Tarih:
03.01.2015
Ahmet Tatar 'Ben şimdilik susuyorum'
Ahmet Tatar; 19 Aralık 2009 da kardeşim Yarbay Ali Tatar’ın kafasına sıktığı kurşunun sesini de duymalarını bekleyemeyiz. Karargahlarından kuş uçumu 500 metre ilerideki cenazeye lütfedip gelmelerini de bekleyemeyiz elbette.
Paşa konuştu geçenlerde Ahmet Hakan’a.Bizlerin bildiği ancak kamuoyunun malum manipülasyonlar nedeni ile karıştırdığı ve yanlış bildiği hatta hiç bilmediği sahtekarlıkları hukuksuzlukları anlattı.
İyi de anlattı. Eminim yüksek reyting de almıştır. Olayların onun ağzından ve birinci elden anlatılması kamuoyunun iknası açısından çok önemli.
Özellikle doğrudan kendisine suçlama olarak yöneltilen “İnternet andıcı” ve “İrtica ile mücadele eylem planı” konusunu oldukça basit ve anlaşılır bir dille izah etti.
Gerek kendisi hakkında gerekse genel olarak Ergenekon Balyoz davalarındaki suçlamaların ne kadar saçma sapan, yargılamaların ne kadar özensiz ve peşin hükme dayalı olduğunu kamuoyu bir kez daha gördü.
Fakat paşanın olayları ortaya koyarken takındığı net tutumun müsebbiplerini işaret etmeye geldiğinde ne kadar ikircikli olduğunu, ne kadar matlaşıp fululaştığını üzülerek izledim.
Oysa bunca yaşanandan, ortaya çıkan bunca sahtekarlıktan sonra. Bunu yapanların artık kendilerini saklayamadıkları noktada bile paşa “ayıya ayı, dayıya dayı” diyemiyor.
Bu gün bari bunu dese görevdeyken yaptığı “ihmalleri” biraz olsun mazur göreceğiz. Ama nerede?
Geçmişiyle ilgili en ufak bir öz eleştiri duyamadığımız gibi, kurulan tuzağa göz göre göre teslim oluşunu demokrat bir tavır olarak anlamamızı istiyor.
Demokrat olmak ilkeleri savunmak, hukukun gereklerine herkesin uyması için mücadele etmektir paşam.
Demokratlık önce askerlerini sonra kendini kasabın insafına bırakmamaktır.
Demokrat olmak, iktidardakilerin devletin bütün gücünü en ceberut şekilde kullanarak yaptıklarına karşı bir hukuk mücadelesi başlatmak ve bu cephede direnmektir.
Ancak maalesef paşa Bilgin Balanlı tutuklanınca sıranın kendisine geldiğini anlamış. Daha doğrusu birileri kulağına fısıldamış ta, ancak öyle öğrenmiş.
Bakar mısınız şu uzak görüşlülüğe(!)
Oysa İrtica ile mücadele eylem planı 2009 un başlarında gündeme düşüyor. Paşa ve kurmayları bu işin nereye gittiğini göremiyorlar.
Bunu göremeyenlerin 19 Aralık 2009 da kardeşim Yarbay Ali Tatar’ın kafasına sıktığı kurşunun sesini de duymalarını bekleyemeyiz. Karargahlarından kuş uçumu 500 metre ilerideki cenazeye lütfedip gelmelerini de bekleyemeyiz elbette.
Yerinden kalkıp 500 metrede ilerde bir duruş gösteremeyen paşam, Fenerbahçe taraftarına övgüler düzüyor. Birçok kuruluşa, topluluğa örnek gösteriyor.
Haklısınız. Hepimiz Fenerliydik o günlerde. Bütün renklerimizin yanına sarı laciverti ekledik o günlerde. Ama Fenerbahçe’nin arkasında durduğu, her şeye rağmen diz çökmeyen Aziz Yıldırım tavrını da ben size hatırlatıyorum.
Siz askerlerinizi esarete göndereceğinize bile bile tutuklanmaya gideceğinize, başka türlü bir duruş gösterseydiniz de Türk Milleti seni o zaman “taktirini” o zaman görseydiniz.
Siz askerlerinizi esarete göndereceğinize bile bile tutuklanmaya gideceğinize, başka türlü bir duruş gösterseydiniz de Türk Milleti seni o zaman “taktirini” o zaman görseydiniz.
“Allah büyük” Böyle diyor şimdi paşam.
Eyvallah. Hiç şüphesiz. Bu günü de biz gösterdi. Daha çok şey göreceğimize inancımız tam.
Ama unutmamak gerekir ki,tevekkülde önce tedbir vardır sayın paşam.
Keşke bunca askerin istikbali konusunda basiret gösterilip tedbir alınsaydı da sonra iş Allaha bırakılsaydı.
Koca Türk ordusunun işinin Allah'a kalması…
Ben şimdilik susuyorum.
Ama elbette ki Tarih herkese bir şeyler söyleyecektir.
Ahmet Tatar
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI