Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kurucusu Gülsüm Kav, Türkiye'de bireylerin yaşam mücadelesine ciddi müdahaleler olduğunu belirterek, kadınlar için güvenli hiçbir yerin kalmadığını söyledi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kurucusu Gülsüm Kav, Türkiye'de bireylerin yaşam mücadelesine ciddi müdahaleler olduğunu belirterek, kadınlar için güvenli hiçbir yerin kalmadığını söyledi. Uzun zamandır kadına karşı şiddetin mücadelesini verdiğini vurgulayan Sav, her şeye rağmen umutlu olduğunu da ifade etti.
Sözcü'den Özlem Gürses'e söyleşi veren Sav, platformu 2010 yılında 'bir avuç' denilebilecek kadar az insanla kurduklarını belirterek, 'Laiklik için, Haklarımız için Direniyoruz' eylemleri yaptıklarını da söyledi. Sav'ın diğer açıklamaları ve sorulara verdiği yanıtlar ise şöyle:
Gülsüm, sen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kurucususun. Nereden nereye geldi platform?
2010 yılında kurarken bir avuç insandık, en son Türkiye'nin 33 ilinde "Laiklik için, Haklarımız için Direniyoruz" eylemleri yaptık. Platform ilerledi ama kadın hakları geriledi. İkisi doğru orantılı zaten, kadınlara baskı artınca, buna direnen bir kadın örgütüne ilgi de artıyor. Çünkü Türkiye'de kadınlar direniyorlar. Bu iyi haber. Kötü haber ise şu, şimdiye kadar kazanılmış tüm haklarımıza hemen her gün bir saldırı, bir müdahale var. Kadınların günlük yaşamı bile tehdit altında artık. Ama bu son 1 yıldır toplumsal şiddet çok yükseldiği için kadın cinayeti de daha kolay işleniyor.
Laiklik için kadınlar sokakta dedin, ama bir yandan da Türkiye'de daha muhafazakar kadın örgütleri de yok mu?
Şimdiye kadar bildiğimizden çok daha farklı bir noktadayız bence laiklik meselesinde. Laiklik çok ciddi saldırı altında çünkü, özellikle eğitim alanında fiili uygulamalar yapılıyor. Yeni anayasada laiklik olmayacak diyen bir Meclis Başkanımız var mesela. Bizim platformda çok sayıda başörtülü temsilcimiz, üyemiz var. Bu arkadaşlarımız için de laikliğin korunması çok hayati. Başörtüsü ya da şort, nasıl giyiniyorlarsa o şekilde giyinmeye devam etmelerinin güvencesi laiklik. Bunun mücadelesini veren kadınlar da var muhafazakar cenahta.
Kendi varlığını koruma refleksi mi?
Cansu Kaya O da var, ama şu da var; diyelim ki bu olana bitene itiraz etmemiş, Cumhurbaşkanını da çok beğeniyor. 15 Temmuz gecesi sokağa da çıkıyor. Oysa ki onun siyasi olarak desteklediği tez ne diyor; kadın çocuk doğurur, evde oturur, fıtratı budur. Ama hayır, mevcut hükümetin destekçisi kadınlar bile, kendi siyasetlerinin dikte ettiği tezin tersine bir biçimde toplumsal hayata karışmak, önemli bir toplumsal olay varsa orada var olmak davranışını gösteriyorlar. Mesela 15 Temmuz'da cemaatler kadınlara evinize dönün dedi, takmadılar. Bu, büyük bir olayın içine kendisi olarak girerek, modern bir birey olma halidir aslında.
Neye inanırsa inansın, nasıl giyinirse giyinsin, temel olarak kadın mücadelesinde birleştiğimiz konu, kadının kendi kaderini kendi tayin ettiği iradeyi göstermesi…
Aynen bu! Kadın cinayetlerinin temelinde kadınların kendi hayatlarına karar verme mücadelesi var. Türkiye'de saldırının yönü laikliğe, laik kesime olduğu için eşit şiddete maruz kalıyoruz denemez.
Modern kadın daha mı baskı altında?
Modern kadınların bütün yaşam tarzlarına müdahale var. Üstelik bu çok yaygınlık kazandığı için, güvenli hiçbir yerin kalmadığı bir ortamda yaşıyoruz. Şehirlerarası otobüsler, metrobüsler, ana caddeler…
'HALA KADIN CİNAYETİ TANIMI YASAYA GİRMEDİ'
Kadın cinayetlerini önlemek için yürüttükleri çalışmaları anlatan Gülsüm Kav, "Hala kadın cinayeti tanımı yasaya girmedi. Bu konuda Özgecan cinayeti döneminde büyük farkındalık yaratıldı. Ama gereği yapılmadı" dedi.
Platformun laiklik eylemi sürecek mi?
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Laiklik eylemlerini 33 ilde yaptık. Aralarında yeni kurulan iller var, bu bizim için umut verici. Böyle bir baskı döneminde, yaşadıklarımızın kadınlara fatura edildiğini anlayan kadınlar "Ben de bir şey yapmak istiyorum" diyor. Mersin, Erzincan katılıyor mesela. Laiklik sadece CHP'ye ait bir konu değil, bizim eylemimizde başörtülü kadınlar "Burası Türkiye Cumhuriyeti, IŞİD devleti değil" diye haykırıyorlar.
Kadınlar en çok hangi durumlarda şiddete maruz kalıyor?
Hala boşanma, ayrılma ya da reddetme başta geliyor. Türkiye'de kadınlar bir boşanma mücadelesi veriyorlar. Bunun önünün açılması, kadınların elinin güçlendirilmesi gerekir derken, bir boşanma komisyonu çalışması oldu Meclis'te ve tam bunun tersine kararlar çıktı. Bütün bu gelişmeler erkek egemen şiddete cesaret kazandırıyor. Başbakan ne dedi zaten "İtaat et, peki de." Çok ciddi bir politik hata bu, cinayetleri teşvik etmek neredeyse.