Tarikatları ‘buyur’ ettiler
Barış Terkoğlu; Seçimi Erdoğan kazandı diyoruz da cemaatler öyle düşünmüyor. Hepsinin, “bizim sayemizde”, “şeyhimizin dualarıyla” türünden açıklamaları birbirini izliyor.
Cehalet bilgisizlikten beslenir. Örgütlü eyleminin kaynağı ise sınırsız biattır.
15 Temmuz’un ertesi sabah, kamu binalarına Atatürk’ün resmi asılmıştı. Tesadüf değil, aslında bir itiraftı. Siyasi iktidar laikliği delik deşik etmiş, tarikatcemaat görünümündeki FETÖ ile ortaklık yapmış, orduda ve bürokraside ne istediyse vermişti. Atatürk’ün fotoğrafı, “Milletim beni affetsin”i simgeliyordu.
Defalarca, artık yoğurdu üfleyerek bile yemek yok, denildi. Siyasetçiler; tarikatlar ve cemaatler siyasetin dışında kalsın uyarısı yaptı.
Polis Akademisi, 2017’de, bir çalıştay yaptı. Sonucunda “Yeni Nesil Terör: FETÖ’nün Analizi” başlıklı rapor çıktı.
Raporda, FETÖ için “Bu yapının ısrarla ve bilinçli olarak dini boyutuna değinilmeden, sadece terör örgütü boyutuna indirgeme eğilimi belirmektedir” deniliyordu. Siyasetçiler uyarılıyordu: “Dini örgütlenmelerin bürokraside yapılanmalarının önüne geçilmelidir.”
O kadar çok örneği var ki...
Diyanet bile bu uyarılara katıldı. Sonradan sahiplenmese de ayrıntılı bir tarikat raporu yazdı. Cemaat ve tarikatların peşinden gidenleri uyardı:
“Hiçbir aidiyeti, liyakatin ve ehliyetin önüne geçirerek kendimiz ya da yakınlarımız lehine tercih sebebi yapmayalım.”
Diyanet, “Şeyhinizi değil aklınızı dinleyin” diyordu.
Tarikatlar yeniden sahnede
Gelgelelim, şeyhlerle siyasetçilerin bir ortak noktası var. Parmaklarıyla göğü gösterirken bu dünyanın çıkarlarının üstünde oturuyorlar.
Hani, 15 Temmuz’dan ders alınmıştı, bir daha cemaatlerin siyasallaşmasına müsaade edilmeyecekti ya!
Seçimden önce olanlara dikkat ettiniz mi? Menzil dergâhı, tarafını şöyle seçti: “Hem Cumhurbaşkanlığı hem de milletvekili genel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı destekliyoruz.” İkinci turda da aynı tavrı sürdürdü.
İsmailağa’dan Nurcular’ın Yazıcılar koluna kadar... Tarikat ve cemaatler, Cumhur İttifakı ve Erdoğan’a destek için, açıklamalarıyla sıraya girdi. Müritler, şeyh ile aynı oyu vermeye zorlanıyordu. Nisa Suresi’ne atıfla “Tayyib olanı, habis olanla değiştirmeyiniz”in ebced hesabını 2023 çıkaran mı ararsınız, “Tayyib” kelimesini Erdoğan’ın Hicri yaşıyla denkleştiren şifreyi çözen mi... Cemaat mensuplarına, oy kullanırken, Enfal Suresi’nin 17. ayetinin okunması tavsiyesinde bulunuldu: “Attığın zaman da sen atmadın fakat Allah attırdı.” Mayıs seçimleri, Bedir Savaşı’na benzetildi.
İsmailağa’nın başına atanan Hasan Efendi’yi seçime iki gün kala ziyaret edip, “kazanmak için okunacak dua” soruldu. Yaşlılıktan dudağını oynatmakta zorlanan şeyh, “Ey gizli lütufların sahibi, korktuklarımızdan bizi kurtar” duasının Arapçasını söyledi.
İsmailağacılar geceleri teheccüd namazları kılarken, Nurcular Cevşen, Evrad-ı Kudsiye duası okuyarak seçime hazırlandı.
Herkes bir ölçüde karşılığını da aldı. Seçime yakın Nur medreselerini ziyaret eden Diyanet İşleri başkanı Nurcular’a müjde verdi. Said Nursi’nin risaleleri Diyanet tarafından yeniden basılacaktı.
‘Biz kazandırdık’ dediler
Seçimi Erdoğan kazandı diyoruz da cemaatler öyle düşünmüyor. Hepsinin, “bizim sayemizde”, “şeyhimizin dualarıyla” türünden açıklamaları birbirini izliyor.
Cübbeli Ahmet Hoca, seçim sonrası analizinde, Erdoğan’ın zaferini, kendi rüyasına bile bağladı:
“Bu fakir kardeşinizin iki ay kadar önce gördüğü rüyasında buyrulan: ‘Mutlaka kazandıracaklar’ sözünün de sadık olduğu böylece anlaşılmış oldu.”
“Cemaat işte” deyip geçmeyin...
Aksi örnek de var. Geleneksel olarak merkez sağı seçen Süleymancılar, Erdoğan’a oy vermedi. Bakıyorum, bu durum Süleymancılar’a operasyon çağrılarına, “yeni FETÖ” ilan edilmelerine ya da yargılama çağrılarına sebep olmuş.
Kısacası...
“Paralel yapılar” başka isimler altında devlette kendisine yeniden alan açıyor. 15 Temmuz’dan sonra, iktidarın tepesindekiler, “Artık siyasete karışamazlar” diyordu. Aradan 7 yıl geçti. Şimdi, “Allah’ını seven cemaat defansa gelsin” denilerek sözde “seçim kazandıran cemaatler” yaratıldı!
Bu köşede, hep tarikatların birer siyasal örgütlenme olduğunu yazdım. Şimdi merak ettiğim, mayıs seçimlerinden sonra, tarikat ve cemaatleri, “inanç grubu”, “sivil toplum örgütü”, “siyasete karışmazlarsa...” ifadeleriyle tanımlayan olacak mı?
Mayıs seçimleri, Cumhuriyet tarihinin en radikal sağ ittifakını iktidara taşımasıyla kalmadı. Aynı zamanda, tarikat ve cemaatleri, yeniden siyasetin merkezine buyur etti! Seçimden sonra gözümüze sokulan tarikat eylemlerinin rahatlığının sebebi de bu.
Geçmişten ders almak isteyenler, sadece onu tekrar etmek istemeyenlerdir!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları