Tarih:
30.04.2015
Adalet oldu oyuncak, terazisi salıncak
Ahmet Tatar; Cemaat tutuklularının tahliyesi üzerine yaşanan mahkeme savaşları, memleketteki hukuksuzluğun üstüne yeni bir tüy dikti.
Cemaat tutuklularının tahliyesi üzerine yaşanan mahkeme savaşları, memleketteki hukuksuzluğun üstüne yeni bir tüy dikti.Hafta sonu, cemaat tetikçileri sergilediği, yeni bir “hukuk tiyatrosu”, siyasi otoritenin desteklediği blok tarafından bozuldu. Burada ne kurgulanan Cemaat oyununun, ne de ona karşı atağın hukuki olarak bir tanımı yok.
Yani yine hukuk ayaklar altında.
“Dinsizin hakkından imansız geliyor” deyip geçebiliriz. Zira, objektif olmak gibi bir İddiamız da, konumumuz da yok zaten.
Ama biz, başımıza gelenlere karşı, gücümüzü, direncimizi hep hukuktan aldık. Sadece kendimiz için değil, herkes için hukuk ve adalet talep etme olgunluğuna eriştik. Bize karşı yapılan hukuksuzluğa “Bir gün hukuk size de lazım olacak” diye karşı çıktık.
Çok şükür, zaman bizi haklı çıkardı. Yalanlar, sahtekarlıklar bir bir ortaya çıktı. Çıkar ortaklıkları, şer ittifakları bozuldu.
Dün birlikte hazırladıkları oyunları, tuzakları şimdi birbirlerine karşı kullanıyorlar.
Oysa bu ülkede, siyasi iktidarlarla adalet mekanizması daha önce de karşı karşıya geldi. Engellemeler, yer yer blokeler yaşandı. Fakat bütün bunlar kanunlar ve geleneklerin dışına bu derece taşmadı. Çoğunlukla da uzlaşmalar sağlandı.
Şimdi bir kuralsızlıklar oyunu oynanıyor. Her kuralsız harekete başka bir kuralsızlıkla cevap veriliyor. Hukuk hiçe sayılıyor. Hukuka karşı zaten zayıflamış olan güven, iyice kayboluyor. Ne siyasi iktidar, ne de adalet mekanizmasının mensupları bunun sorumluluğunda değiller.
Son on yılda yaşananlarla, adalet oyuncak, terazisi salıncak edildi. Ayarı bozuldu.
O bozuk terazi, siyasi iktidarın elinde tasfiye aracı olarak kullanıldı. Kimi zaman Beşiktaş’ta, Silivri’de kuruldu. Kimi zaman Diyarbakır’da, olmadı Habur çadırında kuruldu. Ergenekon dedi, Balyoz dedi Türk aydınlarını, orduyu eledi. KCK dedi Kürt siyasileri kelepçeleyip boy hizasına getirdi. TOKİ’nin hizmetine sunulup şehirler, ormanlar talan edildi.
Sonunda adalet terazisini yalama ettiler. Artık düzen tutmuyor. Kimse güvenmiyor. Bu son olayla da çivisi iyice çıktı.
Adalet mekanizmasını ele geçirenlerin hukukun üstünlüğü, bağımsızlığı gibi bir misyonlarının olmadığı görüldü. Kendilerini bağlı kabul ettikleri otoritelere göre hukuku bir silah olarak kullandılar. Kör topal işleyen eski sistemin bile bu günden ne kadar ilerde olduğunu üzülerek görüyoruz.
Yaşanan olayın ülkemize dayattığı kara tablo yanında bize dokunan biryanı daha var. O yanımız hala kanıyor, hala hassas. Suçlular adalet önünde hesap verinceye kadar da böyle kalacak. İşte o hassasiyete dokunan adlardan biridir Metin Özçelik.
Bu günkü oyunun kara kostümlü, başkahramanını adını duyunca kursağımızda kalan sevincimiz, ağu katılan aşımız, elimizden alınan Yarbay Ali Tatar’ımız, üç gün sonra anacağımız Albay Murat Özenalp’imiz geldi aklıma.
Birde, bize “Bırakın bağımsız mahkemeler vazifesini yapsın”, “Mahkemeleri yıpratmayalım”, “Kimse ayrıcalıklı değil, herkes yargı karşısında aklansın”, “Suçsuzlarsa zaten özgürlüklerine kavuşurlar, korkmaya gerek yok” diyenleri; şimdilerde kahraman edaları ile gezinenlerin, askerlerini “hukuka saygı” adına cellatlara teslim edişlerini hatırlıyorum.
Biz o gün görmüştük bu kara cübbelilerin gerçek yüzünü. O günlerde isyan etmişti Ali “Hukuk adına hukuksuzluk sürecine saygı gösterilemez” diyerek.
Şimdi görüyor musunuz, kimlerin eline, insafına terk edildiğimizi.
Bizi saygıya zorladığınız “adaletin” kimlerin oyuncağı olduğunu görüyor musunuz?
Şimdi görüyor musunuz hangi kedilere ciğer emanet ettiğinizi?
Hala bahsede biliyor musunuz, bunların yönettiği “Bağımsız mahkemelerden”?
Bunların hukuk adına hüküm verdiklerine hala inanıyor musunuz?
İnanmaya devam edenlere sözüm yok.
Ama inanmayan, olup biteni kabul etmeyen herkes için gidişatı değiştirme fırsatı var. Bu fırsatı her kesin samimiyetle değerlendirmesi gerekir.
Bunların yeni oyunlarını, başka can yakmalarını beklemeye gerek yok. Balyoz Ergenekon süreçlerinde çevirdikleri dolaplar yargılanmaları için zaten yeterli kanıtları sunmaktadır.
Hukuka sahip çıkmak, süreç ne kadar uzun olursa olsun suçun ve suçlunun hukuk çerçevesinde değerlendirilmesini talep etmek herkes için vatandaşlık görevidir. Hukuk dışı yollar açılmasına kendimiz için dahi razı olamayız.
Hukuk yoksa, huzur da yok, barış ta yok. Bunların olmadığı yerde aş da olmaz, iş de olmaz, mutlulukta olmaz.
Ahmet Tatar
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI