Tarih:
13.03.2015
Her Şeyinizle Puf Olacaksınız
Ahmet Tatar; ''Rabbim verdikçe veriyor'' En sonunda anlı şanlı ''Arınç’a Suikast'' balonu da puf oldu. Ne amansız takipler kaldı, ne yutulacakken yakalanan suikast krokisi.
Önce Balyoz’da, Ergenekon’da patlayan yalan balonları artarak devam ediyor.Artık yandaş köşelerde bile “Kumpas olmayan dava kaldı mı?” diye soruluyor.
Poyrazköy’den Amirallere Suikast’e, Erzincan’dan Oyak’a, Casusluğa kurulan bütün kumpaslar bir bir çöküyor. Gölcük hard diskinden, Kabataş çıplaklarına, camide içkiye kadar uçurulan bütün balonlar patlıyor.
Darbe belgeleri diye, davul zurna şişirilen bavul, taşıyıcısının elinde patladı. Bir zamanlar sivil, asker, savcılarla “enseye tokat” olan Baransu şimdi bavul sorularına cevap bulmakla meşgul.
Bavul oldu patlak davul.
“Rabbim verdikçe veriyor” En sonunda anlı şanlı “Arınç’a Suikast” balonu da puf oldu. Ne amansız takipler kaldı, ne yutulacakken yakalanan suikast krokisi. Geriye talan edilen kozmik oda ve şimdilerde bundan “başarı” çıkaran o zamanın Başbuğu kaldı.
Arınç, işi bir an önce kapatma telaşında. Mahkeme kararından sonra “itiraz etmem. Bir an önce, bir şekilde kapanmasını istiyorum”, “dosyanın içinde ne var, ne yok inanın bilmiyorum” diyor.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin son on yılında en kritik makamlarda bulunan; aynı zamanda hukukçu olduğunu sık sık hatırlatan Arınç, kendisi ile ilgili dosyanın içeriğini bilmiyor. Hiç ilgi duymamış.
Bu ciddi devlet adamı, devletin en gizli odalarına girmek ve oradan en gizli bilgileri yağma etmek için kullanılan dosyaya bi haber. Sanki bu dosya tamamen kendi dışında, hatta kendisine rağmen açılmış. O derece masum.
Ama daha dün, bu olayın üstüne nasıl atladığını, kozmik odaya “Kozmetik oda” diyerek dalga geçtiğini sanki unuttuk.
Bu utanç verici olayın bir an önce kapanmasını istersin şimdi. Normaldir. Ama sorumluluktan kurtulamazsın. Evet senin itirazın yok. Olmasını da pek beklemiyoruz doğrusu. Ama bütün bu olup bitene biz itirazdan öte isyan ediyoruz.
Bu olayda birçok insan mağdur oldu. 38 Asker mahkeme kapılarına taşındı. Daha da önemlisi dönemin “Kayan” yıldızı vasıtasıyla yapılan, arama, kopyalama çalışması sonunda, devletin sırlarının bilinmeyen ellere uçtuğu anlaşılıyor.
Sayın Arınç, sizin daha iyi bileceğiniz gibi, devleti yönetmek ciddi iştir ve yönetici yaptıklarından da, yapmadıklarından da sorumludur. Devlet sırlarının bilinmeyen ellere gitmiş olması da az bir sorumluluk değildir.
Suçu cemaat kumpasına yüklemek kimseyi sorumluluktan kurtarmaz. Bu iş tezgahlanırken sorumluların engellemek için, ne yaptığını, bir cumhuriyet savcısı, parçaları birleştirip mutlaka soracaktır. Örneğin İlker Başbuğ, geçenlerde başbakanla konuşup kozmik odaya girilmesi için izin verdiklerini; iyi ki de, böyle yaptığını söyledi. İşte bulmacanın önemli bir parçası.
Aslında bu son olay memleketin halini, son on yılını özetlemektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ne hale getirildiğinin, nasıl büyük bir “ciddiyetle” yönetildiğinin resmidir.
O kadar çok yalan balonuna maruz kaldık ki, saymakla bitmiyor. Adeta bütün toplum bu balonlarla hipnotize edildi. “Bak bak” dediler. Hep beraber baktık. Onlarda yapacaklarını yaptılar.
Bu olayda hırsızın suçu sabit ve kesin onu ayırıyorum. Fakat esas sözüm hırsıza kapıyı açanlara ve onları cesaretlendirenlere. Bilmiyorduk demeyin. Çarpılırsınız.
Bu kadar yalanın, bu kadar balonun sönüp gittiği zamanda, birde sönmüş ocaklar, yaralı yürekler kaldı geriye. İtiraz ve isyan daha çokta oralardan yükseliyor. Hassasiyet yüksek.
Er geç, arsızca ürettikleri yalanları, balonları gibi kendileri de puf olup gidecekler ve mutlaka hukuk önünde hesap verecekler. Buna hiç kuşkum yok. Fakat tüm topluma, kurumlara yaydıkları büyük bir kirlilik var. Bu isi, pisi temizlemek zor olacak.
İş başa düşüyor ve önemli. Kimseye ihale edip seyredemeyiz. Herkes eline fırçayı faraşı almalı. El ele, bütün yurtta bir bahar temizliğine ihtiyacımız var.
Ahmet Tatar
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI