loading
close
SON DAKİKALAR

Baransu Hala Ahkam kesiyor

Ahmet Tatar
Tarih: 05.08.2015

Ahmet Tatar; CHP cezaevi heyetinin ziyareti ve nam-ı diğer ''Bavulcu'' Baransu’nun demeçleri gazetelere yansıyınca, aklımdan bunlar geçti.

Yine, birileri kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

Yine, birileri daha ellerindeki kanı temizlemeden, hukuk karşısında yaptıklarının hesabını vermeden bizimle el sıkışmak istiyor.

Daha düne kadar gönüllü cellatlık, tetikçilik yapanlar karşımıza mağdur, mazlum olarak çıkarılıyor. Sözde kendilerini bizimle eşitliyorlar. Karşımızda birden fazla can alıcı, zalim var diye birinin yanında, diğerine karşı tertiplenmemizi bekliyorlar.

Cellatlar zora düşmüş, kendilerine bizden müttefik olmamızı bekliyorlar.

Yok öyle yağma, bizden yana dükkan kapalı.

Her türlü zulmünüzle bizi sınadınız. Anlamış olmanız gerekir. Biz adaletin, hukukun, doğruluğun, insanlığın yanındayız. Dostumuzu düşmanımızı öğrendik. Saftirik değiliz. Sizi tanıyoruz.

Sizin post kavganızın, birbirinizi suçlamanızın kafamızı karıştırmasını bekliyorsanız, daha çok bekleyeceksiniz.

Biz tetikçileri de onun siyasi destekçilerini de ayrı kategorilerde değerlendirebilecek kadar asgari bir zekâya sahibiz çok şükür.

Günü geldiğinde, kimin nereden nereye kadar suçlu olduğunu ortaya koyacağız .

Medya bombardımanı ile uyuşturup, balık hafızalı yaptığınız yığınlara güvenmeyin. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, attığınız her adım, aldığınız her nefes evrende silinmez izler bırakıyor. Er geç bu izleri kuyumcu titizliği ile ortaya çıkaracak vicdan arkeologlarının ortaya çıkacağını biliyoruz. İçimiz rahat.

Hesap vereceksiniz mutlaka yargılanacaksınız dediğimizde; “Hangi gücünüzle? Kaç kişiyle? Kime güveniyorsunuz, yoksa orduya mı?” diyorsunuz ya; yok yok biz vicdanlı gerçek hakimlere, insanlığın var oluş güvencesi evrensel hukuka ve onun mutlak tecelli etme alışkanlığına güveniyoruz.

Tarihin aynasına bakın, sizler gibi insanlık mirasını hiçe sayan, kendini yıkılmaz sanan kim devranını ebedi kılmıştır? Hangisinin insanlığın mizan terazilerinde bir hükmü kalmıştır? Hangisi herhangi bir düşüncede, inançta, itirazsız, hayırla, saygıyla anılmaktadır? Hak katında, insanlık huzurunda bunları ceza kabul etmiyorsanız, başka örnekleri de siz bulun.

“YAPTIKLARIMDA HAKLIYIM AMA… NEYSE”

CHP cezaevi heyetinin ziyareti ve nam-ı diğer “Bavulcu” Baransu’nun demeçleri gazetelere yansıyınca, aklımdan bunlar geçti. Bir kez daha yaşadıklarımızı düşünüp, hafızamı tazeledim.

İnsani olarak, yapılan bu ziyarete itirazım yok. Üstelik ziyaretçileri tanıyorum ve samimiyetlerine güveniyorum. Girişimlerinin kaynağının hukuk, vicdan ve temel insan hakları olduğundan kuşkum yok.

Ziyaretçilerden birinin sol bir gazeteci, diğerinin de zaten bir avuç oldukları, önce ordudan, sonra bütün bürokrasiden tasfiye edilen, miting meydanlarında yuhalanan, ta Malezyalar’dan karalanan bir inancın mensubu olmasını kayda değer buluyorum. Zaten Baransu da, “En fazla eleştirmesi gereken sol kesim, ama onlar beni savunuyor. Onlar bu duruma adalet ve hukuk açısından yaklaşıyorlar” diyerek, biraz da şaşkınlığını ifade ediyor.

Demek ki vicdana, din istismarcılığıyla, “Takara Makara”cılıkla sahip olunmuyormuş. Hak huzurunda önce insan olmak ve Hakkın en değerli eserine saygı duymakla başlıyormuş her şey. Anlaşılmışsa bu da bir ilerlemedir.

Yaşadıklarımız, düşüncelerimiz, inançlarımız bizi her şeyden önce vicdana, adalete bağlıyor. Bu kavramlardan ayrılmanın savunduklarımıza ve kaybettiğimiz canlarımıza, onların haklı davalarına saygısızlık olduğunu iyi biliyoruz. Ali’nin, Murat’ın, Cem’in anılarını kin ve intikam hisleri ile değil ancak hukuk ve adalet haykırışları ile yüceltebiliriz.

Fakat karşımızdaki kibirli ve “Yaptıklarımda haklıyım ama… neyse” diyen tavrı devam ediyor. Sanki bunca mağduriyet yaşanırken, canlar toprağa düşerken, bunlar başka iş tutuyormuş. Kurgulanan oyunların, kurulan tuzakların, yalanların, sahtekârlıkların meşrulaştırılması için medyada canhıraş çalışmamışlar, hukuksuzluklara takılan kulpları savunmamışlar.

Dahil olduğu koroyla birlikte, Barışlara, Soner Yalçın’a Müyesser Yıldız’a, Ahmet Şık’a, Nedim Şener’e “terörist” diyen kişi, yazdığının mürekkebi daha kurumamışken, şimdi gazetecilikten bahsediyor.

Yahu sen kargoculuk yaptın, tetikçilik yaptın, gazetecilik değil.

Fakat işe bak ki, taşıdığın sahtekârlıklardan değil, inandırıcılığı artsın diye içine konmuş gerçek belgeden tutuklandın. Bu da sana kaderin değil, zamanında işbirliği yaptıklarının bir oyunu sadece.

ADİL MAHKEMELER HUZURUNDA YARGILANMANIZIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Hani demişsin ya, “Beşer zulmeder kader adalet eder” diye. Vallahi ben bir şey demiyorum bu sözün üstüne. Bu sözü sen bir kez daha değerlendir bence. Zira biliyorsun esas yaptıklarından orada değilsin şu anda.

Güya özeleştiri yapıyor Baransu; “Ben savcı değilim, hakim değilim. Evi basan, tutuklayan ben değilim. Balyoz'da haksızlık olduğunu biliyorum. Sadece listede ismi var diye insanlara zulmedildi. Liste dışında bir şey yok” diyor. Peki bir sürü ıvır zıvır ve seni tutuklatan belgenin arasındaki o liste kime yüklendi ve Beşiktaş’a taşıtıldı? Bunun adına ne zamandan beri gazetecilik deniyor?

Bu hizmeti “kullanışlı aptallık” vecizesi bile tam karşılamıyor. Dilimin ucuna başka şeyler de geliyor ama, ben yine de kargoculuk görevi diyorum.

“Balyoz'la ilgili kim tutuklanmışsa hepsini ziyaret edeceğim. 22 tanesi dışında hepsini, kabul ederlerse tabii. Askeri en iyi ben bilirim” buyurmuş.

İşine gelmediğinde “Ben savcı değilim, hakim değilim” diyen Baransu, 22 kişiyi belli ki, suçlu ilân ediyor. Öyle ya, “Askerleri de iyi biliyor” ve sözde suçluyu suçsuzu ayırt ediyor.

Bak Baransu; o bahsettiğin 22 kişi dahil tam 364 kişi o davadan yargılandı. Benim kardeşim Yarbay Ali Tatar da hayatta olmadığı için bu davaya dahil edilmedi. Kara cübbeli abilerin her türlü haksızlığı hukuksuzluğu bu insanlar üzerinde uyguladılar. En basit hukuki talepler bile kulak arkası edildi.

Usûle, kanıta, özen göstermeleri bile gerekmiyordu. Nasıl olsa korunuyorlardı, nasıl olsa yüksek yargı tamamdı. Kararları onanacaktı. Öyle de oldu.

Fakat gerçeklerin ölmemek gibi bir huyu olduğunu unuttular ve sonunda çuvalladılar. Adına ilahi adalet de, ne dersen de. Yaptıkları ellerine ayaklarına dolandı. Silivri’nin konukları değişti.

Ama sen hâlâ ahkâm kesmeye devam ediyorsun.

Bırak aklımızla dalga geçmeyi de esas suçlarınla ilgili savunmanı hazırla. Senin ve her kademedeki abilerinin adil mahkemeler huzurunda yargılanmanızın takipçisi olacağız. Bunu sizden intikam almak için değil, bu güzel ülkede bizim yaşadığımız hukuk katliamları tekrar yaşanmasın diye istiyoruz.

Ahmet Tatar

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları