Amerikan saçmalığına saraydan komik cevap
Can Ataklı: Ancak AKP genel başkanının buna cevabı da başka bir komiklik içeriyor.
ANALİZ
Bu kararı Meclis Başkanı veremez
Seçimin ne zaman yapılacağı, yöntemin ne olacağı, demokrasiye dönülüp dönülmeyeceği tartışmaları sürerken, ara sıra gündeme gelen ama hemen yok edilen bir konu daha var.
Soru şu: “Erdoğan; 2023 seçiminde cumhurbaşkanı adayı olabilir mi?”
Erdoğan 2014 yılında yapılan seçimde 5 yıl için cumhurbaşkanı seçilmişti.
Seçildiği sırada cumhurbaşkanlığı “sembolik” nitelikteydi.
Yani Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri daha önce Meclis tarafından seçilen cumhurbaşkanı ile aynıydı.
Aradaki tek fark bu kez seçimi Meclis değil, halk yapmıştı.
Erdoğan “Ben halkın oyuyla seçildim, bu nedenle kimse benden bir kenarda oturmamı beklemesin” demişti.
Her ne kadar bu görevini “tarafsız yürütmek” için partisinden istifa etmiş olsa da sanki bunlar hiç olmamış gibi yönetimi elinde tutmayı sürdürmüştü.
Önce Ahmet Davutoğlu’nu başbakan yapmıştı.
Ama Davutoğlu gerçekten başbakan olduğu zannedip kendi başına iş yapmaya kalkınca bir akşamüzeri azledilmişti.
Yerine getirilen Binali Yıldırım tam bir teslimiyet içinde güya başbakan gibi ortada dolaşmıştı.
Derken arada 15 Temmuz olayı yaşandı, Bahçeli “Eyvah devletimiz elden gidiyor, yok oluyoruz” telaşına kapılarak “Bu böyle gitmez, Erdoğan’ın yarattığı fiili durumu anayasal hale getirelim” dedi.
Anayasada alelacele bir değişiklik yapılarak ucube bir başkanlık sistemi oluşturuldu, bu halkın oyuna sunuldu, YSK’nın üstün gayreti sonunda sayıma beş dakika kalan değiştirilen kanunla referandum kabul oyu almış olarak ilan edildi.
Hesapta Erdoğan görevini 2019’a kadar sürdürecekti. Ama Bahçeli, “Her ne kadar tek adam olduysanız da, bunu iyice pekiştirelim, hepimiz rahat edelim” diyerek ülkeyi yine erken seçime zorladı.
Erdoğan yine tuhaf bir seçim sonrası ikinci kez seçildi.
Artık üçüncü kez aday olamaz.
Çünkü anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi ama anayasada “Bir kişi en fazla iki kere cumhurbaşkanı seçilebilir” maddesi aynen bırakıldı.
Bu durumda Erdoğan zaten üst üste iki kere cumhurbaşkanı seçilmiş oldu ve üçüncüsü için aday olabilmesi mümkün değil.
Tabii kimi hukukçular “Erdoğan iki ayrı sisteme göre cumhurbaşkanı seçildi, bu nedenle yeni anayasaya göre ilk kez seçilmiş durumda” deseler de bir dönem önce Abdullah Gül’e adaylık hakkı tanınmamış olması konuyla ilgili bir içtihat yaratmış oldu ki, artık Erdoğan’ın adaylığının önü de kesildi.
Tekrar aday olabilmesi için tek çare var, o da Meclis’in alacağı bir erken seçim kararı.
Bu durumda anayasa gereği mevcut cumhurbaşkanı iki kere seçilmiş olsa bile yeniden aday olabiliyor.
Bu koşullarda meclisten bir erken seçim kararı çıkar mı?
Orası meçhul tabii.
Ne zamandan beri “Muhalefet, Erdoğan’ın adaylık konusuna açıklık getirmeli, bunun için Yüksek Seçim Kurulu’na gidilmeli” diyorum.
Muhalefet konuya sahip çıkmıyor ama Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Meclis’in açıldığı gün “Erdoğan yeniden aday olabilir. Hukuken bir tereddüt yok” dedi.
Şu an kadar kimseden itiraz gelmedi.
Oysa;
Erdoğan’ın ya da herhangi birinin cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağına karar verecek makam Meclis Başkanlığı değildir. Bu konudaki yetkili makam, Yüksek Seçim Kurulu’dur.
Ama Meclis başkanı kendini yetkili gibi görüp bu açıklamayı yapabilmektedir.
Muhalefet “hazır yakalamışken” bu konunun üzerine gitmelidir.
ÇOK GÜLDÜM
Amerikan saçmalığına saraydan komik cevap
Amerikalıların Council on Foreign Relations isimli bir düşünce kuruluşları var. Türkçesi ile “Dış İlişkiler Konseyi” ve kısaca CFR olarak biliniyor.
1921’de Rockefeller’in öncülüğünde kurulan CFR Amerikan yönetimi üzerinde çok büyük güç sahibidir.
Hatta öyle ki CFR’da yayınlanan bir analiz ya da öneri Beyaz Saray’ın da politikası haline gelir.
Bir başka deyişle dünyanın çeşitli ülkelerindeki yorumcular Amerikan yönetiminin bir konudaki görüşünü anlamak için CFR’ın değerlendirmelerini izlemeye alır.
İşte bu CFR’ın “çok ciddiye aldığı” Foreign Policy dergisinde Steven A. Cook imzalı bir yazı yayınlandı.
Cook Erdoğan’ın sağlık sorunları nedeniyle 2023 seçimlerine kadar dayanamayacağını yazdı.
Cook bu iddiasını tamamen “gözlemlerine” dayandırıyor.
Erdoğan’ın çok yorgun görünmesi, bir keresinde konuşurken gözlerinin kayması ve adeta uyuması, merdiven çıkarken Emine Hanım’a tutunması, bazı yerlerde sendelemesi Amerikalı yazar için “sağlığı çok kötü, 2023’ü çıkaramaz” şeklinde yorumlanmış.
Saçmalık tabii, böyle bir şey olur mu?
Ancak AKP genel başkanının buna cevabı da başka bir komiklik içeriyor.
Önce İbrahim Kalın sonra bizzat Erdoğan twitter hesaplarından “Basketbol oynarken” çekilmiş görüntülerini paylaştılar.
Amaç Erdoğan’ın “spor yapacak, hatta basketbol maçında oynayacak kadar” iyi olduğunu göstermek.
Tamam, bu da bir yol ama komik bir yol.
AKP genel başkanı topu kapıyor, şutunu atıyor, hoooop basket oluyor.
Acaba kaç denemeden sonra bu poz yakalandı ve servis edildi?
Sarayın bütün adamlarının, kimi göbekli, kimi belli ki hiç spor yapmamış, eşofmanlar içindeki görüntüleri ayrı bir komik görüntü sergiliyor.
Tabii bir de şu var, öyle bir hava yaratılmış ki sanki Erdoğan ve adamları her gün spor yapıyor.
Acaba bundan sonra aynı ekip kaç kere spor yapmaya çıkar böyle?
Bu arada sosyal medyada dolaşan dedikodular da var tabii. Bazı kişiler, “Erdoğan dublör kullanmış” diyorlar.
Ne olursa olsun, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanlığı makamı böyle komik görüntülerle propaganda yapmaya soyunmamalı.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Ezgi Mola için verilen karar doğru mu, değil mi?
Bir genç kızın ölümüne neden olmakla suçlanan Musa Orhan hakkında “Tecavüzcü, şerefsiz” diyerek sosyal medya paylaşımında bulunan sanatçı Ezgi Mola tazminat şoku yaşadı.
Sosyal medya hem öfkeli hem de şaşkın.
Çünkü Batman’da 18 yaşındaki bir genç kız, orduda görevli olan Musa Orhan’ın kendisine tecavüze kalkıştığını, bu durumu kendine yediremediğini ve canına kıymaya karar verdiğini belirten bir mektup bıraktıktan sonra intihar etmişti. Musa Orhan önce tutuklanmış sonra serbest bırakılmıştı.
Toplumdaki genel kanaat, Musa Orhan’ın suçlu olduğu yönündeydi.
İşte tam bu aşamada Ezgi Mola Musa Orhan’a “şerefsiz, tecavüzcü” diyen bir tweet attı.
Bu tweet sosyal medyada büyük beğeni toplamıştı.
Ancak tweet yayınlandıktan sonra Musa Orhan da Ezgi Mola’ya hakaret davası açmış meğer. Mahkeme de henüz yargılama aşamasında olan ve suçlu olup olmadığı konusunda kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmayan bir kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek şekilde hakaret edilemeyeceğine karar vermiş.
Musa Orhan’ın avukatı dava sonrası “Bu karar sosyal medya üzerinden kanıksanmış toplumsal linç kültürüne ‘dur’ diyecek bir karardır” açıklaması yapmış.
Şimdi gelin karar verin bakalım.
Karar doğru mu değil mi?
Alın size 100 puanlık bir soru.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Herkesi borçlandırıyorlar nere varacak bunun sonu
Zincir marketlerden Carrefoursa’nın kapısında bir afiş gördüm.
Carrefoursa market kredisi afişiydi bu.
Bu marketten alınacak ihtiyaç maddelerinin parasının ödenmesi için vade farksız kredi önerisi sunuyorlar.
Yani aldığımız pırasadan elmaya, pirinçten peynire, gömlekten havluya her şey kredilendiriliyor.
Artık ekmek almak için borçlandırılıyor halkımız.
Şu anda birçok kişiye cazip gelebilir.
Ama borçlanmanın sonu yok.
Bir süre sonra öyle bir tıkanabiliriz ki, oluşacak selin önünde kimse duramaz o zaman.
ŞAŞIRDIM
Vallahi “Olur mu canım, Zaytung haberidir bu” demiştim
Haberi bir internet sitesinde gördüm.
Okuyunca güldüm önce ve “Zaytung haberidir bu” dedim kendi kendime.
Haberde Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bir açıklaması vardı.
Kılıçdaroğlu bazı karakolları ziyaret ediyor, bu ziyaretlerde elbette polislerle sohbet ediyor.
Bazı polisler Kılıçdaroğlu ile çekilmiş fotoğraflarını daha sonra sosyal medyada paylaşıyormuş.
Emniyet Genel Müdürlüğü müthiş panik olmuş.
Öyle ya polisler Kılıçdaroğlu ile fotoğraf çektiriyor, ya saraydaki bir numaralı kişi öfkelenip de Emniyet Genel Müdürü’ne “Bu ne rezalet kardeşim, bu polisler nasıl böyle bir şey yapabiliyor, sen orada bostan korkuluğu musun, görmüyor musun adamlarının yediği naneyi?” derse…
Hemen bütün emniyet müdürlüklerine bir yazı gitmiş.
Her emniyet müdürü de kendi polislerine uyarı yazmış.
Bu uyarıda denmiş ki;
“Noktalarımıza CHP ilçe teşkilatından ziyaret amacıyla gelen olursa ivedi tarafıma bilgi verilecek siyasi herhangi bir konuda yorum yapılmayacak devletin tarafsızlığına yakışır nezaket gösterilecektir. İlçe emniyete gelmeleri durumunda burdaysam öncelikle benim yanıma değil isem güvenlik amiri komiserin yanına getirin, eşlik edin şimdilik.”
Siz bunun doğru olduğuna inanır mısınız?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin polis müdürleri böyle akla ziyan yazılar yazar mı emrindeki polislere?
Elbette aklı başındaki herkes “Tabii ki olmaz” diyecektir.
Öyle değil işte.
Haberde nal gibi İsmail Saymaz imzası var.
Doğruymuş yani.
Vah ülkeme vah.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları