Özgür Özel, Amasya Tamimi’nin 105’inci yılı töreninde konuştu; 'Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetlerine sahip çıkacağız'
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya'ya Gelişinin 105’inci yıl dönümü için düzenlenen törende konuştu.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL:
“KURUCU KADROLARIN MİRASINI TAŞIYORUZ”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya'ya Gelişinin 105’inci yıl dönümü için düzenlenen törende konuştu. Özel, burada yaptığı konuşmada “12 Haziran gününü tüm genel başkan yardımcılarımız, grup başkanvekillerimiz, tüm MYK’mızla birlikte Amasya’da geçirmeyi, MYK toplantımızı Amasya’da yapmayı, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızla birlikte resmi törenlerde sizlerle birlikte olmayı bir görev saydım. Bundan sonraki süreçte de hem tarihimize hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere bütün emanetlerine sonuna kadar sahip çıkacağız” ifadesini kullandı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya'ya Gelişinin 105’inci yıl dönümü için düzenlenen törende konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Samsun’a çıkışından sonra Havza’da geçirdiği 22 huzur dolu, zihin dolu, umut dolu, kararlılıkla geçirdiği 22 günden sonra Amasya’ya gelerek, burada ilin önde gelenleri ve müftüsü tarafından karşılanan, Gazi Mustafa Kemal’e ‘Amasya emrinizdedir’ diyerek, Kurtuluş Savaşı mücadelesinde önce kurtuluşu, sonra kuruluşu örgütlemek için Anadolu’da başlayacak çetin mücadele için ona güç veren, azim veren Amasyalılar. Hepinize merhaba. Hepinizi saygı ile selamlıyorum” dedi. Özel şöyle devam etti:
“KURUCU KADROLARIN MİRASINI TAŞIYORUZ”
“Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ ifadeleri ile hem mevcut durum somut biçimde tahlil edilmiş, hem milletten güç alındığı, milletin kararının önemli olduğu vurgulanmıştır. TBMM’nin duvarında da yazdığı biçimiyle ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletimindir’ ilkesine inanan, kurtuluş reçetesini milletin kararına, toplumsal birlikteliğe, toplumsal talebe dayandıran, kurucu kadroların mirasını taşıyoruz. Nasıl 19 Mayıs’ta hep birlikte Samsun’daysak, bugün de hep birlikte Amasya’dayız. 105 yıl önce Amasya’da ortaya konan irade, hiçbir kurtuluşun bir dehanın, bir liderin, bir komutanın tek başına vereceği, uygulayacağı bir karar olmadığına inanmış, gerçek bir demokratın, geçmişte saltanatla yönetilen bir imparatorluğun paşası olmasına rağmen, başkomutan olmasına rağmen Cumhuriyet’i ne kendinden sonraki cumhurbaşkanlarına, ne kendisi gibi ordunun komutanlığını yapacak olan askerlere, genelkurmay başkanlarına, ne de bir başkasına değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’i gençlere emanet etmiştir. Amasya’daki her yaştan gençleri saygı ile selamlıyorum. Cumhuriyet’e sahip çıktığınız için İngiltere’de 1215’te vergide rıza ilkesi, bu konudaki talep bir tek adam yönetimini yetkilerini paylaşmaya, halkın taleplerini duymaya, önce bu konuda karar vermeye razı etti. Çetin mücadeleler sonucunda taleplerin yazılı iletilebilmesine imkân tanındı. Bu insanlık açısından önemli bir kazanım olan dilekçe hakkıydı. O günden bugüne dünya parlamentolarında iki anayasal komisyondan biri de dilekçe komisyonudur. Daha sonra biz yazıyoruz ama bildikleri gibi uyguluyorlar, nasıl uygulanacağını yazalım yaklaşımının çetin mücadelelerden sonra kabul edilmesi, insanlık tarihinin ilk kanun teklifidir. Kanun teklif etme hakkıdır. Sonrasında teker teker talepler yerine belli bir süre için, sonra da bir tam yıl için, ne vergiler toplanacak, ne hizmetler yapılacak. Hepsinin birden kanunla teklif edilmesine ve kabul edilirse yazıldığı gibi toplanmasına, yazıldığı gibi harcanmasına da bütçe hakkı diyoruz. İkinci anayasal komisyonda plan ve bütçe komisyonlarıdır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın da uzun süre başkanlığını yaptığı o komisyon, devletin vergiyi toplayan sağ eliyle, sosyal hizmetleri yapan şefkatli sol elinin dengesinin kurulduğu, milletin kararının birileri tarafından hakkaniyetle tatbike memur ve mecbur olunan bir komisyondur. Bunun için Gazi’nin elinde bütün yetkiler varken, kazandığı bir Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yetkilerin hepsini ‘Tek başıma, bir başıma ben kullanacağım’ demeyip, hatta Milli Mücadele sırasında, başkomutanlık yetkisini dahi üçer aylık dönemler için Meclis’in uhdesinden kendisine kabul edip, her aşamada rıza araması, Millet Meclisi’ni oluşturması, o Meclis’in açıldığı gün mazbata tahkikat komisyonu kurup, dört milletvekili ile birlikte sabahlaması. 25 Nisan 1920 günü söz alarak, dokuz saat aralıksız Samsun’a neden çıktık, Havza’da ne yaptık, Amasya Tamimi’ni nasıl yazdık, Sivas Kongresi’nde, Erzurum’da ne konuştuk. Balıkesir Alaşehir Kongreleri’ne katılmadık ama nasıl istifade ettik. Bu noktaya nasıl geldiği dokuz saat işgal altındaki Anadolu’nun her birisi seçimle gelmiş, mazbataları bizzat tatbik edilmiş ya da İstanbul’daki Meclis-i Mebusan’ın mevcut doğal üyelerinden müteşekkir, milletin temsilcilerine anlatmış ve rızalarını aramıştır. Biz böyle bir demokratın, böyle bir tek adam rejimi yerine bir Meclis’i önemseyen bir kahraman, bilge, dahi devlet adamının, yetkileri uhdesinde toplamak yerine milletin verdiği kadarıyla yetinip, milletin vekilini her şeyin önünde tutan bir anlayışın devamı olarak, hep birlikte bugün Gazi Mustafa Kemal’in hatırasının önünde, Amasya Tamimi’nin 105’inci yılında huzurlarınızdayız.”
“AMASYA’DA SİZLERLE BİRLİKTE OLMAYI BİR GÖREV SAYDIM”
“Ben Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Benim iki eserim var. Biri Cumhuriyet, diğeri CHP’ dediği CHP’nin son Genel Başkanı olarak, Genel Başkan olduktan sonraki ilk 12 Haziran gününü tüm genel başkan yardımcılarımız, grup başkanvekillerimiz, tüm MYK’mızla birlikte Amasya’da geçirmeyi, MYK toplantımızı Amasya’da yapmayı, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızla birlikte resmi törenlerde sizlerle birlikte olmayı bir görev saydım. Bundan sonraki süreçte de hem tarihimize hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere bütün emanetlerine sonuna kadar sahip çıkacağız.”
“AMASYALILARIN MİSAFİRİ OLMAKTAN BÜYÜK ONUR DUYUYORUM”
“İklimi, doğası ve insanı memleketim Manisa’ya çok benzeyen Amasya’dayız. Manisa ile birlikte Osmanlı’nın iki şehzadeler kentinden birindeyiz. İki dağın arasında akan güzel Yeşilırmak’ın yanı başında, Anadolu irfanına sahip güzel, çalışkan, haramdan ve yalandan korkan, vatanına, milletine, bayrağına sonuna kadar bağlı, Atatürk’ü kalbinin en müstesna yerinden ve aklından hiç çıkarmayan Amasyalıların misafiri olmaktan büyük onur duyuyorum. Hepinizi saygı ile selamlıyorum.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları