TBMM Genel Kurulu, terör gündemi ile toplandı
TBMM Genel Kurulunda, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki terör saldırıları ve terörle mücadeleye ilişkin hükümet bilgilendirmesi üzerine siyasi parti grupları söz aldı.
Saadet Partisi Grup Başkanı ve Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ, TBMM Genel Kurulunda, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki terör saldırıları ve terörle mücadeleye ilişkin hükümet bilgilendirmesi üzerine grubu adına söz aldı.
Terörün her türlüsüne lanet okuyan Özdağ, "Bu terör, 40 yılı aşkın bir süredir hep aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuç elde edilemediği için mi bitirilmiyor?" sorusunun cevaplandırılması gerektiğini söyledi.
Özdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın terör saldırısı sonrasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile telefonda görüştüğünü hatırlatarak, "Cumhurbaşkanı, terör saldırısından sonra sadece iki parti liderini aramıştır. Onları araması doğru bir şeydir ama Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanını neden aramamaktadır? Saadet-Gelecek grubunun genel başkanları neden aranmamaktadır? Burada 15 parti var. 15 partinin genel başkanları neden aranmamaktadır?" sorularını yöneltti.
-"Mesele sadece bir güvenlik meselesi de değildir"
Şehit haberlerinden sonra yapılan açıklamaların, ruhsuzluğunun, tekdüzeliğinin, değişmeyen klişelerin sadece öfkeyi artırdığını söyleyen Özdağ, klişe haline gelmiş bildirilerin, retorik söylemler ve sorumluluğu kendinden başka herkese yükleyen ikiyüzlü gayretkeş beyanların, terörü beslemekten, ona yol verip cesaretlendirmekten öteye bir işe yaramadığını söyledi.
Terörün birçok ülkenin sorunu olduğunu, özellikle etnik terörün beslendiği sosyolojik bir taban olduğunu ifade eden Özdağ, şöyle devam etti:
"Örgütü taşere eden uluslararası güçleri, devletleri es geçmeyelim. Ayrıca bu yapıların ideolojik bir yanı var ki bununla mücadele etmek ciddi bir kararlılık ve hazırlık gerektirir. Bu mesele sadece bir güvenlik meselesi de değildir. Ekonomik bir meseledir, sosyal ve kültürel bir konudur. Tarihi ve sosyolojik kodları ve gerçeklikleri vardır, heleki etnik terörün, dayandığı toplumsal bir tabanı da vardır. Bütün bir toplumun topyekün hissetmesi gereken bir acı ve dolayısıyla bizatihi milletin katılımının yani 85 milyonun beraberce bu mücadelenin içerisinde olması gerekmektedir."
Özdağ, terörle mücadele konusunda bir şey yapmak yerine yapıyormuş gibi görünmekten vazgeçilmesini istedi.
- "Öfkelerimizle müzakere edemeyiz"
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya da TBMM'nin Orta Doğu'nun ve Türkiye'nin içine çekilmek istenilen çatışmalı, kaos sürecinin farkına varması gerektiğini söyledi. Kaya, yaşanan süreçte TBMM'nin aklıselim ve sağlıklı şekilde müzakere etme mecburiyetinin olduğunu belirterek, öfke, hırs ve intikam duygularıyla bu konuların müzakere edilemeyeceğini kaydetti.
Türkiye'nin terör ve teröristle mücadelesinin uluslararası bir boyut kazandığını ifade eden Kaya, sınır güvenliği, düzensiz ve kontrolsüz göç konularına değindi. Kaya, "Bir taraftan mazlumlarla dayanışırken bir taraftan da düzensiz göç sebebiyle ülkemizin maruz kalacağı bu Orta Doğululaştırma sürecine dikkatlerinizi çekmek istiyorum." ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, geçmişte olduğu gibi Türk milletinin hep birlikte bir millet olma şuurunun, Gazi Meclis eliyle tüm dünyaya duyurulması gerektiğini belirterek "(İmza atmak şehit vermemizi engellemiyor) diyenler, Türk milletinin ve TBMM'nin iradesini küçümseyenlerdir." dedi.
Dervişoğlu, TBMM Genel Kurulunda, Pençe-Kilit Harekat Bölgesi'ndeki terör saldırısı ve gelişmelerle ilgili yapılan bilgilendirme üzerine, İYİ Parti Grubu adına söz aldı.
Meclisi bilgilendiren Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a teşekkür eden Dervişoğlu, "Türk milletinin vatanına, istiklaline, istikbaline, hürriyetine ve Türk devletinin bekasına kastedenlerin akıbetini tarih yazıyor. Herkesi buradan uyarıyor ve tarihten ders çıkarmasını tavsiye ediyorum." ifadelerini kullandı.
Terörün bir yıldırma ve baskı unsuru haline getirilerek bölgenin siyasi, iktisadi ve sosyal istikrarsızlığa sürüklenmesine izin verilmeyeceğini kaydeden Dervişoğlu, "Kahraman Türk ordusu, Türkiye'nin güney sınır hattında oluşturulmak istenen terör koridoruna mukavemet gösterdikçe ve bu bölgedeki terör unsurlarını yok ettikçe, emperyalizmin ve onun maşası olan PKK terör örgütünün tabii hedefi olacaktır." diye konuştu.
Irak ve Suriye'nin ardından bir sonraki hedefin İran olacağını, onu da dört parçalı terör devleti projesinin son aşaması olan Türkiye'nin izleyeceğini kaydeden Dervişoğlu, bunun gerçekleşmemesi için gereken inisiyatifin, devletin yetkili organları eliyle büyük Türk milleti adına alınması gerektiğini söyledi.
Dervişoğlu, "Türk milletinin istiklalinin ve egemenliğinin ilanihaye var olması için tek bir seçenek vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güney sınırlarının emperyalizm destekli terör unsurlarından arındırılmasıdır." görüşünü dile getirdi.
Bu sebeple İYİ Parti olarak, Irak-Suriye tezkeresine "evet" oyu verdiklerini anlatan Dervişoğlu, "Irak-Suriye tezkeresine 'hayır' oyu vermek demek, 'Türk Silahlı Kuvvetleri Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinden geri çekilsin ve tüm bu bölge PKK terör örgütünün kontrolüne geçsin' demektir. Onun için kimse İYİ Partiyi gerek Irak-Suriye tezkeresine verdiği destekten dolayı gerekse teröre karşı ortaya koyduğu güçlü iradeden dolayı, iktidarın sırasına ve tarafına geçmekle isnat etmeye kalkışmasın. İYİ Parti olarak elbette tarafız. Türk milletinden ve Türkiye'nin milli menfaatlerinden yanayız." değerlendirmesinde bulundu.
- "Terör propagandasının hiçbir türlüsüne müsaade edilmemeli"
"İYİ Parti, çözüm sürecinin failleriyle, Türkiye'yi bir sığınmacı hendeği haline getirenlerle, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel ilkelerine hasımlık edenlerle aynı safta olmayacaktır." diyen Dervişoğlu, "İYİ Parti, gece gündüz sıraya geçerek 'Apo'nun heykelini dikeceğiz' diyenlere selam gönderenlerle; sırtını PKK'ya yaslayanlar ve onlarla herkesin gözü önünde açık ve şeffaf bir şekilde ortak hareket edenlerle; PKK'yı bir terör örgütü olarak görmeyen sözde siyasi yapılara meşruiyet kazandırmaya çalışanlarla aynı safta olmayacaktır." dedi.
Sadece dışarıda değil, içeride de terör propagandasının hiçbir türlüsüne müsaade edilmemesi gerektiğini ifade eden Dervişoğlu, "İstiklal Savaşı'na riyaset eden ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Gazi Meclisin çatısı altında alenen terör propagandasına müsaade edildiği müddetçe terörle mücadelede eksik ve yetersiz kalınacağı aşikardır." ifadelerini kullandı.
Terörü övmenin, terörist başına güzellemeler yapmanın "demokrasi" olmadığının altını çizen Dervişoğlu, "TBMM'de bu kürsü de dahil olmak üzere hiçbir kürsü terör övücülüğünün ve terörist seviciliğinin aracı olarak kullanılamaz. Her kim ki bu Gazi Mecliste, teröristlerin hain eylemlerinin kirli emellerine kendisini alet ederse, vatanımızın birliğine ve bölünmez bütünlüğüne kastederse, bunun bedelini ödemelidir ve ödeyecektir." diye konuştu.
- "Türk milletinin düşmanıysanız, düşman gibi muamele göreceksiniz"
"Bir taraftan sırtını eli kanlı terör örgütünün şiddet eylemlerine dayayan, diğer taraftan dönüp sözde barış ve demokrasi havariliği yapan iki yüzlülere ve etnik bölücülere buradan sesleniyorum; Türk milletinin düşmanıysanız, düşman gibi muamele göreceksiniz." ifadelerini kullanan Dervişoğlu, "Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğümüze kastetmeye niyetliyseniz bunun bedelini ağır bir şekilde ödeyeceksiniz. Her kim ki bir yandan terör örgütünün şiddet faaliyetleri karşısında sus pus oluyor, diğer yandan gelip de burada barış ve demokrasi havariliği yapıyorsa biliniz ki onlar, iki yüzlü kirli bir siyasetin maşası olmuşlardır." değerlendirmesinde bulundu.
Pençe Kilit Harekatı bölgesi başta olmak üzere kahraman Türk Ordusuna yönelik yoğunlaşan bu saldırıların hem bir iç muhakemeyi hem de doğru durum tespitiyle birlikte etkili çözüm iradesinin ortaya konulmasını zaruri kıldığını dile getiren Dervişoğlu, "Geçmişte olduğu gibi Türk milletinin hep birlikte bir millet olma şuurunun, Gazi Meclisimiz eliyle tüm dünyaya duyurulması gerekmektedir. 'İmza atmak şehit vermemizi engellemiyor' diyenler, Türk milletinin ve TBMM'nin iradesini küçümseyenlerdir. Elbette irade beyanı her şey değildir ama her şeyin başlangıcı irade beyanıdır. Açıkça söyleyin; her türlü siyasi beklentiyi ve taassuplarınızı aşarak terörle mücadeleden yana mısınız, yoksa değil misiniz?" diye sordu.
MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, "Son hain saldırılarda açıkça görüldüğü gibi bıçak kemik seviyesini de aşmış, buna mukabil vatanımızı ve milletimizi hedef alan her türlü kötülük, misliyle karşılık bulmuş ve bulmaya devam edecektir." dedi.
Aydın, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki terör saldırıları ve terörle mücadeleye ilişkin hükümet bilgilendirmesi üzerine, MHP Grubu adına söz aldı.
Harekat bölgesinde şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, başta aileleri ve yakınları olmak üzere millete başsağlığı dileyen Aydın, etnisite ve inanç odaklı özgürleştirme plan ve projelerinin, herhangi bir barış, huzur ve kalkınma sağlamadığı gibi bundan sonra da sağlamasının mümkün olmayacağına işaret etti.
Yüzyılı aşan bir süredir gizli işbirlikleri veya müesses nizam ilkeleri gereği milleti ve onun kurumsal çatısı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni benzer bir senaryo gereği, kadim Anadolu toprağından atma girişimlerinin ham hayalden öteye geçmediğini söyleyen Aydın, "Cumhuriyetimizin banisi aziz Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinde özce ve özetle ifade ettiği gibi; şartların ve imkanların en kısıtlı olduğu dönemlerde bile yüce Türk milletinin kurumsal tüm donanımıyla güçlü Türk devlet yapısı, her türlü plan, senaryo ve tuzakları bozacak kararlılık ve kabiliyettedir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bu uluslararası müesses nizamlara karşı sesini-soluğunu, kuvvetini-kudretini açıktan dile getirmekle kalmadığını, "Dünya sizden büyüktür" ve "Tek galip Allah'tır" ilahi hükmünü yüzlerine haykırarak, hem istiklal ve egemenliğini muhafaza ettiğini hem de tüm mazlum milletlerin duygu ve düşüncelerine tercüman olduğunu ifade eden Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bölgesinde ve küresel ölçekte meydana gelen kaos, kriz ve savaşlarda, barıştan yana tavrın yegane savunucusu olarak inisiyatif alan Türkiye'nin, Ankara merkezli bu kutlu yürüyüşünü akamete uğratmaya çalışanların, her türlü kirli tuzak, plan ve senaryoları boşa çıkarılmıştır. Bugün kararlı bir mücadele azmiyle aziz milletimizin varlığına, birliğine ve dirliğine musallat olmuş her türlü terörün yurt içinde bitme noktasına getirilmesi ile Batı'nın müesses nizam muktedirleri bu defa yaklaşık bin 500 kilometrelik güney sınırımızda bir 'teröristan' oluşturma düşüncesiyle yaratıp, vekalet verdikleri canilerle hız kesmeye çalışmaktadırlar. Fakat bütün bunlar beyhude çabalardır. Çünkü artık cin şişeden çıkmış, maskeler düşmüş, kimin kiminle beraber olduğu aleniyet kazanmış ve bütün bu hain planlar ortalığa serpilmiş, yani güneş balçıkla artık sıvanamamaktadır. Dahası son hain saldırılarda açıkça görüldüğü gibi bıçak kemik seviyesini de aşmış, buna mukabil vatanımızı ve milletimizi hedef alan her türlü kötülük, misliyle karşılık bulmuş ve bulmaya devam edecektir."
- "Fıtratımızda da ilkelerimizde de zerre miskal değişme olmamıştır"
MHP'li Aydın, dün Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, ticari ve ekonomik yaptırımlar, siyasi ve askeri ambargolar gibi klasik yöntemlere başvuranların, bugün Haçlı ruhuyla kutsal kitaba ve mabetlere saldırılarla Türk ve İslam karşıtlığını hortlatma girişimleri gibi ucuz ve ucube yeni yöntemler denediklerini söyledi.
"Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, Türk'ün barışın güvercini olması kadar savaşın da kartalı olduğu tarihi hükmünü yok edemeyeceklerdir" diyen Aydın, MHP'nin, söz konusu vatan olduğunda her zaman her türlü siyasi mülahaza ve hesabı teferruat görüp, "önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben" demeyi içselleştirdiğini, hasbi bir ilkesel siyasi tutum ve davranış modeli oluşturduğunu dile getirdi.
Aydın, MHP Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in, Adana milletvekili olarak 19 Ağustos 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili Meclis konuşmasındaki ifadeleri aktararak, şöyle konuştu:
"1974-2024; aradan 50 yıl geçmesine rağmen fıtratımızda da ilkelerimizde de zerre miskal değişme olmamıştır. Bilge liderimizin yol başçılığında, siyasi partimiz aynı istikamet üzerine hareket etmektedir çok şükür. Aziz milletimizin, vatanımızın ve onların tüten ocağı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığını ve birliğini hedef alan her türlü habis plan, proje ve tuzak karşısında Milliyetçi Hareket Partisi amasız, fakatsız o günkü duruşun aynısını bugün de sergilemektedir. Benzer ilkesel tutum ve davranışın, bu Gazi Meclisin çatısı altında aziz milletimize ve onun kurumsal yapısı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne aidiyet onurunu taşıyan her siyasi parti grubu tarafından sergilenmesini diliyor ve temenni ediyorum."
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "Meclisimiz bir kez olsun bütün ezberleri bozsun, rasyonel akla ve politikalara dayanan bir süreç için rol üstlensin." dedi.
Koçyiğit, TBMM Genel Kurulu'nda, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki terör saldırısı ve gelişmelerle ilgili yapılan bilgilendirme üzerine, DEM Parti Grubu adına söz aldı.
DEM Parti olarak siyasetteki varlık gerekçelerinin, gençlerin yaşamını yitirmemesi olduğunu ifade eden Koçyiğit, "Bizler her zaman ölüm yerine yaşamı savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz. Bir tek yurttaşımızın dahi burnunun kanamaması için çaba gösterdik ve bundan sonra da bu çabayı göstermeye devam edeceğiz. Gelin bu ülkede barışı, demokrasiyi ve özgürlüğü tesis edelim." diye konuştu.
DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, ülkenin refaha kavuşmasının yolunun, "Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünden geçtiğini" dile getirdi.
Koçyiğit, "Bu ölümlerden hepimiz sorumluyuz. Şayet Meclis olarak, demokratik siyaset olarak görevimizi yerine getirebilmiş olsaydık bu ölümler yaşanmazdı. Meclis bu kayıplardan sonra derhal sorumluluk almalıdır. Daha ne bekleniyor? Meclis, ölümlerin durması için sorumluluk alırsa biz parti olarak canla başla çalışacağımızın sözünü bir kez daha veriyoruz." ifadesini kullandı.
Güvenliği sağlamanın en kolay ve ucuz yolunun barış olduğunu kaydeden Koçyiğit, şunları söyledi:
"Gelin, Kürt sorununun demokratik çözümünü hep birlikte sağlayalım. Gelin, Meclisimiz bir kez olsun bütün ezberleri bozsun, rasyonel akla ve politikalara dayanan bir süreç için rol üstlensin. Bu parlamento, çatışmasızlığı esas alan bir çalışmayı yürütebilir, çünkü geçmişte yürüttü. Normalleşme ve demokratikleşme zemini oluşturulabilir. Bildiri yayımlamak sorunları çözmüyor, ortadan kaldırmıyor. Parlamento yas evi değildir, taziye dileme yeri değildir. Parlamento, insanları yaşatmak için söz kurma, elini taşın altına koyma ve eylem yeridir.
Mecliste bir komisyon kuralım. Kürt sorununun kaynaklık ettiği başta demokrasi sorunlarımız olmak üzere hukuksal alanda, adalet alanında, toplumsal yaşamda, emek yaşamındaki tüm eşitsizlikler ve sorunların çözüm yollarına dair Meclis komisyonu bir çalışma yapsın. Bütün sorunların, çatışmaların diyalog ve müzakereyle, siyaset yoluyla çözümü konusunda parlamento ve siyaset kurumu olarak bir deneyim ortaya koyalım, yeni bir başlangıç yapalım."
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Gencecik çocuklarımız toprağa düşüyorsa vakitsiz, bu durum hepimizin uykularını kaçırmalıdır. Elbette nedeniyle sonucuyla, diyalektik bir bakış açısıyla konuyu ele almalı, araştırmalı ve ülke yararına sonuçlar üretmeliyiz." dedi.
Günaydın, TBMM Genel Kurulu'nda, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki terör saldırısı ve gelişmelerle ilgili yapılan bilgilendirme üzerine, CHP Grubu adına söz aldı.
Türkiye'nin son 22 günde üç önemli terör saldırısına uğradığını, 21 vatan evladının yaşamını yitirdiğini belirten Günaydın, bu saldırıların ardından Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdıklarını anımsattı.
Son yaşanan terör saldırısının ardından Milli Savunma ve Dışişleri bakanlarının bugün Meclis'e gelerek bilgi verdiğini aktaran Günaydın, "Konuşmaların içeriğinden öte Gazi Meclis'e bilgi verilme ihtiyacının nihayet duyulmasını, Meclis'in sahip olması gereken saygınlık ve etkinliğin çok gerisinde kalsa da olumlu bir adım olarak görelim." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin ulusal güvenliğinin, birliğinin ve bütünlüğünün, ortak gelecek açısından hayati önem taşıdığını dile getiren Günaydın, "Terör gibi ülkemizin en önemli sorununu siyaset üstü ya da siyaset dışı görebilme gibi bir durum asla söz konusu olamaz. Gencecik çocuklarımız toprağa düşüyorsa vakitsiz, bu durum hepimizin uykularını kaçırmalıdır. Ve elbette nedeniyle sonucuyla, diyalektik bir bakış açısıyla konuyu ele almalı, araştırmalı ve ülke yararına sonuçlar üretmeliyiz." diye konuştu.
AK Parti iktidarlarının, Irak ve Suriye başta olmak üzere dış politikada çok sayıda yanlışlar yaptığını savunan Günaydın, 1 Mart 2003'teki Irak tezkeresine CHP olarak karşı çıktıklarını anımsatarak, "Bugünü anlamak için AKP'nin dünkü dış politikasına da bakmak gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Günaydın, 2020 yılında İdlib'de 33 Türk askerinin şehit olduğunu hatırlatarak, "Hava kuvvetleri koruması olmadan oraya soktuğumuz ordumuzu birileri bombaladı, 33 askerimiz şehit oldu. Askerlerimiz ne olduğunu anlayamadan hayatlarını kaybettiler. Olağan şüpheli belliydi. Çocukların toprağa verilmesinden bir hafta geçmeden o olağan şüphelinin kapısında dakikalarca bekleyebildiniz. İşte bu sizin anlattığınız dış politikadır." görüşünü paylaştı.
Milli Savunma Bakanlığını da eleştiren Günaydın, kışlaya siyaset sokulduğunu öne sürdü. Osmanlı'nın, kışlaya siyaset soktuğu için Balkan Savaşları'nı kaybettiğini belirten Günaydın, "Balkan Savaşları'ndan hiç ders almadığımızı 2016'daki darbe girişiminde öğrendik. Bu memleketin Genelkurmay Başkanı, özel kalemindeki yaverleri tarafından derdest edildi." dedi.
15 Temmuz'dan ders alınmadığını söyleyen Günaydın, "Bugün başka cemaatler, başka tarikatlar jandarmada, emniyette bakanlıklarda aynı şekilde örgütlenmeye devam ediyorlar." diye konuştu.
- "Terör meselesinin çözümü demokrasidedir"
Günaydın, bedelli askerlik uygulamasıyla parası olanların tehlikeli bölgelere gitmediğini; sözleşmeli askerlik uygulamasıyla da eğitimsiz askerlerin riskli bölgelerde görev yaptığını savundu.
Son dönemdeki, Irak'ın kuzeyindeki saldırıların tamamının, 10 kilometre yarıçapın içinde gerçekleştirildiğini aktaran Günaydın, "22-23 Aralık saldırılarından sonra gerekli önlemleri aldıysanız 12 Ocak niye oldu? 12 Ocak'tan sonra gerekli önlemleri aldınız mı ve bize yeni çocuklarımızın toprağa düşmeyeceğini, şehit olmayacağını garanti edebiliyor musunuz?" sorusunu yöneltti.
Türkiye'ye, Irak ve Suriye'nin yanı sıra Afganistan'dan milyonlarca mültecinin geldiğine dikkati çeken Günaydın, mültecilerin gelecekte Türkiye için güvenlik sorunu olabileceğini söyledi.
"Türkiye, içeride ve dışarıda artan sorunlarla mücadele etme kararlılığı içindedir. Elbette, buradan da geçmişte olduğu gibi, başarıyla çıkmak için her türlü katkının içerisinde olacağız, ancak bunun ön koşulu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni anayasasında yazılı nitelikleriyle korumak ve geliştirmektir" ifadesini kullanan Günaydın, şunları kaydetti:
"Terör meselesinin çözümü demokrasidedir. Demokrasisini tek adam rejimine indirgeyen, içeride kutuplaştırmayı marifet sayan, muhalefeti şeytanlaştırmak için her türlü fırsatı kullanmaya gayret edenler bilmelidirler ki Türkiye'yi her türlü riske asıl açık hale getirenler bunlardır. Kurum ve kurallarıyla çalışan çağdaş bir demokrasiyi tesis etmek, bunu titizlikle korumak ve geliştirmek, Türkiye'yi 86 milyonun yurdu yapmak, ortak geleceğimiz için barış içinde hep birlikte çalışmak en başta Gazi Meclisin milletvekilleri olarak bizlerin sorumluluğudur; toplumu da buraya çekmek söylemimizle, eylemimizle elbette bizim öncülüğümüzde olmalıdır, olmak zorundadır. Dünyanın hiçbir yerinde, muhalefet, iktidarı makul olmaya çağırmaz, biz bu memlekette iktidarı makul olmaya, rasyonel olmaya; kutuplaşma dilinden vazgeçmeye çağırıyoruz. Ama şunu biliniz ki CHP bu memleketin birliği, bütünlüğü için üzerine düşen her türlü görevi sonuna kadar yapmaya her koşulda devam edecektir."
TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, "Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyine giden teröristleri takip etmek durumundaydık. Çünkü aksi halde bunlar yine hazırlanıp memleketimizin başına bela olacaklardı. Buna müsaade edemezdik." dedi.
Akar, TBMM Genel Kurulunda, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki terör saldırıları ve terörle mücadeleye ilişkin hükümet bilgilendirmesi üzerine AK Parti Grubu adına söz aldı.
Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde şehit olan askerlere Allah'tan rahmet dileyen Akar, terörle mücadelede, terörü bitirmede dünden daha azimli ve kararlı olduklarını söyledi.
Silahlanma yarışının önemi boyutlar kazandığını belirten Akar, İsrail zulmünün kural tanımaz şekilde sürdüğünü vurguladı. Hulusi Akar, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesindeki süreci dikkatle takip ettiklerini bildirdi.
Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin, uluslararası alanda "özne" haline geldiğinin altını çizdi.
Türkiye'nin barış ve istikrar odaklı politikalar izlediğini anlatan Akar, "Terörle mücadele başta olmak üzere ulusal güvenliğimizi tehdit eden durumlarda gerekli tedbirleri almamız ve gerektiğinde askeri müdahalede bulunmamız da bir zorunluluktur. Karadeniz'deki istikrarının devamı için Montrö Sözleşmesi'nin zayıflatılmamasına dikkat gösteriyoruz. Bu denge, bir kez bozulursa olayların kontrolden çıkma olasılığı gerçekten oldukça yüksek. Karadeniz'i stratejik rekabet alanına çevirmekten kaçınmalıyız, bu konuda son derece dikkatliyiz." diye konuştu.
- "Türkiye aynı anda birden fazla terör örgütüyle karşı karşıya"
Devletin bekası ve milletin refahına ilişkin çalışmaları sürdürdüklerini dile getiren Akar, beka için terörle mücadelenin önem arz ettiğini vurguladı.
Terörle mücadelenin dinamik olmayı gerektirdiğini söyleyen Akar, "Terör, vekalet savaşları olarak Türkiye'ye karşı kullanılmakta. Bunu görüyoruz, biliyoruz, buna göre davranıyoruz. Türkiye aynı anda birden fazla terör örgütüyle karşı karşıya kalan, uzun zamandır eş zamanlı olarak bunlarla mücadele eden tek NATO ülkesi. TSK bunu yaparken özgürlük ve güvenlik dengesine büyük önem vermekte. Masum insanların, çevrenin korunması için hiçbir ordunun, hiçbir ülkenin göstermediği kadar dikkat ve hassasiyet göstermektedir." ifadelerini kullandı.
Akar, 24 Temmuz 2015'ten itibaren başlayan terörle mücadele operasyonlarında teröristlerin Mehmetçik tarafından kazdıkları çukurlara gömüldüğünü belirterek, "Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyine giden teröristleri takip etmek durumundaydık. Çünkü aksi halde bunlar yine hazırlanıp memleketimizin başına bela olacaklardı. Buna müsaade edemezdik." şeklinde konuştu.
PKK ve YPG ile mücadelenin "terörü kaynağında yok etme" stratejisiyle sürdüğünü kaydeden Akar, bölgelerdeki üslerin PKK, YPG ve DEAŞ'ın giriş ve çıkışlarının, Türkiye'ye yönelik saldırılarının kontrol altına alındığını vurguladı.
- "Şehitlerimizin kanı yerde bırakılmadı"
"Girilemez" denilen yerlere Mehmetçiğin girdiğine dikkati çeken Akar, güvenlik sağlandıkça normalleşmenin de gerçekleştirildiğini anlattı.
Hulusi Akar, terörle mücadelenin Birleşmiş Milletler (BM) Şartı'nın 51. maddesine göre, meşru müdafaa kapsamında uluslararası hukuka göre devam ettiğinin altını çizerek, "Sınır ötesinde yapılan operasyonlarla teröristlerin sığınakları, barınakları, korunakları, sözde karargahları teröristlerin başına yıkıldı, yıkılmaya devam ediyor. Şehitlerimizin kanı yerde bırakılmadı." dedi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) envanterinde uluslararası hukuka aykırı hiçbir silah, mühimmat, araç ve gerecinin bulunmadığını dile getiren Akar, örgüt içerisinde çöküş yaşandığını belirtti.
"PKK'lı, YPG'li teröristler, destekleyenler, önündekiler, arkasındakiler, yanındakiler, terörist seviciler, başaramayacaksınız." diyen Akar, tek kurtuluşun adalete teslim olmak olduğunu söyledi.
- "Diyarbakır analarının sesini, çığlığını duyun artık"
Zeytin Dalı Harekatı sırasında yaralanan askerlerin tedavilerinin yapıldığı hastanede istirahat etmek yerine operasyon bölgesine gitmek istediğine işaret eden Akar, "İşte Atatürk'ün 'Yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam askere rast gelinmemiştir' dediği asker bu, bu asker. " diye konuştu.
Hulusi Akar, şöyle devam etti:
"Her türlü engellemeye, tuzağa, zorluğa rağmen terör koridoru parçalandı. Terör koridorundan sonra yapılması gerekenlerin hayali de yerle bir oldu. Aksi halde şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, çok daha kompleks, çok daha zor şartlarda, çok daha farklı olaylarla uğraşıyor olacaktık. Müttefiklerimizden Türkiye'nin hassasiyetine saygı duymalarını, varılan mutabakatlara uymalarını, bölgedeki DEAŞ'a karşı terör örgütleriyle değil, müttefiki olan Türkiye ile iş birliği yapmalarını bekliyoruz ve hatırlatıyoruz."
Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar terörle mücadelenin süreceğine dikkati çeken Akar, duygu ve düşüncelerde de millilik ve yerliliğin şart olduğunu belirtti.
Bazı kesimlerin bilinçli şekilde yalan söylediğini vurgulayan Akar, şunları kaydetti:
"Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tek hedefi teröristler ve terör örgütleridir. Biz diyoruz ki 'Türkler, Kürtler, Zazalar, Araplar kardeştir.' Bundan kimsenin şüphesi olmasın. 85 milyon biriz ve beraberiz. Ülkemizin ve milletimizin bütünlüğü için bu kürsüden ettiğimiz yemini, milletvekili olduğunuzu unutmayın. Tutsak olan evlatları için yıllardır feryat eden Diyarbakır analarının sesini, çığlığını duyun ve anlayın artık. Kandil ne diyor, 'TSK'nin burada ne işi var?' diyor. Muhalefet ne diyor, 'Mehmetçiğin orada ne işi var?' Alın size söylem birliği. Milletimizin helal oylarıyla Gazi Meclis'te Mehmetçiğe muhalefet edenlere sesleniyorum, pirincin içindeki beyaz taşlar gibisiniz. Milletimizin sizi pirinçle yutmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Açıklayacağız."
Hulusi Akar, Mehmetçiğin beklediğinin "emeğine saygı gösterilmesi" olduğunu sözlerine ekledi.
DSP Genel Başkan Önder Aksakal, terör örgütü PKK'nın saldırılarına ilişkin, "Sözde müttefik olarak tanıdığımız ABD başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri bu senaryonun uygulayıcısıdır. Komşu olduğumuz bazı ülkeler de basiretsizlikleriyle bu filmin figüranlarıdır." dedi.
Aksakal, TBMM Genel Kurulunda, Pençe-Kilit Harekat Bölgesi'ndeki terör saldırısı ve gelişmelerle ilgili yapılan bilgilendirme üzerine şahsı adına söz aldı.
Küresel emperyalizmin sistematik saldırılarını vekalet savaşları yöntemiyle ve terör örgütleri eliyle sürdürdüğünü dile getiren Aksakal, Türkiye'nin bölgede terör devleti kurma amaçlarına karşı büyük bir mücadele verdiğini vurguladı.
Törer örgütlerine karşı diplomatik mücadeleye işaret eden Aksakal, "Bölgemizde kurulmak istenen terör devletine karşı millet olarak büyük fedakarlıkla mücadele ediyoruz. On binlerce evladımızı ve ekonomik kaynaklarımızı feda ettik. Sözde müttefik olarak tanıdığımız ABD başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri bu senaryonun uygulayıcısıdır. Komşu olduğumuz bazı ülkeler de basiretsizlikleriyle bu filmin figüranlarıdır." ifadelerini kullandı.
Aksakal, bu coğrafyanın tarih boyunca egemen güçlerin hedef tahtası olduğunu, aynı amaca yönelik faaliyetlerin günümüzde de devam ettiğini söyledi.
Önder Aksakal, "ABD, bugün Orta Doğu'nun haritasını değiştirmek için İsrail-Hamas çatışmasını tarihin en büyük soykırımlarından biri boyutuna taşımakla kalmamış, Yemen'e kadar uzanan bir daire içerisinde tüm bölgeye yayma amacındadır." diye konuştu.
Aksakal, terörle mücadelede Türkiye'nin asıl muhatabının ABD ve İsrail ile bazı AB üyesi ülkeler olduğunu kaydetti.
- "Terörle mücadele sadece askeri araçlarla ve yöntemlerle olmuyor"
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Hasan Karal ise son bir ayda gelen şehit haberlerini anımsatarak, terörün insanlık sorunu olduğunu, her türlü terörü lanetlediklerini, Türkiye'nin de bu terör belasına karşı büyük bir mücadele verdiğini vurguladı.
Terör örgütlerinin hem milli birlik ve kardeşliğe hem de inanç değerlerine karşı ciddi bir tehdit unsuru olduğuna dikkati çeken Karal, "Milletimiz terörle mücadelede binlerce güvenlik personelini şehit vermiş, kundaktaki bebeğini dahi kaybetmiştir. 40 yıldan fazla terör örgütüne karşı verdiğimiz mücadele bize gösterdi ki terörle mücadele sadece askeri araçlarla ve yöntemlerle olmamaktadır. Teröre karşı çok güçlü bir askeri gücümüzün olmasının yanı sıra terörü destekleyen her türlü unsurla mücadele etmemiz, aynı zamanda konunun sosyolojik analizinin de iyi yapmamızla doğduran ilintilidir." değerlendirmesinde bulundu.
Karal, terörle mücadelede devletin yanında olduklarını, bu mücadelenin hukuk içerisinde ve rasyonel yöntemlerle yapılması gerektiğini kaydetti.
Genel Kurulda tezkerenin kabul edilmesinin ardından Danışma Kurulu önerisi okundu. Kabul edilen öneri doğrultusunda Genel Kurulda bugün başka bir iş görüşülmemesi kararlaştırıldı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, birleşimi, 17 Ocak Çarşamba saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları