CHP Bursa Milletvekili Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal, TBMM’de yaptığı basın açıklamasında tarımsal desteklerin yetersizliği ile çiftçi kredi borç batağına sürükleniyor,çiftçinin korunması gerekiyor şeklinde konuştu.
CHP Bursa Milletvekili Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal, TBMM’de yaptığı basın açıklamasında tarımsal desteklerin yetersizliği ile çiftçi kredi borç batağına sürükleniyor,çiftçinin korunması gerekiyor şeklinde konuştu.
Tarımın gerek uluslararası gerekse yerli sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi, en açık biçimiyle tarımsal destekleme politikalarında gözlenmiştir.
2000’li yılların başından bu yana tarıma verilen toplam destekler milli gelirin binde 6’sını aşmayacak şekilde tutulmuştur. 2006 yılında AKP iktidarı tarafından çıkarılan Tarım Kanunu’nda zorunlu hale getirilmiş olan Gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1’i olan asgari destekleme harcaması hedefine hiçbir zaman ulaşılamamıştır.
ÜRÜN ALIM FİYATLARI PİYASA SEVİYESİNDE TUTULUNCA KÜÇÜK ÇİFTÇİ TARIMI TERKETMEK ZORUNDA KALDI
Genellikle destekleme fiyatları piyasa fiyatları seviyesinde tutulmuş; bu fiyatlarda rekabet edemeyen küçük ve orta ölçekli çiftçilerin yerini tarım şirketleri almaya başlamıştır.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında kalkınmanın itici gücü, milletin efendisi olarak görülen tarım sektörü, uygulanan neoliberal politikalar sonucunda ülke ekonomisindeki ağırlığını her geçen gün kaybetmektedir. Gümrük Birliği Anlaşmasından sonra Türkiye birçok tarım ürününde dışa bağımlı hale gelmiştir.
2001 krizinden sonra IMF ve Dünya Bankası’nın direktifleriyle hazırlanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı AKP hükümeti tarafından eksiksiz olarak uygulanmıştır.
2002 YILINDA TARIMIN MİLLİ GELİRDEKİ PAYI %10 İKEN 2016 YILINDA %6 YA DÜŞMÜŞTÜR
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında tarım sektörünün Türkiye ekonomisindeki ağırlığı GSYH’nin yüzde 10’u iken 2016 yılında bu oran yüzde 6’ya kadar düşmüştür. Buna karşılık istihdamın beşte birini barındıran tarım sektörü ücretsiz aile işçiliğinin ve mevsimlik çalışmanın en yaygın olduğu sektör olmaya devam etmektedir.
ÇİFTÇİNİN TARIMDAN KOPMAMASI İÇİN ÇİFTÇİ KORUNMALIDIR
Türkiye’de tarım alanları daralıyor, çiftçi tarımdan kopuyor, tarımda daha çok ithalatçı oluyoruz, kırsal nüfus giderek azalıyor. Tarımsal girdilerin (mazot, gübre, tohum, yem) fiyatları ürün fiyatlarına göre daha hızlı ve daha yüksek oranda artıyor. Bu nedenle küçük ve orta büyüklükte çiftçiliğinin yaygın olması, piyasada çiftçinin korunmasını zorunlu hale getiriyor.
ÇİFTÇİ DESTEKLERİ LÜTUF DEĞİL TARIMSAL EKONOMİ İÇİN ZORUNLULUKTUR.
Çiftçilerimizin desteklenmesi keyfi bir tercih değil, tarımsal üretimin kendine has özellikleri ve üretim yapılan kırsal alanların sosyo-ekonomik özelliklerinin getirdiği bir zorunluluktur. Tarımda koruma ve müdahaleyi zorunlu hale getiren bir başka etken ise çiftçilerin girdi satın alırken ve/veya ürünlerini satarken, piyasa koşullarından dolayı çift yönlü sömürüye açık olmalarıdır.
Tarımsal desteklerinin düşüklüğü, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve ürününü değerinde satamaması nedeniyle para kazanamayan çiftçi, ürününden elde ettiği geliri aldığı kredi borçlarına yatırmaktadır.
SON 12 YILDA ÇİFTÇİ BORCU 68 MİLYAR LİRA ARTMIŞTIR!
2004 yılında tarımsal destekleme ödemeleri 3,1 milyar Lira iken, çiftçilerin bankalara olan borcu 5,3 milyar Lira idi. 2016 yılı itibariyle tarımsal transferler 11,5 milyar Lira dolayında gerçekleşirken; çiftçilerin bankalara olan borcu 73,4 milyar Liraya yükselmiştir.
2004 yılında çiftçinin kullandığı banka kredisi tarımsal destekleme ödemelerinin 1,7 katı iken, 2016 yılında bu oran 6,4 kata yükselmiştir.
Tarıma Bütçeden Verilen Destekler ve
Bankalar Tarafından Kullandırılan Krediler
ÇİFTÇİ KREDİ BORÇ BATAĞINA SÜRÜKLENİYOR
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre; 2004-2016 yılları arasında bankalar tarafından çiftçilere kullandırılan kredi miktarının 14 kat artmasına karşılık; tarıma yapılan destekleme ödemeleri yalnızca 4 kat artırılmıştır.
Destekleme ödemelerinin yetersizliğinden dolayı çiftçilerin yaşadığı finansman sorununu banka kredilerine başvurarak çözmeye çalışması, bir yandan kredi oranını yükseltmekte; öte yandan ürettiğinden beklediği geliri sağlayamayan çiftçiler kredi borçlarını ödemekte zorlanmaktadır.
TARIMSAL ÜRETİMİ SÜRDÜRMEK KREDİ BORÇLANMASI DIŞINDA İMKANSIZ HALE GELMİŞTİR.
Devletin neoliberal politikalar uygulaması, yani girdi ve ürün piyasalarından çekilmesi, kredi piyasasını bankalara terk etmesi nedeniyle küçük üreticilerin piyasadaki tek alıcı veya satıcı konumundaki şirketlerle karşı karşıya gelmesi; onların dayattığı fiyatları ve koşulları kabul etmek zorunda kalmaları ve küçük üreticinin ücretli işçi olmaksızın kapitalist bölüşüm ilişkileri içine girerek sömürülmesinin önü AKP’li yıllarda daha da açılmıştır.
Bu koşullarda çiftçi ya tarımdan koparak hizmet sektöründe sömürülmeye devam etmekte veya yine tarımda güç bela üretim yaparak yine tarımda sömürülmektedir. Son yıllarda çiftçinin tarımsal üretimi güç bela sürdürmesi tarım kredilerine kredilere bağlı hale gelmiştir.
Tarıma yönelik destekleri yeterince artırmak yerine kredi hacimlerini yükseltmek çiftçiyi borç batağına sürüklemekte, onu tarlasından kopartmakta, bu durumda tarlaların boş kalması nedeniyle üretim düşmekte, tarım arazileri el değiştirmekte ve hızla betonlaşmaktadır.
TARIM DESTEKLERİNİN YETERSİZLİĞİ ÇİFTÇİYİ BANKALARIN İNSAFINA TERK ETMİŞTİR.
Özellikle yabancı sermeyeli bankaların, borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin topraklarına el koyarak, icra yoluyla sattıklarına ilişkin haberler son zamanlarda basında oldukça sık sık yer almaktadır.
Küresel iklim değişikliği; toprak, su ve biyolojik çeşitlilik gibi doğal kaynakların tahrip edilmesi; açlık ve yoksulluk gibi küresel sorunlar tüm dünyada gündemin ilk sıralarında yer almakta ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedir.
Artan nüfusu doyuracak yeterli üretimi gerçekleştirmek ve tarım arazilerini koruyabilmek için stratejik sektör olan tarımın, özellikle küçük çiftçilerin her zamankinden daha çok desteklenmesi ve desteklerin uzun vadeli planlanması şarttır; çiftçi şirketlerin ve bankaların insafına terk edilmemelidir.
Vişne Haber Ajansı