Veyis Ateş’in ters düştüğü kişi
Barış Pehlivan; Kaynağım iki isme işaret ediyordu. Acaba, Veyis Ateş’in bu para işini Kemal Memişoğlu ve Şuayip Birinci bilir miydi? Biri İstanbul İl Sağlık Müdürü, diğeri ise Sağlık Bakanı Yardımcısı’ydı. İkisi de Rizeli bir ailedendi. Veyis Ateş’le yakınlıkları kulaklara çalınıyordu.
Aradım, açmadı. Mesaj attım, dönmedi. Konuşabilseydim soracaktım: Sağlık Bakanlığı’na neyin karşılığında, ne sattınız?
Habertürk spikeri Veyis Ateş’ti yanıt vermeyen.
Halimi gören bir kaynağım “Rizelileri ara bence” dedi. Şifreli konuşmayı seviyordu. Sedat Peker’in Veyis Ateş’e seslendiği şu sözlerini dinletti sonra:
“Sağlık Bakanlığı’ndaki hikâyeni anlatmayacağım. Para konusunda biriyle ters düştün ya onun ailesi, benim sevdiğim bir aile. Şimdi seni patlatınca, onu da patlatacağım. Sağlık Bakanlığı’nda sorun yaşadınız ya onunla, parayı sen aldın...”
Kaynağım iki isme işaret ediyordu. Acaba, Veyis Ateş’in bu para işini Kemal Memişoğlu ve Şuayip Birinci bilir miydi? Biri İstanbul İl Sağlık Müdürü, diğeri ise Sağlık Bakanı Yardımcısı’ydı. İkisi de Rizeli bir ailedendi. Veyis Ateş’le yakınlıkları kulaklara çalınıyordu.
Önce İstanbul İl Sağlık Müdürü Memişoğlu’nu aradım. Tanışıklığını sorduğumda, Veyis Ateş’in programına bir kez katıldığını, söyledi. İddiaları sıraladığımda ise “Bakanlığa sormanızda fayda var” yanıtını verdi.
Ben de öyle yaptım. Sağlık Bakanı Yardımcısı Şuayip Birinci’ye ulaştım. Kendisine Veyis Ateş’le ilgili aradığımı söylediğimde “Benim haberim yok” dedi. “Ateş’le tanışıyor musunuz” diye sorduğumda önce “Televizyondan tanıyorum” yanıtını verdi. “Başka şekilde hiç tanışıklığınız olmadı mı” diye ısrar edince, “Bir kez yan yana geldik” iddiasını paylaştı. O buluşmayı da “yılların bürokratı” olmasına bağladı. Sonraki sorum şuydu: Siz hiç Veyis Ateş ile bir para ilişkisi içinde oldunuz mu?
“Mümkün değil, komik geliyor bu sorular” cevabını aldım.
Bakan Yardımcısı Birinci panik halinde yüzüme telefonu kapamasaydı, daha çok sorum vardı. O da belli ki anlamıştı.
Kuşkusuz koca bakanlık bir bakan yardımcısı değildi. İşte bu yüzden, keşke Sağlık Bakanlığı sessizliğini bozup şu sorulara yanıt verse:
- Veyis Ateş hangi ürünü satmak için bakanlıkla iletişime geçti?
- Veyis Ateş’in kendisi ya da aracı olduğu firma bu süreçte bakanlıktan para aldı mı?
- Veyis Ateş ürün satışı için bakanlıktan hangi üst düzey bürokratlarla görüştü?
- Veyis Ateş o bürokratlarla neden ters düştü?
- Vedat Peker’in “ailesini seviyorum” diye ismini vermediği bakanlıktaki o bürokrat kim?
ÖPMEK YASAKMIŞ
“Anısı biz olalım bu sokakların
öpüşmediğimiz tek saçak altı
hiçbir otobüs durağı kalmasın...”
Ahmet Telli’nin ne güzel şiiridir.
Ancak yabancı bir turist bu dizelerdeki gibi gezmekten korkabilir.
Ne demek istediğimi anlatayım. Avustralya Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı’nın kendi vatandaşları için hazırladığı bir turizm sitesi var. Adı Smartraveller. Avustralyalılara dünyayı gezerken nelere dikkat etmesi gerektiğini ülke ülke aktarıyor. İşte devletin o resmi web sitesinde Türkiye de geniş şekilde yer alıyor. Örneğin, “yerel kanunlar” başlığı altında Türkiye’de “ağır cezalarla sonuçlanabilecek yasadışı davranışlar” sıralanıyor. Lakin ilgili bölümde bir satır var ki şaşıp kalıyorsunuz.
O madde “public displays of affection.”
Bu terim sevdiğin insana sarılmak, onun elini tutmak ve onu öpmek diye özetlenebilecek davranışları sokakta yapmayı tanımlıyor. Yani Avustralya hükümeti vatandaşlarına demek istiyor ki “Türkiye’de sevginizi insanların arasında göstermeniz yasak, aksi halde cezalandırılırsınız!”
Dışarıdan ne kadar da karanlık göründüğümüzün farkında mıyız?
KİRLİ TELEFON
İktidar partisinin çok canını sıkan bir isim vardı karşımda.
Üst düzey bir bürokrattı.
“Ankara’da kimse kimseye güvenmiyor” deyince, yakınlarda yaşadığı bir olayı anlattı.
Türkiye’nin en çok tartıştığı özerk kurumunda ilk işgünüydü...
Yeni odasına yerleşirken aniden içeri biri girdi.
“Sakın” dedi... Birkaç saniye sonra ekledi: “Size bir cep telefonu verilecek, onu kullanmayın.”
Anlamamıştı. Sonra denilen oldu. İki memur odasına “hoş geldiniz” diye girdi.
“Bu kurumumuzun size sağladığı telefon” dediler.
Eline aldı, baktı, inceledi. Ambalajında değildi, açılmıştı, belki de kullanılmıştı.
“Hayır, bana lütfen yeni alınmış bir telefon verin” dedi.
Araya girdim. “Neden” diye sorduğumda şu yanıtı aldım:
“O gün o kişi beni uyarmasaydı, o telefonu alırdım. Normalde sorun etmem, devlete ek masraf olmasın, diye düşünürüm. Ama bugün baktığımda, bana verilmek istenen o telefonun içinde kirli bir yazılım olduğunu düşünüyorum. O yazılım sayesinde belki gizlice dinlenecek, belki hakkımda soruşturma açtıracaklardı. İyi ki o gizli kahramanın sözünü dinledim.”
Düşün, dur: Devlet kendi bürokratına da kumpas girişiminde bulunursa, vatandaş ne yapsın?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları