TMMOB Madem Mühedisleri Odası'ndan '8 Mart' mesajı
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Kadın Komisyonu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolasıyısıyla bir mesaj yayımladı.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Kadın Komisyonu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolasıyısıyla bir mesaj yayımladı.Tüm dünyada ve ülkemizde kadına yönelik cinsiyetçi söylem,
şiddet ve eylemler ne yazık ki hala devam ediyor. Bu konuda olumlu gelişmeler
kaydeden ülkelerin yanı sıra, kapitalizmin giderek artan baskısı, savaşlar ve
göçler özellikle bazı coğrafyalarda kadınların üzerindeki kara bulutları daha
da arttırıyor.
Doğusu viran, batısı talan
edilen bir coğrafyada bunca yaşanan yetmezmiş gibi kadına yönelik şiddet
artarak devam ediyor. Savaşlar, ekonomik baskılar ve buna bağlı işsizlik,
mobing vb. her zaman kadınları daha önce ve daha ağır vuruyor. Kadınlarımıza
yönelik maddi, manevi her türden şiddet ve ayırımcılık; eğitimli, eğitimsiz,
meslek sahibi ya da vasıfsız diye ayırmadan her alanda artarak sürüyor.
Son bir yıl içinde bir kadın "etek giydiği" için
otobüste tekmeleniyor, sanık "pantolon giyseydi tahrik olmazdık" diye
ifade veriyor, bir başkası; sevgilisi tarafından pompalı tüfekle başından
vuruluyor sanık, "lise aşkımdı, şaka yapıyordum" diye kendini
savunuyor, bir adam; "sevgilime hediyem var" diyerek bir kadını
katlediyor, bir başka kadın parkta yürüyüş yaptığı için şiddete maruz kalıyor,
bir kadın belediye otobüsünde tecavüze uğruyor… ve saymakla bitmeyecek daha bir
çok olay artık her an her yerde günlük yaşantımıza giriyor. Tabii kadınlar gibi
farklı cinsel tercihleri olan bireyler de, tercihlerine saygı görmek bir yana
bu zulümden fazlasıyla nasibini alıyor.
Yasal düzenlemeler, düzenleme girişimleri, resmi ağızlar,
sözde dini söylemler iş yerlerinde ve sokaklardaki baskı ve şiddete dayanak
oluyor, zemin hazırlamaya devam ediyor. Ancak artık kadınlar "Susmuyor,
Korkmuyor, İtaat Etmiyor" ve bunu her yerde haykırıyor. En güzel örneklerinden
birini 2016` da "tecavüz yasası" diye anılan "cinsel istismar
düzenlemesi" ne karşı duruşu ile gösteriyor ve geri adım attırıyor. Yine
2012 yılındaki kürtaj tasarısı da yine her kesimden kadınların tepkisi sonucu
geri çekilmiştir.
Kapitalizm de boş durmuyor, 8 Mart` ı mücadele günü
olmaktan çıkartıyor, hediyelerle geçiştirilen bir günmüş gibi lanse ederek emek
sömürüsünü katlayarak çoğaltıyor. Görünmeyen emeğiyle aile içinde sömürülen ve
görevi kabul edilen her türlü bakım, ev işi vb. yıpratıcı işi yüklenen kadın 8
Mart` ta eşitlik ve hak savaşı verirken, indirimlerle hediyelerle sözde taltif
ediliyor.
Peki mesleğimizde neler oluyor? Birçok alanda
olduğu gibi mesleğimizde de kadınlar eşdeğer işe eşit ücret alamıyor, işe
alınırken son sırada, işten çıkarılırken ilk sırada yer alıyor. İş yeri
koşulları kadın istihdamına uygun hale getirilmediğinden erkek egemen alanlarda
iş verilmemesi için bahane oluşturuluyor. Hamilelik, emzirme vb. doğal nedenler
iş ve para kaybı olarak değerlendiriliyor, böylece kadınlar kapitalizmin kar
hırsının hışmına daha fazla maruz kalıyor. Bütün bu nedenlerle de kadın
meslektaşlarımız sektör dışına itilmiş oluyor.
Çalışma hayatına girebilmiş kadınlar ise cam
tavanların altında, yükselebilmek için sürekli daha fazla emek harcamak zorunda
kalıyor, daha çok çalışıyor hak ettiğinden çok daha azını alıyor. Bir yandan
ocakta, şantiyede, fabrikada görevlendirilmesi engellenirken, diğer taraftan
saha tecrübesi yetersiz gerekçesi ile yönetici kadrolara getirilmiyor. Çalışan
kadının ev işçiliği, aileden sorumlu oluşu yine değişmeyen görevi oluyor yani
çift yönlü yangın büyüyor. Çocuklar için kreş açılması gerekirken, ülkemizde
kadınlar için kreş açılır mantığı sürdürülüyor, çocuk bakım sorununu çözmek
illaki kadının göreviymiş gibi lanse ediliyor. İş yerlerinde Kreş zorunluluğu
için kadın çalışan sayısına bakılması da başka bir ironidir ve kreş açılmasını
olanaksız kılmanın yolu az sayıda kadın çalıştırmaktır.
Peki kadın eşitsizliği
konusunda diğer ülkelere göre nerelerdeyiz? Küresel Cinsiyet Ayrımcılığı
Endeksi ‘ ne göre Türkiye 2006 yılında 115 ülke içinde 105. sırada iken 2016 da
144 ülke arasında 130. sırada ve geçen 10 yılda cinsiyet eşitsizliği konusunda
aşama kaydedemediğimizi görüyoruz.
Dünya Ekonomik
Forumu tarafından hazırlanan Küresel Cinsiyet Ayrımcılığı Endeksi ekonomik
katılım ve fırsat eşitliği ile sağlanan eğitim imkanı, siyasi güç ve sağlık
hizmetlerine erişim dikkate alınarak şekillendiriliyor. Türkiye bu yıl 130.
sırada iken, ilk üç sırayı ise genellikle olduğu gibi İzlanda, Finlandiya ve
Norveç alıyor. Türkiye‘ den iki sıra üstteki ülkeler sırasıyla Kuveyt ve
Moritanya. İki sıra altta yer alan ülkeler ise, Bahreyn ve Mısır. Kadınların
ekonomiye katılım fırsatı açısından 129. olarak yine Moritanya ve Bahreyn‘ in
arasındayız. Eğitime erişimde 109., siyasi yetkilendirme/güçlendirmede 98.
sırada olan Türkiye, sağlık hizmetine erişim sınıflamasında 38 ülke ile 1.
sırayı paylaşıyor. Bu sağlık hizmetinin kalitesi ve yeterliliği konusu ise
ölçüm içinde tabii ki yer almıyor. İşte tüm bu nedenlerle kadınlar bu gidişe
HAYIR diyor.
Negatif ayrımcılığa, adaletsiz cinsiyetçi iş bölümüne,
istihdam ve fırsat eşitsizliğine, yok sayılmaya, fiziksel ve ruhsal her türlü
şiddete, mobinge, tacize, tecavüze ve bütün bunların en ağır şekilde yaşandığı
savaş ve göçlere karşı bu yıl da kadınlar alanlarda buluşuyor, yaşamını
savunuyor.
Yaşasın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü,
Yaşasın Kadınların Örgütlü Mücadelesi,
Yaşasın Kadın Dayanışması,
Dünya ve Ülkemiz Kadınlarının Mücadele Gününü kutluyoruz,
Kadınlar
Hayatın İçinde Özgürleşir, Mücadele Dayanışmayla Büyür"
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları