loading
close
SON DAKİKALAR

TBMM, CHP'nin olağanüstü çağrısı ile toplandı; TBMM Genel Kurulunun çalışmalarına devam etmesine ilişkin önergeleri kabul edilmedi ve 1 Ekim'e kadar tatil ilan edildi

TBMM, CHP'nin olağanüstü çağrısı ile toplandı; TBMM Genel Kurulunun çalışmalarına devam etmesine ilişkin önergeleri kabul edilmedi ve 1 Ekim'e kadar tatil ilan edildi
Tarih: 26.07.2023 - 11:32
Kategori: Gündem

TBMM Genel Kurulu, CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önergesini ele almak üzere olağanüstü toplandı.

Genel Kurul, Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Adan, yapılan elektronik yoklamada, toplantı yeter sayısının bulunduğunu belirterek, genel görüşme önergesi üzerinde ön görüşmelerin başlayacağını söyledi.

Önerge üzerinde ilk sözü, Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ aldı.

Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, iktidardan beklentilerinin zamların geri alınması ve emeklilere seyyanen zam yapılması olduğunu söyledi.

Özdağ, TBMM Genel Kurulu'nda CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önerisi üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada, Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırma gerekçelerinin iktidar tarafından zaman kaybı olarak görüldüğünü öne sürdü.

Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimleri üzerinden yaklaşık iki aylık bir sürenin geçtiğini aktaran Özdağ, iktidarın seçim öncesi olan olmayan ne varsa "saçıp savurduğunu" iddia etti. Özdağ, "Olmayan petrolleri 'traktörünüze doldurun gidin' dedi, olmayan doğalgazı güya hanelere gönderdi. Saçma sapan vaatlerle halkımızı kandırıp durdu. Sırf seçim kazanmak uğruna Hazine ile Merkez Bankası kaynaklarını har vurup harman savurdu. Karşılıksız para bastı. Kredi ve Swap adı altında yüksek faizlerle borç alarak ülkemizi borçlandırdı. Uyguladığı bu seçim ekonomisi yüzünden daha yılın yarısında 2023 bütçesini tüketti." dedi.

İktidarın, memurun ve emeklinin maaşlarını ödeyebilmek için yeni kaynak arayışına girdiğini ileri süren Özdağ, bulunan fikrin "vatandaşa yeni vergi ve harçlar salarak günü kurtarmak" olduğunu savundu. Özdağ, bu nedenle TBMM kapanmadan hemen önce yeni vergilerin TBMM'den geçtiğini söyledi.

İktidarın TBMM'de kabul edilen ek bütçeye gerekçe olarak 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremleri gösterdiğini ileri süren Özdağ, "Madem tüm bu ekonomik çöküşün sebebi depremdi, neden depremin ardından bu kanunu TBMM'ye getirmediniz de şimdi getirdiniz? Çünkü deprem bahane. Gerisi lafügüzaftan ibaret." sözlerini sarf etti.

Seçimlerden bu yana akaryakıt fiyatlarına yaklaşık yüzde 80'lere varan zam yapıldığını belirten Özdağ, "İktidar bu haliyle vatandaşın tenceresinde et değil dert kaynadığının farkında mı acaba?" sorusunu yöneltti.

Hazine ve Maliye Bakanlığına Mehmet Şimşek'in getirildiğini anımsatan Özdağ, "Mehmet Şimşek gibiler esasen manav tezgahındaki 'mostra' figürlerdir. Dış dünyaya 'bakın tam da sizin istediğiniz gibi kişileri getirdik haydi yardım edin bize' diyecekler. Ördek avında kullanılan yalancı ördek 'Mühre' gibi yani." ifadesini kullandı.

Özdağ, ilerleyen zamanlarda tüm kötü gidişin sorumlusu olarak, "Kötü Polis" olarak Mehmet Şimşek'in gösterileceğini iddia etti. Şimşek'in ekonomiye yönelik aklına "cin fikirler" geldiğini savunan Özdağ, şunları söyledi:

"Ekonomiyi kurtarması için kimsenin aklına gelmeyecek cin fikirleri hayata geçirmeye başladı bile. Nedir o fikirler: Zam yapmak, vergileri arttırmak, Arap ülkelerinden yardım istemek, emekliye asla zam yapmamak, enflasyonu yükseltmek, faizleri artırmak, döviz kurlarına jet motoru takmak, elde avuçta kalan varlıklarımızı kelepir fiyatına satmak için dünyayı dolaşmak, kemer pardon ümük sıkmak ve elbette dua telkin etmek. Yahu bunun için ekonomist falan olmanıza gerek yoktu ki. Çağıralım sokaktan herhangi birisini o da bunları yapabilirdi. Hatta gözlerinden ışık saçan Nureddin Nebati bakanınız bile yapabilirdi."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimlerden önce en düşük memur maaşını 22 bin lira yapacakları müjdesini verdiğini anlatan Özdağ, bu söz verildiğinde doların 19,5 lira olduğunu ve 22 bin liranın yaklaşık bin 128 dolar yaptığını kaydetti. Özdağ, "22 bin lira, 810 dolara kadar düştü. Bir başka ifadeyle maaşlar daha verilmeden yaklaşık 320 dolar yani yaklaşık 8 bin 600 lira azalmış oldu. Birkaç hafta veya birkaç gün, hatta yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Yeni öyle güzel bir ekonomi yönetimimiz var ki Allah düşman başına versin. Ya emeklilerimiz? Emeklilerimizi ölmeden mezara göndermeye yemin etmiş bir iktidar var. 7 bin 500 lira emekli aylığı alan emeklinin maaşına güya yüzde 25 zam yapmışlar ama bakın görün ki en düşük emekli maaşı yine 7 bin lira oluyor. Şaka gibi değil mi?" diye konuştu.

Pandeminin üzerinden yaklaşık iki yıl geçtiğini anımsatan Özdağ, tarım ürünü fiyatlarının tüm dünyada ciddi bir düşüşe girdiğini Türkiye'de ise "roket takmış" şekilde uçtuğunu savundu. Dünyada hızlı bir düşüşe geçen gıda ürünlerinin Türkiye'de bütün sınırları zorladığını belirten Özdağ, "Bundan birkaç sene önce 3-4 liraya aldığımız domates, bugün pazarda kaç para? 20 lirayla 40 lira arasında değişiyor. Mutfakta bir ağıt var, bu hava uzun hava ağıdı, çileli bir ağıt. Vatandaşlarımızın tenceresinde et değil dert kaynıyor. Farkında olan kim? Kimse değil." ifadelerini kullandı.

İktidardan beklentilerini de sıralayan Özdağ, "İktidardan beklentimiz şudur: Bu zamların, özellikle MTV'den akaryakıta kadar bütün bunların geri alınmasını talep ediyoruz. Emeklilere verilen zamlar yetersiz, seyyanen zamların verilmesini talep ediyoruz. Gelin bu kanunu çıkartalım." dedi.

 İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, hükümetin ekonomi politikalarındaki başarısızlığının akademi literatüründe incelenmesi gereken bir vaka olarak tarihteki yerini alacağını ileri sürdü.

Dervişoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önerisi üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada iktidarın seçim sürecinde vatandaşlara verdiği vaatleri anımsattı.

AK Parti'nin seçim propagandasının merkezine "Türkiye Yüzyılı"nı koyduğunu, milletin huzur ve refahının artacağı sözünü verdiğini aktaran Dervişoğlu, "Seçim sathında yalanlar üzerine kurulu bir propaganda ve algı yönetimiyle aydınlık bir istikbali vaat edenler, şimdi Türkiye'yi maalesef yine bir zam karanlığında uyandırdılar." diye konuştu.

Dervişoğlu, Motorlu Taşıtlar Vergisinin bu yıl içinde ikinci kez alınması ile ilgili kanunlaşan teklifin daha imzası kurumadan şimdi de akaryakıtın pompa fiyatına 6 lira birden zam geldiğini, 14 Mayıs'taki seçimden itibaren benzine yüzde 65, mazota ise yüzde 66 zam yapıldığını kaydetti.

Yumurtadan şeker ve zeytine kadar her ürüne zam yapıldığını vurgulayan Dervişoğlu, "Bu zamların arkası ne zaman kesilecek? Milletimizin çektiği bu cefa ne zaman sona erecek?" sorusunu yöneltti.

Türk milletinin devleti idare ehliyetini bir dönem daha AK Parti'ye tevdi ettiğine işaret eden Dervişoğlu, şöyle konuştu:

"Ancak bu seçim zaferi iktidar olmanın getirdiği mesuliyetleri ortadan kaldırmaz. Çünkü devlet rehavetle yönetilmez. Bilakis şu an hükümet olmanız hasebiyle daha büyük vebal ve sorumluluk altındasınız. Getirdiğiniz torba yasalarda yaptığınız tüm zamlarda topyekün harcama kalemlerinin tamamının özellikle yoksul ve orta direk, vatandaşlarımızın üzerinde büyük bir külfete dönmüştür.

Temel gıdadan, kitaptan, çocuk bezinden böylesine yüksek ek verginin alındığı bir ülkede vergiyi adil bir biçimde servetten kazanç elde eden büyük sermaye sahiplerine yayamıyorsa o ülkede iktidar, neoliberal uluslararası düzene teslim olmuştur. Eğer millet cefayı bal eğleyecekse o zaman herkes bedel ödeyecek, o zaman saray da sefa sürdürmemelidir."

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesi ülkemiz için hayati önem taşıyor" şeklinde ifadeler kullandığını aktaran Dervişoğlu, bu ifadelere bakarak ülkeyi kuşatan enflasyonla mücadelede ciddi bir programa başlanacağı umudunu taşıdıklarını ancak gelinen noktada hükümetin enflasyonla mücadeleye ilişkin bir planının olmadığını gördeklerini ileri sürdü.

"Eğer gerçekten de enflasyonla mücadele planınız varsa çıkın ve bu kürsüden kısa, orta ve uzun vadeli enflasyon programınızı açıklayın?" diyen Dervişoğlu, "Vatandaşları enflasyona ezdirmeyeceğiz" söyleminin ekonomik program değil, yalnızca Türkiye'nin gerçekleriyle örtüşmeyen sıradan bir temenni olduğunu iddia etti.

Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin ekonomi politikalarındaki başarısızlığı akademi literatüründe incelenmesi gereken bir vaka olarak tarihteki yerini alacaktır. Çünkü hem faiz yükselterek hazinenin üzerindeki yükü artıran hem de döviz kurunu kontrol edemeyerek enflasyonu azdıran dünyadaki yegane hükümetsiniz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşları maalesef kendi hükümetlerinin bilinçli politikaları sonucunda ikili bir ekonomik kıskacın içinde adeta mahsur kalmıştır.

Vatandaşlarımızın günlük hayatlarını idame ettiremediği, hane halkının en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Ek vergileri vatandaşın gelirine göre değil sermayenin talebine göre dayatan rantçı bir düzenin tahakkümü altındayız. Eğer gerçekten vicdanlı olsaydınız ek vergileri ve mali külfetleri vatandaşlarımızın gelir dağılımına göre tanzim ederdiniz. Siz zengin-yoksul demeden her bir vatandaşımızın tüketmek zorunda olduğu ne kadar mal ve hizmet grubu varsa tamamının vergi yükünü artırdınız. Yola çıkarken 'her şey Türkiye için' diyordunuz, seçim yaklaşınca 'her şey seçim' için dediniz. Şimdi ne oldu da birden 'her şey sermaye için' demeye başladınız."

Dervişoğlu, bilimsel metotlarla, ciddi ve makul bir istikrar programıyla enflasyonun üzerine gidilmesini ve Türk milletinin bu enflasyon belasından bir an önce kurtarılmasını istedi.

MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, depremlerin ertelenemez maliyetinin, ekonomide ilave tedbirler alma zaruretini ortaya çıkardığını belirterek, "Depremlerin yol açtığı felaketin ekonomik etkilerinin devletimizin kudreti ve milletimizin desteğiyle hızla ortadan kaldırılması için olağanüstü bir gayret gösterilmektedir." dedi.

Aksu, Genel Kurulda, CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önergesi üzerinde MHP Grubu adına konuştu.

Önergenin, kısa süre önce TBMM'de kabul edilen kanunlara ilişkin olduğunu anlatan Aksu, söz konusu yasaların, depremlerin yol açtığı ekonomik kayıpların telafisine, yeniden inşa ve ihya ile yaraların sarılmasına, çalışan ve emeklilerin maaşlarında iyileştirmelere ilişkin bazı düzenlemeleri içerdiğini söyledi.

Türkiye ekonomisinin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin uygulandığı son 5 yılda, ortaya çıkan birçok olumsuz gelişmeye rağmen büyüdüğüne işaret eden Aksu, şunları kaydetti:

"Bu süre içinde vatandaşlarımızın alım gücünü enflasyona karşı korumaya dönük politikaların uygulanmasına da devam edilmiştir. Terörle mücadelede destan yazılmış, diplomaside önemli bir aktör haline gelinmiş, etrafımızdaki ateş çemberine rağmen Türkiye, huzur ve güven adası olmuştur. Ancak depremlerin ertelenemez maliyeti, ekonomide ilave tedbirler alma zaruretini ortaya çıkarmıştır. Depremler, 120 bin kilometrekarelik bir alanda Türkiye'nin tarımsal ve sanayi üretimin yoğun olarak yapıldığı 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı doğrudan etkileyerek büyük bir yıkıma neden olmuştur. Yarım milyondan fazla bina zarar görmüş; ulaşım, iletişim ve enerji altyapısı zarara uğramış, önemli maddi kayıplar oluşmuş aynı zamanda 50 binden fazla insanımız hayatını kaybetmiştir. Depremlerin yol açtığı felaketin ekonomik etkilerinin devletimizin kudreti ve milletimizin desteğiyle hızla ortadan kaldırılması için olağanüstü bir gayret gösterilmektedir."

Aksu, depremlerin ardından, ek bütçeden 527,3 milyar lira afete dönük ödenek ayrıldığını, 2023 yılında diğer ödenek imkanları da dikkate alındığında deprem zararlarının giderilmesi amacıyla sadece bu yıl bütçeden 762 milyar lira harcama yapılmasının öngörüldüğünü de söyledi.

MHP'li Aksu, alınan bazı tedbirlerle depreme bağlı finansman ihtiyacının bir kısmının karşılanmasının mümkün hale geldiğine dikkati çekerek, "Önceliğimiz, asrın felaketi depremin yaralarının bir an önce sarılması, deprem bölgesinde hayatın normalleşmesidir." dedi.

Memur ve emekli maaş artışlarına yönelik düzenlemeleri anımsatan Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ayrıca Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin gündeme getirdiği emekli aylıklarının iyileştirilmesi ihtiyacına dönük olarak Sayın Cumhurbaşkanımız dün kabine toplantısı sonrası emekli maaşlarıyla ilgili bir huzursuzluğun ortaya çıktığından bahisle hiç kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza gösterilmeyeceği, bunu da geciktirmeden yılbaşı civarında neticeye ulaştırmayı planladıklarını açıklamıştır. MHP olarak arzumuz, emekli aylıklarında yapılacak artışın gerçekleştirilmesi, tüm vatandaşlarımızın hayat pahalılığı karşısında korunması ve gelirlerinin onları enflasyona ezdirmeyecek seviyede tutulmasıdır."

İsmail Faruk Aksu, üreten, istihdam yaratan, üretilen değerden herkesin adil pay almasını mümkün kılan ve gelir dağılımını adaletli hale getiren nimet ve külfetin bütün kesimlerce hakça paylaşımına dayanan bir ekonomik ve toplumsal düzenin tesis edilmesini öngördüklerine dikkati çekerek, "Bu doğrultuda, devletin kamu giderlerini karşılamada temel gelir kaynağı olan vergileri herkesin mali gücüne göre ödemesini ve buna ilişkin düzenlemelerin yapılmasını gerekli görüyoruz. Kamu harcamalarında israf ve usulsüzlüğün önlendiği, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alındığı ve bunlara yönelik yapısal tedbirlerin devreye konulduğu bir mali yapıyı hedefliyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.

MHP'li Aksu, işçinin, memurun, esnafın, emeklinin, çiftçinin, sanayicinin, bakıma muhtaç insanların her şartta yanında olmayı sürdüreceklerine işaret ederek, milletin her sorununun kendilerinin sorunu, bu sorunlara çare ve çözüm bulunacak adresin ise TBMM olduğunu söyledi.

Aksu, Hükümet ve TBMM'nin, tüm vatandaşların sorunlarına hakkaniyetle çözüm oluşturabilecek önlemleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da almaya devam edeceğini; bu nedenle CHP'nin önerisini desteklemediklerini dile getirdi.

Öte yandan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Genel Kurul çalışmalarına katıldı.

 TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önergesi kabul edilmedi.

TBMM Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplanan Genel Kurulda, CHP'nin "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önergesinin ön görüşmeleri tamamlandı.

Siyasi parti grupları adına yapılan konuşmaların ardından, genel görüşme açılıp açılmaması, Genel Kurul'un oyuna sunuldu. Yapılan oylamada, önerge kabul edilmedi.

 Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, "Toplumun yüzde 50'sinden fazlasının asgari ücretle çalıştığı Türkiye'de insanlar en temel ihtiyaçlarını borçlanarak karşılamak durumunda kalıyor." dedi.

Genel Kurulda, CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması" önergesi üzerindeki müzakerelerde Yeşil Sol Parti Grubu adına konuşan Beştaş, iktidarın, savaş politikaları sebebiyle halkın kursağından, cebinden, buzdolabından para kısmaya devam ettiğini ileri sürdü.

Vergilerde yapılan artışın hızla mal ve hizmet fiyatlarına yansıdığını, gıdadan giyime, barınmadan ulaşıma kadar her şeyin zamlandığını belirten Beştaş, "Akaryakıt fiyatlarına defalarca zam yapıldı. Özellikle akaryakıttan alınan ÖTV'ye yönelik artış sonrası benzinde tek kalemde 5 lira artış oldu. Akaryakıta yapılan zamlar nedeniyle uçak fiyatları, otobüs fiyatları artıyor, çiftçi tarım yapamıyor, hayvancılık yapamıyor. Hayatın her alanı A'dan Z'ye zamlanıyor." dedi.

Beştaş, değer-fiyat bariyerinin kırıldığını ve sonuç olarak fiyat istikrarının yok olduğunu ileri sürerek Türkiye'nin bir buhran dönemi yaşadığını savundu.

İktidarın, enflasyonu küresel bir sorun gibi yansıttığını ancak bunun inandırıcı olmadığını öne süren Beştaş, Türkiye'nin geçim derdi sıralamasında OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer aldığını iddia etti.

Son yıllarda işsizliğin arttığını, emeğin değersizleştiğini, güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığını savunan Beştaş, şunları kaydetti:

"Artık tencereler kaynamıyor, sepetler boş kalıyor. Şu sıralar insani koşullarda barınma sorunu da çıktı. Normal bir evde yaşamak artık bir lüks haline geldi. Emekçilere verilen zamlar, kaşıkla verilip kepçeyle geri alınıyor. Toplumun yüzde 50'sinden fazlasının asgari ücretle çalıştığı Türkiye'de insanlar en temel ihtiyaçlarını borçlanarak karşılamak durumunda kalıyor. Türkiye yurttaşları mutsuz diyeceğim de mutluluk bir lüks olarak kalıyor. Sadece mutsuzluk değil açlıkla boğuşuyor, yarınını göremiyor."

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "Evet akaryakıtta zam yaptık ama hala Avrupa'nın en ucuz akaryakıtı bizde." dediğini anımsatan Beştaş, Şimşek'in bu söylemi karşısında sadece "Pes" diyebildiğini söyledi.

"İktidar pişkinlikte zirve yapmış durumda." diyen Beştaş, şöyle devam etti:

"Benzini, yapılan zamlarla bir gecede 28 liradan 34 liraya çıkaran iktidar, sonra da çıkıp 'Akaryakıt Avrupa'nın en ucuzu.' diyor. İktidar halkın ekonomiyi bilmediğini sanıyor ya da alay ediyor. Bence alay ediyor. Her şey ortada. Kimseyi kandıramayacaksınız. Avrupa'da ortalama ücretle yaklaşık ayda 40 depo benzin alınabilirken Türkiye'de ortalama ücretle sadece 5 depo alınabiliyor. Bu kıyası sizler de yapabiliyorsunuz. Pandoranın kutusu açıldı ve bunu gizleyemiyorsunuz. Bu kutunun içinde yoksulluk ve sefalet var. Hayat pahalılığı tavan yapmış, yoksulluk sınırı 40 bin liraya dayanmışken sermaye sınıfı karlarına kar eklemeye devam ediyor. Bu zamlara alışmayacağız, bunun karşısında susmayacağız."

CHP Grup Başkanı Özgür Özel, "Saray rejimi 'ben yaptım, ben ettim, ben yedim, hesabı garibanlar ödesin' diyor. Biz bu garibana hesap ödeten, yoksulu bir kenara iten anlayışı kökünden reddediyoruz." dedi.

Özel, TBMM Genel Kurulunda, partisinin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması"na yönelik önergesinin ön görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, Lozan Barış Antlaşması'nın 100. yıldönümü dolayısıyla Atatürk ve İsmet İnönü'yü minnet ve rahmetle andıklarını söyledi.

Özel, cezaevinde bulunan Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay ve gezi tutukluları ile iktidarı rahatsız ettikleri için tutuklandıklarını öne sürdüğü Merdan Yanardağ ve diğer gazetecileri de selamladığını belirtti.

İktidarın yanlış politikaları sonucunda yaşattığı büyük ekonomik buhranın ve seçim ekonomisinin sonuçlarını tartışmak için "tatil zamanı değil, Meclis zamanıdır" diyerek TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırdıklarını ifade eden Özel, Meclisin tatile girmesine karşı olduklarını; kamu emekçilerinin, plaza çalışanlarının, apartman görevlilerinin, çiftçilerin, mühendislerin, işçilerin ve emeklilerin sorunlarına çözüm beklediğini kaydetti.

Seçimlerin ardından bir hafta içerisinde iktidarın, torba yasa ve ek bütçe yaptıktan sonra Meclisi tatile soktuğunu aktaran Özel, "Bugün yoklamaya girmeyip görüşmeler başlayamasın diye dışarıda beklediniz. Size verilen maaşlar maaş mıdır? Bunu hak ediş mi sanıyorsunuz? Siz millet için icap ettiğinde gidin, günü geldiğinde buraya gelin diye verilen, tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan her bir kuruşla uçaklara, araçlara binerek buraya geldiniz ama o yetimin hakkı konuşulmasın diye kuliste beklediniz. Biz Meclisi açınca da koşarak içeri geldiniz." diye konuştu.

Özel, iktidar cephesinin Mecliste çalışmalara devam edilmesi yönündeki önergeye 'hayır' oyu vereceğinin altını çizerek, "Milletimize şikayet ediyoruz. Bu tutum, söz verip de tutmadıklarının göstergesidir." dedi.

Seçimlerin hemen ardından motorlu taşıtlar vergisinin ikiye katlandığını, kurumlar vergisinin, KDV oranlarının ve harçların arttırıldığını dile getiren Özel, seçimlerden sonra akaryakıt fiyatlarına toplamda yüzde 81 oranında zam yapıldığını dile getirdi. Özel, "İsyan eden, laf atan, kaşını kaldıran haklı, onun suçu yok. Onun suçu bütün yetkiyi bir kişiye vermiş ve ona tabi olmakta." ifadelerini kullandı.

Özel, iktidarın seçimden önce gençlere 10 GB internet verileceği, telefon ve bilgisayar alımlarında vergi muafiyeti getirileceği ve kamuya ilk atamalarda mülakatın kaldırılacağı sözlerini verdiğini ancak bunları gerçekleştirmediğini söyledi. Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle ek bütçe yapıldığını anımsatan Özel, şunları kaydetti:

"Torba yasayla birlikte toplam 1,9 trilyon lira ilave para toplanacak. Kimden? Memduh amcadan, Sadriye teyzeden, Abdullah enişteden, Hasan'dan, Ayşe'den, Rabia'dan, Fadime'den... Gerekçe, asrın felaketi deprem. Depreme gidecek para 527 milyar lira. Toplanacak paranın yüzde 27'si depreme, geri kalanı sizin iş bilmez, liyakatsiz ya da seçim ekonomisine dayalı kötü yönetimimizin sonundaki borçlara gidecek. Dört liranın bir lirası depremzedeye, dörtte üçü saray rejimine gidiyor. Saray rejimi 'ben yaptım, ben ettim, ben yedim, hesabı garibanlar ödesin' diyor. Biz bu garibana hesap ödeten, yoksulu bir kenara iten anlayışı kökünden reddediyoruz.

Başımız dik, dimdik ayaktayız. Kimsesizlerin kimsesiyiz, yoksulların, işsizin, kadınların, gençlerin yanındayız. Kimsesizlerin kimsesi olmaya, yoksulların yenilen haklarını savunmaya, esnafından memuruna, çiftçisinden emeklisine, bugünler olmasın diye bize oy verip buraya yollayanların haklarını sonuna kadar savunmaya, tatil yapanların keyfini bundan sonra da sıkça kaçırmaya, tatil yapamayanların, karnını doyuramayanların, çocuğunun yüzüne bakamayanların haklarını aramak için buradayız. Meclis'te, sokakta, meydanda, Akbelen'de, Silivri'de de mücadele edeceğiz. Bu milleti size ezdirmeyeceğiz."

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, "Türkiye, OECD ülkeleri içinde vergi yükü en düşük ülkelerden birisi. AK Parti olarak vergi yükünü ve kompozisyonunu önümüzdeki dönemde mali disiplinden asla taviz vermeden, milletimizin menfaati ve ekonomik hedeflerimiz doğrultusunda belirleyeceğiz." dedi.

Güler, TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması"na yönelik önergesinin ön görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, CHP Grup Başkanı Özgür Özel'in Meclis'in tatile girmesine yönelik eleştirilerine yanıt verdi.

Özgür Özel'in çok heyecanlı olduğunu ifade eden Güler, "Zannedersiniz ki; 27. Yasama Döneminde 310 kanun çıkarmışız ve bunların hepsinde bilfiil karar yeter sayısı, yoklama yeter sayısı istememiş, 'Meclis sürekli çalışsın' demiş. Salı, çarşamba, perşembe günleri Meclis'i bir şekilde yoklama yeter sayısı olmadığı için kapanması zaruret arz ettiği için kapanmış. Kim yapmış? Yoklama yeter sayısını kim istemiş? Hani çok çalışma istiyorsunuz ya. Yoklama yeter sayısı isteyenler, yoklamaya girmiyor." diye konuştu.

Güler, "Size rağmen, Cumhur İttifakıyla beraber omuz omuza, 27. Yasama Döneminde uluslararası sözleşmeler dahil 310 kanuni düzenlemeyi hayata geçirdik." dedi.

Meclis İçtüzüğüne göre Meclis'in 1 Temmuz'da tatile girdiğine işaret eden Güler, Meclisin 1 Temmuz'dan sonra çalışmaya devam etmesine yönelik AK Parti Grubu'nun verdiği önergeyi CHP'nin reddettiğini anımsattı.

Genel seçimin ertesi günü AK Parti'de yerel seçim çalışmalarının başladığını kaydeden Güler, "Biz tatilde değiliz, seçim bölgesindeyiz. Arkadaşlarımız şu anda seçim bölgelerinde aziz milletimizi dinliyorlar. Ekim ayıyla beraber aziz milletimizin her türlü beklentisini karşılayacak kanuni düzenlemeyi hayata geçireceğiz." ifadelerini kullandı.

Abdullah Güler, 1980 Anayasası'ndan bugüne kadar 52 defa Meclis'in olağanüstü toplandığını belirterek, bunlardan 6'sının "Olağanüstü toplantı yapılarak, genel görüşme açılmasını zorunlu kılacak acil bir durumun olmadığı" gerekçesiyle cevapsız bırakıldığını veya reddedildiğini bildirdi.

En düşük memur maaşının 22 bin 17 liraya çıkarılmasını, emekli aylıklarına yüzde 25 zam yapılmasını, bazı vergi artışlarını öngören kanun teklifinin komisyon ve Genel Kuruldaki görüşmelerinde ÖTV ve KDV artışlarına ilişkin hususların tamamının görüşüldüğünü dile getiren Güler, "Tamamı değerlendirilen bu hususta hangi acil durum gündeme geldi de bu olağanüstü toplantı ihtiyacı doğdu?" diye sordu.

Meclis'in 27. Yasama Döneminde 310 kanuni düzenleme yaptığını, 10 bin saatin üzerinde çalışma yaptığını kaydeden Güler, "Çalışkan, işinin ve gündeminin hakimi bir Meclis vardır. Arkadaşlarımızı tatildeymiş gibi itham etmeyelim. Gerçi 'tatil' deyince 'Kişi kendinden bilir işi' diye bir atasözümüz vardır." ifadelerini kullandı.

"Tatil" deyince milletin hafızasında bir şeyler oluştuğunu ifade eden Güler, "Mesela depremde tatile nasıl gidilebilir? Mesela yangın ve sel felaketi olmuş; kar yolları kapatmış, tatile nasıl gidilebilir? Bunun cevabını milletimiz çok iyi biliyor." dedi.

Cumhur İttifakı milletvekillerinin tatilde olmadığını dile getiren Güler, "Sosyal medya hesapları açık kaynaktır, izlenebilir. Ancak kimlerin tatilde olduğu kimlerin yatlarda, katlarda gezdiği de belli. Şunu da söyleyeyim; milletvekilleri robot değildir, tatil de çok insani bir haktır. İnsani bir ihtiyacı, kanunlarda yer almış bir ihtiyacı sanki özel bir durummuş gibi anlatmanızı ayıplıyorum." diye konuştu.

CHP Grup Başkanı Özel'in, cezaevinde bulunan bazı gazetecilerden bahsettiğini belirten Güler, "Cezaevinde olan basın mensuplarını düşünürken, belediyelerden, partilerden maaşa bağlanan basın mensuplarıyla ilgili bir açıklamanız olacak mı? Hazin bir belge yayınlandı. Yıllık kaç milyon TL ile bir televizyonla anlaşma yapıldığına dair bir belge yayınlandı. 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramında buna da bir cevap verilebilirdi herhalde." değerlendirmesinde bulundu.

"Bu protokolü yaparken de keşke açıkça ifşa etseydiniz" diyen Güler, "Belediyelerden maaş alanları da açıklarsanız çok memnun oluruz." dedi.

AK Parti Grup Başkanı Güler, 2028 yılı sonunda 1,5 trilyon dolar milli gelir büyüklüğüne, 16 bin dolarlık kişi başı gelir düzeyine ulaşmayı, toplam istihdamı 38 milyona yükseltmeyi, işsizlik oranını yüzde 7'nin altına indirmeyi, ihracatı en az 400 milyar dolara yükseltmeyi, enflasyonu tek haneli rakamlara indirmeyi, TL cinsi tasarrufları artırmayı hedeflediklerini bildirdi.

Verginin, gelir dağılımından, mal ve hizmetlerin fiyatlarını belirlemeye kadar pek çok alanda etkili bir maliye politikası aracı olduğunu belirten Güler, birçok ülkede vergilerin ülke şartlarına göre çeşitlilik gösterebileceğini söyledi.

Depremin ülke ekonomisine ve kamu maliyesine ciddi bir yük meydana getirdiğini kaydeden Güler, "Depremin oluşturduğu mali etkilerin bir kısmını telafi edebilmek adına vergi düzenlemelerinin yapılması zaruret oluşturmuştur. Depremin yol açtığı maliyetleri bir miktar azaltmak ve bütçe disiplinini yeniden tesis etmek amacına yönelik olarak alınan gelir tedbirlerimiz, ayrıca enflasyonla mücadelede, para politikasıyla maliye politikası arasındaki eş güdümü güçlendirmemize katkıda bulunacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde vergi yükü en düşük ülkelerden biri olduğunu dile getiren Güler, "AK Parti olarak vergi yükünü ve kompozisyonunu önümüzdeki dönemde mali disiplinden asla taviz vermeden, milletimizin menfaati ve ekonomik hedefler doğrultusunda belirleyeceğiz." dedi.

CHP ve Saadet Partisi'nin, TBMM Genel Kurulunun çalışmalarına devam etmesine ilişkin önergesi kabul edilmedi.

DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, CHP'nin, "KDV ve ÖTV oranlarının yükselmesi ve temel ihtiyaç üzerindeki fiyat artışı nedeniyle oluşan sorunlara çözüm bulunması amacıyla genel görüşme yapılması"na yönelik önergenin ön görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, "hükümetin kemer sıkmamak için vatandaşın boğazını sıktığını" öne sürdü.

Son alınan kararlarla temizlik ürünlerinden elektronik cihazlara kadar pek çok kalemde katma değer vergisinin artırıldığını belirten Dalgın, noter ve pasaport gibi harç bedellerinin de yükseltildiğini söyledi.

Dalgın, "Millete ceza kesildi, hayat daha da pahalı hale getirildi. Devletin parası yoktur. Para milletin parasıdır. Vergi artırarak vatandaşın cebini yakmak veya borç alarak yarınlarımızın üzerine ipotek bindirmek en son kullanılması gereken çözümlerdir. İlk adım kamuda tasarruftur. Görüyoruz ki hükümetin gündeminde tasarruf yok, vergi var. Ekonomideki başarısızlığın tüm külfeti, orta direğin üzerine yükleniyor. Milletimizin çimentosu, demokratik hukuk devletinin garantörü, sağlıklı kalkınmanın dinamosu orta direk her gün eriyor." dedi.

Meclis Başkanvekili Adan, daha sonra siyasi partilerin grup başkanvekillerine yerinden söz verdi.

Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, Meclis'in çalışmalarına devam etmesi gerektiğini belirterek "Meclis'in üç aylık sınırı bir hak gibi kullanmasını doğru bulmuyoruz, bu keyfi tutuma itiraz ediyoruz. Biz 28. Dönem milletvekilleri olarak tarihe geçelim, bu konuyu düzeltelim, Parlamentonun sürekliliğini, milletin hukukunu, parlamentonun itibarını koruma adına burada bir düzenleme yapalım, bu tatili kısaltalım. Biz burada tatil yapmaya değil, milletin sorunlarını çözmeye geldik." diye konuştu.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta ise Türkiye ekonomisinin çok ciddi bir sıkıntı içinde olduğunu, milletin fakirlik içinde yaşadığını ileri sürdü.

Ekonomideki sıkıntıların hükümetin yanlış politikaları sonucunda ortaya çıktığını iddia eden Usta, "Türkiye ekonomisi laboratuvar, Türk milleti de kobay değildir. Meclisin bu kadar uzun tatil yapması yanlıştır. Gelin beraber Türkiye'nin sorunlarını çözelim. Türkiye'nin sorunları çok ağırlaştı. Meclisin böyle bir dönemde bu kadar uzun süre tatile girmesi yanlıştır." ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da AK Parti'nin ortağıyla birlikte meclisin çalışmaması için gayret sarf ettiğini iddia etti. Beştaş, hükümet grubunun bu kadar büyük bir problem olan zam gerçeğini hissetmediğini ileri sürdü.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler'in "Bizlerin tatile ihtiyacı var, çocuklarımız karne aldı, onların da hakkı var." şeklinde ifadeler kullandığını aktararak, "İşçinin, emeklinin, memurun tatil hakkı yok mu? O yüzden Meclis'in toplanmasını istedik. Ayrıca 75 güne gerek yok. Eğer Meclis çalışmaya devam ederse zalimce gelen zamlar kaldırılırsa rahatça tatile gidersiniz. Sorun bizim tatil yapıp yapmamız değil, sorun milyonlarca vatandaşın bırakın tatili evine ekmek götüremeyecek durumda olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ise "Ben 'tatil yapmak ayıp mı?' dedim, tatil yapmaktan bahsetmedim. Ben tatilde seçim bölgeme gideceğim. Milletin hafızasına bakarsanız kimlerin tatil yaptığını bilirsiniz. Depremde, selde, karda yağışta kimlerin tatile gittiğini bilirsiniz." dedi.

CHP ve Saadet Partisi'nin, TBMM Genel Kurulunun çalışmalarına devam etmesine ilişkin önergeleri kabul edilmedi.

Meclis Başkanvekili Celal Adan, içtüzük gereğince birleşimi 1 Ekim Pazar günü Saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.

AKP VE MHP OYLARI İLE REDDEDİLEN TBMM'NİN ÇALIŞMASI ÖNERGESİNİN TUTANAKLARI İÇİN TIKLAYIN!

AÇIK OYLAMA SONUÇLARI İÇİN TIKLAYIN!

Kaynak : wwww.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları