loading
close
SON DAKİKALAR

Özgür Özel; Erdoğan hazımsızdır, darbecidir, cunta başıdır!

Özgür Özel; Erdoğan hazımsızdır, darbecidir, cunta başıdır!
Tarih: 10.04.2025 - 00:40
Kategori: Siyaset

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mart sivil darbe girişiminin ardından gerçekleştirilen ilk ilçe buluşmasına katıldı.

“ERDOĞAN, TRUMP’A KARŞI KEDİ GİBİ OLUYORSUN, TRUMP ‘MAL VARLIĞI’ DİYE SUSTURMUŞTU, ERDOĞAN YİNE SUSUYOR”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevinde bulunan ve yerine kayyım atanan Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın ilçesi Şişli’deki “Millet İradesine Sahip Çıkıyor Buluşması”nda yaptığı konuşmada, “Emrah Başkanımıza karşı 19 Mart sabahı girişilen darbeye Saraçhane’de yedi gün direnen, o darbeye Maltepe meydanında en büyük demokrasi tokadını indiren, İstanbul’un iradesini savunan, Şişli’nin iradesini savunan, başkanlarına sahip çıkan demokrasi kahramanları hoş geldiniz. Biz bugün her Çarşamba akşamı bir ilçemizde yapacağımız gece mitinglerinden ilkini yapmak üzere Şişli’ye geldik. Bir miting yapacaktık. Görüyorum ki bir miting yapmıyoruz, iki miting yapıyoruz burada. Ey cuntanın başkanı Erdoğan, ey Erdoğan duyuyor musun Şişli’yi, görüyor musun Şişli’yi?” dedi. Özel, şunları söyledi:

“EYLEME GELDİK, SONUÇ ALMAYA GELDİK”

“Sizler bu ülkede korku iklimi hakim kılınmaya çalışılırken tehdit ettiler korkmadınız, üstünüze yürüdüler bir adım geri atmadınız. Etrafı bariyerlerle çevirdiler, asla arkasında kalmadınız. Saraçhane’de yedi gece, 81 ilimizde o ilin en büyük caddelerinde, meydanlarında direndiniz. Maltepe’de 2,2 milyon oldunuz, sel gibi aktınız. Bugün direnmek üzere artık Şişli’desiniz. Bütün İstanbul’dasınız. Kimse şaşırmasın, biz burada miting yapmıyoruz. Elbette toplandık. Bir miting alanına toplandık. Sığmadık, dolduk, taştık. Ama biz burada bir otoritere karşı eylem yapıyoruz. Eyleme geldik biz. Biz buraya ses çıkarmaya, itiraz etmeye, elbette direnmeye ama cümle alem bilsin ki sonuç almaya geldik. Biz sonuç almadan durmayacağız. O kayyım, o darbecilerin, cuntacıların Şişli’ye gönderdikleri kayyım, cuntanın Şişli temsilcisi gitmeden, Resul Emrah Şahan geri gelmeden durmayacağız. Hiçbirimiz Ekrem Başkanımızı almadan, çok korkuyor ama buradan bir daha hatırlatıyorum, Ekrem Başkan’ı Cumhurbaşkanı yapmadan durmayacağız.”

“BURADAKİ 10 BİNLER, ÜLKEDEKİ 10 MİLYONLARI TEMSİL EDİYOR”

“Elbette bu meydanda parti var, partiler var. Her partiden gençler var. Her partiden üyeler var. Ama bu meydan, bu eylem, ne bir partinin, ne partilerindir; bu eylem, milletin eylemidir. Bu eylem, Cumhurbaşkanı adayına sahip çıkan milyonların eylemidir. Burada 10 binler, Türkiye’deki 10 milyonları temsil etmektedir. And olsun ki bu eylemlerden sonuç alacağız. Biz kazanacağız. Hepinize inanıyorum, hepinize güveniyorum. Bu meydandaki bütün demokratları, Türkiye’nin demokrasisi için bu meydana eylem koymaya gelen bütün demokratları, sosyal demokratları, muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, liberal demokratları, Kürt demokratları, Türkiye’nin bütün demokratlarını saygı ile selamlıyoruz. Hoş geldiniz. Şeref verdiniz, güç verdiniz. Emin olun ki birilerinin uykularını kaçırmaya devam ediyorsunuz. Ahlaki üstünlük bizdedir, moral üstünlüğü bizdedir. Görmüyor musunuz, çoğunluk enerjisi bizdedir. Biz güçlüyüz. Onlar korkuyorlar. Korkacaklar, biz kazanacağız.”

“SEN KİM, İSMET PAŞA’YA LAF SÖYLEMEK KİM?”

“Dünyada iki tür darbe var. Bu darbelerin bir tanesi tankla, topla, tüfekle yapılan askeri darbeler. Bir diğeri de kendisi demokrasi ile gelse de gitmek istemeyenlerin yapmak istedikleri sivil darbeler. Bugün biz demokrasiyi bir tren olarak gören, ‘İşimize geldi bindik, istediğimiz istasyonda ineriz’ diyen birine karşı milletin, halkın iradesini savunmaya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti demokrasiyi ve Cumhuriyet’i savunmaya, İsmet Paşa’nın emaneti çok partili rejimi savunmaya, kazanınca gelmeye, kaybedince gitmeye dayanan bir demokrasiyi savunmaya geldik. Bugün sandıkla, demokrasi ile gelen ancak işine gelmeyince ayrılmak istemeyen birine, bu partinin ikinci Genel Başkanı’na, bu ülkenin ikinci Cumhurbaşkanı’na, Lozan’da Sevr’i yırtıp atan, yedi cihana bizim tapu senedimizi kabul ettiren, hem savaş meydanlarının, Batı cephesinin Kumandanı, hem Lozan fatihi, hem Türkiye demokrasisini perçinleyen, çok partili rejimde yenilip de gitmeyi bilen İsmet Paşa’ya dil uzatan Erdoğan’a söylüyorum. Sen kim, İsmet Paşa’ya laf söylemek kim? Demokrasi kim, sen kim? Haddini bil tek adam, haddini bil cuntacı. Haddini bil... Sen tek başınasın, her şeyi bilen, her şeyi konuşan, her şeye karar veren. Ama artık Ankara’da bir kişinin çizdiği hattın içinde siyaset dönemi, atadıklarıyla yönetme, milletten oyu alıp sırtını dönme dönemi bitti. O yüzden buradan Erdoğan’a bir kez daha sesleniyorum. Bundan sonra demokrasiye dönene, Ekrem Başkan’a ve tüm belediye başkanlarımıza, tüm siyasi tutsaklara, belediye meclis üyelerimize, diğer partilerin genel başkanlarına, siyasi tutsaklarına özgürlük gelene, aday yanımıza, sandık önümüze gelene kadar sana bu meydanları dar edeceğiz. Bu millet darbeyi püskürttü, geriye posası bir cunta kaldı. Darbeleri yapanlar cuntacıdır. Erdoğan son girdiği genel seçimlerde Cumhurbaşkanı unvanını kazanmış, ancak 31 Mart’ta partisi ilk kez yenilgiyi tadınca, 31 Mart’ta Ekrem Başkan onun atadıklarını bir kez daha yerle bir edince, 31 Mart’ta Cumhuriyet Halk Partisi 47 yıl sonra bir kez daha Türkiye’nin birinci partisi olunca, bizim gösterdiğimiz 47 yıllık sabrı 47 gün gösterememiştir. Erdoğan hazımsızdır, Erdoğan darbecidir, Erdoğan cuntacıdır, Erdoğan cuntanın başıdır. Çıkmış, şimdi de ‘Biz devletiz’ diyor. ‘Devlet benim arkamda’ diyor. Devlet dediğin binalardan ibarettir. Devlet yönetiminde senin yaptıklarından rahatsızlık da had safhadadır. Ama bir avuç cuntacıyla ‘Devleti ele geçirdim’ diye bu milletin karşısına dikilirsen bu millet sana kendi gücünü mutlaka gösterecektir. Mutlaka gösterecektir.”

“GÜCÜ MİLLETTEN ALMAYANDAN BAKAN OLMAZ”

“Bu Erdoğan’ın atadıkları var. Türkiye’de parlamenter sistemden gelen bir gelenekle bunlara bakan deniyor, bakan diyorlar. Oysa bakan dediğin seçilmiş adamdır, bakan dediğin seçilmiş kadındır. Bakan dediğin milletten güç alır, milletin işine bakar. Erdoğan’ın gözüne bakandan, Erdoğan’ın dolma kaleminin mürekkebinden akandan, gücü milletten almayandan bakan falan olmaz. Olsa olsa bu Amerika’daki Trump’ın bakanları gibi olur. Onların da adı sekreterdir. Sekretersiniz siz, sekreterlersiniz. Bundan sonra Dışişleri Sekreterine de İçişleri Sekreterine de Tayyip Erdoğan’ın atadığı bütün sekreterlerine de bakan değil, sekreter olarak muamele edeceğiz. Ve o cuntayı, başında Erdoğan’ın olduğu o cuntayı, bana 500 bin liralık dava açmış, ‘Bana cunta demesin…’ Sinirleri bozuluyormuş. Darbeye kalkana cunta denir, darbeyi dağıtana da millet denir. Milletten alıyorum gücümü, milletten alıyoruz. Siz bu kararlılığınızla bu azminizle o darbeyi bastırdınız, eminim ilk sandığı hızla önümüze getirip bu cuntayı da dağıtacaksınız. Bu cuntayı dağıtacaksınız.”

“SEÇİLMEDİĞİ BİR KOLTUKTA ATANMIŞ OLARAK OTURUYOR”

“Bugün işgal altındaki Şişli Belediyemizin oradayız. Maalesef cunta başının atadığı bir cunta temsilcisi, bugün 31 Mart’ta yüzde 67 oyla seçilen Emrah Şahan Başkanımızın yerine, seçilmediği bir koltukta atanmış olarak oturuyor. Tarihinin en yüksek oyunu aldığı, 10 Şişlili’den yedisinin oyunu almayı başardığı bir dönemde, 350 günde 150 projeyi tamamlayan, ranta geçit vermeyen, gönlünü halka açan, arı gibi çalışan Emrah Şahan Başkanımızın yeniden bu belediyeye gelmesini, koltuğuna oturmasını görene kadar bize durmak yok, mücadeleye devam edeceğiz. Burada, bu tarafta 10 binler, bu tarafta 10 binler. Otobüsün hemen arkasında çok sayıda belediye başkanı var, maalesef altı tanesi de Silivri zindanlarında. Ve Ekrem Başkan’a sürmeye çalıştıkları leke terörle işbirliği, terör örgütüyle işbirliği ve bunu Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’e de bu iftirayı atıyorlar. Buradan bir kez daha söylemek isterim ki terör suçlaması; seçilmediği, kazanamadığı belediyeye kayyım atamak için uydurulmuş bir yalandan, bir dalavereden başka bir şey değildir. Hani ‘Turpun büyüğü heybede’ diyordu ya ‘turp’ dediği, Tayyip’in Uydurduğu Rezilce Palavraların baş harfidir. Ve burada dediği şudur: Soruyor, kent uzlaşısı yapmak yoluyla, batıdaki Kürtlerin belediye kazanamayacakları ilçelerde ve illerde, belediye meclislerine koyarak yönetimde söz sahibi yapma suçundan, bakın buna DEM, ‘kent uzlaşısı’ diyor, biz DEM’le olan kent uzlaşısını AK Parti, MHP, İYİ Parti, bir başka partide siyaset yapmış, adayı olmayan, CHP listelerine geldiğinde katkı verecek kişilerle yapınca o kentin ittifakı diyoruz, Türkiye İttifakı diyoruz. Şimdi buradan bütün savcılara söylüyorum. Bakın burada belediye başkan vekili olan arkadaşlarımız var, Şişli’de kayyım olarak oturan bir kişi var, ilçe başkanı var. Bu kardeşiniz, Özgür Özel… Kent uzlaşısı denen meselede, devletten temiz kağıdı almış, hiçbir sabıkası olmayan, aday olmasında devlet güvencesi olan ve yaşadığı kentteki Kürtlerin, Kürt demokratların oylarını getirebilecek kişileri belediye meclis listelerine yazmak bir suçsa, o suçun sahibi burada. Özgür Özel. Bir başkasını arama. Belediye başkanlarımızın değil. Resul Emrah Şahan’ın listesinde ya da bir başka belediyenin listesinde bir Kürt demokrat varsa, Kürt’e verdiğimiz kıymettendir, onlara duyduğumuz saygıdandır. Sen Kürt’ü oyu sana verince makbul Kürt, oyu CHP’ye verince terörist olarak nitelendiriyorsan sen sahtekarsın, ikiyüzlüsün.”

“BU İKİYÜZLÜLÜKLE ÇÖZÜM OLUR MU?”

“Şimdi bunlar Türkiye’de Kürt sorununu çözeceklermiş. Türkiye’ye barış getireceklermiş. ‘Terörsüz Türkiye’ yapacaklarmış. Bu samimiyetsizlikle, bu ikiyüzlülükle çözüm olur mu? Sahtekarlar. Çözüm olur mu? Çözüm, Kürt ile Türk’ü kardeş bilmekle olur, eşit bilmekle olur. Laz’ı, Çerkes’i, Pomak’ı birbirinden ayırmamakla, Alevi ile Sünni’yi birlikte kucaklamakla olur. Bunu selefi hayalleri olan, sandık yerine padişah gibi kalmak isteyen, halife olmak isteyen bir anlayış yapamaz. Bunu demokratlar yapar. Selefilik hayalleriyle, selefi yaklaşımlarla halefine darbe yapan bir cuntacı Kürt sorununu göremez, çözemez. Bunu çözerse Türkiye’nin kurucu partisi, bugünün birinci partisi Cumhuriyet Halk Partisi çözer. Cumhuriyet Halk Partisi, bu meydanda milliyetçilerle Kürtlerin bir arada demokrasiyi savunmalarından, burada partilerinin sembollerini aynı anda yan yana, kardeşçe yapabilmesinden, bu meydandaki bütün renklerden, gökkuşağı gibi tüm renklerin birbirinin içine ve işine karışmaması için gökkuşağı gibi yan yana durabilen, Türkiye’yi sevenlerden oluşuyor. Bu meydan, Türkiye’nin yarınlarının umududur. Hepinizle gurur duyuyorum.”

“HAFTAYA BEYLİKDÜZÜ’NDEYİZ”

“Bu meydan, Karadenizliler ile Kürtlerin aynı anda sevebildiği yiğit bir evladına sahip çıkıyor. Buradan Ekrem Başkan’a hep birlikte bir el sallayalım. Drone geliyor. Ekrem Başkan ve Emrah Başkan sizi izliyor. Onlara, iki yiğide, Silivri’deki tüm yiğitlere bir selam yollamaya hazır mıyız? Emrah Başkan, Ekrem Başkan Şişli yiğit evlatlarını selamlıyor. Silivri’de yatan yiğitlere, aslanlara selam olsun. Cumhuriyet Halk Partisi emeğin partisidir, emekçinin partisidir. Geçen sefer Saraçhane’den güzel emeği için şu drone kullanana bir alkış yapmıştık. Diyor ki arkadaş, ‘Bu CHP’liler ne iyi insanlar. Bu Saraçhane’ye gelen demokratlar ne iyi insanlar. Ben drone’un alkışlandığını hiç görmedim. Ben de sizi seviyorum’ diyor. Bugün buradan Emrah Başkan’ı, Ekrem Başkan’ı, iki yiğidi selamladık. Haftaya Beylikdüzü’nün yiğit evladını selamlamaya, Beylikdüzü’ne gitmeye hazır mıyız? Beşiktaş’ın yiğit evladı Rıza Akpolat’a, Esenyurt’un yiğit evladı Ahmet Özer’e, her birine ayrı ayrı sahip çıkmaya, her Çarşamba 20.30’da kimselere randevu vermeyip, meydanlarda olmaya hazır mıyız? O zaman bekle bizi İstanbul. Elbette bunun bir de Sarıyer’i olacak. Sarıyer’de NTV’ye güzel bir sürprizimiz de olacak.”

“NE AYAKKABI KUTULARI, NE ‘SIFIRLADIN MI PARALARI…’”

“Şimdi Türkiye’de siyaset Tayyip Bey için son derece konforlu bir alan. Her istediğini söyleyecek, her istediğini yapacak. Kimse ondan hesap sormayacak ama muhalefet bir şey yapınca oradan vatan haini çıkaracak, terör çıkaracak. Efendim, her rezilliği yapacak. Bu dünyada konuşulmayacak. Allah için ilk günlerde ‘yolsuzluk, rüşvet’ denince Avrupa bir tedirgin oldu, bir durdu, bir baktı. Biz hem tertemiz arkadaşlarımızı biliyoruz, hem de dosyayı gördükten sonra büyük bir hızla bütün dünyaya Ekrem İmamoğlu’na yapılanın darbe olduğunu, kendisinin halef - selef ilişkisi içinde olacağı mevcut Cumhurbaşkanı tarafından adaylaştırılmamak için 31 yıl önceki diplomanın nasıl iptal edildiğini, beş ayrı davadan 25 yılı, dosyadaki peçete kağıdından farksız bomboş MASAK raporunu ve gizli tanıkları; Meşe, Ladin, Çınar denen odunları anlattık. Gizli tanık ifadesi ki o bile ‘Gördüm’ diyemiyor, ‘Duydum’ diyor. Bir tek kanıtla desteklenmediğini, ne bir para hareketi, ne daha önce bunun bakanlarının evindeki gibi kutu kutu paralar, ayakkabı kutuları, ne elbise askıları… Hiçbir şey olmadığını, ne bakan evlatlarının para taşımaları ne kendi evlatları ile ‘Sıfırladın mı babacığım, kime yolladın?’ kısımları gibi hiçbir şey olmadığını bütün dünyaya anlattık. Kürtlerin belediye meclisinden aday gösterilmesinden terör çıkmayacağını anlattık. Ben anlattıkça bana dedi ki, ‘Ne kolay siyaset.’ Bana diyor ki, ‘Türkiye’yi yurtdışına şikayet ediyor.’ O bunu diyecek, Özgür Özel de bundan korkacak, geri çekilecek. Hesaba bak. Ne kolay alışmış. 20’den fazla yabancı kuruluşa, birkaçını söyleyeyim: Reuters’a, Fransız Le Monde’a, Deutsche Welle’ye, İngiliz The Times’a, CNN Türkiye’de vermiyor, CNN International’la bütün dünyaya, Japon Asahi’ye, onun gibi aynı zamanda dünyanın en çok okunan gazetelerinden, finans gazetelerinden Financial Times’a, onun sahibi Japon Nikkei’ye, Der Speigel’e, Agence France Presse’e, The Guardian’a, bugün son dört tanesi bugün olmak üzere sayfa sayfa röportaj verdim. Anlatıyorum, anlatacağım. And olsun ki eski ezberlere saplanırsam, onun bana bıraktığı alanda kısıp kalırsam, onun ithamı ile bir adım geri atar, bir santim eğilir, bir kelime eksik konuşursam namerdim. Bundan sonra Tayyip Erdoğan’ın çizdiği hatta değil, sizin önümüzden yürüdüğünüz yolda siyaset var.”

“NE GÖTÜRÜYORSUN ETLE TIRNAK OLDUKLARIN GİBİ, BİLMİYORUZ”

“Sen tertemiz bir ailenin, tertemiz bir evladından suç örgütü; tertemiz bir evladından rüşvet, kirli sözler… Kişi kendinden bilir işi. Hasan Amcamın, bayramda Ekrem Başkan’ın yerine köyüne gittiğim ve elini öptüğüm Hasan Amcamın, Ekrem Başkanımızın biricik emaneti Dilek Hanımın, değerli eşinin adlarına kayıtlı iki eve gidip, mütevazı iki yazlık evine… Haber vereceksin, kapı açılacak. Çilingirle gidip… Oraya neyle gidiyorsun bilmiyoruz. Evde bir şey yok da sen ne götürüyorsun eskiden etle tırnak olduğun FETÖ’cüler gibi? Bilmiyoruz. Ekrem Başkan’ın avukatlarına söylemeden, Dilek Hanıma, Hasan Amcaya haber vermeden, çilingirle mafya gibi, hırsız gibi girip orada arama yaparken olayı duyuyoruz. Hızla avukatlarımız hareket ediyor. Şimdi evde gidiyorlar. Hazırladıkları basın bülteni. Eş zamanlı, biri Bodrum’da biri Balıkesir’de. Bodrum Çanakkale arasında iki yazlıkta yapılan aramada büyük gizlenmiş kasaların içinde yüklü miktarda, ne oluyor biliyor musunuz? Biz gidip de onu onlara yaptırmayınca tam tamına birinde 10 Euro, 690 dolar, ruhsatlı silaha ait 40 tane mermi buluyorlar. Ve büyük bir kumpas çöküyor. Buradan Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Birileri geçen günlerde büyük bir yanlış yaptı. Dedim ki ‘Kendi anama yapılmış sayarım.’ Bizim kitabımızda aileyle uğraşmak, anaya laf söylemek, eşe laf etmek, çocukla uğraşmak olmaz. Allah rakibin de düşmanın da mertini versin. Böyle namertliklerle kimseyi muhatap etmesin.”

“YALANLA SİYASET YAPANA KAPINI KAPAT”

“Ve yalanla, iftirayla yaptıkları tutuklamada şunları bir hatırlayalım. Üç yıl önce ‘İBB’de 550 terörist var’ demişlerdi. Soruşturma açıldı, birini bile ispat edemediler. Soyadı Soylu olan kişiye bu soruldu. AK Parti seçmeninin gözünün içine baka baka söylüyorum. Değerli Milliyetçi Hareket Partisi seçmenlerinin bunlar gibi olmayan, Anadolu’nun temiz AK Partili ve MHP’lilerine söylüyorum. Sana televizyondan ‘İBB’de 550 terörist var’ dediler. Bunun üzerine davalar açıldı, 550 değil bir terörist bile çıkmadı. Bu sorunun sorulduğu Süleyman Soylu dedi ki, ‘Siyaseten söyledim, ben siyaset yaptım’ dedi. Yozgat’taki MHP’li ablama, Trabzon’daki MHP’li amcama, Konya’daki AK Partili hacı amcama, Kayseri’deki hacı teyzeme soruyorum. 550 kişiye siyaset olsun diye terörist demek, işinden, aşından etmek sonra da ‘Bir bilgim yoktu, yalan söyledim’ diyecek kadar bir insan aşağılık olabilir mi? Alçak olabilir mi? Sen bir daha bu teyzemden, bu amcamdan ne yüzle oy isteyeceksin? Siyaset dürüstçe yapılır, mertçe yapılır. Yalanla siyaset yapana kapını kapat Memduh amca, kapını kapat. Hanife teyze, duy sesimi. Yalanla iftirayla senin evladına terörist deseler, senin evladına hırsız deseler, sonra ‘Siyaseten yaptık, seçim kazanmak için yaptık’ deseler olur mu? Hanife teyze, bunlara bir daha yüz verme, verme, verme.”

“MASKARANIN MASAK RAPORU”

“Ekrem Başkan’ın dosyasında şu var. Şirketine ait binada balkonu odaya katmış, sonra da imar affından yararlanmış. İmar affını çıkaranlar, yararlanandan hesap soruyorlar, yararlanandan. Ve söyledikleri iş öyle ne imar yasasına aykırı bir iş yapmış, ne bir metrelik fazla inşaat yapmış. Hanife teyze bak yine yapıyor, ‘İBB’de 560 milyarlık yolsuzluk var’ diyorlar. Altı yıldır İBB’yi, İstanbul Büyükşehir Ekrem Başkan yönetiyor. Altı yıllık toplam bütçe 497 milyar. ‘550 milyar yolsuzluk yaptın’ diyorlar. Bütün bütçe 497 milyar. Hanife teyze terliği vur artık bunların ağzına, vur ağzına. Ekrem Başkan bir ev almış, bir arsa almış ev yapmış. MASAK Raporu yakalamış. Diyor ki, ‘Evin değeri o tarihte en az 5 milyon, sen 250 bin lira para yollamışsın, tapuyu almışsın.’ Ekrem Başkan diyor ki ‘Ya olur mu öyle şey?’ Diyor ki savcı, ‘Aha MASAK Raporu.’ Bakıyor, Ekrem İmamoğlu’nun hesabından 250 gitmiş. Ama evin değeri en az 5 milyonmuş. Ekrem Başkan avukatına söylüyor, belge geliyor, o verilen para kaporaymış. Ev altı milyonmuş, o ‘5 milyon’ diyor ya. 5 milyon 750 bin lirası bankadan kredi kullanılmış, kişinin hesabına banka tarafından aktarılmış. Ekrem Başkan da takır takır kredinin borcunu ödemiş. Al sana MASAK Raporu. Maskara seni. Maskaranın MASAK Raporu.”

“KENDİ ADAMLARINA MASUMLARI TUTUKLATTILAR”

“Biraz önce sesini duydunuz. Ben de bir evine gidip sarılacağım Mahir Polat’a. O neden içeri gitti biliyor musunuz? Öldüreceklerdi neredeyse arkadaşımızı. Mahir Polat’ın yolunu kesmiş birisi, ‘Abi’ demiş, ‘Param yok, pulum yok. Bana bir para ver.’ Üstünde yok, ‘Hesap numaranı ver’ demiş. O kişiye o günün parasıyla, bugünün parasıyla bin lira değil. Bir kere 50 lira, bir kere 100 lira sadaka yollamış. Kişi güya İstanbul’daymış ama PKK’dan soruşturmadaymış, terör örgütü üyeliğine, terör örgütü üyesine maddi destek sağlamış. 50 lira, 50 lira. ‘İBB’nin verilerini sattı’ diyorlar. Güya Ekrem Başkan İBB’nin verilerini almış, birilerine satmış. Bizim arkadaşlarımız bu külliyen yalan çıktı. Ama Erdoğan’ın 86 milyonun verilerini çaldırdığı, MİT personelinden devlet memuruna herkesin verisini Erdoğan’ın çaldırdığı da ortaya çıktı. Dün oldu. Olay olduğunda inkar etmişlerdi, dün iddianame çıktı, 16 tane hackerin hepimizin bilgilerini çaldığı ortaya çıkmış. 16 hackerin elinde 86 milyonun verisi var, kanıt olmadan İstanbulluların şahsi verilerini satıyorlarmış diye duymuş, Çınar denilen odun. Dosyada tek bir kanıt yok. Dosyaları dağıttılar, çeşitli hakimliklere. Bu hakimlerden bir tanesi talimata değil, vicdanına uydu. Okudu, cevap yazmış. ‘Her ne kadar bunları iddia edilse de somut delil durumu olmadığından, tutukluluk da kuvvetli suç şüphesi gerektirdiğinden, tutuklanma talebine gerek yok’ deyip sekiz kişiyi de bırakmıştı. Çeşitli mahkemeler. Alkış değil mi hakime? Alkışı hak ediyor. Bak neyi hak etti ben sana söyleyeyim. Alkışı başlatan abla ne oldu biliyor musun? Bunlar alkışlamadılar, o hakimi alıp icra iflas hakimi yaptılar, tenzili rütbe yaptılar. Onun kararına itiraz edip, kendi adamlarına masumları yine tutuklattılar.”

“EKREM BEY’İ KİMLERLE YENMEYE ÇALIŞTI?”

“Mart ayında, 2019’da İstanbul seçimleri iptal edilince iktidar partisinin o günkü mağlup adayına, hatırlayın Binali Bey, Binali Yıldırım. Tayyip Bey Ekrem Bey’i kimlerle yenmeye çalıştı? Ülkenin son Başbakanı. Meclis Başkanını yolladı Ekrem Bey’den önce 13 bin 600 fark yedi, dediler ‘Seçimler neden tekrar ediliyor?’ O da dedi ki ‘Çünkü çaldılar.’ Erdoğan seçimi iptal edilmeden önce ‘Hem hırsızlık var, hem yolsuzluk var’ demişti. ‘Daha neler çıkacak, neler?’ diyordu. Aynı bugünkü gibi. ‘43 sandığın görevlisi FETÖ’cü’ dedi, soruşturma açtı. Hepsi yargılandı, hepsi beraat etti. Arkasından hiçbir şey çıkmadı ama İstanbul’da 40 gün sonra yapılan seçimde 13 bin 600 olan fark 806 bine çıktı. Erdoğan şimdi yine ‘Daha neler çıkacak, neler?’ diyor. ‘Turpun büyükleri heybede’ diyor. Size buradan söyleyeyim. Heybede bir şey yok, dosyada kanıt yok. Geçmişte ‘Çaldılar’ diyordu, şimdi bana Avrupalılar diyor ‘Ekrem İmamoğlu niye tutuklu?’ diye. Ben de diyorum ki ‘Çünkü korktular, çünkü korktular, Ekrem Başkan’ın bileğini bükemediler yargı ile kırmaya kalktılar.’”

“GENÇLER ERDOĞAN’DAN KORKMUYORLAR, TESLİM OLMUYORLAR”

“Burada genç arkadaşlarımızı dinlediniz. Bu ülkenin umudu 301 genç arkadaşımızı haksız yere tutukladılar. İkisi bırakılmıştı. Bugün bırakılanlardan sonra halen 270 arkadaşımız Silivri’de ya da çeşitli cezaevlerinde. Bugün anne babalarının dayanışmasıyla görüştüm, yarın da ziyaret edeceğim. Ancak bu arkadaşlarımızın hepsi öğrenci. Erdoğan Ramazan’ın maneviyatına uygun davrandığını, bayramı kardeşliğe çevirdiğini söyledi dün. Tamamen bir gün bile yatarı olmayan suçtan, tam bayram tatili boyunca ve bugüne kadar bu arkadaşlarımızı sadece korkutmak için, sindirmek için zindanlara koydular. Dört gün aç bıraktılar. Susuz bıraktılar. Ters kelepçe yaptılar, ki ters kelepçe kötü muameledir. Ve önce ‘Serbest kaldınız’ deyip yukarıdan gelen telefonla tutuklama yaptılar, vizelerini kaçırttılar, sınavları kaçmaya devam ediyor. Çalışmak için ders notları çok gecikmeli geldi, bir işe yaramadı. Ve bu genç arkadaşlarımızın 13 Nisan’da ALES sınavına girecek olanları her gün, her gün ayrı ayrı vizesi olanları var. Sadece gelip de demokratik bir hakkı kullandıkları için, bu arkadaşlarımıza zulmediyorlar. Aileleri aslan gibi arkalarında. Kendileri aslan gibi duruyorlar, Erdoğan’dan da korkmuyorlar, ona da teslim olmuyorlar. Ancak büyük bir haksızlığa uğruyorlar. Bunun için buradan sesleniyoruz: Tüm gençler, mahkeme falan beklenmeden derhal serbest bırakılmalıdır. Gençlere özgürlük istiyoruz, gençlere özgürlük istiyoruz.”

“GENÇLERE SORALIM GELECEKLERİNİ KİM KARARTIYOR?”

“Ben gençlerin ailelerine sizin adınıza söz verdim. Dedim ki, ‘Çok güçlü, çok dirayetli, eyleme gelmiş bir kitlemiz var. Onlar istedikleri sloganı hep birlikte atacaklar.’ Ailelerin beklentisi ‘gençlere özgürlük’ sloganının atılmasıydı. Hep birlikte ‘gençler özgürlük’... Silivri’ye kadar gitsin. Gençler duysun. Onları içeride tutanlar utansın. Artık gençler özgür kalsın. Hepinizi çok seviyoruz arkadaşlar, gençlere yürekten bir alkış. Erdoğan bu kadar kötülük yaptı, yaptı. Çıkmış bugün diyor ki, ‘Gençlerin hayatı karardıysa karartan sizsiniz.’ Bana söylüyor, size söylüyor. Salon adamı Erdoğan, sıcak seven Erdoğan. Meydandan ve sandıktan korkan Erdoğan. Cesaretin varsa bu 301 tutuklanan gence, cesaretin varsa gözaltına alınan, sorgulanan 2 binin üzerindeki gence bir sandık koyalım ve soralım: ‘Senin hayatını Erdoğan mı karartıyor, Özgür Özel mi karartıyor?’ Var mısın? Peki sandıktan korkan Erdoğan, o gençlere soralım mı? Bir sandık koyalım mı? Bu gençlerin geleceğini Erdoğan mı karartır, Ekrem Başkan mı aydınlatır? Hodri meydan. Ayrıca şunu söyleyeyim. Bu Erdoğan, geçmişte şikayet edip, mağduriyet yaşayıp, onu da tepe tepe kullandığı ne varsa o kötülükleri yapmadan, bu siyaseti bitirmemeye karar vermiş. Bir zamanlar üniversitelerde başörtülü kardeşlerimize haksızlıklar yapılıyordu, o dönemde ben Ege Üniversitesi’nde başörtüsü özgürlüğü için eylem yapıyordum, o eylemlere destek veriyordum. Biz demokratlarız. Öyle ezbere bildiğiniz bir parti yok karşınızda, Cumhuriyet Halk Partisi ne geçmişte, ne bugün o tarif ettiğiniz, o şeytanlaştırdığınız yapı değil. Ama bugün Erdoğan, Terörü Önleme Birimi kurmuş. Emniyetten, buraya katılan gençleri böyle polis kamerası çekiyor. Bu Süleyman Soylu’nun yüz tanıma sistemi vardı. Suçlu bulacak ya. Yüz tanımayla mitinge gelen gençlerin kimliğini güya tespit ediyor. Sonra ailelerine telefon açıyor. ‘Oğlunuz, kızınız mitinge gidiyor. Yarın, öbür gün tutuklanabilir. Haberiniz olsun’ diye ailelerin huzurunu kaçırıyor. İkna odalarından, ikna hattı kurmaya geldiler. O gün yapılan ne kadar haksızlıksa bugün yapılan da o kadar utanmazlıktır. Yazıklar olsun. O gençler AK Parti iktidarında gözlerini açtılar. Onlara nitelikli bir eğitim sunmayan sensin. Refah sunmayan sensin. Özgür bir toplum sunmayan, baskı, geçim sıkıntısı, işsizlik dışında bir şey vaat etmeyen, özgürlüklerini çalan, şimdi demir parmaklıklar altında, ev hapislerinde sınavlarını kaçırtan, onların konserlerini iptal eden, festivallerine karışan, yediğine, içtiğine karışan, bunların hepsini yapan sensin Erdoğan. Gençler seni tanıyor, senden kurtulmak istiyor.”

“TURPUN BÜYÜĞÜ TRUMP’MIŞ, EKREM BAŞKAN’I ÖYLE ALMIŞ”

“Arkadaşlar bu Erdoğan var ya Erdoğan, güya bize ‘mandacı’ diyen, ‘Dış güçlere şikayet ediyor’ diyen Erdoğan ne yaptı biliyor musunuz? ‘Turp’ diyor ya. ‘Turp’a bizim Manisa’nın M’sini joker kullanıp ne yazmış? ‘Trump’ yazmış. ‘Trup’tan ‘Trump’ çıkardı. Turpun büyüğü; Trump’mış. 19 Mart darbesini Trump’a sormuş, Ekrem Başkan’ı öyle almış. Bugün soruyorlar, cevap vermeden yürüyor. Ne sorulsa laf atan Erdoğan, ‘Özgür Özel dedi ki, Amerika’ya sormuşsun Ekrem Başkan’ın alınmasını?’, cevaplamadan kaçtı. Bakın güya zamanında Ekrem Başkan’a ‘Amerikan projesi’ diyenler, Cumhuriyet Halk Partisi’ne ‘Efendim dış güçler, mış güçler’ diyenler… Ekrem Başkan’a operasyon yapmadan evvel Trump’a soruyorlar. Aynı Kenan Evren’e Amerikalılar ‘bizim çocuk’ diyordu ya Erdoğan da Trump’ın yeni ‘bizim çocukları’. Erdoğan ve sekreterleri, Trump’ın yeni ‘bizim çocukları’. Bu yandaş kanallar da utanmadan ‘Trump bizi övdü’ diye seviniyorlar. Ne diyor Trump? ‘Rahibimiz vardı’ diyor, hatırlatıyor Brunson’ı. Tayyip Erdoğan demişti ki, ‘Bu can bu bedende durdukça ben o papazı vermem. Ver papazı, al papazı.’ Oradan kimseyi alamadan bir telefonla esas duruşa geçti, papazı özel jete bindirdi, yolladı. Trump onu hatırlatıyor. Trump’ın buna ‘Aptal olma, akıllı ol’ diye yazdığı mektup, Amerika’daki Trump Center’ın üzerinde asılı duruyor. Unutmadı, unutturmuyor.”

“BİZ DENİZ GEZMİŞ VE ARKADAŞLARININ DURDUĞU YERDEYİZ”

“Şimdi gelmiş, ‘Gazze’yi boşaltacağım, tatil köyü yapacağım’ diyor. Aslında önündeki hidrokarbon yataklarına sulanıyor. ‘Bütün Filistinlileri dağıtacağım’ diyor, Erdoğan sus pus oluyor. Ey Erdoğan, Filistin bizim milli meselemizdir. Türk solunun onur meselesidir. Yaser Arafat ile Ecevit’in durduğu yerdeyiz, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının durduğu yerdeyiz. Sen neredesin? Trump ‘Gazze’yi yerle bir edeceğiz’ diyor. ‘Burayı tatil köyü yapacağım’ diyor. Güya ‘O mücadelelerden geliyoruz’ diyen Erdoğan, niye dönüp de o Trump’a ‘Ey Trump’ diyemiyorsun? Kedi gibi oluyorsun, kedi gibi susuyorsun. Çünkü niye? Trump’a ters yapmaya kalkınca, Trump buna ne demişti? ‘Mal varlığını açıklarım. Sesini çıkarma’ demişti. Putin’i kızdırdı. Ne demişti? ‘Yaptığınız kaçak petrol ticaretini açıklarım. Mal varlığını açıklarım’ demişti. Şimdi Erdoğan da susuyor, teslim oluyor ve Amerika’dan, Trump’tan icazet alıyor. Buradan, Şişli’den bütün Türkiye’ye ilan ederim ki Tayyip Erdoğan bu tutumuyla hem cuntacıdır, hem de Amerikan mandasının bir numaralı savunucusudur. Cuntacıdır, mandacıdır.”

“ALDIĞI HER MEKTUPTA ‘VOLKAN KONAK’ YAZACAK”

“Buradan bir, iki şeyi hatırlatalım. Birincisi, Ekrem Başkan büyük bir meydan okuma yapıyor. Resul Emrah Şahan da aynı, içerideki bütün arkadaşlarımız da. Cesaretleri varsa suçlandığımız soruların yüzümüze sorulacağı, cevapların verileceği mahkemeyi TRT’den yayınlasınlar. Hodri meydan. Bir teşekkür bugün için Şişli örgütümüze, ilçe başkanımıza, ev sahiplikleri için tüm Cumhuriyet Halk Partisi üyelerine bütün demokratlar adına teşekkür ediyoruz. Çatalca Belediye Başkanı Erhan Güzel burada. Ona da bir teşekkürümüz var. Bakın ne yapmış… Çatalca Müftüsü Ahmet Mehmetalioğlu var ya… Ben meydanlarda kimseyi yuhlatmam ama bu utanmaz ahlaksızı, bu din adamı görünümündeki şeytanı yuhlayın. Volkan Abi, Volkan Konak öldü ya. Bu çıktı Volkan Konak hakkında olmayacak laflar etti. Volkan Konak’ın hakkında iğrenç şeyler söyledi. Tekrar edip onun kötü sözünü bu güzel ortama taşımayacağım. Dedim ki, ‘Alın görevden.’ ‘Soruşturma açtık.’ Halen daha soruşturuyorlar. Çatalca Belediye Başkanım ne yapmış biliyor musunuz? Bu namussuzun her gün lojmanına gelip çıktığı sokağın adını Volkan Konak Sokağı yapmış. Ama aldığı her mektupta Volkan Konak Sokağı yazacak. Buradan ona diyorum ki ‘Bu Ahmet’i sürecek misiniz, atacak mısınız? Nereye yollarsanız yollayın, Allah’ın izniyle bizim olan bir belediyenin olan yerse o sokağın adını da Volkan Konak koyacağız.’

“HER ÜYEDEN 100 İMZA TOPLAMASINI BEKLİYORUZ”

“İmza kampanyası öyle herhangi bir kampanya değil, yeni rakamlar yarından sonra ilan edilir. 7 milyon 200 bin oldu, hep birlikte çalışmalıyız. Bu dünyanın en büyük imza kampanyası. Aynı zamanda dünya siyaset tarihinin en büyük güvensizlik oyu. Tayyip Erdoğan’a seçmenlerin yarısından bir fazlasının imzasıyla ‘Erken seçim istiyorum, seni istemiyorum, aday yanıma, sandık önüme’ diyeceğiz. 28 milyonun üzerinde imzayla, ona tarihin en büyük güvensizlik oyunu vereceğiz. Biliyorsunuz, parlamentolarda üyelerin yarıdan bir fazlası güvensizlik oyu verirse hükümet düşer. Parlamentodaki milletvekilleri, vekil. Asil olan sizsiniz. Vekil isteyince düşüyor da asil isteyince düşmez mi? Düşmez mi? Bunun için ilçe başkanlıklarımız, il başkanlıklarımız, mahalle temsilciliklerimiz organizeler. Tüm üyelerimiz, ister mail ortamında var, internette var yazdırıp alırsınız. Bir sayfaya 25 imza, her üyeden 100 imza toplamasını bekliyoruz. Bir arama merkezi kurduk, çağrı merkezi. Hem imza toplamak isteyen, yardım isteyebilir, ‘Bana yollayın’ diyebilir. Yönlendirme isteyebilir. Hem imza atmak isteyen arayıp en yakın yeri öğrenebilir. Hatta ‘Evime gelin’ diyeceksiniz, imza evinize kadar getirilir. Telefon numarası, canlı yayınlayan canım kanallardan rica edeyim ekrana yazsınlar. 0 312 911 16 00. Arıyorsun, ‘İmzam var’ diyorsun, gelip alıyoruz. ‘İmza atacağım’ diyorsun, evine geliyoruz. Bu kampanya hepinize emanet olsun mu? İmzaları hızla toplayıp Tayyip Bey’i hızla yolluyor muyuz?”

“BUNLARI KESİNLİKLE İZLEMİYORUZ”

“Bundan sonra biz her çarşamba, akşam 20.30’da İstanbul’un bir ilçesinde Ekrem Başkanımıza, tutuklu arkadaşlarımıza sahip çıkmak üzere olacağız. Mehmet Murat Çalık Başkanım, gelecek hafta Beylikdüzü’nde ona sahip çıkmak için oradayız. Beylikdüzü’ndeyiz. Ama bir gün hepinizi bekliyorum, hepinizi. Sarıyer’e gideceğiz NTV’yi bir ziyaret edeceğiz, olur mu? NTV’nin logosunu görmüyorsunuz değil mi? Açmıyoruz. NTV’nin logosunu binanın önüne gidip bir bakacağız bir gün bir beklesinler bizi. Bir bakacağız iyi çekiyor mu? Türkiye’de sözümüze değer veren herkese söylüyorum. Başta Demirören Medya, Turkuvaz Medya, İhlas Medya, Albayrak Medya ve Doğuş Grubu. NTV ve Star televizyonu. Bunları bir, kesinlikle izlemiyoruz. İki, bunların şirketleri ne satıyorsa kesinlikle almıyoruz. Bunların en doğru listesine, ‘boykot yap.org’ sitesinden bakıyoruz. Kapatıyorlar yenisini açıyoruz. Şimdi bu NTV, bu NTV’nin sahipleri aynı zamanda bu Günaydın Et Lokantalarının, bu neydi tuz atıyor, Nusret’in, bunların sahibi. Oraya gidip et yiyen, oraya gidip bir şeyler içen vallahi hatırımızı kırar, yapmayın. Sakın ha. Gidiyor muyuz? Asla. Türkiye’de ‘Atatürkçüyüm, demokratım, milliyetçiyim, inançlıyım, ben bu düzene karşıyım’ diyen kimse bunlara gitmesin. Ayrıca bunlar Volkswagen arabalarının, Passatları falan, Audileri, Skodaları satıyor. Eldeki mevcudu satın demem, alınmış alınmış. Ama kesinlikle bugünden itibaren, belediye başkanlarım; Audi almak, Seat almak, Volkswagen almak yok. Anlaştık mı? Türkiye’de hiçbir belediye. Parası olan, araba alacak olan ya beklesin, boykot bitince alır ya da başka bir marka alsın. Almanya’daki sendika ile temastayız, Almanya’daki sol siyasetçilerle temastayız. Volkswagen’in sendikası arkamızda, bunlara karşı şirkete pozisyon aldıracağım. Efendim ‘Doğuş Grubu aslında size uzak değil.’ Bak bak bak. ‘Doğuş Grubu aslında Şahinler sizden uzak değil. Ama ne yapsınlar baskı altındalar, çok korkuyorlar. Bir de böyle olursa batabilirler.’ Parayı bizden kazanıp saraya yanlayan.. Batmazsan hatırım kalır, batmazsan hatırım kalır. Sen Atatürk’ün kurduğu ülkede, bu ülkenin imkanlarıyla büyüyeceksin, parayı bizden kazanacaksın, dünyanın en önemli metropolünde gecenin bir vakti 1 milyon 200 bin kişi meydana toplanacak, o meydanı görmeyeceksin. 2 milyon 200 bin kişi miting yapacak, o haberi, o mitingi canlı vermeyeceksin. Ülkenin birinci partisi, kurultay yapacak, yayınlamayacaksın. ‘Biz de Atatürkçüyüz.’ Olmaz olsun senin gibi Atatürkçü. Batmazsan hatırım kalır.”

“BOYKOTUN BAŞARI ORANI YÜZDE 53”

“Bu arada bugün takke düştü, yalan göründü. Yalanlar ortaya çıktı. Hani gençler geçen Çarşamba ‘Boykot boykot’ dediler biz de destek verdik ya. Geçen hafta arkadaşlar, biz de boykota destek verdik ya. Apar topar Anadolu Ajansı'na veri açıklattılar, ‘2 Nisan’da 28 milyar harcandı’ diye. Bir önceki haftanın günlük verileri hem de Merkez Bankası tarafından, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından açıklandı. Bir önceki hafta günlük 60 milyar kartlı harcama varken o gün 28’e düşmüş, boykotun başarı oranı yüzde 53. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kırılgan ekonomide özellikle esnafa zarar vermemeye dikkat ediyoruz. ‘boykotyap.org’ bu meydanları görmeyenlerin firmalarını içerir, oraya bakacağız. Üretimden gelen güç önemli olduğu gibi, tüketimden gelen gücü kullanacağız. Bunların alternatiflerine yöneleceğiz. Eğer kafamızı daha fazla bozan olursa, onları da listeye almaktan asla çekinmeyeceğiz. Vay efendim genel boykot yapalım, ‘Sizin gücünüz yok.’ Geçen hafta gençlerin çağrısına bir gün destek verdik, bu ortada. Ha bu meydanları duymayanlar, gücümüzü sınamak isteyenler varsa biz buradayız, karşınızdayız. Hodri meydan.”

“ERDOĞAN’A GÜCÜMÜZÜ YOZGAT’TAN GÖSTERECEĞİZ”

“Bu Pazar il mitinglerinin ilki var. Nereden başlıyoruz? Samsun’dan. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ilk adımı nerede attıysa biz de ilk adımı orada atacağız. Ekrem Başkan ilk adımı orada atacak. Ve her hafta, her hafta sonu en az en az bir kent mitingi, her Çarşamba 20.30’da İstanbul’da bir ilçe mitingi. Hazır mıyız? Hazır mıyız? O zaman her hafta bu kalabalıkla, daha büyük kalabalıklarla sonuç alana kadar, mitinge değil eyleme gidiyoruz hep beraber. Bu arada ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz’ deyip, geçmişte haksızlığa da uğrayan, eylem yapmıyorlar diyenler Yozgat’a haksızlık yapanlar vardı. Yozgatlı çiftçiler muhteşem eylemler yaptılar. Adam çiftçi, yoksul ama eylem yapıyor. Traktör başına 993 lira ceza kesmişler, bütün cezaları üstlendim, hepsi benden. Buradan söylüyorum. Samsun’la başlıyoruz çok gecikmeden belki de bir sonraki hafta Erdoğan’a gücümüzü Yozgat’tan göstereceğiz Yozgat’tan. Madem ki Yozgat tarih yazmaya karar vermiş, hep beraber Yozgat’ta olacağız, hep beraber.”

“BİZ ERDOĞAN’I GÖTÜRECEĞİZ, DÜNYA ARKAMIZDAN GELECEK”

“Emeğinize sağlık, yüreğinize sağlık. Dünyada otoriter, popülist liderlerin nasıl geldiğini, bu liderlerin ülkelerine ve dünyaya neler yaptıklarını yazan onlarca kitap var. Ancak bunlardan nasıl kurtulacağını yazan bir tane kitap var. O kitabı da siz yazıyorsunuz, siz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, mazlum milletlere ‘anti-emperyalist mücadele nasıl yapılır?’ örnek olduysa, ilham olduysa, biz Erdoğan’ı götüreceğiz. Bütün dünya arkamızdan gelecek. Onu, sizin gücünüzle yeneceğiz. O kitabı yazanlara selam olsun. Sosyal demokratlara, muhafazakar demokratlara, milliyetçilere, liberal demokratlara, Kürt demokratlara selam olsun. Alevi’ye, Sünni’ye, tüm kardeşliklere selam olsun. Hepinizi çok seviyorum. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

 

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları