loading
close
SON DAKİKALAR

Sahipsiz hayvanlara yönelik kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda görüşülüyor; ilk gün görüşmeler sabah 04'de bitti

Sahipsiz hayvanlara yönelik kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda görüşülüyor; ilk gün görüşmeler sabah 04'de bitti
Tarih: 29.07.2024 - 08:36
Kategori: Siyaset

TBMM Genel Kurulu'nda, sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine başlandı.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmelere geçilmeden önce söz alan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır'ın, kanun teklifinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiası üzerine usul tartışması açıldı.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel ve AK Parti Tokat Milletvekili Mustafa Arslan lehte, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ile DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ise aleyhte söz aldı.

TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, usul tartışmasına ilişkin lehte ve aleyhte yapılan konuşmaların ardından yaptığı açıklamada, İçtüzüğün 38. maddesine göre Komisyonların, kendilerine havale edilen teklifleri, ilk önce Anayasa'nın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle yükümlü olduğunu; esas komisyon olarak teklifi görüşen Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nun 17 Temmuz'daki toplantısında, söz konusu teklifin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla verilen iki önergenin de Komisyon tarafından reddedildiğini belirtti.

Genel Kurulda görüşmeleri sırasında da teklifin tümü üzerindeki görüşmeler esnasında Anayasa'ya aykırılık iddialarının dile getirilmesinin mümkün olduğunu anımsatan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Teklifin Anayasa'ya aykırı olarak görülmesi halinde gerek Komisyonda gerek Genel Kurulda reddedilmesine imkan tanıyan çok sayıda kural bulunmaktadır. Usulüne uygun şekilde Komisyonda görüşülmüş ve Genel Kurul gündemine girmiş bir teklifin görüşmelerine Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla başlanmaması İçtüzüğe uygun düşmemektedir. Başkanlığımıza bu konuda verilmiş bir yetki de bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle teklifin görüşmelerine başlama yönündeki tutumumda bir değişiklik bulunmamaktadır."

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş'ın, teklifin, temel kanun olarak görüşülmesinin İçtüzük hükümlerine uygun olmadığı iddiasıyla da usul tartışması açıldı.

Usul tartışmasına ilişkin konuşmaların ardından TBMM Başkanvekili Bozdağ, tutumunda bir değişiklik olmadığını söyledi.

Genel Kurulda, teklifin tümü üzerindeki görüşmelere başlandı.

AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, "Başıboş, sahipsiz köpekler, son yıllarda popülasyonu kontrol altına alınamaması nedeniyle giderek büyüyen bir sorun haline gelmiştir. Sayıları her geçen gün artan ve sokaklarda sürüler halinde yaşamaya başlayan başıboş köpekler, en temel insan hakkı olan yaşam hakkını dahi tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır." dedi.

TBMM Genel Kurulunda sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Bölüm üzerinde söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, kanun teklifinde sahipsiz köpeklerin sokaktan toplanması, kısırlaştırılması ve sahiplendirilinceye kadar barınaklarda tutulmasının öngörüldüğünü ancak sonrasındaki durumunun ise belirsiz olduğunu söyledi.

Hayvanların sahiplendirilmesi konusunda vatandaşlara teşviklerin ortaya konulması gerektiğini ifade eden Şahin, "Buradaki temel sorun, barınakların yetersizliği ve mevcut koşulların kötü halidir. Barınaklarda önce sahipsiz hayvanların yaşatılabileceği özel yaşam alanları, doğal yaşam parkları oluşturulması gerektiğini savunuyoruz. Toplayalım, kısırlaştıralım, aşılayalım ve doğal yaşam parklarında güven içinde yaşatalım diyoruz." şeklinde konuştu.

Şahin, kanun teklifiyle merkezi yönetimin sorumluluğu daha çok belediyelerin üzerine bıraktığını belirterek, "Belediyeler bu yükü tek başına kaldıramaz. Merkezi yönetimin belediyelere bütçe desteği sağlaması önemlidir. Özel yaşam alanları için belediyelere özel alanlar da tahsis edilmelidir." dedi.

İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale, kanun teklifinin hayvanları korumaya yönelik olmadığını öne sürerek, sokakların daha güvenli hale getirilmesi için çözümlerin olduğunu söyledi.

Veteriner Hekimleri Birliği, özel poliklinikler, hayvanseverler, kamu kurumları, belediyelerle beraber hayvan hakları kurulunun oluşturulmasını savunan Özlale, şunları kaydetti:

"Bu işe bir çözüm getirelim. Öbür türlü getireceğiniz yasa, sizin elinizi kana bulamaktan başka hiçbir işe yaramaz. Eğer bizler bu seferberlikte de başarılı olursak zaten sokak hayvanlarının yaşama süresi maalesef 5 ila 7 yıl, çok değil dört sene içerisinde sokak hayvanlarının sürdürülebilir bir sayıya ulaşacağını görebiliriz. Yani çözüm var ve bu çözüm insanların güvenliği ile sokak hayvanlarının yaşam hakkı arasında bir tercih yapmayı da gerektirmiyor."

MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, kanun teklifinin hazırlanırken uzman görüşlerinin alınmadığı eleştirilerinin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, komisyon görüşmeleri sırasında da uzmanların ve sivil toplum kuruluşlarının dinlendiğini söyledi.

Yasanın özünde sokaklarda hem hayvanların hem de insanların hayatını koruyabilmek olduğunu dile getiren Varlı, "Kanunun özünde de 'Al kısırlaştır ve sahiplendir' var. Barınaklar konusunda ciddi eksiklikler var. Bunların bir an önce tamamlanması lazım. Barınakları hayvanların orada en iyi şartlarda yaşayabileceği hale getirmemiz lazım. Bunun Türkiye'de birçok belediye de örnekleri var. Belediyelere verilecek yetkiler, Tarım ve Orman Bakanlığının da katkısıyla barınakları yapıp hayvanlara en iyi koşulları sağlamamız lazım." dedi.

Varlı, hayvan hakları konusunda daha önce birçok yasanın çıkarıldığını hatırlatarak, "Bu yasalar yetirince kabul görmemiş ya da uygulanmadığı için bugün hayvan popülasyonunda çok ciddi artış var. Bu popülasyonu azaltmak ve en asgariye indirmek için zaten bu yasa yapılıyor." ifadelerini kullandı.

DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, insanların da bir kuş ve balık kadar yaşam hakkına sahip olduğunu savunarak, "Onların yaşam hakkı bir Mecliste durdurulduğu takdirde insanın da yaşam hakkı yoktur. Burada 'Sokakta yaşayan köpekler nasıl öldürülecek?' diye tartışıyorsak yarın 'Biz, bu insanların önce hangilerini öldürelim, sonra nasıl öldürelim?' deriz." şeklinde konuştu.

Sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunun çözümü için önerilerde bulunan Çubuk, "Canlı, özellikle cins canlı üretimi engellenmeli, hayvan dövüştürme engellenmeli, dövüştürülen canlılar korunmalı, yunus parkları ve hayvanat bahçeleri kapatılmalı, canlıların satışı yasaklanmalıdır. Bunlar suç olarak tanımlanmalı ve cezaları caydırıcı olmalı. Bir cins hayvanı üretip satana 80 bin lira ceza, devede kulaktır. Hayvanlara yönelik şiddet, işkence, cinayet suçları mala zarar olarak değil cana zarar olarak tanımlanmalıdır." diye konuştu.

- "Teklifi derhal geri çekin"

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, kanun teklifinin, Meclisin ziyaretçiye kapatıldığı bir pazar günü görüşüldüğünü belirterek, "Meclisi kapatmak yerine keşke bu localarda kanun teklifini destekleyen, desteklemeyen tüm yurttaşlarımız olsaydı da onların gözetimi ve denetimi altında bu yasayı konuşabilseydik." dedi.

Başıboş hayvan popülasyonunun artması, barınakların yetersiz olması ve kısırlaştırmaların yapılmaması gerekçesiyle kanun teklifinin hazırlandığını dile getiren Günaydın, daha düne kadar Türkiye'nin neredeyse tüm belediyelerinin AK Parti'de olmasına rağmen bu eksikliklerin tamamlanmadığını söyledi. Günaydın, "Son 15 yılda 1 milyon 200 bin hayvan kısırlaştırılmışsınız, CHP'li belediyeler ise 2019'dan 2024'e kadar 1 milyon 300 bin hayvan kısırlaştırmış. Demek ki biz, sizin 15 yılda yaptığınızdan daha fazlasını 5 yılda yapmışız." diye konuştu.

Günaydın, 2002 yılında 120 barınak olduğunu, son 20 yılda sadece 200 barınak daha yapıldığının altını çizerek, 2028 yılına kadar yaklaşık 4 milyon hayvanı içine alacak barınak inşa edilmesinin mümkün olmadığını savundu. Bu kanun teklifiyle özellikle CHP'li belediyelerin zor duruma düşeceğini savunan Günaydın, "Hayvan barınağının tanesi 60 milyon lira. 1600 barınak için 96 milyar lira bütçeye ihtiyaç var. Bir barınağın aylık maliyeti 20 milyon lira. Sizin bu barınakları çalıştırabilmeniz için ayda 35 milyar, yılda 960 milyar lira kaynağa ihtiyacınız var. Bu kaynağı nereden bulmayı planlıyorsunuz?" diye sordu.

Günaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Teklifi derhal geri çekin, Türkiye Belediyeler Birliği dahil olmak üzere herkesle müzakereyi yapın, paydaşlarla yeniden görüşün, sorumluluğu sadece belediyelere değil bakanlıklara da dağıtın. 2019 Komisyonunda olduğu gibi fonu kur, belediyelere fon ver, 2 milyon dişi köpeği, yılda 700 binini kısırlaştıracak şekilde kampanyaya gir, aşılamayı etkinleştir, yılda 30 bin civarında olan sahiplendirmeyi 100 bine çıkar, saldırganlık eğitimi gösteren köpekleri öldürme, rehabilite et. Bir tek yurttaşımıza sahipsiz köpek saldırmasın, bunun önlemini al, bunun üzerinden propaganda yapma. STK'lerle birlikte çalış, hayvan öldürmekten vazgeç."

- "Kontrol edilemeyen köpek popülasyonu maddi ve manevi kayıplara sebep oluyor"

AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, hayvanların rahat yaşamalarını, iyi ve uygun muamele edilmesini, hayvanların acı ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını sağlamak amacıyla 2004 yılında Hayvanları Koruma Kanunu'nun kabul edildiğini, 2021 yılında da aynı kanunda yapılan değişikliklerle hayvanların mal statüsünden çıkarılarak canlı statüsüne alınmasının sağlandığını anlattı.

Mevcut kanunun, başıboş köpeklerin rahat yaşamasını ve can güvenliğini tam anlamıyla sağlayamadığı gibi insanların ve diğer canlıların yaşadıkları sorunları çözmekte yetersiz kaldığının altını çizen Yenişehirlioğlu, şöyle konuştu:

"Başıboş, sahipsiz köpekler, son yıllarda popülasyonu kontrol altına alınamaması nedeniyle giderek büyüyen bir sorun haline gelmiştir. Sayıları her geçen gün artan ve sokaklarda sürüler halinde yaşamaya başlayan başıboş köpekler, en temel insan hakkı olan yaşam hakkını dahi tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır. Halihazırda yaşanan sahipsiz hayvan sorununun farklı boyutları da bulunmaktadır. Bir bölgede sahipsiz hayvan sorununun artması sonucunda orada yaşayan insanların, vücut bütünlüğü, can güvenliği ve yaşam standartları tehlikeye girmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü verileri doğrultusunda 2019-2023 yıllarında hayvana çarpma şeklinde 3 bin 534 trafik kazası, buna bağlı olarak 55 ölüm, 5 bin 147 yaralanma meydana gelmiştir. Sahipsiz hayvanların kamusal alanlarda beslenmesi vatandaşlar arasında sözlü ve fiziksel tartışmalara sebep olmakta, bu da toplumsal gerginliği arttırmaktadır. Başıboş köpek saldırısı sonucu yaralanan ve hayatını kaybedenlerin medyaya yansıyan haber ve görüntüleri infiale neden olmakta ve bu da kamu kurumlarına güvenin azalmasına neden olmaktadır."

Yenişehirlioğlu, "Kontrol edilemeyen sahipsiz köpek popülasyonu nedeniyle artan saldırılar, kuduz vakaları, zoonoz hastalıklarıyla maddi ve manevi kayıplara sebep olunmaktadır. Bu durum Anayasa ile koruma altına alınan sağlık, güvenlik, yaşam hakkı, maddi varlık ve vücut bütünlüğünün korunması gibi insan haklarının ihlalleriyle sonuçlanmaktadır. Sahipsiz hayvanlar, koyun, keçi, inek, tavuk gibi ekonomik değeri olan hayvanlara saldırarak maddi kayıplara sebebiyet vermektedir. Ülkemiz DSÖ'nün yayımladığı kuduz riski temasının yüksek olduğu ülkeler kategorisinde yer almaktadır." şeklinde konuştu.

Konuşması sırasında muhalefet milletvekillerinin sık sık sataşmada bulunduğu Yenişehirlioğlu, Genel Kurula hitabının bir bölümünde sesini yükseltti. Sahipsiz hayvanların koyun, keçi, inek, buzağı, tavuk gibi ekonomik değeri olan çiftlik hayvanları için tehdit oluşturduğunu belirtirken "sahipsiz hayvanlar" ifadesini yüksek sesle söyleyen Yenişehirlioğlu'na muhalefet milletvekilleri tepki gösterdi.

Tartışmalar üzerine Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşime ara verdi.

Aranın ardından yeniden söz alan Yenişehirlioğlu, Mecliste en uzlaşmacı, herkesle diyalog kuran ve muhabbeti önemseyen biri olduğunu belirterek, "Kürsüde okuduğum metnin dışında doğaçlama bir şey söylemedim. Konuşmamı yaparken sesler yüksekti. Eleştiriler yükselince doğal olarak oradaki konuşmacı sesini yükseltiyor, el kol hareketleri yapabiliyor. Bir Allah'ın kulunu kastettiysem öbür dünyada gün yüzü görmeyim. Öyle bir kastım yok. Hepiniz benim için değerlisiniz, anlamlı ve önemlisiniz. Kalbinizi istemsiz, bilinçsiz olarak kırdıysam hepinizden helallik istiyor, özür diliyorum." şeklinde konuştu.

TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Vahit Kirişci, 2004 yılından itibaren kısırlaştırılan hayvan sayısının 2 milyon 504 bin 595, aşılanan hayvan sayısının 2 milyon 846 bin 387, sahiplendirilen hayvan sayısının da 533 bin 4 olduğunu söyledi.

Kirişci, TBMM Genel Kurulunda, sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmelerin ardından milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.

Bugüne kadar ne kadar hayvanın kısırlaştırıldığı sorusu üzerine Kirişci, Hayvanları Koruma Kanunu'nun çıktığı yılın 2004 olduğunu anımsatarak, "Kısırlaştırılan hayvan sayısı bu süre zarfında 2 milyon 504 bin 595, aşılanan hayvan sayısı 2 milyon 846 bin 387, sahiplendirilen hayvan sayısı ise 533 bin 4 adettir." bilgisini paylaştı.

Sahipsiz hayvanlar sorununun çözümü için kedi ve köpek üretiminin, satışının ve ithalatının neden yasaklanmadığına ilişkin soru üzerine Kirişci, kedi ve köpek de dahil olmak üzere ev hayvanlarının, üretim ve satış yerlerinin çalışma izinlerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından verildiğini belirtti. Kirişci, şöyle devam etti:

"Kedi ve köpeklerin izinsiz üretimi veya satışında 2024 yılında 73 bin lira idari para cezası uygulanmaktadır. Ülkemizde ticari amaçla kedi, köpek ithalatı yapılmamakta olup sadece sahipleri ya da sahiplerin adına sorumluluğunu alanların beraberinde girişleri söz konusu olmaktadır. İthalatı yapılan ev hayvanları süs kuş ve akvaryum balıklarıdır. Bunun haricinde hayvanat bahçelerinde sergilenmek üzere az sayıda hayvana izin verilmektedir. Yıllar itibarıyla sınır kapılarımızdan alınan süs kuşu ve akvaryum balıklarının sayıları 2020 yılında 460 bin 625, 2021'de 351 bin 391, 2022'de 39 bin 544, 2023'te 539 bin 874 adet olmuştur."

Denetimlerin Tarım ve Orman Bakanlığınca büyükşehirlerde 15 günde bir, diğer belediyelerde de ayda bir yapıldığını bildiren Kirişci, "Tespit edilen kabahatler için cezai uygulamalar eksiksiz olarak ilgililere bildirilmektedir." dedi.

Kirişci, 2004'te çıkarılan kanunun uygulanmadığına yönelik eleştiriler üzerine de "Bu kanun teklifinin tam da bu eksikliği gidermeye yönelik pek çok yönü bulunmaktadır. Zira, sorumluluklarını yerine getirmeyenlere, bu sorumluluklarını yerine getirmedikleri için herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Burada belediyeleri, belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini kastederken hayvanı sahiplenip daha sonra kendi haline bırakanlara da aynı şekilde cezai işlemler uygulanmaktadır." karşılığını verdi.

- "322 adet barınağın kapasitesi 105 bin"

Belediyelere getirilen sorumluluklar ve bu yasa için ayrılacak bütçe konusunda denetim yapılıp yapılmadığına ilişkin soru üzerine Kirişci, şunları kaydetti:

"Böyle bir bütçe zaten yok. İlk defa bu kanun teklifiyle beraber, hayvanların sokaklardan alınması, gerekli işlemlerin yapılması ve hayvan barınaklarının imarı ve inşasıyla beraber hayvanlara bakma ve sahiplenilinceye kadar barınaklarda tutulmasıyla ilgili giderler için artık yeni uygulamada, büyükşehirlerde binde 3 net gelirin, 25 binin üzerindeki belediyeler için de binde 5 oranında bütçeden gerekli ayrım yapılmalıdır. Bu gerçekten önemli bir düzeltmedir, önemli bir iyileştirmedir. Hayvanlar mal statüsünden çıkarılıp can statüsüne alınmıştır. Bu da gerçekten biz hayvanseverleri ziyadesiyle mutlu eden, memnun eden bir uygulama olmuştur."

Barınak sayılarına ilişkin de bilgi veren Kirişci, şunları söyledi:

"Barınak sayısı 322 adet olup halen kapasitesi 105 bindir. Burada '4 milyon hayvanı da bu barınaklarda tutacaksak ne kadar barınağına ihtiyacımız var?' sorusu geliyor. Takvim olarak 31 Aralık 2028'in bildirilmesinin esas amacı aslında budur. Dolayısıyla bu kanun yürürlüğe girdiğinden itibaren 4 yıl süreyle belediyelerin kendi bütçelerinden bahsedilen oranlar nispetinde bu parayı ayıracaklar ve buradan hareketle de bu barınakları yapacaklar."

- Görüşmelerden

AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz'ın sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözlerine tepki gösterdi.

"Biraz önce Gazze Kasabı (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu'nun tetikçisi Katz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan alçak bir paylaşımda bulundu." ifadesini kullanan Yenişehirlioğlu, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı aklı sıra Saddam Hüseyin'le kıyaslayan bu çapsızın etrafa saldırma motivasyonu, mağlubiyete yaklaşmış olmanın getirdiği şuursuzluğun tezahürüdür. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan daima mazlumların yanında durmuş, adaleti ve insan haklarını savunmuş bir dünya lideridir. Hukuk tanımaz, saygıdan habersiz ve ahlaktan nasipsiz İsrail Dışişleri Bakanı, geçmişten benzerlikler arıyorsa Netanyahu ile Hitler arasındaki gözü dönmüşlüğü, zalimliği ve vahşiliği incelemelidir. Ulaştığı sonuç kendisini doğru sonuçlara ulaştıracaktır. İsrail'in eline kan bulaşmış sözde Dışişleri Bakanını ihtar ediyoruz. Verdiği uyduruk mesajla Cumhurbaşkanı'mızı tehdit etmek, varlık mücadelesini kan ve gözyaşı üzerine inşa edenlerin haddi değildir. Böyle aciz tehditlere pabuç bırakmayacağız."

Teklifin birinci bölümünün tümü üzerindeki görüşmelerin ardından maddelerin görüşmelerine geçildi.

TBMM Genel Kurulunda, sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ilk 5 maddesi kabul edildi.

Teklifle, Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişikliğe gidilecek. Buna göre, Kanun'un amaçlarına "insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla" ifadesi eklenecek.

Sahipsiz hayvanlara ilişkin yürütülecek çalışmalarda, tereddüde mahal verilmemesi, kedi ve köpeklerin sahipli hayvan statüsüne alınabilmesi için Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığı veri tabanına kaydedilmesi zorunluluğu bulunduğundan "sahipli hayvan" ve "sahipsiz hayvan" kavramları açık şekilde tanımlanacak.

Uygulamada tereddüde mahal verilmemesi amacıyla ve Kanun'daki "yakala-kısırlaştır-sal" metodunun kaldırılması nedeniyle hayvan bakımevi tanımında uyum değişikliği yapılacak. Hayvan bakımevinin tanımı, "Bakanlıktan izin alınmak suretiyle kurulan ve hayvanların sahiplendirilinceye kadar barındırıldığı ve rehabilite edildiği bir tesis" şeklinde değiştirilecek.

Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların hayvan bakımevlerine toplanması ve buralarda rehabilite edilerek sahiplendirilinceye kadar bakılacak olması sebebiyle bakımevleri dışında bir hayvana bakmanın onun yasal sorumluluğunu alarak sahiplenilmesi suretiyle mümkün olabileceği ilkesi kabul edilecek. Kanun'un ilkeleri arasında yer alan "Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir." ifadesi yürürlükten kaldırılacak.

Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakılmaları için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlayacak, eğitim çalışmaları yapacak.

Hayvan bakımevlerine alınan hayvanlardan rehabilite edilen köpekler sahiplendirilinceye kadar bu yerlerde barındırılacak. Doğru ve güncel veri sağlanabilmesi amacıyla hayvan bakımevlerine alınan hayvanlar Tarım ve Orman Bakanlığı veri sistemine kaydedilecek.

Bakımevine alınan köpeklerden insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlarına, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 9. maddesindeki "Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak, hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır." hükümleri uygulanacak.

Yerel yönetimler sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamında gerekli idari tedbirleri almaya yetkili olacak.

"Yerel yönetimler adına toplanan sahipsiz hayvanların bakımevi dışında bir yere terk edilmesi veya bakımevinde barındırılan köpeği bakımevi dışında bir yere bırakmak" fiilleri yasak kapsamına alınacak. Böylece sahipsiz hayvanların toplanması, hayvan bakımevlerine götürülmesi ve bu hayvanların sahiplendirilinceye kadar hayvan bakımevi bünyesinde bakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmasının ve yerel yönetimlerin görev ve sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirmelerinin sağlanması amaçlanacak.

TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, teklifin 5'inci maddesinin kabul edilmesinin ardından birleşime ara verdi. Aranın ardından Komisyonun yerini almaması üzerine Bozdağ, birleşimi saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.

CHP Grubu adına Gurup Başkanvekili Gökhan Günaydın kkonuştu;

"Ölümü Değil Birlikte Yaşamı Savunuyoruz!

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.

Bir Pazar günü, Meclis ziyaretçilere kapatılmışken, TRT yayını yokken, Meclis'in bahçesi, parkı, koridorları halka karşı bariyelerle sıkı sıkıya korunurken, bu teklifi Meclis'e getirdiniz.


Bir parti, bir grup neden yapar bunu?

İki nedenle: Ya söyleyecek sözü ya da söyleneceklere verilecek cevabı olmadığından..

Tarih, halktan korkarak hiçbir yere varılamayacağının çok canlı ve acı örnekleriyle doludur.

Meclisi kapatmak yerine, keşke izleyici localarında, teklifi destekleyen ve karşı çıkan tüm grupların varlığı, iradesi ve gözlemi altında bu teklifi görüşebilseydik.

Maalesef olmadı. 

Şimdi bu sözleri, halkın temsilcileri olarak bizler söyleyeceğiz. Tıpkı 15 saat açık tutup sonra dört gün kapattığınız Komisyon'da söylediğimiz gibi.

Sakince, ancak sağırlaşmış kulaklara, betonlaşmış yüreklere işleyecek biçimde..

Başlayalım:

1- Sorunun kaynağı sizsiniz.

Önce yerel yönetimlere bakalım: İstanbul'u, Ankara'yı ve Anadolu'daki çok sayıda belediyeyi 1994 yılında aldınız ve 2019 yılına kadar, kesintisiz 25 yıl, yani çeyrek yüzyıl yönettiniz. Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli, Afyon, Kütahya, Kastamonu, Kırıkkale, Adıyaman, Kilis daha düne kadar sizdeydi.

Gelelim merkezi Hükümete: 2002 yılından bu yana kesintisiz iş başındasınız. 22 yıllık bir dönemden söz ediyoruz.

Şimdi açalım, Kanun teklifinizin genel gerekçe bölümüne bakalım. Sokak köpeği populasyonu artışından, yeterli aşılama ve kısırlaştırma yapılamadığından, barınak sayısının yetersizliğinden, artan zoonotik hastalıklardan, meydana gelen saldırılardan, kazalardan söz ediyorsunuz. Doğrudur, 25 yıl yerel yönetimleri, 22 yıl merkezi hükümeti siz yönettiniz, şimdi ortaya çıkan sorunların yaratıcısı olarak çözüm üretme yerine şikâyet etmeyi, halkı birbirine düşürmeyi, olmayacak işlerin peşine düşmeyi marifet sayıyorsunuz.

2 – Şimdi söylediklerimizin gerekçelerini açıklayacağım.

a) Teklif gerekçenizde halen 4 milyon sahipsiz sokak köpeği olduğunu tahmin ettiğinizi söylüyorsunuz. Bir cümle önde, “her ne kadar valiliklerden gelen bildirimlere göre 2 milyon olduğu ifade edilse de” diyorsunuz.

Bu nasıl bir aymazlıktır? İllerde yetki genişliği ilkesi çerçevesinde Bakanların temsilcisi olarak çalışan valiliklerin kaydı ile tahmininiz arasında iki kat fark var. Peki bu basit bir biçimde kendi atadığınız valiliklerin bir kaydı bile tutamadığı, gerçek sayılara bir yakınsama dahi yapamadığının itirafından mı ibaret? Maalesef değil. Çünkü teklifiniz, tüm sokak hayvanlarının 2028'e kadar yapılacak barınaklara doldurulması esası üzerinde. Ne kadar barınak yapacak belediyeler? 2 milyon için mi, 4 milyon için mi, yoksa çok daha yüksek sayılar için mi? Bilen var mı, yok. Önemseyen var mı, o da yok. Biz buna basitçe AKP kafası diyoruz..

Gelelim popülasyona. Çok zayıf kayıtlar var. Etraflı araştırmalar yaptım. 2004 yılında 450 bin imiş, 2013'te 780 bin. Peki nasıl olmuş ta bugün 4 milyon olmuş? Demek ki kısırlaştırma yeterli düzeyde yapılamamış.

b) Kısırlaştırma ile ilgili gerekçenizde verilen istatistiklere baktım. 2004'ten bu yana 20 yılda 2.5 milyon kısırlaştırma yapılmış.

2019 öncesi sayı 1 milyon 200 bin. 2019 ve sonrası ise 1 milyon 300 bin. Yani son beş yılda yapılan, önceki onbeş yıldan fazla. Bu size bir şey ifade ediyor mu? Demek ki siz onbeş yıl sonuç doğurucu bir çaba içinde olmazken, belediyelerin CHP'ye geçmesi sonrasında, pandemi döneminde dahi belediyelerimiz etkinlikle çalışmış ve sizin onbeş yılda yaptığınızdan fazlasını 5 yıl içinde yapmış.


Peki neden böyle? Birkaç nedeni var.

Öncelikle, büyükşehirlerinizde ilçe belediyeleri ile protokoller yaptınız. Bu işi adeta tümüyle büyükşehirlere devrettiniz. Böylece yerelleşmesi, ölçeğin küçültülmesi gereken kısırlaştırma işini merkezileştirdiniz, yakalanan köpekleri bazen yüz km ötede olan kısırlaştırma merkezlerine ve barınaklara taşıma yaptınız. Bu bir taraftan etkinliği nitelik ve nicelik itibariyle düşürdü, diğer taraftan hizmetin maliyetini füze gibi fırlattı.

Bir başka klasiğiniz de, topladığınız hayvanları, barınak ve sağlık hizmeti vermekte ısrar eden CHP'li ilçe belediyelerinin sınırları içine bırakıp geri döndünüz.

Dolayısıyla popülasyon patladı.

c) Sahiplendirilen hayvan sayısı da aynı şekilde çok eksik kaldı. İstatistiğinize göre, 20 yılda kısırlaştırılan 2.5 milyon hayvanın ancak 1/5'i, yani 533 bin hayvan sahiplendirilebildi. Bu alanda etkili bir kampanya, özendirici önlemler, söz konusu olamadı.

d) Gelelim barınak/bakımevi sayılarına. 2002'de 120 olan barınak/bakımevi sayısı 20 yıl sonra ancak 322 olabilmiş. Yani 20 yılda 200 barınak ancak yapılmış. Yılda 10 barınak. Nasıl, etkileyici değil mi? Şimdi 2028'e kadar kaç tane yapacaksınız? Sahi bir rakam öngörünüz var mı? Yoksa kervan yolda düzülür mü diyorsunuz?

Burada bazı değerlendirmeler yapalım hep birlikte. Mesele barınak sayısından ibaret değil elbette. Önce kapasite, ardından bilimsel ve mesleki doğruluk, tutarlılık tartışmalarını yapmakta yarar var.

Şu anda 322 barınak / bakımevinin toplam hayvan kapasitesi 105 bin. Asla katılmamakla birlikte, 4 milyon sokak köpeğinin tamamının barınağa toplanma hedefiniz doğrultusunda bir hesap yapalım: 20 yılda yaratabildiğiniz kapasite 100 bin, 2028'e kadar ki 4 yıl içinde, bunun 40 katının yapılmasını emrediyor, yapma işini de ağırlıkla CHP'li belediyelere devrediyorsunuz. Müthiş hesap, müthiş öngörü öyle değil mi?

Biraz da finansman kısmına bakalım beraber. 2.500 hayvan kapasiteli bir barınak hesabı üzerinden gidersek, bunun gibi 1.600 barınağa daha ihtiyaç var. Bir barınağın yapım maliyetinin 60 milyon TL olduğundan söz ediliyor. O halde yalnızca barınak yapımı için gereken finansman 96 milyar TL.

Ya bu barınakları yönetmek, işletmek? 2.500 hayvan kapasiteli bir tek barınağın mama, personel ve işletme gideri aylık 20 milyon TL olarak hesaplanıyor. 4 milyon hayvanı tutacak 1.600 barınak için aylık 33, yıllık 396 milyar TL'lik bir finansman giderinden söz ediyoruz.

Peki bu finansman nasıl sağlanacak? Dâhiyane formülü bulmuşsunuz: Kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin büyükşehirler binde 3'ünü, diğer belediyeler ise binde 5'ini bu alana hasretmek zorunda.

Sizde cevabının olmadığını biliyorum ama yine sorayım: Bir etki analizi yaptınız mı, Tarım ve Orman Bakanlığı'nı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı ayrı tutarak, sorumluluğu üzerine yıktığınız belediyeler, bu kaynak büyüklüğü ile bu yatırımı ve operasyonu yapabilecek durumdalar mı? Hangisinin bütçe/sorumluluk dengesi uygun, hangisinin değil. Elbette böyle bir etki analizi yapmadınız.

Siz her gün mazota zam yaparken her doğan sabah sefere çıkardığı 6.500 otobüsle günde 600 bin litre mazot yakan ve diğer kamu hizmetlerini eksiksiz yapmak zorunda olan, bu enflasyonist ortamda giderleri çığ gibi yükselirken gelirleri düşürülen, AKP döneminde tahsil edilmeyen prim borçları belediye CHP'ye geçince kaynaktan kesilmesi planlanan belediyeler, bu kaynakları nasıl ayırabilecekler?

Tabi onun da formülünü kolayca bulmuşsunuz. Ne olacakmış, bu kaynağı ayırıp sarf etmeyen belediye başkanı ve yetkililerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verecekmişsiniz.

Amacınızın ne olduğunu biliyoruz, ancak sizin sözde adaletinize bırakacak ne bir tek bir insanımız, ne hayvanımız ne de belediyemiz ve başkanımız vardır, bunu çok iyi bilin.     

Gelelim yasanın yürürlük tarihine.

Getirdiğiniz teklifle “yakala, kısırlaştır, yerine bırak” şeklindeki mevcut tasarımı, “yakala-kısırlaştır-barınakta tut” şekline dönüştürüyor, kanunu da yayımı tarihinde yürürlüğe sokuyorsunuz. Eksik olan ne? 4 milyon sokak köpeğinden 3 milyon 900 bini için barınak yok. Dolayısıyla, getirdiğiniz yanlış tasarımın uygulanabilmesi fiilen mümkün değil.

Diyoruz ki, bugünden yarına uygulanabilecek bir şey yok, tasarıyı geri çek. Tüm taraflar uygarca ve tüm boyutlarıyla tartışsın, ölümü değil birlikte yaşamı savunan bir düzenlemeyi hep beraber getirelim.

Buna hayır diyorsunuz, meclisi kapatıp TRT yayını yaptırmıyor,  bir oldu-bitti kurmaya çalışıyorsunuz. Çünkü amacınız üzüm yemek değil, bağcı döğmek.

Aslında amacınızın ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Vatandaşla vatandaşı, köpekle insanı, yurttaş ile belediyeyi karşı karşıya bırakarak siyaset yapmanıza izin vermeyeceğiz.  

Önce itlaf dediniz, sonra ötenaziye çevirdiniz, ardından Veterinerlik Kanunu'na atıf yaptınız. Konunun uzmanları bilir ki, bir barınağı full kapasite doldurmak, hayvanları enfeksiyon hastalıklarından ölüme mahkum etmek demek. Hangi laf cambazlığı, hangi gizlenen amaç altında olursa olsun, buradan ilan edelim: canlı ölümü üzerine bir tasarım yapamayacaksınız.

Peki ne yapılması gerekiyor?

1 – Teklifi derhal geri çek. Başta yasayı uygulayacak belediyelerin çatı örgütü olan Türkiye Belediyeler Birliği olmak üzere, tüm paydaşlarla işbirliği içinde çağdaş bir düzenlemeyi hep beraber yapalım.

2 – Sorumluluk yalnızca belediyelerde değil, başta Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere merkezi Hükümetle paylaşılsın.

3 – 2019 tarihli Araştırma Komisyonu Raporu'nda belirtilen fon kurulsun, yerel yönetimlere kendilerine yüklenen görevlere uyumlu kaynak sağlansın.

4 – 2 milyon dişi sokak köpeğini üç yıl içinde kısırlaştıracak bir seferberlik başlatılsın. Bu çerçevede kısırlaştırma merkezileştirilmesin, aksine yerelleştirilsin. Tüm belediyeler yanında, veteriner hekimlerle sözleşmeler imzalanarak yılda 700 bin kısırlaştırma operasyonu hedeflensin.

5 – Aşılama faaliyetleri düzenli kayıtlarla izlensin, eksiksiz bir düzeye getirilsin.

6- Düzenlenecek etkili kampanyalarla, yılda 30 bin civarında seyreden sahiplendirme düzeyi en az yılda 100 bin düzeyine yükseltilsin.

7 – Saldırganlık eğilimi gösteren, hasta köpekler toplanarak barınaklarda rehabilite edilsinler. Barınak ve bakımevi sayısı, tüm hayvanlar için değil, hastalık/saldırganlık/tedavi gibi gerekler nedeniyle barınakta tutulması gerekli hayvan sayısına göre, uzmanlarca belirlensin, kamu kaynağının israfının önüne geçilsin.  

8 – Bir tek yurttaşımıza sahipsiz köpek saldırısının gerçekleştirilemeyeceği önlemler etkinlikle yaşama geçirilsin. Bu çerçevede okullarda, duraklarda, sokaklarda gerekli önlemler uzman meslek grupları tarafından alınsın, bunlara ilişkin işbirlikleri yaşama geçirilsin.

9 – Bu alandaki tüm çalışmalar, paydaş STK'lar ile birlikte uygulanarak denetimi sağlansın, istismar ve kötü uygulamaların önüne geçilsin.

10 – Üretim ve ticaret yasaklansın, bu alandaki denetimler artırılsın.

11 – Hayvanların yaşam hakkına karşı işlenen suçlarda ve terk etmelerde caydırıcı cezalar verilsin

12 – Ötenazi vs hangi kavram altında olursa olsun, canlı öldürmeye yönelik tüm kavramlar yasa kapsamından çıkarılsın.

Son olarak yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum.

Bu yasayı bu şekliyle geçirmemeniz için her türlü çabayı Meclis içerisinde göstereceğiz. Yurttaşı kutuplaştırmanıza, gündemi değiştirmenize izin vermeyeceğiz.

Kanun devleti olmayın, hukuk devleti olun. Çıkarttığınız yasalar, evrensel hukuka uygun olsun.

Tersi olursa, eller yaşama değil de ölüme kalkarsa, hiçbir CHP'li belediye, ölüm konusunda sizinle işbirliği yapmayacak.

Yasanın gerçek yürürlük tarihi olabilecek 2028 yılında da, iktidarda siz değil CHP olacak. 

Katliam yasasının ilk gün görüşmeleri 04:05 itibariyle sona erdi.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları