Emniyet’in 1 numarasını neden yediler?
Barış Terkoğlu: Geçen yazıda ortaya atılan tezlere değinmiştik. Birbirinden farklı görüşlerin kesiştiği bir gerçek vardı.
Geçen yazıda ortaya atılan tezlere değinmiştik. Birbirinden farklı görüşlerin kesiştiği bir gerçek vardı. O da “polis gibi polis” olmakta ısrar eden Uzunkaya, siyasi iktidarın beklentilerini karşılayamamıştı.
Yazdıklarımın ardından bir dizi ilginç tepkiyle karşılaştım.
Birden fazla isim bana ulaşarak aynı iddiada bulundu. Hepsinin de kaynağı Emniyet’ti. Söylediklerine göre Celal Uzunkaya’nın telefonunda FETÖ’nün haberleşme aracı ByLock çıkmıştı. Bu nedenle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadesine başvurulmuştu. Hatta o denli ileri gidiyorlardı ki Uzunkaya’nın, savunmasında telefonun hediye geldiğini söylediğinden bile bahsediyorlardı.
İddianın kuşkusuz inandırıcılığı yoktu. FETÖ’ye karşı yıllar önce birçok adım atmış, polislik kariyeri FETÖ tarafından defalarca sonlandırılmaya çalışılmış ve nihayetinde uydurma delillerle hakkında hapis cezası verilmiş bir müdürden söz ediyoruz. FETÖ’cü olması, üstüne üstlük ByLock kullanması akıldışıydı. Uzunkaya, ya yeni bir kumpasa kurban ediliyordu ya da bir tür itibarsızlaştırma operasyonuyla karşı karşıyaydı.
İşin aslını öğrenebilmek için Celal Uzunkaya’ya yakın kaynaklara ulaştım. Bu dedikodular Uzunkaya’ya kadar varmıştı. Kendisine böyle bir ihtimalin sorulmasını bile zül addediyordu. Ne telefonunda ByLock çıkmıştı ne de bunun için ifadeye çağrılmıştı. Böyle bir iddianın yakınına dahi yaklaşamayacağını söyleyen Uzunkaya, bu dedikoduyu servis edenler için ise “hain ve kansız” ifadelerini kullanıyordu.
İşin sırrı Emniyet içindeki kavgada
Peki, neden? Uzunkaya neden önce tasfiye edilmiş, ardından itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştı?
Aslında işin sırrı, Emniyet’teki tayin ve terfi kararlarının gecikmesinde yatıyor.
Terfilerin ve kadrosuzluk nedeniyle emekli edileceklerin görüşülüp karar bağlanacağı YDK (Yüksek Değerlendirme Kurulu) bir süredir toplantı yapamıyordu. İki defa ertelenmişti. Zira bu konuda bir ayrışma yaşanıyordu. Uzunkaya; dışarıdan değil, yıllar sonra bizzat Emniyet içerisinden gelen bir müdür olarak atanmıştı. Haksız gördüğü kimi terfilere ve “elini taşın altına koyduğu”nu düşündüğü kimi kadroların emekliliğine karşı çıkıyordu. Emniyet içerisindeki güç savaşlarına, FETÖ’den sonra kimi grupların köşe başlarını ele geçirmesine, gücünü polis dışındaki yapılanmalardan alan bazı polislerin yükselmesine olumsuz bakıyordu. Emniyet’in kendi teamülleriyle ilerleme çabasına, sonunda dışarıdan müdahale gerçekleşti. Uzunkaya, iktidar eliyle, YDK’nin toplanacağı söylenen güne saatler kala görevdenalındı. Kuşkusuz bu durum polisin daha kolay dizayn edilmesine yarayacaktı. Kimleri sevindireceğini söylemeye bile gerek yok. (Bu yazının yazıldığı tarihte 1. dereceye terfi eden Emniyet müdürlerinin durumu halen açıklanmamıştı.)
İşin ilginç yanı, bu, Uzunkaya’nın YDK ile ilk sınavı değil.
Uzunkaya, 2007-2010 yılları arasında Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulunmuştu. O dönem tasfiye edilmeden, 2009 yılında, FETÖ’nün kumpas kurduğu Emniyet müdürlerinden biri ona haber göndermiş, “kendisine dikkat etmesi” için uyarmıştı. Zira o dönem de YDK’yi Fethullahçılarkullanmak istiyordu. YAŞ’ta generalleri atadıkları gibi YDK’de de Emniyet’in kaderini belirleyeceklerdi. Önlerinde engel olarak gördükleri CelalUzunkaya ve Emin Arslan gibi genel müdür yardımcılarını işte bu nedenle kumpaslarla tasfiye etmişlerdi. “FETÖ bitti” derken bu kez Emniyet içerisindeki başka hesaplaşmalar, yıllar sonra yine bir YDK arifesinde Uzunkaya’nın tasfiyesine yol açıyordu.
En iyi doktorun en doğru teşhisi koyan, en iyileştirici müdahaleyi yapan doktor olduğunu biliyoruz. En iyi polisi, en iyi askeri, en iyi bürokratı konuşmaya gelince nedense durum değişiyor. Kamunun gücünü kendi gücünde toplamaya çalışanlar, Türkiye’yi bitmek bilmez kavgaların içerisine sokuyor. Olan, yüzlerce yıllık gelenekleri olan kurumlara oluyor. Kulakları sağır eden suskunluk bittiğinde belki de en çok onları konuşacağız.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları