Özgür Özel: 'AKP İktidarında Derin bir yoksulluk var. Açlık var. Doğalgaz parasını ödeyememek var. Pazara çıkamamak, kasabanın önünden geçememek var'
CHP Genel Başkanı Özel; "Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı, devlet parasız yatılı bursuyla büyümüş birisidir. Özgür Özel’den çok hiç kimse bu devletin, bu milletin, bu ülkenin çıkarlarını savunamaz. Bundan herkes emin olsun.”
DERİN BİR YOKSULLUK, AÇLIK VAR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Bornova iftar programında yaptığı konuşmada, emeklilerin yaşadığı sorunun tüm kesimleri ilgilendirdiğini bildirerek, “Bunun Adalet ve Kalınma Partilisi, Cumhuriyet Halk Partilisi yok. 10 bin lira maaş aldıktan sonra hangi partiden olduğunun ne yaptığının ettiğinin önemi yok. Derin bir yoksulluk var. Açlık var. Doğalgaz parasını ödeyememek var. Pazara çıkamamak, kasabanın önünden geçememek var” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’in Bornova ilçesinde iftar programına katıldı. Özel, “Ramazan’ın ikinci günündeyiz. Oruçlar tutuldu. Biraz önce hep birlikte iftar yapıldı. Allah tuttuğunuz oruçları kabul etsin. Ramazan’ınız mübarek olsun. Ramazan ayı tabi ki oruç ibadeti ile geçen ancak en iyi duyguların, en güzel duyguların yaşandığı, kötülüklerden uzak durulduğu, iyilik, yardımlaşma yapıldığı, kötü sözlerden uzaklaşıldığı bir aydır” dedi.
“FİLİSTİN’DE KAN VE GÖZYAŞI DİNMEDİ”
Özel, “Bizim Ramazan’da iki temel dileğimiz var. Bunlardan birincisi, Ramazan olmasına rağmen Filistin’de akan kan ve gözyaşı dinmedi. Bundan birkaç ay önce Hamas’ın bir gece saldırısına mukabele etmek üzere başlayan saldırılarda İsrail dur durak demeden, Filistinlileri çocuk kadın ayırmadan on binlerce Filistinlinin canına kıydı. Ramazan ayındayız. İyilik ayındayız. Barış ayındayız. Ramazan’ın başta İslam coğrafyasına, bütün dünyaya Türkiye’ye barış ve kardeşlik getirmesini temenni ederken bir kez daha yaptığı saldırılardan dolayı kınıyorum ve saldırıları sona erdirmeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı. Özel, şunları söyledi:
“DENİZ GEZMİŞ VE ARKADAŞLARININ MÜCADELESİ”
“Bu çağrıyı, daha önce Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin Genel Kurulunda yapmıştım. Almanya’nın özel durumu ortada. Orada Alman Başbakanı’nın ve Alman Sosyal Demokrat Partisinin eş genel başkanlarının varlığında bu çağrıyı söylemiştim. Ardından Sosyalist Enternasyonel’e üye bütün siyasi akrabalarımıza mektup yazdım ki bunlardan kırka yakını ülkelerinde iktidardır. İçlerinde cumhurbaşkanları, başbakanlar vardır. Onlara bu mezalimin durdurulması için çağrıda bulunmuştum. Ardından Sosyalist Enternasyonelin Madrid’teki toplantısına katıldım. Başkan yardımcılığına seçildiğim o toplantıda yine bu sefer yüz yüze dünyadaki bütün sosyal demokrat partilerin liderlerine, yöneticilerine, temsilcilerine Filistin sorunu hakkında ifadelerde bulundum. Zira Filistin meselesi CHP için yeni bir mesele değildir. Yeni sahiplenilen bir mesele değildir. Bülent Ecevit’in Yaser Arafat ile ortaya koyduğu dayanışma ve başbakan, parti lideri olarak gösterdiği dayanışma hepimizin hafızalarındadır. Ayrıca Filistin topraklarında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının mücadelesi vardır. Filistin’in kurtuluşu için verdikleri emek vardır, canlarını hiçe saymaları vardır. Filistin bizim için yeni bir mesele değildir. Filistin meselesi CHP’nin meselesidir, Türk solunun meselesidir.”
“15 NİSAN’DA ZİYARET EDECEĞİM”
“Ama bir yandan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı, bir gece Hamas, suçsuz İsraillilere saldırıda bulunduğunda o saldırıyı kınadığımız için, ‘Efendim Özgür Özel Hamas’ın yaptığı saldırılara terör saldırısı diyor.’ Kim yaparsa yapsın suçsuz insanlara gece yarısı saldırmak terör saldırısıdır. Hamas’ın yaptığı terör eylemidir. İsrail’in ondan sonra yaptıkları devlet terörüdür. Soykırıma varan işlerdir. İkisini de kınıyorum. Mahmud Abbas’ı Ramallah’ta 15 Nisan tarihinde programda bir değişiklik olmazsa ziyaret edeceğim. Hamas ile değil ancak Mahmud Abbas ile Ramallah’ta Filistin’e barış gelmesi, 1967 sınırlarında bağımsız Filistin devletinin yeniden kurulması, Doğu Kudüs’ün başkent olması ve Kudüs’ün kutsal bütün dinler açısından duruma uygun şekilde bir barış kenti olması BM güvencesine alınmasını savunuyoruz, savunmaya devam edeceğiz.”
“SEÇİM KAZANMA UĞRUNA KUTUPLAŞMA İKLİMİNİ BESLEMEYECEĞİZ”
“Dün yaptığım bir çağrıyı yenilemek isterim. Dünyada barış isterken Türkiye’de de siyasetin diline centilmenliğin hakim olması, sayın Erdoğan’ın sayın Bahçeli’nin zaman zaman bütün üyelerine bizi, oy verenleri, dolayısıyla İzmirlileri, Bornovalıları üzen, kadınlarımıza hakaret eden o dilin bu Ramazan terk edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz, temiz siyaset diline devam edeceğiz. Kimse istiyor diye onlarla kavga etmeyeceğiz. Seçim kazanmak uğruna kutuplaşma iklimini beslemeyeceğiz. İktidarla kavgamız elbette olacak ama bu kavga kimlik siyaseti üzerinden değil emeklilerin, emekçilerin, gençlerin hakları için olacak. Bundan sonraki süreçte hep birlikte büyük bir hak mücadelesini sürdüreceğiz. Biraz önce Ömer başkanım ifade etti. Ben Bornova’ya 10 yaşımda yatılı okumaya geldim. Ortaokulu, liseyi okudum. Bornova benim hayatıma dokundu. Özgür Özel bugüne geldiyse Bornova sayesinde geldi. Özgür Özel’in doğduğu memleket Manisa’dır. Karnını devlet ekmeği ile doyurduğu Bornova’dır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı, devlet parasız yatılı bursuyla büyümüş birisidir. Özgür Özel’den çok hiç kimse bu devletin, bu milletin, bu ülkenin çıkarlarını savunamaz. Bundan herkes emin olsun.”
“BABA EVİNİN TAPUSU BİR KİŞİYE KAYITLIDIR”
“Ömer başkanım dedi ki Memleket Partisinden, AK Parti’den, Zafer Partisi’nden, diğer partilerden çok fazla katılmak isteyen arkadaş var. Rozet takmak isterler ancak bu bir iftar programı. O yüzden Filistin konuşmak, barış konuşmak önemlidir. Rozet töreni tam bir siyasi faaliyete girer doğru değildir ama şu anekdotla size olan hislerimi ifade edeyim. Siz bugün CHP’ye gelmekle hangi siyasi partiden gelirseniz olun baba evine geliyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi herkesin doğduğu baba evidir. Herkes baba evine doğar. Sonra kimi daha büyüğünü arar gider kimi daha küçüğüne razı olur. Kimi ırakta oturur, kimi yakında oturur ama herkes bilir ki bir gün başım sıkışırsa, dara düşersem baba evinin çorbası kaynamaktadır, bacası tütmektedir. Bizim il başkanlarımız, ilçe başkanlarımız, yöneticilerimiz o baca tütsün diye baba ocağına odun taşıyanlardır. Orada çorbayı karıştıranlardır. Ancak baba evine dönüp gelmek isteyen ister AK Partili ister MHP’li kim olursa olsun, gelenin önünde durmayız. Hoş geldiniz deriz, kapıyı açık tutarız, yeriniz baş köşedir çünkü bu ev sizin de babanızın da dedenizin de evidir. Baba evinin kapısı, kimsede değildir. Ne Özgür Özel’de vardır ne Kemal Kılıçdaroğlu’nda var. Ne İsmet İnönü’de vardı ne de Ecevit’te. Baba evinin tapusu, bir kişiye kayıtlıdır o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Öyle olunca kim gelmek isterse kapı ardına kadar açık. Niye bugüne kadar gelmedin? Niye gittin? Sen gittin de bak bize neler ettin demeyeceğiz. Çünkü herkes iyi olsun diye bir şeyler yaptı. Esnaf bu hale düşeceğini bilseydi, çiftçi milletin efendisiyken bu hale düşeceğini bilseydi, işsizler, yoksullar bu hale düşeceğini bilseydi, 10 bin lira maaşa muhtaç edilen emekliler bu hale düşeceğini bilseydi zaten oy vermezdi. Ama şunu bilelim ki bu iktidar geldiğinde 1,5 asgari ücret olan emekli maaşı orada kalsaydı 26 bin liraydı. Bugün 0,6 asgari ücret. Bunun Adalet ve Kalınma Partilisi, Cumhuriyet Halk Partilisi yok. 10 bin lira maaş aldıktan sonra hangi partiden olduğunun ne yaptığının ettiğinin önemi yok. Derin bir yoksulluk var. Açlık var. Doğalgaz parasını ödeyememek var. Pazara çıkamamak, kasabanın önünden geçememek var.”
“İZMİR ÖZGÜRLÜKLER KENTİDİR”
“Gün, birlik beraberlik günüdür. Ben Cumhuriyet Halk Partisi, bizim evimiz değil baba evimiz derken, İzmir’de yaşayanların yüzde 95’inin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevdiğini, saydığını, ona minnet duyduğunu biliyorum. Onun için artık ona husumet duyanların ve sizi bu hale koyanların değil Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün iki büyük eserimden birisidir dediği Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapılarını size açıyoruz. Sizi böyle bir partiye davet ediyoruz. Yeni katılan arkadaşlara teşekkür ediyorum. Hepinize hayırlı Ramazanlar diliyorum hem de 31’inde yapacağımız seçimlerin en iyi sonuçları getirmesini diliyorum. İzmir özgürlükler kentidir. Cumhuriyetin kentidir. İzmir, inanç özgürlüğünün kentidir. İzmir, ibadet edene de etmeyene de karışılmayan, başını örtene de örtmeyene de karışılmayan, kimsenin giyim kuşamına karışılmayan bir kenttir. İzmir’in özgürlüklerinin teminatı, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bu özgürlükleri bize tanıyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün peşinden giden belediye başkanlarımızdır. Bornova’yı Ömer Başkana, İzmir’i Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay’a, bütün İzmirlileri bu mübarek günde Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun. Hepinizi çok seviyorum, hepinize çok güveniyorum.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları