loading
close
SON DAKİKALAR

Seyit Torun: Zarrab olayı çözüldüğünde ucunun kime gideceği belli

Seyit Torun: Zarrab olayı çözüldüğünde ucunun kime gideceği belli
Tarih: 11.09.2017 - 15:56
Kategori: Medya

CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun: ABD'ye bakanlar gitti. FETÖ için mi gitti? Asıl konu Zarrab. Zarrab olayı çözüldüğünde ucunun kime gideceği belli.

CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazıişleri programına konuk olarak katıldı.

Seyit Torun, "Erdoğan her konuda karar verici, dizayn edici olursa elbette ucu ona dokunacak" dedi. Torun, "ABD'ye bakanlar gitti. FETÖ için mi gitti? Asıl konu Zarrab. Zarrab olayı çözüldüğünde ucunun kime gideceği belli. Durum netleştiğinde biliyor ki bu iş sadece 3 bakanla kalmayacak arkasından çok daha büyük olaylar gelecek" ifadelerini kullandı.

Seyit Torun'un açıklamaları şöyle:

"(Cumhuriyet gazetesi davası) Türkiye basın özgürlüğünde dünyada maalesef sondan ikinci. Diktatörlerle yönetilen ülkelerde 'nasıl oluyor' derdik, şaşırırdık. Şaşkınlığımız geçti biz yaşıyoruz. Bugünkü durum utanç vesilesidir. (Dünyada) Türkiye'ye bakış olumsuz durumda.

(Tutuklu gazeteciler) İktidar bunların çoğunu basın olarak kabul etmiyor. Kimine casus, kimine ticaret, kimine siyaset diyor. İşin trajikomik yanı gazeteci olarak kabul etmiyor. Asıl üzüntü vereni yargıyı temsil edenlerin hukuk anlamında gelişme, özgürlük olduğunu ifade etmeleri. Bu, durumu özetliyor. Adalet talebimizin geniş kitleler tarafından sahiplenilmesinin nedeni bu.

(Danıştay Başkanı Zerrin Güngör'ün CHP'yi eleştirmesi) Yargının başındaki insan niye böyle açıklama yapma gereği duyuyor. Bu bulundukları durumu kanıtlıyor. Eskiden yargı mensupları bu tür beyanatlar vermezlerdi. Şmdi cübbeyi çıkarmış siyaset yapıyorlar. Biat etmiş durumdalar aldıkları talimatı yerine getiriyorlar. Hukuk sistemi temelinden sarsılmıştır. Güven endekslerine bakıldığında en güvenilir kurum olması gereken hukuk kurumları sıralamada gerilemiştir.

(Zafer Çağlayan) Bu olay ayan beyan belgeli bir olay. Reza Zarrab, geçmişte yaptığı olumsuzlukları tek tek ifade etti ama nereye kadar söylemesi konusunda talimatlı ki orada durdu. O bankanın genel müdür yardımcısını başka bankaya atadınız. Çağlayan'ı korudunuz.

"Durum netleştiğinde biliyor ki bu iş sadece 3 bakanla kalmayacak"

Madem bu olay açığa çıkmış hukuka teslim edin. Her konuda kendisi de bu sürecin içinde. İçinden çıkamazsa belli bir grubun Türkiye aleyhine kampanyası şeklinde olayı savuşturmaya çalışıyor. Bu tipik bir Erdoğan taktiği.

Erdoğan her konuda karar verici, dizayn edici olursa elbette ucu ona dokunacak. Elbette ki hesap Erdoğan'a sorulacak. Erdoğan işin kendisine gelmemesi için ne kadar öteleyebilirse öteleyecek. ABD'ye bakanlar gitti. FETÖ için mi gitti? Asıl konu Zarrab. Zarrab olayı çözüldüğünde ucunun kime gideceği belli. Kurulan diplomasi, diyalogların ana konusu Zarrab. Durum netleştiğinde biliyor ki bu iş sadece 3 bakanla kalmayacak arkasından çok daha büyük olaylar gelecek.

'Milli meseledir, ABD'nin tehdididir' olayını geçti artık. Milli mesele haline getirmeye çalışırsa da öncesi var. (ABD'li savcı) Bharara FETÖ'cülükle suçlandı. Ama ortada belge ve tanıklarıyla yaşanmış suç var. Bundan sonra ortaya çıkacak o deliller olayı ortaya net koyacaktır. Kendilerinin de yapacağı bir şey kalmayacaktır.

İran'a herkes Dubai üzerinden vereceğini verdi zaten. Bu dünyanın bildiği bir şeydi. BM'nin ambargosu gerçek anlamda uygulansa İran'ın böyle olması mümkün müydü?

Yaşanılan süreç hepimizi tedirgin ediyor. Bir 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Ama 20 Temmuz'da karşı darbe yapıldı. Bugün o darbenin ortaya koyduğu baskı gerçekleşiyor. Aslında anayasaya göre de ilgisi olmayan KHK'ler önümüze geldi.

"Erdoğan bu ülkeyi yönetememenin verdiği ruh haliyle davranıyor"

Şu anda yaptıkları keyfi bir yönetim. Doğruları ifade ettiğiniz anda buna itiraz ediyorlar halbuki onlar da biliyorlar. Ama içinde bulundukları durum talimatla gerçekleştiği için yaranmak zorunda oldukları için vicdanı, ahlakı, iradeyi bir tarafa bıraktılar.

Meclis'e bakın. Anayasa görüşmelerini hatırlayın. Hukuk, demokrasi katliamıdır. Bunu kamuoyuna anlatırken demokrasiyi uyguluyorlar gibi algılatıyorlar. Türkiye şu anda darbe yönetimi uygulamalarıyla karşı karşıya. Bu işin yürümediğini görüyorlar. Cumhurbaşkanının metal yorgunluğu ifadesi kadroların bir şey üretemediğinden, ülkeyi yönetemeyişinden kaynaklanıyor. AKP hükümeti ve Recep Tayyip Erdoğan bu ülkeyi yönetememenin verdiği ruh haliyle davranıyor.

"Bunlar beton hastası"

Türkiye'de neyi ele alırsak alalım iflas etmiş durumda. Samanı ithal eder hale geldik. 

Şehir hastaneleri hasta garantili. Hastayı müşteri gibi görüyorlar. Astronomik rakamlar var. Devlet bunlara kira öderken ucuz kredilerden teşvikler tanıdı. En karlı iş hastane yapmak. 3-4 yılda kendini amorti ediyor. Bu, yandaşa peşkeş demektir. Bu hastayı düşünerek, sağlık sistemini iyi hale getirmek için yapılmış bir olay değil. Rant için yapılmış.

Dünya sağlık kriterlerine göre hastanenin 600 yatağı geçmemesi gerekir. Recep Tayyip Erdoğan'da büyüklük hırsı olduğu için hastane 5 bin yataklı olursa iyi hizmet verilir gibi algılanıyor.

-ODTÜ'de ağaçlar kesildi. Valilik, 'Cumhurbaşkanı bir araya gelin, konuşun talimatı verdi. Biz de bir araya geldik' dedi. Görülüyor ki rektörü kandırmışlar. 40 metrenin altında olacak, ağaç kesilmeyecek, demişler.

Belediye başkanı övünülecek gibi anlatıyor. Atatürk bir ağacı kesmemek için köşkün yerini değiştirdi. Bunlar beton hastası. Ağaçlar kesilirken 1 ağaç yerine 2 ağaç dikilecek vaadinde bulunulmuş. Yaptım oldu anlayışının bedelini hep birlikte ödüyoruz. 10 bin istihdam yarattık, diyorlar hastaneyi istihdam için mi, hastaları iyileştirmek için mi yapıyorsunuz?

"Seçim bölgemde 'AKP yol, su sorununu çözmedi' diyorum. 'Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü görmedin mi' diyorlar"

-Adalet Yürüyüşü esnasında büyük araç şoförlerinden bize tepki gösterenler oldu. Yol yaptı, algısı var. Mazotu, aracın vergisini, ekonomiyi düşünmüyor, yol yaptı, diyor.

-Kendi bölgemde yol yok, su yok. '15 yıllık AKP hükümeti en büyük sorunu çözmedi' diyorum. Sen Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü görmedin mi, diyorlar. Kendi sorunun unutuyor...

-Üreticilere bize muhalefet görev verdiniz konuyu gündeme getiriyoruz, diyoruz ama sizin de artık hükümete şikayetlerinizi söylemeniz lazım. Üretici sadaka istemiyor alınterinin karşılığını istiyor.

-Adalet Yürüyüşü spontane gelişti. Enis Berberoğlunun tutuklanmasıyla bıçak kemiğe dayandı. Adalet talebimizi 80 milyona hitap eden anlayışa çevirdik.

Taş mı pet şişe mi atılmadı üstümüze... Ama kimse motivasyonunu bozmadan yürüyüşü sürdürdü. Yürüyüş esnasında bir provokatif olayla karşı karşıya kalıp yürüyüşü durdurmamız gerekir mi kaygımız oldu. Kemal bey bizden daha sağlıklı idi. Parkurları kısaltalım, diyorduk kabul etmedi.

Adalet Kurultayı'nı da hükümet ve AKP itibarsızlaştırmaya çalışsa da son derece başarılı bir kurultay oldu. 77 çalıştay 8 ana konuda panel oldu. Her çalıştayda ayrı bir konuya değinildi. Bu yazılı belge haline de getirilecek. O zaman daha iyi anlaşılacak."




Vişne Haber Ajansı


ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları