loading
close
SON DAKİKALAR

Menzil’in şok mangası

Barış Pehlivan
Tarih: 09.09.2021
Kaynak: Barış Pehlivan - Cumhuriyet

Barış Pehlivan; JSGA, dediği Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nin kısaltmasıydı. Kurum, iki teşkilata da subay ve astsubay yetiştiriyordu. İşte gazi üsteğmen Kaleli, Menzilcilerin buraya öğrenci sokarak Jandarma’ya sızdığını ileri sürüyordu.

Sabah vakti evinin kapısını açtığında karşısında polisler vardı. Avukat istemedi, kendi başına ifadesini verdi: 

JSGA’nın öğrenci temini sözlü mülakatlarında torpil yapıldığına ve Menzil başta olmak üzere çeşitli tarikatların FETÖ’de olduğu gibi ordumuza sızmaya çalıştığına dair bilgiler edindim. Bu bilgileri her sorumlu ve vicdan sahibi vatandaşın yapması gerektiği gibi devletin gerçek sahibi milletimizle paylaştım.” 

Bu sözler genç bir gazi üsteğmene, Erhan Kaleli’ye aitti. Askerlik hayatı boyunca Fethullahçıların hedefi olmuş, örgütün şok mangalarında işkence görmüş bir isimdi. Ve şimdi emekli olduğu Jandarma’da “METÖ” dediği Menzil tarikatının örgütlendiğini duyuyor, görüyor, bunu herkese anlatmak için sosyal medyada çırpınıyordu. 

Gelin görün ki... 

Uyarılarına kulak asılmadı. Jandarma’nın şikâyetiyle kendisini karakolda buldu. 

Sahi, haksız mıydı şunları söylerken: 

Yazdıklarımın tümüyle arkasındayım. Jandarma Genel Komutanlığı’nın içerisindeki yapılanmalarla ilgili iddialardan dolayı, bu yapılanmanın failleri hakkında suç duyurusunda bulunması gerekir. Devlet Övünç Madalyası verdiği ve ülkesi için savaşmış, devletini, milletini seven gazisi hakkında suç duyurusunda bulunması abesle iştigaldir.” 

JSGA, dediği Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nin kısaltmasıydı. Kurum, iki teşkilata da subay ve astsubay yetiştiriyordu. İşte gazi üsteğmen Kaleli, Menzilcilerin buraya öğrenci sokarak Jandarma’ya sızdığını ileri sürüyordu. 

Tarikatın Jandarma’da örgütlendiği uzun süredir konuşuluyordu ama şimdi bunu dile getirmek bir dava konusuydu. Ve kuşkusuz, bu önemli bir eşikti. 

CEVAP BEKLEYEN SORULAR 

Herkes susuyorken Fethullahçıların devlette nasıl örgütlendiğini ilk yazanlardanız. Bunun için bize bedel ödetenlerin yıllar sonra “Meğer haklıymışsınız” dediğini duydu bu kulaklar. 

İşte bu yüzden... 

Dün olduğu gibi şimdi yine soruyorum: 

1- JSGA mülakatlarında torpil yapıldığı iddiası doğru mu? Mülakat başkanı, aday daha içeri girmeden önce kaç puan verileceğini söylüyor ve tüm üyeleri buna uymaya zorluyor mu? 

2- Menzilci öğrenciler 2018 yılının aralık ayında kendilerinden olmayan birinin telefonuna porno yükledi mi? Böylece sol görüşlü bir aileye sahip o öğrencinin okuldan ayrılması sağlandı mı? 

3- Menzilci olmayan öğrencileri yıldırmak için tıpkı FETÖ’nün yaptığı gibi akademide şok mangaları kuruldu mu? Bu şok mangalarından birinin adı Akıncılar mı? 

4- JSGA’daki caminin imamı camiye gitmeyen öğrencilerin listesini okul komutanına hiç verdi mi? O listedeki öğrencilerin disiplin puanları düşürüldü mü? 

5- Akademideki o imam, camide Menzil tarikatına dair sohbetler yapıyor mu? Bu sohbetler şikâyet edilince bir müfettiş albay idari soruşturma yürüttü mü? O idari soruşturma, şikâyet edenlerin başına bela oldu mu? 

Dahası var ama şimdilik bu kadar soru yeter. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 yılında şöyle demişti: 

Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Bunun için ne adına olursa olsun, devletin bünyesinde yeni paralel yapılar kurulmasına asla izin vermeyeceğiz.” 

Duy da inanma! 

RANTIN KONUŞULMAYAN YÜZÜ

Baktık durduramıyoruz, sahte isimlerle bakanlığa şikâyet etmek zorunda kaldık.” 

O kadar acıydı ki bunu duymak. 

Söyleyen, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne yıllarını vermiş bir isimdi. 

Hani ne zaman sahil kentlerinde yangın çıksa, “Bu işte bir rant var” diyoruz ya... 

Hani hep de maalesef haklı çıkıyoruz ya... 

Meselenin en son aşamasında, yani tapu dairelerinde neler oluyor hiç düşündünüz mü? 

Dedim ya yaşayanıyla konuştum. Anlattıklarını, zaman zaman bu köşede okuyacaksınız. Bir yerden başlayayım...  

Sahte mirasçı çetesi var” dedi. 

Bir örnek... 

Diyelim ki kimsesi olmayan varlıklı bir azınlık vatandaş hayatını kaybetti. İşte o aşamada bu çete devreye giriyordu. Başta Yunanistan olmak üzere Balkan ülkeleri üzerinden sahte belgeler düzenleniyordu. O kişinin “aslında bilinmeyen bir yakını olduğu” yalanı ortaya atılıyordu. Böylece ölen kişinin taşınmazları devletin olacakken, o çetenin üzerine geçiyordu. 

Bürokraside de ayağı olan bir suç örgütünden bahsediyordu kaynağım. “Onlara karşı mücadele eden tapu memurlarının başına neler neler geldi, bir bilseniz” diye dert yanıyordu. 

Bir örnek daha... 

Diyelim ki bir sit alanı var ve üzerine yeni yapılaşma imkânsız. Ancak tapu memurunun önüne tüm oyun belgelerle kurgulanmış şekilde geliyor. 

Aslında boş bir arazi düşünün... “Üzerinde zaten onlarca yıldır yapı varmış da sadece tapusu eksikmiş” gibi dosya hazırlanıyor. Memura soruşturma tehdidiyle, gerçekte olmayan yapının tapusunu vermesi sağlanıyor. 

Yani, sit alanındaki yapılaşma zaten eskiymiş gibi gösteriliyor. Böylece tapuyu alan kişi de oraya yapmak istediğini yapıyor. Sözün özü; daha minare bile çalınmadan kılıfı hazırlanıyor. 

Başta yazdım; Tapu ve Kadastro’daki bazı memurlar Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sahte isimlerle ihbarlarda bile bulunmuş bu düzeni... Kimi zaman sonuç almışlar, kimi zaman ise kocaman bir hiç. 

Ah ki ne ah! 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları