Basın toplantısındaki muhalif gazeteciler neydi öyle?
Can Ataklı; İmamoğlu doğrusunu yaptı. Soranların büyük çoğunluğu kamuoyunun muhalif olarak tanıdığı isimlerden geldi. Sorular ise yandaş medyanın soracağı sorulardan daha sert ve acımasızdı.
ANALİZ
İmamoğlu doğrusunu yaptı
Öncelikle şu soruyu sormak istiyorum;
“İmamoğlu’nu kim değişim adı altında CHP’ye genel başkanlık için itti?”
Çünkü bütün sorun aslında orada başladı.
Henüz seçim sonuçlarının bile irdelenmediği bir ortamda İmamoğlu çıktı “Değişim gerek” diyerek Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığını tartışmaya açtı.
Belki de bu seçim değerlendirmesi yapıldıktan sonra Kılıçdaroğlu kendi kararıyla genel başkanlığı bırakacak ve partinin önünü açacaktı
Ancak çok acele ile verilen karar sonucu hem Kılıçdaroğlu hem de çevresi kenetlendi.
Kamuoyunda oluşturulan “Kılıçdaroğlu hemen istifa etmeli” baskısına karşı çetin bir direniş gösterdi.
Aslında Kılıçdaroğlu, Kurultay kararı alarak bir anlamda istifa etmişti.
Çünkü “çoklu genel başkan adaylarına” açık bir Kurultay’da adaylar biri de Kılıçdaroğlu olacaktı, yani aslında seçimi kaybetme riskini göze alarak adaylıktan feragat etmiş sayılabilir.
Oysa Kurultay kararına rağmen parti içinde alel acele bir başkanlık değişimi talep edenler bunu görmezden geldi.
Neyse ki sonuçta İmamoğlu gerçeği gördü.
Yaklaşan seçimlerin bir genel değil, yerel seçim olduğunun farkına vardı; İstanbul’u kaybetme tehlikesini anladı ve ustaca bir geri manevra yaptı,
İmamoğlu’nun yaptığı korkunun yarattığı bir geri çekilme hamlesi olarak değerlendirilmemeli.
İBB Başkanı kendini bir maceraya itenleri bir kenara koyup asıl hedefe doğru çok doğru bir adım attı.
Bu siyasi anlamda Ekrem İmamoğlu’nu yüceltecek bir adımdır.
İmamoğlu bu adımı atarken CHP için düşündüğü hedeften de aslında sapmadığını gösterdi.
“Biliyorum ki, cesur demokrasi; cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir. Ben hayatımın hiçbir döneminde siyaseti sadece siyasal partilerden ibaret görmedim. Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez ve önemli organlarıdır. Ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürücü bir eylem olarak anladım. O nedenle geçmişte olduğu gibi bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım gençler ve kadınlardır. Emekçiler ve güvencesizlerdir. Emekliler ve yaşlılardır. Engelliler ve keşfedilmeyi bekleyen girişimci ve yaratıcı zihinlerdir” diyerek İstanbul’u kazandıktan sonra diğer hedefe doğru yöneleceğinin de sinyalini verdi.
Buna kimse karşı çıkamaz.
Elbette her siyasi aktör her zaman için daha ilerisini, daha yükseğini düşünecek ve bunun için kendini hazırlayacaktır.
İmamoğlu’nun seçimden hemen yapması gereken bir açıklamayı dün yapmış olması gecikmiş de olsa olumlu bir tutumdur.
İmamoğlu “Bu süreçte özellikle CHP’li yol arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. Değerli yol arkadaşlarım Mayıs 2023 seçiminde yaşadığımız hayal kırıklığı beni çok derinden üzmüştür.” Dedikten sonra “Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diliyorum” demesi sanıyorum özellikle CHP’li seçmen nezdinde büyük beğeni kazandı.
Seçim sonrasındaki hedefsiz ve dayanaksız çıkışlarının hatasını gören ve bunu kapatan Ekrem İmamoğlu’na “İstanbul’un kazanılması için” sadece CHP’lilerin değil bütün muhalefetin destek vermesi gerekir.
İmamoğlu’nun yolu açık olsun.
BUNU YAZMAK GEREK
Yandaş medya şimdi toplu saldırıya geçecek
Başlıkta “geçecek” kelimesini kullandım ama bu başladı bile.
Düne kadar İmamoğlu’nu sadece Kılıçdaroğlu ile kapıştırma provokasyonu yapan yandaş medya bir anda İmamoğlu’nun “Pes ettiğini, sözünü tutamadığını, cesur olmadığını, korkaklık yaptığını” söylemeye başladı.
Hiç kuşkusuz bu saldırılar devam edecektir.
Önümüzdeki günlerde yandaş medyanın tek konusu İmamoğlu’nun genel başkanlık hayalinden vazgeçip bütün gücüyle İstanbul’a asılması konuşulacaktır yandaş medyada ve İmamoğlu’na inanılmaz saldırılar yapılacaktır.
Göreceksiniz İmamoğlu’nun hakkındaki mahkeme kararının bir an önce uygulanmasını isteyen çığlıklar da duyacaksınız.
İmamoğlu ve ekibine tavsiyem, bunlara hiç kulak asmaması ve doğru bildiği yolda devam etmesidir.
Eğer yandaş medyanın gazına gelip cevap yetiştirmeye ve başkan seçildiği ilk günlerde yaptığı gibi bu medyadan kişilere şirin gözükmek için demeçler vermeye kalkarsa çok yıpranır, bunu bilmelidir.
Tabii aynı şekilde genel merkezdeki bazı isimlerle kimi belediye başkanları da yeni dönemin ışığında her türlü çekişmeden arınmalı ve sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de yerel seçimleri kazanmak için kolları sıvamalıdır.
ÖNERİ
Muhalif medya da artık kendine çeki düzen vermeli
Ekrem İmamoğlu’nun seçimden hemen sonra “değişim” adı altında bayrak açması muhalefetteki medyayı da şaşkına çevirmişti.
Bazı muhalif isimler koro halinde “Kılıçdaroğlu istifa” diye yeri göğü inletirken çok az muhalif gazeteci, sükunet tavsiye ederek acele edilmemesi gerektiğini dile getirmişti.
Şimdi artık her şey kendi rayına oturuyor.
İmamoğlu en azından Kurultay’da bir başkanlık yarışına girmeyeceğini ve bütün gücüyle İstanbul’a hizmet ve seçimleri kazanmak için asılacağını açıkladı
Artık bu durumda muhalefetteki gazetecilerin de bir sakinleşmesi gerekiyor.
Yandaş medyanın kuyruğuna takılıp sabahtan akşama CHP’yi tartışmayı bir kenara bırakmalıdır muhalifler de.
Son iki aydaki anlamsız tartışmalar nedeniyle kamuoyunda çok ciddi bir umutsuzluk ortamı oluştu.
Milyonlarca kişi bundan sonra seçim kazanılamayacağı algısın altında ezildi.
Çok sayıda CHP’li seçmen “Bundan sonra oy kullanmama” duygusuna kapıldı.
Bunun ne kadar yanlış olduğunu YouTube konuşmalarımda anlatmaya çok çalıştım.
Ancak öyle bir algı oluşturuldu ki, muhalefette olan ve müthiş bir yılgınlığa kapılanlar bu tür bir sakinleştirmeyi bile kabullenmedi ve bunu yapanları reddetmeye başladı.
Bundan sonra CHP içindeki tartışmalar bitmelidir.
Önümüzdeki yerel seçimlerde genel başkanlar seçilmeyecek, yerel adaylar arasında seçim yapılacak.
Bu nedenle genel başkana küsüp oy kullanmamak, yılgınlığa kapılmak sadece ve sadece yaptığı tüm kötülüklerin üstünü örtmek için yoğun çaba harcayan iktidarın işine yarayacaktır.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Basın toplantısındaki muhalif gazeteciler neydi öyle?
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yeniden aday olacağını açıkladığı basın toplantısında en çok muhalif gazeteciler dikkatimi çekti.
İmamoğlu’na çok sayıda soru soruldu.
Soranların büyük çoğunluğu kamuoyunun muhalif olarak tanıdığı isimlerden geldi.
Sorular ise yandaş medyanın soracağı sorulardan daha sert ve acımasızdı.
Çoğu bir taraftan İmamoğlu’nu bir taraftan Kılıçdaroğlu’nu kamuoyu önünde zora sokacak sorular sordular
Oysa İmamoğlu gayet güzel biçimde yola belediye başkanı adayı olarak devam edeceğini söyledi.
Daha ne desin?
Ama nedense muhalefet gazetecileri konuyu ısrarla gündemde tutmaya çalışıyor
Kimin adına yaptıklarını anlamıyorum
Kişisel egolar mı tatmin ediliyor yoksa acar gazetecilik adı altında CHP’yi iyice yıpratmaya mı çalışıyorlar, bilemiyorum
Belki “Her şey konuşulsun, tartışılacak bir konu kalmasın” düşünce açısından bakarsak bunun iyi olduğunu söyleyenler olabilir.
Ancak, bana göre artık muhalif medya ne İmamoğlu ne de Kılıçdaroğlu üzerinden sözde gazetecilik yapmayı bıraksın.
Erdoğan’ın hatta AKP’li yetkililerin basın toplantısına bile katılamayan, iktidara kamuoyu önünde soru soramayan muhalif gazetecilerin “Biz gazeteciyiz” adı altında muhalefete karşı istediği gibi davranmasının bugünün Türkiye’sinde kimseye bir yararı yok.
Muhalefetteki televizyonlara da bir çağrım var.
Dün gece elbette tartışma programlarında İmamoğlu’nun yeni adımı konuşuldu, bugün de konuşulacaktır.
Ancak muhalif televizyonlar bundan böyle seçimle ilgili konular dışında artık CHP’yi tartışmayı bırakmalıdır.
Yandaş medyanın zaten başka konusu yok, onlar zamları, hayat pahalılığını, gelir adaletsizliğini, işsizliği, dış politikadaki olumsuzlukları tartışamaz.
Muhalefet medyası artık iktidarın ekmeğine yağ sürmeyi terk etmelidir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları