loading
close
SON DAKİKALAR

Bir sanatçıya 'bittin sen' demek ayıptır

Can Ataklı
Tarih: 15.11.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı yazdı, ''Aklını 'AKP iktidarına nasıl yaranırız'a takmış olanların sanat ve sanatçı düşmanlıklarını ortaya koymaları ne kadar yazık...''

Dikkat ediyor musunuz, uzun yıllardır Türkiye’de “politik mizah” yapılamıyor.

Türkiye’nin en sevilen mizah sanatçılarının çoğu politik mizah yapmaktan kaçınıyor.

Oysa aynı isimler 12 Eylül askeri döneminde bile üstelik komutanlara ağır eleştiriler getiren mizahi oyunları sahneye koyabiliyorlardı.

Peki şimdi niye yapılamıyor?

Sanatçıların “politik mizah” yapma yetenekleri mi tükendi?

Türkiye çok güllük gülistanlık bir ülke de sanatçılar politik mizaha gerek mi duymuyor?

Yoksa başka nedenleri mi var?

Korkuyorlar mı? Başlarına bir iş gelmesinden mi çekiniyorlar?

İktidar yarattığı iklimle mizahçıları belki tutuklayıp hapislerde süründürmüyor ama, maşallah medyamızın anlı şanlı isimleri, kazara iktidarı eleştiren bir politik mizah yapanı gördükleri anda orada çarmıha germekten garip bir zevk alıyor.

“Sen benim beğendiğim iktidarı alaya mı aldın, o halde senin façanı bozarım” mantığı kimi yazarların hobisi oldu.

Şimdi gündemde Levent Kırca, Müjdat Gezen, Ferhan Şensoy, İlyas Salman vb. var.

Bu isimler koşullar elverdiği ölçüde mizahi eserleri sahneye koymaya çalışıyor, o da olmazsa kendi dost çevrelerinde ya da sosyal medyada politik espriler yapıyorlar.

Tahammülsüzlük buna.

“Sen bittin oğlum zaten” üslübuyla bir saldırı başlıyor.

Herhalde sanata ve sanatçıya saygı gösterilen hiçbir ülkede, kimi yazarlar topluca sanatçı isimlerini hedef tahtasına koyup “Siz bittiniz” gibi hadleri olmayan bir yargıya varamaz.

Çünkü sanatçılar “bittin sen” denildiğinde bitmez.

Böyle bir üslup nezaketsizliktir, densizliktir, ayıptır.

Ayrıca “bittin sen” denilen Müjdat Gezen 1881- adlı bir oyun koydu sahneye. Ben Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde ders verdiğim hâlde önümüzdeki 15 gün için yer bulamadım. Müjdat Gezen’in “bitmiş” hâli bu, gerisini anlayın artık.

Ya Levent Kırca. Sanatçı “Azınlık” adlı oyununu Anadolu’nun 70 yerinde 200 bine yakın kişi izledi, hem de son üç ayda.

Bu da bitmiş Levent Kırca.

Ferhan Şensoy yine kitap çalışmasında, yeni her hafta izleyicisinin karşısında, salonda boş yer bulmak olanaksız.

O da bitmiş yani.

Aslında bu mizah sanatçıları bitmiş falan değil.

Biten, aklını “AKP iktidarına nasıl yaranırız”a takmış olanların durumdan vazife çıkararak sanat ve sanatçı düşmanlıklarını ortaya koymaları.

Ne kadar yazık.

*****


Kıyameti koparan espri

Kimi yazarların mizah sanatçılarına yönelik hakaretlerine Müjdat Gezen’in bir tweet’i yol açtı.

Gerçi Müjdat Gezen daha sonra “Bu tweet bana ait değil” açıklaması yaptı, ama ne fark eder, sanatçıya kin kusanlar kinini kusmuş oldu.

O tweet şuydu; “Yılmaz Özdil’in yazılarını beğenmeyenler tuvalet kâğıdı olarak kullansın. 1 hafta kullanım sonrası kıçınız kafanızdan daha aydın olacaktır.”

Aman efendim, nasıl böyle bir espri yapılırmış, Yılmaz Özdil kimmiş, bu Atatürkçüler kıçtan başka bir şey bilmez miymiş, daha neler neler.

Özellikle sosyal medyadaki AKP propagandistleri, muhtemelen genç olduklarından, hiç politik mizah görmedikleri için çıldırmışlar.

Nasrettin Hoca’yı, Nefi’yi, Temel’le Dursun’u yetiştiren ülkemizdeki hâle bakar mısınız.

Yeri gelmişken bu esprinin aslını size anlatayım.

27 Mayıs’tan önce çok etkili bir gazeteci olan Dünya Gazetesi sahip ve başyazarı Bedii Faik’e bir okurundan mektup gelir. Okuru “Sizden nefret ediyorum, yazılarınızı da kıçımı silmek için kullanıyorum” diye yazmıştır.

O zaman bilgisayar, e-mail falan yok, yani anında cevap veremiyorsunuz. Mektuba mektupla karşılık verilebiliyor ancak.

Bedii Faik de okuruna cevap yazıyor. “Fena mı?” diyor, “kıçınızdan akıllanmaya başlıyorsunuz işte.”

Bu ülkede 50 yıl önce de 100 yıl önce de 500 yıl önce de politik mizah vardı.

Oysa şimdi iktidarın şahin bekçileri yüzünden politik espri yapmak cesaret işi hâline geldi.

*****


İdam cezası yeniden gelebilir

Başbakan Erdoğan ısrarla “idam cezasının yasalarımıza yeniden konması gerektiğini” söylüyor.

AKP içinde konu pek tartışılmıyor ama, AKP’ye destek veren çevrelerde hararetli bir tartışma var.

Genel kanı Başbakan’ın aslında idam cezasını geri getirmek istemediği ama bunu BDP’nin eylemlerine karşı bir koz gibi kullandığı, böylelikle milliyetçi tabana seslendiği yönünde.

Ben tam tersini düşünüyorum.

Erdoğan idam cezasını gerçekten geri getirmek istiyor ve bunu da büyük ihtimalle yapacaktır.

Başbakan’ın 10 yıllık iktidarını izleyenler şunu görüyordur herhalde. Başbakan belki herkese çok ters gelen birçok uygulamayı önce söyledi, biraz tartıştırdı ama sonunda yaptı.

İdamda da böyle olacaktır.

Ne sonuç almayı düşündüğü ben de tam anlamıyorum.

İdamın geri gelmesiyle terör suçlarında bir anda idam infazları peş peşe gelir mi, yoksa eskiden olduğu gibi kararlar verilir ama mecliste mi tutulur, zihnimde belirmiş değil.

Ayrıca şunu da biliyoruz ki, eğer Başbakan kafasına bir şey koymuşsa bunu mutlaka yapıyor, üstelik o konunun aleyhindeki çıkışlar da onu adeta tahrik ve teşvik ediyor.

Bu kez de böyle olmaması için hiçbir neden yok.

*****


Yıl sonunda kişi başına düşen milli gelir 18 bin 92 dolar olacakmış. Bunu duyan vatandaşın ne diyeceğini tahmin etmek zor değil: “Sizin başınıza bir şey düştü herhâlde!” (Gani Yıldız)

*****


Sarıgül’ün 29 Ekim ve 10 Kasım hassasiyeti

Şişli’de yaşayan bir okurumdan mesaj aldım. Sizlerle de paylaşmak istedim. Arkasında küçük bir notum var:

Can Bey selamlar, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Bey, 10 Kasım’da Atatürk’ü anma gününde ‘Şişli 10 kasım Ata’yı Anma Platformuna’ 6 otobüs sağlayarak Anıtkabir’e gidilmesinde katkı sağlamıştır.Yine 29 Ekim’de ‘Cumhuriyet Platformuna’ kutlamalarda 3 otobüs sağlayarak Ankara’daki görkemli kutlamalara destek olmuştur. Kendilerine sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyoruz. (29 Ekim’de Sarıgül neden yoktu yazınızdan çok etkilendiğini bizzat kendisinden duydum.) Şişli Cumhuriyet Platformu Sözcüsü - Hüseyin Toksöz

Not: Sarıgül’ün bu katkıları elbette takdire şayan. 29 Ekim yazısını ise kendisini eleştirmek ya da kırmak için değil, bugüne kadar gösterdiği hassasiyetin bu yıl tekrarlanma-masına duyduğum hayret nedeniyle yazmıştım.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları