Yanlış politikaların Türkiye’yi enerjide zora düşürdüğünü söyleyen Dünya Enerji Konseyi Üyesi Necdet Pamir, “Doğalgazda dışa bağımlılığımız yüzde 99, petrolde yüzde 93” dedi. Pamir, Türkiye'nin çok riskli bir enerji politikası olduğunu belirtti.
Dünya Enerji Konseyi Üyesi Necdet Pamir, Sözcü'den Özlem Gürses'e verdiği röportajda, Türkiye'nin enerjideki halini, elektrikteki doğalgaz ve Rusya bağımlılığını anlattı.
Ülke sürekli olarak kar ve soğuk hava dalgalarının etkisi altına giriyor. Yine mi kesilecek elektrikler?
Elektrik kesintilerinin temel nedeni, ısrarla sürdürülen yanlış enerji politikaları, ülke gerçekleri ve kamu yararı ile bağdaşmayan uygulamalar ve enerji yönetimine hakim olan ehliyetten uzak yapı. Türkiye, zengin yerli kaynaklarına karşın, yanlış politikalar ve yanlış kaynak seçimleri sonucunda, 2016 yılında yüzde 76 oranında dışa bağımlı.
Enerjide dışa bağımlılığının “azaltıldığı” söyleniyor, oysa 1990 yılında bu bağımlılık oranı yüzde 52 iken, 2000 yılında yüzde 67, 2016'da ise yüzde 76 oldu. Düşen petrol ve gaz fiyatlarına karşın, enerji ithalat faturamız yaklaşık 38 milyar dolar. 2015 yılında enerji tüketimimizin yüzde 31'i doğal gaz, yüzde 30'u petrolle, yüzde 26'sı kömürle karşılandı.
Doğal gazda dışa bağımlılığımız yüzde 99, petrolde yüzde 93 oranında. Elektrik üretiminde ise neredeyse tamamen dışa bağımlı olduğumuz doğal gazın payı, yüzde 38 ile 48 arasında bir seyir izliyor.
Elektriği de en çok doğal gazdan üretiyoruz yani…
Aynen öyle! Tamamen dışa bağımlı olunan bir kaynağın, hem enerji hem de elektrik tüketiminde bu kadar yüksek oranda tutulması, stratejik açıdan yanlış bir kere. Kaldı ki enerji ve ekonomik güvenlik açısından da çok riskli.
Ama bu kesintileri açıklamıyor. Elektrik ihtiyacımız mı arttı acaba?
Arttı, evet. Önce kapasiteyi anlatayım. Bakın doğalgaz ithal ettiğimiz çeşitli ülkelerle imzaladığımız anlaşmalar kapsamında, depo dahil günlük en fazla arz kapasitemiz, yaklaşık 200 milyon metreküp. Geçtiğimiz çok soğuk günlerde talep günde 260 milyon metreküpe ulaştı. Ama fiziki arz kapasitemiz günde 200 milyon metreküp! Peki aradaki açık nasıl çözülüyor? Çözülemiyor.
Enerji yönetimi, eksik olan kapasite nedeniyle, önce doğalgazla elektrik üreten santrallere verdiği gazı kesiyor. Kendi resmi açıklamalarında, kesinti oranının yüzde 50 ile başlayıp, zaman zaman yüzde 90'a ulaştığı görülüyor. Bu plansızlığın kaçınılmaz sonucunda, elektrik üretimi düşüyor ve sanayinin, konutların elektrik gereksinimi karşılanamıyor. Başlıyorlar kesintileri, semt semt, kent kent “gezdirmeye”.
Türkiye'nin tümünde sorun var. Ama en çok İstanbul'da hissediliyor…
Tüketimin yüksek miktarda olduğu bölge, İstanbul'un da içinde yer aldığı Marmara bölgesi. Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz'deki santrallerden Batı yönünde iletim yapılırken de sistem dengesi sağlanamayınca, bu kez de iletim hattı arızaları yaşanabiliyor. Tabii bir de, özelleştirmenin yol açtığı sorunlar var. 2002 yılında elektrik üreten santrallerin kurulu güç ve üretiminde kamunun payı yaklaşık yüzde 70 iken, süratle yapılan özelleştirmelerin sonucunda, kamu payı 2016'da yaklaşık yüzde 25'e düştü; özel sektör payı ise yüzde 75'e yükseldi. Arz fazlası olup, piyasa takas fiyatları düşünce, kimi özel sektör santralleri üretmeyi kârsız buluyor ve üretmiyorlar. Bunun dişe dokunan bir yaptırımı da ne yazık ki yok! Yani kurulu güç var, ama üretim yok! Bedelini de 14 kat artan elektrik fiyatlarını ödemek zorunda kalan konutlar ve sanayiciler üstleniyor!
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) raporunda, OSB'lerde elektrik kesintisi nedeniyle yaşanan ekonomik değer kaybının 149.1 milyon dolar olduğu belirtiliyor. Bu nasıl telafi edilecek?
Sadece TEPAV değil; sanayiciler de açıklama yaptı. Otomotiv sanayisinin kalbinin attığı Gebze'de 5 günlük elektrik kesintisinin bilançosu Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği'ne (TAYSAD) göre 300 milyon TL'nin üzerinde. Eğer bu ülkede hukukun üstünlüğü varsa, usulünce tutulmuş tutanaklarla mahkemeye başvurulması halinde, bu zarar tahsil edilebilir diye düşünüyorum. Eğer sorumluların bedel ödemesi sağlanırsa, gelecekteki zararlar kısmen önlenebilir.
Kıbrıs pazarlığının enerji ile bir ilgisi var mı ?
Akdeniz'in, hatta Karadeniz'in güvenliği Türkiye için Doğu Akdeniz'den başlar. Kaldı ki, Doğu Akdeniz'de son yıllarda çok önemli doğal gaz keşifleri gerçekleşti. Bu keşiflerin en önemlileri, İsrail ve Mısır denizleri alanlarında. İkinci en önemli kaynak ise Kıbrıs sularında. Kıbrıs Anayasası'na göre, her iki toplumun, karasularda keşfedilen doğal kaynaklar üzerinde eşit hakları var. Ancak Rum tarafı, müzakerelerde bu konuyu “havuç-sopa” yöntemiyle, avantaj sağlamak için kullanıyor.
Yaz saati uygulaması elektrik kullanımını artırmış mı?
Yaz saati uygulamasının kış saati uygulamasına dönüştürülmeden, aynen devam ettirilmesi elektrik tüketimini artırdı tabii. Özellikle okulların sabah karanlığında derse başlaması, gerek konutlarda ve gerekse okullarda önemli tüketim artışına neden oldu. 2015 yılı kasım ayı elektrik tüketimi ile 2016 yılı kasım ayı tüketimi kıyaslandığında, elektrik tüketiminin bir önceki yıla göre yüzde 6.53 arttığı görülüyor.