loading
close
SON DAKİKALAR

Çadır Devleti

Atay Sözer
Tarih: 04.03.2023
Kaynak: www.istanbulgercegi.com

Atay Sözer; Basiretsizlik, beceriksizlik, vizyonsuzluk, liyakatsizlik depremin bilançosunu katlamıştır. Bu faciayı “Deprem öncesi”, “Deprem anı”, “Deprem sonrası” diye üç bölümde inceleyebiliriz.

Bizim kuşak, yüz yılın en büyük facialardan birine denk geldi, acılar ifade edilemez çünkü söz bitmiştir.

Basiretsizlik, beceriksizlik, vizyonsuzluk, liyakatsizlik depremin bilançosunu katlamıştır.

Bu faciayı “Deprem öncesi”, “Deprem anı”, “Deprem sonrası” diye üç bölümde inceleyebiliriz.

Deprem öncesindeki uzun sürede en yapılmayacak yerlere, en yapılmayacak yöntemlerle çürük çarık binalar dikmek, çürüklük yetmezmiş gibi kolonları kesmek, bunları yapanları cezalandırmak yerine imar affıyla cümlesini aklamak hatalar zincirini oluşturan ögelerden sadede birkaçıdır. Elbette çürük binalar kanun hükmüyle kararnamelerle bir günde sağlamlaşmıyor.

Deprem anı bir başka facia, dört bir yanda yıkılmış binaların altında inleyenlerin yardımına, “kim gitsin?”, “ne zaman gitsin?”, “nasıl gitsin?”, “hangi birine gitsin?”, “gittiğinde ne halt etsin?”, “kurtarma işinde kullanılacak vinçleri nasıl bulsun?” sorularının yanıtını bulana kadar iki gün geçti. Birçok kişiye ulaşılamadı, bir kısmına ulaşıldı ama vinç olmayınca çıkartılamadı, bazen vinç bulunda ama onu kullanacak eleman yoktu bu defa. Yıkıntının arasından bir tek eli görünen kızının elini tutan babalar gördük, sapasağlam olan ama çıkartılmadığı için donan insanlar gördük.

Yaşanan, bir Kafka romanı kaosundan da daha karmaşıktı.

Deprem sonrası aynı beceriksizlik, aynı basiretsizlik devam ediyor; hâlâ çıkartılamayan bedenler var enkaz altında. Bir an önce inşaata başlamak için apar topar enkaz aldırma hevesiyle, kepçeler kolları bacakları koparttılar o bedenlerden. Sağ kalanların durumları sağ kaldıklarına pişman ettirecek düzeyde.

Yardıma gelen yabancı kurtarma ekipleri soyuldu.

Yardım götürenlerin yardımları ellerinden alınıp “sen bana ver ben yapacam o yardımı” dendi.

Ama onu da yüzüne gözüne bulaştırdı onu ulaştırmayı da beceremediler.

Deprem gününe kadar ortalama bir hayat konforu olan insanlar bir dakika içinde tüm birikimlerini, sevdiklerini yitirip bir anda muhtaç hale geldiler.

Suç gene halka çıktı.

Bilinçsizsiniz, deprem çantanız, el feneriniz, düdüğünüz yok o yüzden öldünüze getiriyorlar lafı.

Kızılay’ın bir ticari şirketi olduğu ortaya çıktı.

Aslında o ticari şirketin bir Kızlay’ı olduğu ortaya çıktı, desek daha doğru olur sanırım.

Parayla çadır, fasulye, kan sattıkları anlaşıldı.

Çadırları sivil kuruluş olan AHBAP’a satmış o da çadırları AFAD’a vermiş AFAD da uygun gördüğü depremzedelere vermiş.

“E peki bu kadar elden eleye ne gerek var?  Kızılay doğrudan depremzedelere götürseydi ya!" demeyin bu işte akıl tutulması olmayan ne var ki burada da olsun.

An itibariyle hâlâ çadırsızlar var, hale bakar mısınız bir çadırın bile ayrıcalık olduğu hale geldik.

Keşke çadır devleti olaydık hiç olmazsa oranın da kendi içinde bir düzeni vardır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları