Can Ataklı; Ah be hocam. Türkiye’nin daha doğrusu bu iktidarın dönüştürmeye çalıştığı ''Yeni Türkiye’nin'' nasıl bir yer olduğunu bilmiyor musun?
Aziz Sincar Türkiye’nin medar-ı iftiharı.
Nobel Kimya Ödülü’nü alarak tarihe “Nobel alan ikinci Türk” olarak geçti.
Daha önce Orhan Pamuk Nobel Edebiyat ödülünü almıştı.
Nobel ödülleri 1900 yılından bu yana Alfred Nobel’in ölüm günü olan 10 Aralık’ta 5 dalda veriliyor. Fizik, kimya, tıp, edebiyat ve barış. 1969’dan itibaren buna bir de ekonomi ödülü eklendi.
Aziz Sincar Mardin’den çıkmış, kendi olanaklarıyla eğitimini yapmış, gittiği yurtdışında azim ve fedakârlıkla çalışarak kendine önemli bir bilimsel alan yaratmış önemli bir bilim adamı.
Çağın en önemli bilimsel aşaması olarak bilinen “gen teknolojisi” üzerine yoğun emek harcayarak, insanın ömrünü uzatan, kanseri yenebilen çok önemli bilimsel bulgulara ulaşmış.
Sonunda da hak ettiği biçimde “Nobel ödülü” ile onurlandırılmış.
Bu büyük başarı elbette Türkiye’de de sevinç yarattı.
Başta saray olmak üzere iktidar temsilcileri Aziz Sincar’ın bu başarısına ortak olmak için adeta yarışa girdiler.
Fakaaaaaat, Aziz Hoca bu ödülü aldığı günden beri sanki bu keyfe limon sıkar bir tavır içinde.
Önce ödülü aldığını öğrendikten sonra evini Türk bayraklarıyla süsledi.
Gazetecilere ilk açıklamasında “Bu ödülü büyük Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’e, onun açtığı çağdaşlık yoluna borçluyum” dedi.
Etnik kökenini kurcalamak isteyen yabancı gazetecileri azarlayarak “Türk-Kürt ya da başka bir kimlik arayışına girmeden Atatürk Türkiye’sinin bir evladı” olduğunu söyledi.
Sonra sıra Nobel Ödül Töreni’ne geldi.
“Mardin’den çıkan bir köylü çocuğuna da çok yakışacağını” kanıtlayan Frak’ıyla ve dimdik duruşuyla sahneye çıktı. Ödülünü büyük gururla aldı.
Sonra da Türkiye’ye geleceğini 19 Mayıs’ta da Nobel Ödülü’nü büyük kurtarıcı Atatürk’e sunmak için Anıt Kabir’e gideceğini söyledi.
Ah be hocam. Türkiye’nin daha doğrusu bu iktidarın dönüştürmeye çalıştığı “Yeni Türkiye’nin” nasıl bir yer olduğunu bilmiyor musun?
Bu ülke, iktidarın desteği, kimi eski solcu, sosyalist, komünist yeni liberallerin payandalığı, çıkar uğruna iktidarın etrafında pervane gibi dolanan yandaş soytarıların marifetiyle kendi ülkesine, kendi cumhuriyetine ve büyük kurucusuna düşman bir ülke haline getirildi.
Muhalefet partileri bile Atatürk’ten söz edildiğinde “Durun şimdi sırası değil, halkın hissiyatını anlamamız gerek” diyerek Atatürk’ün adını anmamayı marifet sayar halde.
Türkiye Büyük Millet Meclisi “Atatürk’ü unutturmak” için fotoğraflarını her yerden kaldırmaya çalışıyor.
Atatürk’ün sözlerinin yer aldığı pankartlar bile “kent siluetini bozuyor” gerekçesiyle kaldırılıyor.
Ve sen sevgili Aziz Hocam, bütün bunların yaşandığı ülkeye gelirken “Ödülümü büyük Atatürk’e sunacağım” diyorsun.
Bunların gözünde Nobel Ödülü’nü bile mundar ettiğinin farkında mısın?
Bilin ki sevgili Aziz Hocam, bu ödülü Türkiye’ye kazandırdığın için elbette “devletimizsin büyükleri” sana saygıda kusur etmeyeceklerdir.
Ama bilin ki bunu içlerinden geldiği için değil zevahiri kurtarmak için yapacaklardır. Sakın üzülme emi…
--KAFAMI BOZAN ŞEYLER—
Atatürk’ün tüm dünyanın hayran kaldığı sözüne bile tahammülleri yok
Atatürk’ün tüm dünyada da bilinen ve hayranlık uyandıran sözlerinden biri şu; “Yurtta sulh cihanda sulh”
Bugünkü iktidarın bu söze tahammülü yok.
Bir gün bir taksi şoförü beni çok şaşırtan şeyler söylemişti. Ne diyeceğimi bilememiş, gerginliği kavgaya da dönüştürmemek için gideceğim yerden çok önce inip başka taksiye binmiştim.
O şoför şöyle demişti; “Bu ülkeye en büyük kötülüğü Atatürk yaptı. Ne demek yurtta sulh cihanda sulh. Bu yabancı ülkelere karşı ‘ben Musul’u Kerkük’ü sana bıraktım, Türkiye’de ise kimsenin sesinin çıkmasına izin vermeyeceğim, senin emrindeyim’ demektir.”
Böyle bir kafayla tartışılır mı? O tarihlerde henüz bu iktidar çok palazlanmamıştı. Geçen süre içinde o şoförün zihniyeti “Yeni Türkiye” adını aldı.
Şimdi yeni bir örnek. Ordu’nun Perşembe İlçesi’ndeki Atatürkçü Düşünce Derneği, bulunduğu binanın giriş kapısına “Her türlü teröre hayır, yurtta barış dünyada barış” pankartını asmış.
Ordu Büyükşehir Belediyesi bu pankartı gördükten sonra “kent estetik komitesini” toplamış, bu pankartın kentin tarihi ve turistik siluetini bozduğuna karar vermiş ve “kaldırılması”nı emir buyurmuş.
Kentin tarihi ve turistik estetiğini bozuyor” denilen pankart bir apartmanın giriş kapısının üstünde 2 metreye 60 santim eninde bir bez. Tam yanında 5 metreye iki metre boyutunda Ordu Belediyesi’nin propaganda afişi ile hemen altında aynı boyutta bir şirketin tanıtım afişi duruyor.
Ama yöneticilerin “Atatürk alerjisi” olunca birkaç gün sonra zaten kaldırılacak bir pankart böyle sorun oluyor.
--BUNU YAZMAK GEREK---
Sosyal medyadaki “aktrollere” bayılıyorum
Biraz geç kalmakla birlikte son bir iki yıldır ben de sosyal medyada boy gösterenler arasına katıldım.
Sosyal medya dediğim twitter ve facebook. Diğerlerini hala kullanmıyorum. Bazı izleyicilerim, okurlarım instagram’da olmamı da istiyorlar. Bakalım artık.
Facebook sayfam, klasik facebook gibi değilmiş. “Değilmiş” diyorum çünkü sistemi tam bilmiyorum. Benim sayfam arkadaş kabul eden değil, beğeni sayfasıymış. Yani isteyen sayfama girip bakıyor, beğendiği bir şeyi işaretliyor ve çıkıyor.
Twitter ise fena değil. Şu an itibarıyla 551 bin takipçim var. Çoğu aktif, öyle satın alınmış, eklenmiş takipçi yok. Daha doğrusu bunu da bilmiyorum da, bazı internet siteleri var, analiz yapıyor, oradan öğreniyorum. “Fake” yani “sahte” takipçi pek yokmuş bende.
Twitter’i bazı konulardaki tepkilerimi dile getirmek, yazdığım yazıları anonslamak ve çıktığım televizyon programlarını duyurmak için kullanıyorum genellikle.
Twitter’de yazılanları izlemeyi çok seviyorum. Çoğu kez haberlerin başlıklarını da oradan öğreniyorum sonra internet sitelerine girip ayrıntılarına bakıyorum.
Ama asıl eğlendiğim, “Aktrollerden” gelen mesajlar.
Bu kadar mı sığ olur, bu kadar mı hakaret edilir, bu kadar mı ahmakça şeyler yazılır?
Örneğin bir gün sonra Korkusuz’da çıkacak yazılarımın başlıklarını paylaşıyorum, Adliye sarayları ile ilgili bir şey yazmışım, 140 harf kullanabildiğimiz için sadece ‘saray’ yazıyorum, önyargılı Aktrol sazan gibi atlıyor “saray kadar başına taş düşsün” diyor veya “O saray bu ülkenin gururu” diye savunuyor.
Dur yahu, sabret yazıyı bir oku da ondan sonra yaz değil mi?
En hoşuma giden de “Seni okuyan da yok izleyen de yok” diyenler. Güzel kardeşim, tamam kimse izlemiyor beni de sen izliyorsun ya, kendini adam yerine koymuyor musun?
Bir de “Korkusuz da neymiş, böyle bir gazete mi var” diyenlere çok gülüyorum. O haberin olmayan Korkusuz yandaş yalaka gazetelerin birkaç tanesinin toplamından fazla satıyor, üstelik bedava da dağıtılmıyor, haberin var mı?
--TWİTTER TROLLERİ—
Sizin için seçtiklerim
Twitter’deki maaşlı AKP trolleri hemen her twite bıkmadan usanmadan saldırıyor. Diğer yazıda belirttiğim gibi bunlara gülüp geçiyordum ve acıyorum. Bugün de yine en efendiler arasından seçtiğim bir demeti sizlerle paylaşıyorum. Görün, ibretle gülün..
• Pazar sabahın körü, hiç izlenmeyen biri için güzel saat. Seneye söyle Halk Tv seni sahur programına koysun
• Yazının içeriğini okumadım ama, başlığı hiç hoş değil. Gerçek müslüman terör yapmaz, lütfen sapla, samanı birbirinden ayıralım.
• Kasten mi yapıyorsun yoksa hakkat salak mısın
• Cahillerin cahili ışid müslüman mı? Azıcık araştırın okuyun ya..Ne zaman o beyniniz bunu anlayacak..
• Can bey bu oy ak partinin oyu değil dedin çok güldüm sahne al cem Yılmaz aç kalsın. Abi artık susun ayıp oluyor
• Rusya'yı yalamaya başlamışsın. Bu ne çabuk değişim. Fırıldak bile sana yetişemez yuh yani.
• Beş tane korkak piç yazı yazdı diye sende kendini bir b.. mu sanıyorsun can. Açında g….nüze gülün korkak şerefsiz vatan hainleri
• Yav Allah beyin dağıtırken sen nerdeydin ya... Sırf laf olsun konuşma g.t oluyorsun.
• eger sansür var ise sen nasıl yazıyorsun
• Hainlikte sınır tanımıyorsun Can. Senin gibi vatan hainleri tek tek bu ülkeyi eninde sonunda terkedecekler.
• hem korkusuzda yaz hemde füzelerden kork
• önce safını belirle vatan mi aydın doğan mı?
• Can reklam işini korkusuz karakteri ile fanteziye cevirdi, AKP CB BB düşmanlık olmasa satışlar yerlerde , yazık
• Hırsızlık yok..İtibarsızlaştıma projesi ve sizin gibi ayakçıları var..Can Ayakçı..
• adam olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenemeden ölüp gideceksin yazık
• erkekçe söyler misin sen sırf laf olsun diye mi böyle zırvalıyorsun
• Ben o iş için SOLO alıyorum Cancım, Kokusuz mu ne her sabah bayilerde yığılı, el süren yok, sen de yırtma kendini bu işler için
• siz reklamcı mısınız yoksa gazeteci misiniz korkusuzda deyip durursunuz
Can Ataklı - Korkusuz