Amerikalı savcı kimlerin telefonlarını çaldırıyor
Barış Terkoğlu; Benim merak ettiğim, bu varlık takibi nereye kadar uzanacak. İktidarın derinliklerindeki ortaklıklar ya da kimi yargı mensuplarının altındaki arabalar da “o bizim” denilerek istenecek mi?
Yalnız geleceği yaşayacağını sanırsın. Oysa istikbalde de geçmiş saklıdır. Olmuş, olacakla beraber gelir.
Kendi gündemimize daldık, sonrasını unuttuk. Oysa ABD’deki kaynaklardan öğrendiğime göre Sezgin Baran Korkmaz (SBK) davasında çok kritik gelişmeler yaşanıyor. Hem de bizi yakından ilgilendiren türden.
Hatırladınız mı, günlerce servetinin kaynağını bilmediğimiz Sezgin Baran Korkmaz’ı ve ilişkilerini konuştuk. ABD’de “Kingston Kardeşler” olarak bilinen Jacop Ortell Kingston, Isaiah Kingston, Rachel Kingston, Sally Kingston’ın yargılandığı dava, SBK ile ilişkilendiriliyordu. Suçlarını itiraf eden ve mahkûm olan Kingston kardeşler, ABD hazinesini, vergi usulsüzlüğü ile dolandırarak 500 milyon doları ülke dışına çıkarmıştı. Bu paranın en az 132 milyon dolarının Türkiye’ye gönderildiği düşünülüyordu. Gerçekten de Kingston kardeşler, kurdukları şirketler aracılığıyla, Türkiye’ye para taşıdı. İşte SBK de bu parayı kullanmakla suçlanıyordu.
‘ÇÖKME’ OPERASYONLARI
SBK, karaparanın dışında, “çökme” operasyonlarıyla da gündeme geldi. İddia odur ki SBK, sıra dışı kurgularla, şirketlere, yatlara, uçaklara sahip oluyordu. Nitekim o da yaptığı işi şöyle anlatıyor: “Batmış olan, kapanmış olan şirketleri satın alıyorum, onları yeniden üretime kazandırıyorum, insanlar çalıştırıyorum, ekonomiye katıyorum.” Kimi yargının kimi devletin imkânlarının kullanıldığı karmaşık ticari hikâyeler nedeniyle, SBK daha önce ceza da aldı.
Türkiye’de, savcıların bir adım uzağındaki SBK cezalandırılamadı. Hatta yargılanmaması için her şey yapıldı. Tweet atanı, espri yapanı, haber yazanı hızla tutuklayan malum savcılar, iş SBK’ye gelince, mallarındaki tedbiri de yurtdışı yasağını da jet hızıyla kaldırdı. Bunu yapan savcılar da nasıl oluyorsa, bakan yardımcılığına, Anayasa Mahkemesi üyeliğine yükseltildi. SBK de İçişleri Bakanı ile malum görüşmesinde hangi sinyali aldıysa, aynı gün yurtdışına çıktı. Ancak yağmurdan kaçarken ABD yargısına tutuldu. Avusturya’da kim alacak hesaplaşmasından sonra SBK, ABD’nin elinde kaldı. Kingston kardeşler dışında, SBK hakkında Borajet satışı nedeniyle ayrı bir dosya olduğunu öğrendik.
Gelelim asıl meseleye...
SAVCI KİMLERİ ARIYOR
Bir süredir duruşma haberlerini okuyorsunuz. Açıkçası, görüntüde pek de bir şey olmuyor. Gelgelelim asıl olay perde arkasında yaşanıyor. Hani, hükümetten gelen “ABD’deki yargılama bizi ilgilendirmiyor” diye özetlenebilecek açıklamalar var ya... ABD yargı kaynaklarından öğrendiklerimiz, “pek de öyle değilmiş” dedirtecek türden.
Önce şunu söyleyeyim...
ABD’deki yargı sistemi bizimkinden biraz farklı. Suçluyu cezalandırmaktan çok, suçu açığa çıkarıp tazmin etmeye dayalı bir sistem var. Savcılar, sanıklarla anlaşabiliyor. Pazarlık da edebiliyor. Hatta, ABD devletinin çıkarları adına adımlar da atabiliyor.
Meğer son dönemde, Türkiye’de bazı telefonlar, ABD’deki savcı tarafından aranıyormuş. Savcı kimlerle mi görüşüyor? SBK’nin mallarına ortak olanlarla, mallarına ipotek koyanlarla, “alacakları” nedeniyle mallarına haciz getirenlerle... Yani SBK ile ticari ilişki kuranlarla... Aradıklarına “şu an için haklarında bir soruşturma olmadığını” da söylüyor.
SATIŞ PAZARLIĞI
Neden mi arıyor?
Malum, ABD hazinesi, SBK’den alacaklı olduğunu söylüyor. Haliyle SBK’nin varlığında kendisinin de pay sahibi olduğunu iddia ediyor. İşte bu durumda, SBK hapisteyken, mallarının satılarak servetinin kaçırılmasını engellemeye çalışıyor. Kendisinin onayı olmadan hiçbir adım atılmamasını isteyen savcılık, aksi bir satış durumunda, bunu yapacak olanlara da “ABD adaletinden mal kaçırma suçlaması” sopasını gösteriyor.
Bu kadar mı diyeceksiniz...
Hayır, bu aşamadan sonra malların satışıyla ilgili pazarlık başlıyor. ABD savcılığı, olası satışlardan ABD hazinesine pay alacağı bir protokol yapıyor.
MEŞHUR UÇAK MASADA
“Örnek var mı” derseniz verebilirim. SBK’nin meşhur uçağını hatırladınız mı? Hani şu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da Mehmet Ağar’ın da bindiği uçaktan bahsediyorum. SBK’nin ABD’de tutuklanmasının ardından borçları nedeniyle satışa çıkarılmıştı. İşte o uçağa ABD’li bir işadamı talip oldu. Tam bu sırada devreye giren ABD’deki savcılık, uçağın satışından pay bekleyenleri arayarak masaya oturdu. ABD’deki savcılık kaynaklarının verdiği bilgiye göre anlaşmaya da varıldı. Uçağın önümüzdeki günlerde satışıyla, gelirin bir kısmı ABD hazinesine kaydolacak. Söz konusu satışın ardından, belgesi de muhtemelen dava dosyasına girecek.
Öğrendiklerimiz şimdilik bu kadar...
Benim merak ettiğim, bu varlık takibi nereye kadar uzanacak. İktidarın derinliklerindeki ortaklıklar ya da kimi yargı mensuplarının altındaki arabalar da “o bizim” denilerek istenecek mi?
Hesaplaşıp bitiremediklerimiz bizimle birlikte geliyor. Kim bilir, bir gün bütün hikâyeyi baştan sona okuyacak, kendi yaşamımızın öyküsünde ne çok şey kaçırdığımızı fark edeceğiz.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları