TBMM'de 3 Mart'ta neler oldu? neler önerildi? neler kabul edildi? neler reddedildi?
TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Genel Kurulda, AK Parti Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ile AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin birinci bölümündeki 15 madde kabul edildi.
TBMM Genel Kurulu, 03 Mart 2022 Perşembe Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı.
TBMM Genel Kurulunda, HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, "yoksulluk", AK Parti Kayseri Milletvekili Hülya Nergis, "Kayseri ilinin yatırımları", AK Parti Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın, "Mersin ilinin sağlık altyapısı ve sağlık yatırımları" hakkında gündem dışı konuşma yaptı.
Piroğlu, Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı enflasyon rakamlarına işaret ederek, enflasyon rakamlarının çok daha farklı olduğunu ve işçilerin enflasyon karşısında ezildiğini öne sürdü.
AK Parti Kayseri Milletvekili Nergis, Boğazköprü Lojistik Merkezi faaliyete geçtiğinde Kayseri'nin uluslararası taşımacılık pazarındaki payının yükseleceğini ve önemli bir yük aktarma merkezi haline geleceğini belirterek, Kayseri'ye 27 milyar liranın üzerinde yatırım yapıldığını anlattı.
AK Parti'li Taşkın ise Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında Mersin'deki sağlık tesislerinin altyapılarının tamamına yakınının yenilenerek vatandaşların hizmetine sunulduğunu söyledi.
TBMM Genel Kurulunda gündem dışı konuşmaların ardından grup başkanvekilleri gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 3 Mart'ın devrim yasalarının yıl dönümü olduğunu anımsatarak "Laikliğe temel oluşturan devrim yasalarına, laiklik ilkesine ve Cumhuriyet devrimlerine bağlılığımızı bir kez daha ifade ediyor, devrim kanunlarının ve Cumhuriyet kazanımlarının aşındırılmaya çalışıldığı bu sürecin önümüzde yapılacak olan ilk seçimde milletin müdahalesiyle, milletin kararıyla, milletin takdiriyle sonlandırılacağına olan inancımızı muhafaza ediyoruz." diye konuştu.
Müslüm Gürses'i vefatının yıl dönümünde anan Özel, şarkıcıyı "İtirazım var" isimli şarkısıyla hatırlamanın çok yerinde olacağını söyledi. Vatandaşların itirazını ilk seçimle hep birlikte duyuracaklarını ve mazlumların sesi olacaklarını dile getiren Özel, "Siz artık ezilmeye mahkum değilsiniz." dedi.
Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından buğday ithalatı için yapılan ihalede ton başına fiyatın 445 dolar olarak belirlenirken Türkiye'de buğday alım fiyatının 2 bin 250 lira olduğunu öne süren Özel, "Bugün, yabancı ülkelerden buğday alanlar çiftçiye 'Sen gübre alamıyorsun, ekemezsen ekme ama bir eken bulunur' deyip dışarıdan 3 katına buğday alıyorlar. Hepimizin karnını doyuran çiftçimizin çoluğunu çocuğunu aç bırakacak bu karara isyan ediyoruz, bunu milletimize şikayet ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Üretici Fiyat Endeksi'nin 27 yılın zirvesinde olduğunu vurgulayan Özel, "Sizden önce enflasyonu üç rakamlı hanelere çıkaran Tansu Çiller'di. İttifak ortağı olacaksınız ya, parti kuracak ya, girin birlikte diriltin enflasyon canavarını." diye konuştu.
İktidarın "Bütün dünyada enflasyon var" diye açıklama yaptığını anlatan Özel, "Bunlar kitabını yazdı ya, enflasyonu Türkiye'den yüksek olan ülke sayısı herhalde 170 vardır değil mi? 70, yok 7. Surinam, Zimbabve, Küba, Suriye, Lübnan, Sudan ve Venezuela." dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan, enflasyonun 2002 öncesindeki kriz dönemlerinde yüzde 110'u aştığını hatırlatarak enflasyonu 2005 yılında tek haneli rakamlara düşürdüklerini söyledi. Küresel krizin yaşandığı 2008 yılında enflasyonu tek haneli rakamlarda tutmayı başardıklarını anlatan Özkan, 2012 yılında IMF'ye borcun tamamen kapandığını kaydetti.
Gezi kalkışması, 17-25 Aralık yargı darbesi, çukur terörü, 15 Temmuz hain FETÖ darbesi gibi kalkışmalara rağmen enflasyonu yüzde 12-13 düzeyinde tuttuklarını dile getiren Özkan, 2020 yılında küresel salgına bağlı emtia fiyatlarındaki artış, üretimdeki daralma ve para politikalarındaki gelişmenin küresel anlamda enflasyonu insanlığın karşısına getirdiğini belirtti.
Türkiye'nin en düşük fiyatla benzin ve mazotun satın alınabildiği bir ülke olduğunu ifade eden Özkan, şöyle devam etti:
"Küresel enflasyon ve bölgesel krizler, Ukrayna-Rusya arasındaki krizin önümüzdeki dönemde getireceği riskler de ortadadır. Bu anlamda, Türkiye olarak bu kadar saldırıya, riske rağmen, nisan ayından itibaren enflasyonun hızla gerileyerek gençlerimizin, çiftçimizin, sanayicimizin, üreticimizin çok daha fazla refah, çok daha fazla milli gelirden pay aldıkları bir dönemi yaşayacağız. Sanayicilerimize, esnafımıza, çiftçimize şunun da müjdesini verelim: İnşallah, 2023 yılına girerken tek haneli enflasyon rakamına ulaşan dünyada ender birkaç ülkeden birisi olacağız."
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, maske takma zorunluluğunun açık alanda kaldırılması, kapalı alanlarda da belli şartlarda devam etmesine yönelik kararın gözden geçirilmesinin faydalı olacağını söyledi.
Vatandaşın yaşam biçiminin kısıtlanmasına yönelik girişimlerin de dikkatlerinden kaçmadığını belirten Usta, "Yani maske yok, HES kodu sorgulaması yok, fakat saat 12'den sonra müzik çalınmasının yasak olması nasıl bir mücadeledir, bu anlaşılabilir değil." değerlendirmesinde bulundu.
Devlet hastanelerinde randevu alımında vatandaşların sıkıntı yaşadığını anlatan Usta, "Bu konu, özel hastanelere de ciddi bir alan açıyor. Dolayısıyla sanki hastalarımızı özel hastanelere kaydırma yolunda bir gayret varmış gibi bir durum var. Bu husus mutlaka düzeltilmelidir." şeklinde konuştu.
Enflasyonun yazın nasıl düşeceğini soran Usta, "Polisiye tedbirlerle, tim kurarak 'Enflasyonu düşüreceğim' diyen tek ülke, tek yönetim sizin yönetiminiz maalesef. Ülkeyi bu hale getirdiniz." dedi.
MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, Rusya-Ukrayna arasındaki silahlı çatışmalardan sonra yaşananları ibretle takip ettiklerini dile getirerek Suriye'deki mültecilerle Ukrayna'dakileri din ve renk üzerinden farklılaştırma, Afrikalıların ülkeden çıkış yapacak trenlerden zorla indirilmesi gibi örneklerin, Mehmet Akif Ersoy'un "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" tasvirine uygun düşen Batı tasavvurunun ikiyüzlü ve çirkin yaklaşımını ortaya koyduğunu ifade etti.
Rusya'nın Ukrayna topraklarındaki saldırılarının hukuksuz olduğunu söyleyen Bülbül, "ABD de Rusya'yı işaret ederek adeta 'öcü geliyor' diyerek Avrupa'yı tekrar hizaya sokmakta ve başta silah satışları olmak üzere hakimiyetini yeniden tesis etme yoluna gitmektedir. Kısacası ABD ile Rusya arasında ortada al takke ver külah durumu söz konusudur." yorumunu yaptı.
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı enflasyon oranına dikkati çekerek "Hazine ve Maliye Bakanı Nebati bir ay önce 'Enflasyonda yüzde 50 seviyesini göreceğimizi düşünmüyorum' dedi. Umduğu olmadı, yanıldı." dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Özkan'ın nisan ayından itibaren enflasyonun gerileyeceğine ilişkin açıklamasına işaret eden Oluç, "Aksi olacağını bütün veriler gösteriyor ama siz hangi yılın nisanından bahsettiniz onu duyamadık." diye konuştu.
Genel Kurulda, İYİ Parti, HDP ve CHP'nin grup önerileri ayrı ayrı ele alındı.
CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, partisinin "zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunları" ile ilgili grup önerisi üzerine yaptığı konuşmada, zeytin ağacına sevdalanmış, o ağacın bereketiyle geçimini sağlayan birisi olduğunu söyledi.
Maden Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle bundan böyle zeytinliklerin elektrik üretmek amacıyla yapılacak madencilik faaliyetlerine açılmış olacağını iddia eden Bakırlıoğlu, AK Parti'nin zeytin sahalarını madencilik faaliyetlerine açma girişiminin yeni olmadığını ileri sürdü.
Bakırlıoğlu, zeytinciliğin ıslahı ile ilgili kanuna göre zeytinliklerin 3 kilometre yakınında zeytinyağı işletmesi haricinde zeytin ağacının büyümesini engelleyecek, toz, kimyasal atık oluşmasına neden olacak her türlü faaliyeti yasaklandığını savundu.
"Yapılmak istenen şey evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır, Anayasa'ya aykırıdır, her şeyden öte vicdana aykırıdır." diyen Bakırlıoğlu, ülkenin havasına, suyuna, toprağına, zeytinine sevdalı yurttaşlarının, bu ülkenin gerçek milliyetçilerinin, geçimini zeytinden ağaçtan sağlayan Akhisar'ın, Kırkağaç'ın, Soma'nın, Salihli'nin, Bursa'nın, Aydın'ın, Balıkesir'in çiftçilerinin zeytinliklerin madenler tarafından "işgaline" izin vermeyeceğini öne sürdü.
Bakırlıoğlu, iktidar milletvekillerine seslendiğini belirterek, "Tüm semavi dinlerde yer alan bolluğun, bereketin simgesi, Allah'ın bizlere lütfu zeytinde, zeytinyağında hile yapan, tağşiş yapan yani helale haram karıştıranların hiçbirinin iki yakası bir araya gelmemiştir, geldiğine şimdiye kadar şahit olmadım. Bu yanlıştan bir an önce dönmezseniz sizin de iki yakanız bir araya gelmez." diye konuştu.
İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun, bu yönetmelik değişikliğinin hukuka aykırı olduğunu iddia etti.
Anayasa ve kanun koruması altındaki zeytinliklerin, yönetmelik değişikliğiyle madenciliğe, ranta ve talana kurban edilmek istendiğini öne süren Ergun, "Binlerce yıl yaşayan, inancımızda ve kültürümüzde kutsal addedilen zeytin ağaçlarının ve zeytinliklerin ranta ve talana kurban edilmesine göz yummayacağız, hem hukuki olarak hem de siyasi olarak bu işin peşini bırakmayacağız. Bu sebeple, ben de bugün şahsım adına bu yönetmelik değişikliğinin yürütmesini durdurmak ve iptal ettirmek için Danıştaya başvurumu yaptığımı ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, 1946'da zeytine şiirler yazılırken, günümüzde katliamla ve yok edilmeyle karşı karşıya olduğunu öne sürerek, "Derdiniz nedir sizin bu zeytinle? Nuh Tufanı'nda kurtuluşun müjdecisi olan zeytinle, güvercinin ağzında barışın simgesi olan zeytinle, sofrada yoksulun yiyeceği olan zeytinle nedir sorununuz bu kadar? Zeytin ağacının kendisiyle..." ifadelerini kullandı.
Akdeniz şeridinde ve birçok yerde zeytinliklerin talanla karşı karşıya olduğunu iddia eden Bülbül, tersine bahçelerin donatılması, fidanlar dikilmesi, zeytinin korunması, üreticiye yardımcı olunması gerektiğini söyledi.
Bülbül, insanlığın temel tüketim maddelerinden birisi olan bu değere sahip çıkmak gibi insani, ahlaki, vicdani bir sorumlulukları bulunduğunu dile getiren Bülbül, "Sevgili Egeliler, 'Hadi gari, hadi gari meydanlara geliverin de goruyalım şu zeytinleri hep beraber be!" diye seslendi.
AK Parti Aydın Milletvekili Rıza Posacı, her geçen yıl artan zeytin varlığıyla dünya liderliğini hedefleyen Türkiye'nin, zeytinyağı ihracatında dünyada 4. sırada bulunduğunu ve 5 kat daha fazla ihracat yapan İspanya'yı yakalamasının da amaçlar arasında olduğunu dile getirdi.
Posacı, katma değerli ürünlerin daha çok ihraç eder hale gelmesiyle Türkiye'nin rekabet gücünün bu piyasada arttığını anlattı.
Türkiye'nin 2002'de 620 bin hektar olan zeytin üretim alanının yüzde 43 arttığını ve yaklaşık 880 bin hektara çıktığını belirten Posacı, 20 yılda zeytin konusunda yaşanan gelişmelere değindi. Posacı, 101 milyon adet zeytin ağacı sayısının yüzde 89 artarak 192 milyon adete, 450 bin ton olan sofralık zeytin üretiminin yüzde 13 artışla 507 bin tona, 140 bin ton olan zeytinyağı üretiminin yüzde 68 artarak 236 bin tona yükseldiğini kaydetti.
Kişi başına zeytinyağı tüketiminin 2002'de 1,3 kilogram olduğunu, bunun yüzde 54 artarak yaklaşık 2 kilograma çıktığını dile getiren Posacı, "Tüm dünyaya Anadolu'dan yayılan kadim bitki zeytine verdiğimiz önemin göstergesi olarak zeytin üretimi, zeytin ıslahı ve zeytine katma değer katan uygulamalar AK Parti iktidarları döneminde daima desteklenmiş olup bundan sonra da desteklenmeye devam edecektir." dedi.
Konuşmaların ardından CHP'nin grup önerisi kabul edilmedi.
İYİ Parti'nin "Mersin'in sosyo-ekonomik göstergeleri ve güvenlik" ve HDP'nin "Ukrayna savaşının Türk ekonomisine etkileri" ile ilgili grup önerileri de reddedildi.
Genel Kurul'da daha sonra Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin görüşmelerine geçildi.
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, kanun teklifiyle nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesinde esas alınacak temel ilkeler belirlendiğini söyledi.
Teklifle ilgili birkaç konuya değinmek istediğini belirten Altunyaldız, şöyle konuştu:
"Yetkilendirmeden neyi kastediyoruz? Teklifle nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin koruma bildiriminde bulunulmadan veya kurumdan yetki alınmadan yürütülemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda, kurum tarafından bahse konu faaliyetlerin yürütülmesine yönelik olarak verilecek yetki ve lisans belirlenmiş; bunun yanı sıra, bir yetki türü olarak sayılmayan onay müessesesi ile nükleer tesisler, radyasyon tesisleri ve radyoaktif atıkların kurulacağı sahanın kurum onayına tabi olacağı gibi hususlar detaylı bir şekilde düzenlenmiştir."
Denetimle de kurum tarafından yürütülecek denetim ve yerinde inceleme faaliyetlerinin çerçevesinin çizildiğini anlatan Altunyaldız, kurum denetçilerinin ve kurum tarafından denetime eşlik etme veya yerinde inceleme yapmak üzere görevlendirilen veya hizmete alınan kişilerin yetki ve sorumluluklarının belirlendiğini, lisans verilen nükleer tesislerin ve radyoaktif atık tesislerinin sahalarında yapılacak yapıların denetiminin kurum tarafından gerçekleştirileceğinin hükme bağlandığını dile getirdi.
Milletvekillerinin konuşmalarında gündeme getirdiği radyoaktif atıklar konusuna ilişkin Altunyaldız, Türkiye Cumhuriyeti egemenlik alanı dışında yürütülen bir faaliyet sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif atıkların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içine sokulamayacağını vurguladı.
Altunyaldız, ortaya çıkan kullanılmış yakıtların veya bertarafı hariç radyoaktif atıkların yönetiminde ise tüm sorumluluğun faaliyet için yetkilendirilen kişiye ait olduğunu kaydederek, radyoaktif atıkların Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) tarafından bertaraf edileceğini söyledi.
Teklifin tümü üzerinde söz alan milletvekillerinin nükleer hadiselerden kaynaklanan nükleer zararlar hakkındaki hukuki sorumluluk konusunu gündeme getirdiğini belirten Altunyaldız, nükleer santral işletenin, nükleer tesisinde ya da nükleer maddelerin taşınması esnasında meydana gelen bir nükleer hadiseden kaynaklanan zararlardan kendisinin, personelinin ve tesisle ilgili teknoloji, mal ve hizmet sağlayanların herhangi bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın ve münhasıran sorumlu olacağını ifade etti.
Sorumluluğun sigorta veya diğer mali güvencelerle teminat altına alınmasının zorunlu bir şekilde düzenlendiğini dile getiren Altunyaldız, şunları kaydetti:
"Bu husus şüpheye ve yoruma mahal bırakmayacak kadar açıklığa kavuşturulmuştur. Kanun hükümleri kaleme alınırken ayrıca, ülkemiz iç hukukundaki bir kanun hükmünde olan Paris Sözleşmesi'nin ve 2004 Protokolü'nün kurduğu hukuki sorumluluk rejimindeki norm ve ilkelere bütünüyle sadık kalınmış, Paris Sözleşmesi'nin iç hukukta düzenleme bakımından takdir yetkisi bıraktığı hususlar ise ayrıca düzenlenmiştir. Ülkemiz, nükleer enerji ve Nükleer Düzenleme Kurumu alanında yapmış olduğu bu düzenlemeyle bir taraftan nükleer alanın barışçıl amaçlarla düzenlenmesi diğer taraftan da özellikle son dönemde Avrupa Birliği Komisyonunun da 'yeşil enerji' olarak kabul ettiği nükleer enerjinin ülkemize güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde kazandırılması ayrıca emisyonla mücadelede bize sağlayacağı önemli avantajlar nedeniyle bu düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiştir."
TBMM Genel Kurulu'nda, AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin birinci bölümünün tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, Türkiye'nin, nükleer enerjiyle yeni tanışıyor olmasına rağmen güncel, teknolojik donanımların kullanılması açısından avantajlı bir konumda olduğunu belirten Ersoy, "Güvenlik konusundaki riskleri minimum seviyede tutarak faaliyetlerine devam eden Türkiye, enerji portföyünü zenginleştirmek ve enerji arz güvenliğini artırmak için nükleer güç alanındaki çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir." dedi.
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, "Ne için ve kimin için enerjiye ihtiyaç var" konusunun tartışılması gerektiğini belirterek, bütün kentlerin AVM çöplüğüne dönüştürüldüğünü, 65 ilde 500 AVM olduğunu ve bunların elektrik tüketiminin 15 bin hanenin tüketimine eşit olduğunu söyledi.
"Enerji politikası sorunu demokrasi sorunudur." diyen Çepni, "Enerji politikası, enerji ve nükleer lobilerinin çıkarları doğrultusunda KHK'lerle halktan gizlenerek, gece yarısı yönetmelikleriyle, saray fermanlarıyla belirleniyor. Bugün, biz, tam olarak tersini yapacağımızı ilan ediyoruz ve bu yasaya 'evet' diyenlerin de bu suça ortak olacağını, bu cinayet projesine ortak olacağını buradan bir kez daha söylüyoruz." diye konuştu.
CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, nükleer santralin bu ülke için bir "ihanet projesi" olduğunu ileri sürerek, "Rusya, Akkuyu'da şu anda yüzde 100 hisseye sahip, o yetmiyormuş gibi bir de yanına liman verdiniz. İran'da, Mısır'da ve Türkiye'de Doğu Akdeniz'i kontrol etme projesinin yüzde 100'ünü Rusya'ya verdiniz. 15 yıl boyunca şirkete 35 milyar dolar ödeyeceksiniz ve yüzde 42 karlılıkla. Türkiye bu projenin neresinde? Rusya girdiğinde Ukrayna'ya, ilk girdiği yer neresiydi? Çernobil." yorumunu yaptı.
Kanun teklifinin geri çekilmesi gerektiğini savunan Karadeniz, teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürdü.
AK Parti Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya, şu an 4 ünitede inşaatın devam ettiği Akkuyu Nükleer Güç Santralinin dünyanın en büyük nükleer santral şantiyesi olduğunu, santralin ilk ünitesinin Cumhuriyetin 100'üncü yılında işletmeye alınacağını, birer yıl arayla diğer ünitelerin de işletmeye alındığında Türkiye'nin toplam elektrik gücünün yüzde 10'unun Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nden karşılanacağını dile getirdi.
Nükleer enerjinin işletme sırasında karbon salımı yapmadığına, sera gazı emisyonlarını önlemede de ön plana çıktığına dikkati çeken Kaya, "Bugün Avrupa'da 10 ülkede nükleer enerjinin yeşil ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilmesi için Avrupa Birliği Komisyonuna bir teklif verilmiş. Avrupa Birliği Komisyonu da bu teklifi kabul etmiştir. Yani Avrupa Birliği nükleer enerjinin 2050 yılı 'karbon nötr' hedefi için hem yeşil hem de sürdürülebilir bir yatırım olduğunu kabul etmiştir." ifadelerini kullandı.
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, Akkuyu Nükleer Santralinin işletme ömrünün 60 yıl olduğunu belirterek, "Yani Akkuyu Nükleer Santralinin 60 yıl ekonomik ömrü var. Bu 80 yıla kadar da çıkabiliyor. Projenin satın alma garantisi 15 yıl. Satın alma tutarı da 12,35 sent kilowatt saat. Rusya ile imzalanan anlaşmaya göre birinci ve ikinci ünitenin yüzde 70'i, üçüncü ve dördüncü ünitenin yüzde 30'u, yani üretilen elektriğin yüzde 50'si EÜAŞ tarafından satın alınacaktır. Projenin ömrü boyunca, yani yıllara yaydığımız zaman, üretilecek elektriğin sadece yüzde 12,5'i alım garantisi kapsamındadır." bilgisini paylaştı.
Akkuyu Nükleer Santralinin bu elektriği sağlamak zorunda olduğunu, sağlamadığı takdirde müeyyide gerektiren hükümler olduğunu anlatan Altunyaldız, "Bu hesaplamaya göre 15'inci yılda kilowatt saat değeri de 9,5 sente düşmektedir." dedi.
Akkuyu Nükleer Santralinde mevzuata uygun şekilde yetkilendirilmiş üçüncü taraf bağımsız firmaların, Nükleer Düzenleme Kurumu denetimi ve gözetimi kapsamında denetim yaptığını dile getiren Altunyaldız, bu firmalardan birinin yabancı, diğerinin Türk menşeli olduğunu bildirdi.
Santral inşaatında 14 bin 500 Türk, 4 bin Rus çalışan olduğunu açıklayan Altunyaldız, inşaatta çalışanların yüzde 30'unun da beyaz yakalı olduğunu söyledi.
Altunyaldız, "Akkuyu Nükleer Santraline giremiyoruz" iddialarına, "Nükleer Düzenleme Kurumu denetçileri istediği zaman tesise girebiliyor. İstediği belgeyi alıp, istediği raporu düzenleyebiliyor. Şu anda Akkuyu'da 20'ye yakın Nükleer Düzenleme Kurumu denetçisi yerleşik olarak 7 gün 24 saat esasına göre çalışmaktadır. Bırakın Akkuyu'ya girmemeyi, giriyoruz ve 7/24 oradayız. Ayrıca Rusya'da Akkuyu için imalat yapan fabrikalarda Nükleer Düzenleme Kurumunun 18 çalışanı 7/24 çalışma esasıyla görev yapıyor. Üretim yapan yerlerde de denetim ve gözetim görevlerini yerine getiriyorlar." diye konuştu.
Akkuyu Nükleer Santrali için "yap, işlet, sahip ol" şeklinde ifadelerin kullanıldığını belirten Altunyaldız, "Yap, işlet, süre sonunda da projenin tamamını alanı temizleyecek şekilde her türlü çalışmayı denetimi yapacak şekilde sonlandır. Yani öyle 'yap, işlet, sahip ol' gibi bir durum yok." dedi.
Nükleer Düzenleme Kurulu üyelerinin kanun hükmünde kararnameden önce yemin ettiği ve atandığı iddiasına da yanıt veren Altunyaldız, "Öyle bir şey yok. 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yayım tarihi 9/7/2018. Kurulun atama tarihi 5/2/2019. Yemin tarihi de 13/2/2019." bilgisini verdi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Nükleer Düzenleme Kurumunun en özel şekilde tasarlanması ve en üst yetkiyle donatılması gerektiğini vurgulayarak, "Bu kurumu kim, nasıl oluşturacak, yine Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapacaklar. Biz, 21. maddeye bir önerge verdik. 21. madde; niyetimiz çerçevesinde böyle bir kurumu oluşturmak için bir kurul oluşsun, 8 kişiden oluşsun bir de başkanı olsun. Bütün dünyadaki örneklerine benzer şekilde başkan, nükleer mühendislik bölümünden mezun olsun, belli bir deneyimi ve donanımı olsun. 8 üyeyi de siyasi partiler iki kat önersinler, burası seçsin." şeklinde konuştu.
Teklifin birinci bölümünde yer alan maddelerin görüşmelerine geçildi.
Maddelerin görüşmeleri sırasında söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özkan, şu anda Avrupa Birliği'nin, Avrupa Konseyinin, gelişmiş ülkelerin nükleer enerjiyi çevreci bir enerji kaynağı olarak kabul aşamasında bulunduğunu söyledi.
Dünyada 2 atom bombası patladığını bir de "iş bilmezlikten" patlayan Çernobil Santrali'nin olduğunu ifade eden Özkan, bugün 2022'nin teknolojik standartlarında evrensel anlamda gelişmiş, çevreci bir anlayışla, yüksek verimlilikle çalışan bir santrali Türkiye'ye kazandıracaklarını kaydetti. Özkan şöyle konuştu:
"1950'den beri bu ülkede enerji alanındaki vesayet kurumlarının her türlü entrikalarıyla 60 yıldan beri engellenmiş bir çalışmadır. Türkiye'de enerji alanındaki vesayet yaklaşımları, 1950'lerde kurmuş olduğumuz atom enerjisi çalışmalarını bugüne kadar kadük bırakmıştır. Bu anlamda, çevreci, teknoloji ürünü, yüksek verimli olan atom enerjisini bu yalan dolanlara rağmen milletimize kazandıracağız."
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Ne vesayeti?" diye sorarak, "Nehirlerin üzerine kurulan Keban, Demirköprü, Kızılırmak üzerinde Türkiye Elektrik Üretim AŞ'nin elinde olan, 32 kuruşa üretilen, sizin yandaşlara 1,62’ye sattırdığınız o barajlar mı vesayet rejimi? Kamunundu, artısıyla eksisiyle bizimdi." dedi.
AK Parti'nin ilk iş olarak dağıtımı özelleştirdiğini, şimdi de iletimin özelleştirme kapsamına alındığını söyleyen Özel, ne kadar yandaş müteahhit varsa onlara kömür ocağı verilip kömürle elektrik ürettirildiğini öne sürdü. Özel, "Bir vesayet varsa damat Albayrak, onun etrafı, sizin sağınızdaki, solunuzdaki bu kan emici çetelerin, 5'li çetenin, Berat Albayrak'ın kıymetlilerinin, etrafınızda zenginleştirdiklerinizin devletin imkanlarını alıp da vatandaşın sırtına bindiği bir vesayet vardır." diye konuştu.
Özkan, belki bir gün, belki bir hafta daha düzenlemenin yasalaşmasının uzayabileceğini ancak bu düzenleme neticesinde Türkiye'nin 60 yıldan beri arayışı içerisinde olduğu nükleer enerjiye ulaşacağını kaydetti.
Tartışmaktan uzak kalınmaması gerektiğini vurgulayan Özkan, "Yeniden bir 50 yıl, bu ülkenin kaybetmeye tahammülü yok." diye konuştu.
Özkan, Özgür Özel'in söylediği "kan emiciler" lafını da iade ettiğini belirterek "'Kan emiciler, vampirler' ifadesi geçmişte bu ülkede milli iradenin, demokrasinin üzerinde vesayet dalgalarının baskılarının ve cuntalarının eseridir; reddediyoruz, iade ediyoruz." dedi.
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, Avrupa Konseyinin nükleer enerjiyi çevreci enerji olarak gördüğüne dair herhangi bir karar, saptama, belge varsa, AKPM üyesi AK Parti mensuplarının getirmelerini istedi.
Çok ciddi bir konu konuştuklarını ve dünyada bu meselesini ciddi tartışmalarla sürdüğünü söyleyen Oluç, "Bu kadar ciddi bir meseleyi bu kadar hafife alarak konuşmak gerçekten kötü bir şey." diye konuştu.
Nükleer kazaların sonuçlarının vahim olduğunu ifade eden Oluç, nükleer atık meselesinin hâlâ halledilememiş bir mesele olarak dünyada tartışıldığını ancak komisyon başkanının "rahat" bir şekilde, "Atıkları bertaraf ediyoruz." dediğini öne sürdü. Oluç, "Nereye bertaraf ediyorsunuz. Yüzlerce, binlerce yıl boyunca o atıklar bertaraf edilemediği için bütün dünya bu meseleyi tartışıyor. Bütün dünya 'nasıl bu atık belasından kurtulacağız?' diyor. Tartışmanın özü de burada kilitleniyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada, CHP Milletvekilleri, teklifin görüşmeleri sırasında zaman zaman yoklama talebinde bulundu.
Kanun teklifinin görüşmelerine devam ediliyor.
AK Parti Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ile AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin birinci bölümündeki 15 madde, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Kabul edilen maddelere göre nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetler üzerinde düzenleme, değerlendirme, yetkilendirme, denetleme faaliyetleri ve yaptırımları uygulayabilme yetkisini haiz Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki, sorumlulukları ile nükleer zararlar hakkında hukuki sorumluluğu belirleniyor.
Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetler ve bu faaliyetlerle ilgili kişi, tesis, cihaz ve maddeler de düzenleme kapsamında yer alacak.
Nükleer zararlara ilişkin hukuki sorumluluk hükümlerinin uygulanmasında yer verilmeyen tanımlar konusunda Paris Sözleşmesi'nde yer alan tanımlar esas alınacak.
Düzenlemeyle nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin yürütülecek faaliyetler konusunda genel ilkeler de belirleniyor.
Nükleer enerji ve nükleer maddelerle ilgili herhangi bir faaliyeti yürütecek gerçek veya tüzel kişiler, Türkiye'nin taraf olduğu nükleer güvence ile ilgili uluslararası anlaşma ve sözleşmelere uymakla yükümlü olacak.
Çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyona maruz kalma riskini içeren her türlü faaliyette; faaliyetin bireysel veya toplumsal açıdan fayda sağlaması, faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının mümkün ve makul olan en düşük düzeyde tutulması, bu radyasyon dozlarının Nükleer Düzenleme Kurumunca belirlenen doz sınırlarını aşmaması ilkeleri esas alınacak.
Nükleer enerji ve radyasyona ilişkin faaliyetler ile bu faaliyetlerle ilgili kişi, tesis, cihaz ve maddeler güvenlik, emniyet ve nükleer güvence açısından düzenleyici kontrole tabi olacak. Düzenleyici kontrole ilişkin verilecek muafiyetler ile bu muafiyetlerin sınır ve koşulları, güvenlik ve emniyetle ilgili gerekleri karşılayacak şekilde, dereceli yaklaşım esas alınarak Nükleer Düzenleme Kurumunca yönetmelikle belirlenecek.
Düzenleme kapsamındaki faaliyetlerde güvenlik ve emniyet, öncelikli olarak sağlanacak.
Çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyona maruz kalması riskini doğuracak her türlü faaliyete ilişkin bu riskten etkilenebilecek kişilerin bilgilendirilmesi esas olacak.
Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetler, Nükleer Düzenleme Kurumuna bildirimde bulunulmaksızın veya kurumdan yetki alınmaksızın yürütülemeyecek. Bu faaliyetleri yürütmek isteyen gerçek veya tüzel kişiler Nükleer Düzenleme Kurumuna başvuracak. Kurum güvenlik veya emniyetle ilgili ilkeleri esas alarak bildirim veya yetkilendirme gerektiren faaliyetleri belirleyecek.
Nükleer Düzenleme Kurumundan nükleer tesis, radyasyon tesisi, radyoaktif atık tesisi işletmek ve radyasyon uygulamalarını yürütmek için lisans alınacak. Kurumdan yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları veya Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına göre kurulmuş tüzel kişiler lisans alabilecek.
Nükleer Düzenleme Kurumundan nükleer tesis, radyasyon tesisi, radyoaktif atık tesislerinin inşa edilmesi, işletmeye alınması, işletmeden çıkarılması, yeniden işletmeye geçilmesi ile tesiste güvenlik ve emniyeti ilgilendiren değişiklik yapılması için izin alınacak.
Ayrıca radyoaktif maddelerin ihracatı, ithalatı, taşınması, transit geçirilmesi, nükleer güvence kapsamında, nükleer alanda kullanılmak için özel tasarımlanmış veya hazırlanmış madde, malzeme, ekipman, sistem, bileşen ve ilgili teknoloji ile nükleer çift kullanımlı madde, malzeme, ekipman, sistem, bileşen ve ilgili teknolojinin ihracatı; nükleer güvence kapsamında kurum tarafından belirlenen madde, malzeme, ekipman, sistem, bileşen veya ilgili teknolojinin ithalatı ile güvenlik, emniyet ve nükleer güvence dikkate alınarak kurum tarafından belirlenen diğer faaliyetler için izin alınması zorunlu olacak.
Düzenleme kapsamındaki faaliyetlere ilişkin Nükleer Düzenleme Kurumunca belirlenen faaliyetlerde görev alacak personele radyasyondan korunmaya yönelik eğitim veren tüzel kişiler, radyasyondan korunmaya yönelik hizmet verecek kişiler, faaliyetlerde görev alacak personel, ekipman imalatı yapan kişiler ile üçüncü taraf gözetimi yapan şirketler için kurumdan yetki belgesi alınacak.
Nükleer Düzenleme Kurumu, yetkilendirilen kişilere diğer kişiler tarafından verilecek hizmetler veya güvenlik, emniyet ve nükleer güvenceye etki edebilecek diğer faaliyetler için yetki belgesi alma yükümlülüğü getirebilecek.
Kurum yetkilendirdiği bir faaliyet için güvenlik, emniyet ve nükleer güvenceye ilişkin uyulması gereken koşullar da dahil olmak üzere gerekli yetki koşullarını belirleyecek.
Kurum tarafından verilen lisans, izin ve yetki belgesi devredilemeyecek.
Bildirimlere ve yetkilendirmelere ilişkin süreçler, yetkilendirme koşulları, başvuru, yetkilerin kapsamı ve geçerlilik süreleri ile yetkinin yenilenmesi, kısıtlanması, askıya alınması, iptali veya daha önce yetkilendirilmiş bir faaliyet için başka bir kişinin yetkilendirilmesine ilişkin konular, Nükleer Düzenleme Kurumunca ilgili bakanlıkların görüşü alınarak yönetmelikle belirlenecek.
Yetkilendirilen tüzel kişiler, verilen yetkinin koşulları kapsamında her türlü sorumluluk kendilerinde olmak üzere faaliyet sırasında radyasyondan korunma, güvenlik ve emniyeti sağlayacak.
Bir faaliyetin yürütülmesinde güvenlik, emniyet ve nükleer güvencenin sağlanmasında asıl sorumluluk yetkilendirilen kişiye ait olacak. Verilen yetkinin koşullarına ve mevzuata uymak, düzenleyici kontrol altında olmak veya yükümlülüklerini yerine getirmek üzere görevlendirme yapmak, hizmet almak yetkilendirilen kişinin sorumluluğunu azaltmayacak veya ortadan kaldırmayacak.
Yetkilendirilen kişiler, faaliyete ilişkin yükümlülükleri sona ermeden, faaliyetin yürütüldüğü yeri veya tesisi, nükleer maddeyi, radyoaktif kaynağı veya radyoaktif atığı sahipsiz kalacak şekilde terk edemeyecek.
Yetkilendirilen kişinin sorumlulukları, düzenleyici kontrolden çıkarılma ile sona erecek. Yetkilendirilen kişinin işi bırakması, yetkisinin kısıtlanması, askıya alınması ya da iptal edilmesi ve benzeri durumlar sorumluluğunu ortadan kaldırmayacak.
Nükleer tesisler, radyasyon tesisleri veya radyoaktif atık tesislerinin kurulacağı saha Nükleer Düzenleme Kurumu onayına tabi olacak. Kurum, faaliyetlere ilişkin radyasyondan korunma, güvenlik, emniyet ve nükleer güvenceyi dikkate alarak onaya tabi başka hususlar belirleyebilecek.
Nükleer Düzenleme Kurumu; çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyondan korunmasına etki edebilecek faaliyetler için uygunluk ölçütleri belirleyebilecek ve onaya tabi tutabilecek.
Düzenleme kapsamındaki faaliyetler ve yetkilendirilen kişiler Nükleer Düzenleme Kurumunun denetimine tabi olacak. Kurum, yetkilendirme kapsamında yetkilendirilen kişilerin yüklenici, alt yüklenici, tedarikçi ve alt tedarikçilerinin faaliyetlerini de denetleyebilecek.
Kurum denetim ve yerinde inceleme kapsamında, sonuçları itibarıyla kurum açısından bağlayıcı olmayacak şekilde inceleme, araştırma, tespit ve raporlama yapmak üzere ihtisas sahibi kamu kurum ve kuruluşları, özel hukuk tüzel kişileri ve gerçek kişilerden teknik destek hizmeti alabilecek.
Lisans verilen nükleer tesislerin ve radyoaktif atık tesislerinin sahalarında yapılacak yapılar hakkında Yapı Denetimi Hakkında Kanun hükümleri ile İmar Kanunu'nun fenni mesuliyete ilişkin hükümleri uygulanmayacak. Bu yapılara ilişkin her türlü sorumluluk yetkilendirilen kişiye ait olacak. Bu yapıların denetimi Nükleer Düzenleme Kurumunca yapılacak. Bu durum yetkilendirilen kişinin sorumluluğunu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmayacak. Denetimler bu konuda ihtisas sahibi olan kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte de yapılabilecek. Kurumun bu kapsamdaki talepleri ihtisas sahibi kamu kurum ve kuruluşları tarafından gecikmeksizin karşılanacak.
Nükleer Düzenleme Kurumunun denetimine ilave olarak yetkilendirilen tüzel kişiler, nükleer tesis veya radyoaktif atık tesisine ilişkin yapıların denetimi de dahil olmak üzere kurum tarafından belirlenen faaliyetlerin üçüncü taraf gözetimi için yetkilendirilmiş şirketlerden hizmet alacak.
Denetime tabi olanlar, kurum denetçilerinin ve kurum tarafından görevlendirilen kişilerin görevlerini serbestçe ve zamanında yerine getirebilmeleri için gerekli şartları sağlayacak ve koruyucu güvenlik tedbirlerini alacak.
Nükleer güvence denetimine tabi olanlar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının Türkiye tarafından onaylanmış denetçileri tarafından yapılan denetimlerde, ilgili mevzuatta belirtilen yükümlülüklerini yerine getirecek. Bu denetimlere Nükleer Düzenleme Kurumu temsilcisi refakat edecek.
Kurum denetçileri, Nükleer Düzenleme Kurumunca belirlenen vasıfları taşıyan kurum personeli arasından Nükleer Düzenleme Kurulu tarafından yetkilendirilecek.
Kurum denetçileri ve denetime eşlik etmek üzere görevlendirilen diğer kurum personeli, denetim amacıyla ilgili yerlere veya tesislere girmek; faaliyetleri denetlemek ve yerinde incelemek; gerekli gördükleri kişilerle görüşmek ve gerekli gördükleri hususlarda inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak; her türlü bilgi, belge ve kayıtları istemek, incelemek, inceletmek, alıkoymak veya suretini almak; herhangi bir malzeme veya numuneyi almak, aldırmak, alıkoymak, usulüne uygun olarak bertaraf etmek veya ettirmek; herhangi bir cihazı kullanarak ölçüm, analiz, muayene ve test yapmak veya yaptırmak; görsel, işitsel veya yazılı kayıt tutmak yetkisine sahip olacak.
Güvenlik veya emniyetin tehlikeye düştüğü veya düşebileceği ve müdahalenin gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Nükleer Düzenleme Kurumu denetçisi, durumu kuruma ve yetkilendirilen kişiye derhal bildirecek. Bu durumda, kurum yetki verilen faaliyetin tamamının veya bir kısmının durdurulması veya sınırlanması da dahil olmak üzere gerekli tedbirleri aldırabilecek.
Kurum denetçisi, denetim sırasında gerekli hallerde mülki idare amirlerinden kolluk kuvveti talebinde bulunabilecek. Bu durumda mülki idare amirleri ve kolluk kuvvetleri kurum denetçilerine gereken desteği gecikmeksizin sağlayacak.
Türkiye'nin egemenlik alanı dışında yürütülen bir faaliyet sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif atıklar, Türkiye sınırları içine sokulamayacak.
Türkiye sınırları içinde üretilmiş ve kullanım süresi dolduğunda menşe ülkeye iade şartı ile ihraç edilmiş radyasyon kaynaklarına, radyoaktif atıkların transit geçişine ve doğal radyoaktif maddelerin bulaşmış olduğu malzemenin ithalatına söz konusu hüküm uygulanmayacak.
Radyoaktif atıklar çevreye salınamayacak veya bırakılamayacak.
Yürütülen faaliyetlere ilişkin ortaya çıkan kullanılmış yakıtların veya bertaraf hariç radyoaktif atıkların yönetiminde tüm sorumluluk faaliyet için yetkilendirilen kişiye ait olacak.
Tesislerde yürütülen herhangi bir faaliyet sonucu üretilen radyoaktif atıklar başka bir yetkilendirilen kişiye devredilene kadar tesiste depolanacak.
Nükleer santrallerde ortaya çıkan kullanılmış yakıtlar, işletme ömrü boyunca nükleer santral sahasında depolanacak.
Faaliyetleri sonucu kullanılmış yakıtı veya radyoaktif atığı üreten yetkilendirilen kişi, bunların tesis içinde veya tesis dışarısında her türlü taşınmasından sorumlu tutulacak. İşletmeden çıkarma faaliyetleri sırasında ortaya çıkacak radyoaktif atıkların her türlü sorumluluğu yetkilendirilen kişiye ait olacak.
Türkiye'nin egemenlik alanında yapılan faaliyetler neticesinde ortaya çıkan radyoaktif atıklar Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) tarafından bertaraf edilecek.
Sahipsiz radyoaktif madde tespit edildiği takdirde TENMAK, ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yaparak gerekli tedbirleri alacak veya aldıracak, bertaraf dahil gerekli iş ve işlemleri yürütecek.
TENMAK, yetkilendirilen kişilerin görüşlerini de alarak radyoaktif atıkların ve kullanılmış yakıtların yönetimine ilişkin ulusal radyoaktif atık politikası ve stratejisinin belirlenmesine esas Ulusal Radyoaktif Atık Yönetim Planı Taslağı'nı, sonu 0 ve 5 ile biten yılların sonuna kadar hazırlayacak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına sunacak. Bakanlık, Nükleer Düzenleme Kurumunun görüşünü alarak Ulusal Radyoaktif Atık Yönetim Planı'nı belirleyecek.
İşletenler, her bir nükleer tesis veya taşıma faaliyeti için belirlenen üst sınır tutarında uygun sigorta yaptırmak veya başkaca bir teminat göstermek zorunda olacak.
TBMM Genel Kurulu'nda 15 maddeden oluşan birinci bölümü kabul edilen Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'ne göre, yetkilendirmeye tabi bir faaliyet sırasında radyoaktif atık üreten kişiler radyoaktif atık yönetimi özel hesabına, nükleer tesis, radyasyon tesisi ve radyoaktif atık tesislerini işletmek üzere yetkilendirilen kişiler ise işletmeden çıkarma özel hesaplarına, belirlenecek tutarda, ayrı ayrı katkı payı ödeyecek.
Bakanlık merkez muhasebe birimi nezdinde radyoaktif atık yönetimi özel hesabı ve işletmeden çıkarma özel hesapları açılacak. Özel hesaplar adına tahsil edilen gelirler amacı dışında kullanılamayacak.
Nükleer santraller için özel hesaplara ödenecek katkı payları üretilen birim elektrik (kWh) başına, teminat miktarları ise kurulu güç (MW) başına, diğer tesis ve uygulamalar için ise özel hesaplara ödenecek katkı payları ile teminat miktarları, tesisin ve uygulamanın türü, atığın sınıfı, miktarı ve aktivitesi gibi hususlar dikkate alınarak Hesaplar Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek. Özel hesaplara ödenecek katkı payları ile teminat miktarları her yıl gözden geçirilecek, öngörülen giderleri karşılayacak şekilde güncellenecek. Ancak uluslararası anlaşmalarda bu fıkra kapsamında yer alan hususları düzenleyen hükümler saklı kalacak.
Radyoaktif atık yönetimi özel hesabı ve işletmeden çıkarma özel hesabının gelirleri; ödenecek katkı payları ve teminatlar, özel hesap gelirlerinin değerlendirilmesiyle elde edilen gelirler, bağış ve diğer gelirlerden oluşacak.
Radyoaktif atık yönetimi özel hesabından; radyoaktif atık bertaraf tesisi kurulabilecek sahaların belirlenmesi ve ilgili saha çalışmaları, radyoaktif atık bertaraf tesisinin tasarımı, yetki alınması, inşası, işletilmesi, bakımı, kapatılması ve düzenleyici kontrolden çıkarılması, belirtilen amaçlara yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetleri, işlemlerini yapmak üzere Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumuna (TENMAK) ödeme yapılacak.
İşletmeden çıkarma özel hesabından; nükleer tesisler, radyasyon tesisleri ve radyoaktif atık tesislerinin işletmeden çıkarılması sırasında ortaya çıkan radyoaktif atıkların bertarafının maliyetleri de dahil olmak üzere işletmeden çıkarılması, tesis sahasının yeniden kullanım koşullarıyla uyumlu hale getirilmesi, işlemlerini yapmak üzere, yetkilendirilen kişiye bu faaliyetleri için ödeme yapılacak.
Hesaplar yönetim kurulu başkan ve üyelerine yapılacak ödemeler ile özel hesapların işleyişine ilişkin bağımsız denetim ve danışmanlık hizmetleri kapsamında yapılacak ödemeler, idari giderler ve yargılama giderleri ilgisine göre özel hesaplardan karşılanacak.
Radyoaktif atık ve işletmeden çıkarma özel hesabındaki meblağın, işletmeden çıkarma sırasında veya radyoaktif atık yönetimi ile ilgili öngörülenler dışında olabilecek masraflar nedeniyle ya da tesisin planlanandan erken işletmeden çıkarılması üzerine yetersiz kalması durumunda maliyetler yetkilendirilen kişi tarafından sağlanan teminattan karşılanacak. Teminat yetersiz ise kalan miktar yetkilendirilen kişiden tahsil edilecek. Özel hesapta biriken meblağ dikkate alınarak söz konusu teminat miktarı yetkilendirilen kişinin talebi üzerine yeniden belirlenecek.
Tesislerin işletilmesine yönelik yetkilendirme için başvuru yapan kişiler işletmeden çıkarmaya ilişkin maliyet planını ilgili bakanlığa sunacak. İşletmeden çıkarma özel hesabı her bir tesis için ayrı ayrı takip edilecek.
Özel hesaplarda toplanan gelirler, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamı dışında olacak.
Süresinde ödenmeyen katkı payları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre takip ve tahsil edilecek. Vergi dairesince tahsil edilen tutarlar tahsil edildiği tarihi izleyen ayın sonuna kadar özel hesaplara aktarılacak.
Özel hesapların gelirlerini yönetmek ve özel hesaplardan yapılacak ödemeleri onaylamak üzere Hesaplar Yönetim Kurulu; bakanlık ve Hazine ve Maliye Bakanlığından ikişer temsilci, TENMAK'tan bir temsilci ve bu kurumların dışında toplam sayısı üçü geçmemek üzere Türkiye sınırları dahilinde nükleer santral işleten tüzel kişilerin birer temsilcisi ile diğer tesis ve uygulamalar için bir temsilciden oluşacak.
Temsilci seçilebilmek için Devlet Memurları Kanunu'nda belirtilen devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarını taşımak, en az dört yıl süreli yükseköğrenimi tamamlamak ve kamuda ve/veya özel sektörde alanında en az beş yıl çalışmış olmak gerekecek. Bakanlık temsilcilerinden birisi başkan olarak görev yapacak.
Hesaplar Yönetim Kurulu üyelerinin görev süreleri üç yıl olacak. Görev süresi sona eren üyeler yeniden görevlendirilebilecek.
Hesaplar Yönetim Kurulu başkan ve üyelerine, görev yapılan toplantılar için her ay toplam (20 bin) gösterge rakamının memur maaş katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutar kadar huzur hakkı ödenecek.
Tesisin erken işletmeden çıkarılması ihtimaline karşı radyoaktif atık yönetimi ve işletmeden çıkarma için gerekli maliyetlerin karşılanabileceğine ilişkin teminatın yeterliliği Hesaplar Yönetim Kurulu tarafından kuruma bildirilmeden tesisin işletilmesine yönelik yetkilendirme yapılamayacak.
Nükleer zararlara ilişkin hukuki sorumluluk da düzenleniyor. Buna göre, nükleer hadiselerden kaynaklanan nükleer zararlar hakkında bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Paris Sözleşmesi hükümleri uygulanacak.
Bir nükleer tesis dışında ve üretiminin son aşamasına gelmiş endüstriyel, ticari, tarımsal, tıbbi, bilimsel ya da eğitimsel amaçlarla kullanılan veya kullanılacak olan radyoizotoplardan veya Paris Sözleşmesi çerçevesinde belirlenen sınırların altındaki miktar ve aktivitedeki nükleer maddelerden kaynaklanan zararlar bu bölümün kapsamı dışında olacak.
Nükleer hadiselerden kaynaklanan nükleer zararlar hakkında; kurum tarafından veya ülkesindeki makamlar tarafından bir nükleer tesisi işletmek üzere yetkilendirilmiş tüzel kişi, nükleer tesis işletmek için verilecek lisans alınmadan önceki dönemde nükleer tesisi kuran tüzel kişi, nükleer tesisi işletmek için verilen lisans iptalinden sonra yeni bir işleten belirlenene kadar olan dönemde lisansı iptal edilen tüzel kişi işleten olarak kabul edilecek.
İşleten, nükleer zararlardan ve tazminatların ödenmesinden, nükleer hadisenin meydana gelmesinde kendisinin, personelinin ve tesisle ilgili teknoloji, mal ve hizmet sağlayanlar herhangi bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın sorumlu tutulacak.
İşleten, doğrudan bir silahlı çatışma, hasmane hareketler, iç savaş ya da ayaklanmadan dolayı meydana gelen bir nükleer hadiseden kaynaklanan nükleer zarardan sorumlu olmayacak.
İşleten, bir nükleer hadisenin neden olduğu nükleer zararların tazminine ilişkin olarak sadece Paris Sözleşmesi ve bu bölüm hükümleri kapsamında sorumlu olacak.
İşletenin kurumdan almış olduğu yetkinin iptal edilmiş veya askıya alınmış veya kısıtlanmış olması, işletenin bu bölüm kapsamındaki sorumluluklarını ortadan kaldırmayacak.
İşletenin, nükleer zarara neden olan nükleer hadisenin, nükleer zarar gören kişinin kastından ya da ağır ihmalinden meydana geldiğini ispat etmesi halinde; işleten, sadece nükleer zarar gören bu kişiye karşı yetkili mahkemenin kararıyla kısmen veya tamamen sorumluluktan kurtulabilecek.
Bu bölümün uygulanmasında aynı sahada bir işleten tarafından işletilen birden fazla nükleer tesis tek bir tesis olarak kabul edilecek.
İşletenin sorumluğu sınırları bölümünde ise her bir nükleer hadise için işletenin sorumluluk miktarları düzenleniyor.
Buna göre termal gücü 10 megavatın üzerinde olan nükleer reaktörler ile kurum tarafından nükleer tesis işletmek için verilecek lisans öncesi yapılacak değerlendirme ile belirlenecek diğer nükleer tesisler için 700 milyon avro, bu kapsama girmeyen nükleer tesisler için 70 milyon avro, nükleer maddelerin taşınması için 80 milyon avro, nükleer maddelerin Türkiye sınırları dahilinde yapılacak transit geçişleri için 700 milyon avro ile sınırlı olacak.
Belirlenen sorumluluk miktarları, diğer ülkelerde meydana gelen zararlar ile ilgili olarak, karşılıklılık ilkesi çerçevesinde, o ülkede nükleer hadiseden doğan nükleer zararlar için uygulanan sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak uygulanacak.
İşletene, sigorta yaptırma veya teminat gösterme zorunluluğu getiriliyor.
Buna göre işletenler, her bir nükleer tesis veya taşıma faaliyeti için belirlenen üst sınır tutarında ve kurum tarafından belirlenen zamanda ve şartlara uygun sigorta yaptırmak veya başkaca bir teminat göstermek zorunda olacak.
Nükleer maddelerin Türkiye’nin egemenlik alanında yapılacak transit geçişlerinde işleten, 80 milyon avro tutarında sigorta yaptıracak veya teminat gösterecek.
Teklifte belirtilen sigorta ya da teminat, kuruma yazılı olarak en az 2 ay önce sigorta şirketi veya nükleer sigorta havuzu ya da teminat veren tarafından bildirimde bulunulmadan askıya alınamayacak veya iptal edilemeyecek. Söz konusu sigorta ya da teminatın nükleer maddelerin taşınmasına ilişkin olması halinde sigorta ya da teminat taşıma sırasında askıya alınamayacak veya iptal edilemeyecek.
Yaptırılan sigorta ya da gösterilen teminat sadece bir nükleer hadise durumunda nükleer zararın tazmini için kullanılabilecek.
İşletenin Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca merkezi yönetim kapsamındaki kamu idaresi ya da sermayesinin tamamının kamuya ait olması halinde, işleten sigorta yaptırma veya teminat gösterme yükümlülüğünden muaf tutulabilecek. Bu durumda nükleer hadise sonucu meydana gelen nükleer zararın devlet tarafından ne şekilde taahhüt edileceğine ilişkin usul ve esaslar, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenecek.
İşletenin belirlenen yükümlülüklerine sigorta sağlanabilmesi amacıyla bir nükleer sigorta havuzu kurulacak.
İşleten belirlenen sigorta ya da teminat yükümlülüklerini yurt içinden veya uluslararası piyasalardan kısmen veya tamamen sağlayabileceği gibi nükleer sigorta havuzundan da sigorta yapılmasını talep edebilecek.
İşletenin sigorta ya da teminat bulamaması veya işleten tarafından sunulan sigorta ya da teminatın belirlenen miktarlardan az olması durumunda eksik kalan miktar Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslara göre karşılanacak.
Bir nükleer hadise sonrasında mevcut sigorta ya da teminatın belirlenen miktarları karşılamaması durumunda eksik kalan miktar Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslarla karşılanacak ve işletene rücu edilecek.
TBMM Başkanı Celal Adan, verdiği aranın ardından Komisyonun yerinde olmaması nedeniyle birleşimi bugün saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları