loading
close
SON DAKİKALAR

Önce istismar, sonra Diriliş Ertuğrul

Barış Pehlivan
Tarih: 16.09.2021
Kaynak: Barış Pehlivan - Cumhuriyet

Barış Pehlivan; Bu kadar kolay mıydı imam olmak? Bu kadar kolay mıydı çocuklarımızı emanet ettiğimiz insanların seçilmesi? Ya o cinsel istismara uğrayan çocuk, babasına anlatma cesaretini kendisinde bulmasaydı?

Hamama gittiğimizde ‘Pantolonunu indir’ dedi, ben indirmedim. Kurstan kovulacağım.” 

Arkadaşına bunu anlatırken ağlıyordu. Kovulacağını düşündüğü yer Kuran kursuydu. Bir kez daha cinsel istismarına boyun eğmediği kişi kurstaki hocasıydı. Her şey 11 yaşındayken başlamıştı. 

Okurken düşüyor, yazarken boğuluyorum. 

15 Şubat 2020’de bir babanın telefonu çaldı. Arınç Kuran Kursu’ndaki oğlu B.T. arıyordu. Yatılı kaldığı kurstaki hocası Ruhullah Çelik’ten bahsediyordu. Onun kendisine uzun zamandır cinsel istismarda bulunduğunu anlatıyordu. 

Baba, soluğu Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesindeki müftülükte aldı. Savcılık devreye girdi, şu an masamda duran ifadeler çocukların ağzından döküldü. 

Zor ve keserek aktarıyorum: 

Zorla pantolonumu indirdi. Arkamı dönmemi istedi. İlişki sonrasında arkamda ıslaklık hissederdim. Haftada 3-4 kez bu şekilde yanına çağırırdı. Yaşanan bu olayları birine anlatmam halinde dövmekle ve benim hakkımda tutanak tutmakla tehdit etti.” 

Bitmiyordu. Soruşturma derinleştikçe başka mağdur çocukların da olduğu ortaya çıktı. 

M.E.S. anlatıyor: 

Ruhullah buzdolabından dondurma aldı ve arka tarafıma sürdü. Sonra sürmüş olduğu dondurmayı yaladı. Cinsel organıma dokundu. ‘Yapma’ dememe rağmen devam etti. 15 dakika sürdü. Sonra ‘Diriliş Ertuğrul’ isimli diziyi telefondan izletti. Odadan çıkarken ‘Bu olayı kimseye deme’ dedi.” 

Kimseye anlatamasa da kurstaki arkadaşları farkındaydı. Savcılık, dört çocuğun tanık ifadesiyle Kuran kursundaki istismarı doğruladı. Uzmanlar da mağdur çocukların ifadelerinin tutarlı ve güvenilir olduğunu raporlaştırdı. 

Sıra istismar şüphelisi Ruhullah Çelik’in ifadesine geldi. Çelik, mağdur çocuğun kendisini şikâyet etmekle tehdit ettiğini iddia etti. Yetmedi, itibarı zedelenmesin diye çocuğa cinsel istismarda bulunduğunu söyledi. İstismar ettiği diğer çocuğu ise derslerine ilgisizlikle suçladı. Tutuklandı. 12 yaşından küçük çocuklara cinsel istismarla suçlanıyordu. 

Belgelerden okuyorum. Ruhullah Çelik, Kahramanmaraş İl Müftülüğü’nün “Toplum Yararına Çalışma Projesi” kapsamında Arınç Kuran Kursu’nda çalışmaya başladı. Kursta 2017’de temizlik görevlisiyken 2019’da hoca oldu. Soruşturma dosyasına giren istismarları da o dönemler arasında gerçekleştirdi. Ne garip, daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından imam hatip olarak Antalya’da görevlendirildi. 

İnanmak istiyorum; Diyanet başlattığı idari soruşturma sonucunda istismarcı hocayla ilişkiyi kesti. 

Daha geçen gün...  

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, üniversitelerden hastanelere, yurtlardan cezaevlerine kadar birçok yerde Kuran kursu açacaklarını duyurdu. Benimse aklımda hep aynı sorular vardı: 

Bu kadar kolay mıydı imam olmak? Bu kadar kolay mıydı çocuklarımızı emanet ettiğimiz insanların seçilmesi? Ya o cinsel istismara uğrayan çocuk, babasına anlatma cesaretini kendisinde bulmasaydı? 

Çocukların yaşadıklarını okurken düştüm, yazarken boğuldum. 

UFUK URAS’IN RÜTBELERİ

Z kuşağı bunları hatırlamıyor” diyordu Ufuk Uras, Sabah gazetesine verdiği söyleşide... 

Devam ediyordu: “Orgeneral rütbeleri söküldü ve ‘Er Kenan Evren’ olarak toprağa verildi. 2010 referandumuna işte bu yüzden destek verdik.” 

Haklıydı, Z kuşağı hatırlamıyordu ve Uras, bu hafızasızlıktan faydalanıyordu. 

Ve sahi, doğru mu söylüyordu? Yani Kenan Evren’in rütbeleri sökük müydü toprağa verilirken? 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi internet sitesine giriyorum. Orada Genelkurmay başkanlarının listelendiği sayfayı inceliyorum. 

Bir de ne göreyim; Kenan Evren “Orgeneral” rütbesiyle yerini koruyor. 

Sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın sitesine giriyorum. Orada da darbenin komutanlarından Tahsin Şahinkaya’nın “Orgeneral” rütbesiyle geniş biyografisini okuyorum. 

Peki, neden böyle? 

Şundan: 

Kenan Evren de Tahsin Şahinkaya da haklarındaki müebbet hapis cezası kesinleşmeden öldü. Böylece haklarında açılan dava düştü. Kesin hüküm verilmeyince de rütbeler sökülemedi. İtirazlar edildi, son kararı Yargıtay verecek. 

Yani, Ufuk Uras’ın “Referanduma işte bu yüzden destek verdik” diyerek övündüğü gerekçe doğru değildi. Darbenin askerleri orgeneral olarak toprağa verildi. 

Yahu, bu çok basit gerçeği bile bilmez mi insan? Fethullahçıların hayalini gerçekleştirdiği referanduma verdiği açık desteği böyle yalanlarla mı masum gösterecek? Benimki de soru işte! 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları