabilmek çok zor. Bugün bir pozisyondayken yarın 180 derece değişebiliyor. (AKP hükümeti) Irak hükümetiyle uzun müddet temastan kaçındılar. Uzun müddet Irak deyince Barzani akıllarına geldi. Petrolü onlar üzerinden, onların malı olmadığını bilerek aldılar.
Meclis'te Dışişleri Bakanlığı'nın yanıtlaması istemiyle önerge verdik. Petrol IKYB'nin değil diye. Erdoğan çıktı bunlar nereye önerge verileceğini de bilmiyor, dedi. Sorumlu Dışişleridir oysa ki.
-Dikkat edilmesi gereken bir şey var. Araplarda bir Arap ailesi anlayışı var. Arapsanız işlerine karışabiliyorsunuz. Başika'da da öyle oldu. Bize en yakın ülke Katar. Ama Katar bizim oradan çıkmamızı tavsiye etti.
-ABD'nin bu bölgede şimdiye kadar attığı adımların hepsi yanlış. Bunları şablonları var her yere uyar sanıyorlar. Biz görevdeyken hep Amerikalılarla münakaşasını yapıyorduk.
-Berlin'e tayin oldum. Büyükelçi olarak gittiğinizde oradaki meslektaşlarınızı ziyaret ediyorsunuz. 151 büyükelçilik var. Kendinizce sıraya koyuyorsunuz. İrlanda Büyükelçiliğine gittim. Büyükelçi bana, 'memnun oldum. Türkiye'ye özel bir saygım vardır. Türkiye, özgün politikaları olup ağır baskılara direnen 3 ülkeden birisidir' dedi. Diğerlerini sordum 'biri Çin biri İran. Bu iki ülke, hasım baskısına direniyor, siz dost baskısına direniyorsunuz. Bu çok daha zor' dedi.
-Kabile devleti değiliz lafını ağrıma gidiyor. Böyle düşünen birisi var mı acaba? Bize karşı çevrelerde memleketi temsil edip pazarlıklar münakaşalar yapmış biri olarak böyle tepki görmedim.
(Vize meselesi) Büyükelçi tek başına yapamaz. Büyükelçi önerir.
-2019'dan itibaren Türkiye bir kişinin yönettiği ülke olacak. Şimdiden öyleymiş gibi yapılıyor. 1974'te Türkiye'de dirençli bir yönetim, yargının tarafsızlığı vardı. Geçerli anayasa da özgürlükçü bir anayasa idi. 7-8 senedir çok sert pozisyon takılıyoruz. Kusura bakmasınlar, diyoruz sonra kusura baktıklarında geri dönülüyor birden.
-NATO'dan kendi arzumuzla çıkarsak NATO bize karşı her türlü yaptırımı yapabilecek duruma gelir. Hiç olmayacak bir hasım edinebiliriz. NATO'dan çıkmak değil, çıkarlarınıza uygun kullanmak gerek.
-Dış politikayı iç politikaya alet ederek kafa tutuyormuş gibi görünüyorlar. Kendi içinizde belki kafa tutuyor diye etkileyebiliyorsunuz ama dış dünyada böyle bir etki yok.
-Dış politika milli bir siyaset olmalı. İktidar kendi kafasına göre bir siyaset saptıyor. Muhalefet çok açık gerekçelerle anlatıyor, siz söylememiş gibi yapıyor kendi politikalarını uyguluyorlar. Yanlış politikalarını desteklemenizi bekliyorlar. O milli politika değil parti politikası.
İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif son derece parlak bir diplomattır. Dünyada dışişleri bakanları içinde ilk 3'e girecek birisidir. Lavrov da BM'den yetişmiş birisidir. Bunlarla diyaloga girdiğinizde profesyonel desteğinizi almanız lazım danışmanlarla olacak iş değildir. Dışişleri Bakanlığını bir kenara koymuş durumdalar.
İdlib operasyonu çatışmasızlık bölgesi için yapılıyor. Astana kararlarına göre radikal unsurların oradan uzaklaştırılıp (kenti) Suriye kuvvetlerine teslim etmek için yapılıyor.
Rusya ve İran'ın bunun arkasında kendi planları var. İran gücünü sağlamlaştıracak, Rusya ise Çeçen unsurlarını temizlemek istiyor.
Astana da alınan karalara göre olacaksa orası temizlenip Esad yönetimine teslim edilecek."
Vişne Haber Ajansı