loading
close
SON DAKİKALAR

Kardeşi kardeşe düşüren Yalı Partisi

Barış Terkoğlu
Tarih: 11.05.2023
Kaynak: Barış Terkoğlu - Cumhuriyet

Barış Terkoğlu; Şimdi kardeşi kardeşe düşman eden düzeni anladınız mı? Balzac’ın yazdığı gibi, akrabanızı öldürmek mirası size kalıyorsa zevkli bir iş olabilir. Yeter ki arkanızda malları bölüştüren daha büyük bir “abi” olsun!

Karındaştan gelmiş, aynı karından doğuyor. Kimi zaman ise yaşamak için birbirini boğuyor.

Herkesten aynı soruyu duyuyorum: Ali Yeşildağ’ı gördün mü? Malum, Erdoğan’ın “kuraldışı işlerini” yapan, yazdığım Yalı Partisi’nden hatırladığınız Yeşildağ ailesi birbirine düşmüş, Ali Yeşildağ ifşalara başlamıştı. Ben ise Kazancı ailesindeki 14 yıllık bölünmeyi tanıyanlardan dinliyordum.

Kazancılar, başta jeneratör üretimi olmak üzere farklı iş kollarında olsalar da son dönemde, onları en çok enerjideki işleriyle tanıyoruz. Aksa markasını neredeyse hepimiz biliyoruz.

Kazancı Holding’in büyük hissedarı baba Ali Metin Kazancı. Çocukları Cemil ve Mehmet ise piyasada tanınan küçük hissedarlar.

2010 yılında, Cemil-Mehmet Kazancı ayrışması, ekonomi haberlerine düşmüştü. Mehmet Kazancı’nın kazada ölen oğlunun hastane odasında başlayan tartışma, halka arzda kopan ipler, gazetelerde yer buldu. Ama kimse, Türkiye’nin en zenginlerinden olan bu ailedeki kopuşu, pek anlamlandıramadı.

Geçenlerde Yalı Partisi hikâyesini yazınca, ekonomi dünyasını tanıyan bir dostum, “Şimdi anladın mı?” dedi.

Meğer aile içi meseleyi Türkiye meselesi haline getiren şey, yaşadığımız dönemle son derece ilgiliymiş.

ERDOĞAN KULAK ÇEKTİ

Şöyle anlatayım...

Türkiye’de son dönemde AKP’nin yamacında, şehir hastanelerinden enerji dağıtımına, otoyollardan köprülere “İhale kazandı” haberleriyle okuduğumuz bir sermaye sınıfı var. CHP lideri, bunları “beşli çete” diye tarif etse de sayılarının beşten çok olduğunu, arkalarındaki gücün ise “bir” olduğunu biliyoruz.

Meğer, aileden dışlanan Mehmet Kazancı, öncesinde bu sermaye sınıfı tarafından aforoz edilmiş. Zira devletin hepimizin cebinden verdiği ihalelerde, iktidarın almasını uygun gördükleri varmış. Parmakla gösterilen bu gruplar, ihaleleri, kimi zaman gerçek değerinin altında alıyor, “aradaki farkı bölüşerek” iktidardaki bazılarına da kazandırıyormuş.

Mehmet Kazancı ise girdiği her enerji dağıtım ihalesini “Ben alacağım” diyerek fiyat yükselttiği için, bu sermaye grubu tarafından sevilmiyormuş. Bir keresinde, Samsun Elektrik Dağıtım ihalesinde, açık artırmada, iktidara yakın şirkete para kaybettirdiği için, bizzat Erdoğan tarafından kulakları çekilmiş.

ERDOĞAN SENİ İSTEMİYOR

Hatta bir gün, beşli çetenin meşhurlarından bir işadamı, Mehmet Kazancı’ya, işadamları arasında bir ihale konsorsiyumu kurarak, bütün ihaleleri işadamları arasında paylaşmayı, ihalelerin bitiş fiyatını kontrol etmeyi önermiş. Gelgelelim “ihale mafyası” önerisi reddedilmiş.

Aile içindeki rekabetle büyüyen kavganın sonunda, “Erdoğan seni istemiyor” denilerek Mehmet Kazancı kapının önüne konmuş. Şirketteki bütün yetkileri yönetim kurulu kararıyla alınmış. Öyle ki karar kapıdaki bekçiye bile tebliğ edilmiş. Mehmet Kazancı, kendi holdinginin kapısından içeri giremez olmuş.

İHALE ORTASINDA TEHDİT TELEFONU

Bu kadar değil...

Bir başka yaralı patron Mehmet Emin Karamehmet’le MMEKA şirketini kurarak enerji piyasasına giren Kazancı’nın hikâyesi orada bitmemiş. 2010 yılında, 4 ay içinde, BEDAŞ’a 2.99 milyar dolara, Gediz’e 1.92 milyar dolar, Başkent Doğalgaz Dağıtım’a 1.2 milyar dolar, AYEDAŞ’a 1.81 milyar dolar teklif veren holding tez zamanda dağılmış. Neden mi? Toros Elektrik ihalesinde herkesin ortasında inanılmaz bir olay yaşanmış. Mehmet Kazancı ihalede fiyat yükseltirken ortağı Karamehmet’ten ısrarlı bir telefon almış. “Tehdit ediliyorum ihaleden çekil” diyen Karamehmet’in sözleriyle grup önce ihaleden çekilmiş. Sonra ortaklık dağılmış. İşin ilginci, sonrasında yeniden dağıtılan ihaleler çok daha uygun fiyatla verilmiş.

FESAT İHALELER İPTAL EDİLMELİ

Kulüp başkanlığı seçimlerine aynı odak tarafından yapılan müdahaleler mi dersiniz, yoksa muhalefet partilerinin içine sokmaya çalıştıkları adamlar mı?

Hani soğan neden 30 lira, Türkiye’de et neden Avrupa’dan bile pahalı diyoruz ya...

İstanbul Havalimanı Çin’dekinin üç katına mal oluyor. Erdoğan’ın yaptığı Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün 25 katına, Boğaziçi Köprüsü’nün 143 katına yapılıyor. Aradaki fark, işte bu ihale mafyası üzerinden, aynı avuçta toplanıyor. 

Aktarılan bizim vergilerimiz, harcanan bizim paramız. İhalelerdeki garantinin kaynağı olan Hazine de bizim.

Yalı Partisi; mafyasıyla, satılmış gazetecileriyle, din ve milliyetçilik sömürüsüyle, milleti soyan ihale rejimini devam ettirmek için savaşıyor. Temizlik isteyenlerin yapacağı şey ise belli: İçine fesat karışmış bütün ihaleleri iptal etmek, sorumlularını yargı önüne çıkarmak, kamunun cebinden çalınan haksız serveti geri almak... 

Türkiye, asıl seçimi, bunu başarabilirse kazanacak!

Şimdi kardeşi kardeşe düşman eden düzeni anladınız mı? Balzac’ın yazdığı gibi, akrabanızı öldürmek mirası size kalıyorsa zevkli bir iş olabilir. Yeter ki arkanızda malları bölüştüren daha büyük bir “abi” olsun!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları