Boş verin akıl vermeyi; soru sorun ve dinleyin
Can Ataklı; Mehmet Uçum iyice uçuyor artık. Kafaya bakar mısınız, kendileri hariç bütün vatandaşları hain ilan etmekten, Türkiye’yi parçalamak ve manda haline getirmekten çekinmeyen insanlar olarak tanımlıyor.
ANALİZ
Mehmet Uçum iyice uçuyor artık
Saray’ın bana göre en dikkat çekici danışmanlarının başında Mehmet Uçum geliyor.
Legal hale geldikten sonra Komünist Parti ekibi içinde yer alan Mehmet Uçum her nasılsa bir anda Saray’a uçmuştu.
Göreve geldiği günden bu yana en ses getiren ve en tuhaf açıklamalar hep Mehmet Uçum’dan geldi.
Uçum’u dikkatle izlememin en önemli nedeni şu;
Mehmet Uçum bir yandan Erdoğan’ın ne düşündüğünü ve ne yapacağını çok ustaca anlattığı gibi, kamuoyunun tanımadığı ama aslında ülkeyi perde gerisinden yönetenlerin yaşadığı paniği çok iyi dile getiriyor.
Uçum’un açıklamalarından Saray ahalisinin hangi duygu fırtınaları içinde olduğunu anlayabiliyorum.
Erdoğan’ın danışmanı son açıklamasıyla yine gündem oldu.
Uçum “Cumhur İttifakı Türkiye’nin beka ittifakıdır” dedi.
Nasıl yani?
Cumhur İttifakı giderse Türkiye batacak mı, Türkiye ortadan mı kalkacak?
Yoksa Cumhur İttifakı’nın bitmesi Saray’daki bu gizli yöneticilerin de mi sonu olacak?
Uçum’a göre Cumhur İttifakı kendi anlatımıyla “15 Temmuz gerici ve faşist kalkışma ve işgal girişimi” koşullarında doğmuş.
Böylelikle ideolojik-politik hattı oluşmuş.
Neymiş bu hat?
Mehmet Uçum
Tam bağımsız Türkiye,
Anti-emperyalizm,
Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini korumak,
Halkın iradesinin her mecrada doğrudan ve dolaylı belirleyici olduğu gelişkin bir demokrasiyi hayata geçirmek,
Devletin sermaye devleti olmasının önüne geçmek ve sermayeyle işbirliği yapan devlet olarak işlemesini sağlamak,
Sosyal adaleti temel politikalardan biri yapmak,
Savunma sanayi başta olmak üzere her alanda kamuyu güçlendirmek olmuş.
Millet farkında değil ama Cumhur İttifakı bunları başarmış ama emperyalizm 31 Mart seçimlerinden sonra bu ittifakı dağıtmak için kolları sıvamış.
Asıl amaç neymiş, biliyor
musunuz?
2028 seçimleri öncesinde Cumhur İttifakı’ndan kurtularak, mandacı, batıcı bir yönetime ulaşmakmış.
Bu başarılırsa iç ve dış yetki devirleriyle Türkiye’nin parçalanma süreci için çok büyük bir adım atılmış olacakmış.
Kafaya bakar mısınız, kendileri hariç bütün vatandaşları hain ilan etmekten, Türkiye’yi parçalamak ve manda haline getirmekten çekinmeyen insanlar olarak tanımlıyor.
Mehmet Uçum’a göre bu hain tuzaktan kurtulmak için tek çare Türkiye’nin kurtarıcısı Erdoğan ve kurduğu ittifaka
sarılmakmış.
Cumhur İttifakı’na sarılmanın bir zorunluluk olduğunu söyleyen Mehmet Uçum, Cumhur İttifakı’nın cumhuriyetin ve demokrasinin koruyucusu olduğunu, bu nedenle kimsenin bu ittifakı bozmamaya kalkmaması gerektiğini söylüyor.
Demokrasi ve hukuk yok, cumhuriyet neredeyse yerle bir edildi.
Mehmet Uçum elbette bunun böyle olduğunu biliyor. O halde asıl kendilerini korumak istedikleri açık biçimde görünmüyor mu?
Bİ SORALIM BAKALIM
Bu soruları samimiyetle kendinize sorun
Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz, çok ilginç bir öneri yapmış.
Bir dizi soru hazırlayan Vecdet Öz “Bu soruları kendinize sorun hangisine evet diyorsunuz?” demiş.
Şimdi aşağıdaki soruları samimiyetle kendinize sorun.
Cevapları da samimiyetle verin.
Sonra oturup bir kere daha düşünün.
İşte sorular;
- Aylık kazancın yeterli mi?
- Kiranı, geçimini, sosyal yaşantını istediğin gibi karşılayabiliyor musun?
- Yıllardır borçsuz, harçsız, sıkıntısız bir gün geçirdin mi?
- Dövizin artmadığı, cebindeki paranın küçülmediği, fakirleşmediğin, enflasyonsuz tek bir yıl söyleyebilir misin?
- Bu ülkede sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerden birinci sınıf, eşit ve ücretsiz faydalanıyorum diyebilir misin?
- Televizyonlarda her gün onlarca sanal sorun ve siyasilerin ikbali tartışılırken bir gün olsun senin ve çocuklarının istikbalinden bahsedildiğini duydun mu?
- Görsel ve yazılı basında bir gün olsun çiftçinin, köylünün, esnafın, sanayicinin, işçinin, işsizin, memurun, öğrencinin, öğretmenin, fakirin, fukaranın, kimsesizin, özürlünün, dul ve yetimin sorunundan bahsedildiğine şahit oldun mu?
- Şükürler olsun ülkemde işsizlik, yoksulluk ve açlık kalmadı diyebilir misin?
- Televizyonda en son hangi tarihte bir fabrikanın ve istihdama dayalı dev bir tesisin açılış törenine şahit oldun?
- Bu ülkede hakkın, hukukun, adaletin varlığına ve eşit dağıtıldığına inanıyor musun?
- Ülkem her türlü düşüncenin rahatça ifade edildiği demokratik hak ve özgürlükler ülkesidir diyebilir misin?
- Avrupa standartlarında, insan hakları evrensel beyannamesinde belirtilen koşullarda insanca yaşadığın söylenebilir mi?
- Ülkende birlikte yaşamaya mecbur bırakıldığın milyonlarca mülteciden hoşnut musun?
- Kısacası keyfin yerinde mi, geleceğe umutla bakabiliyor musun?
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Yediğimiz golü kameralar bile gösteremedi
Milli Futbol Takımı, Portekiz karşısında bozguna uğradı ve ağır bir yenilgi aldı.
Buna rağmen umudumuz son maçta. Sanıyorum kazayla da olsa bir üst tura çıkma şansımız hayli yüksek.
Portekiz maçının en önemli anları Samet’in geri pas yapayım derken topu kalemize atması oldu.
Samet o kadar rahattı ki, etrafta rakip de olmadığı için topu kaleciye gönderdi.
Yayıncı kuruluş bile “Nasıl olsa kaleci topu tekrar oyuna sokacak bu pozisyonda” diye düşünerek geriye doğru giden topu göstermek yerine bir başka ayrıntıya geçti ki, inanılmaz gerçekleşti. Kaleci Altay, dikkatsiz davranınca golü yedik.
Daha acayip goller olmazsa bu gol, Avrupa 2024’ün en ilginç golü olarak kayıtlara geçecektir.
ŞAŞIRDIM
Arda’ya büyük haksızlık yapıldı
Herkes kabul ediyor ki Arda Güler son zamanlarda en parlayan yıldız.
Üstelik sadece Türkiye’de değil dünya çapında bir yıldız olma yolunda ilerliyor.
Türkiye’nin Avrupa 2024’teki ilk maçında müthiş bir gol attı.
Bu golle, Avrupa kupalarında ilk maçta gol atan en genç futbolcu unvanına kavuştu.
Bu rekor, tam 22 yıl önce Portekizli milli futbolcu Ronaldo tarafından kırılmıştı.
Ronaldo, Portekiz Milli Takımı’nda hâlâ oynuyor ve son maça da çıktığı gibi; oynadığı harika futbolla takımına gol kazandırdı.
Herkes Avrupa tarihinde rekora imza atan bu iki futbolcunun karşı karşıya geleceğini düşünüyor ve bekliyordu.
Ancak nedense Milli Takım Teknik Direktörü Montella, Arda’yı oyunun başında sahaya sürmedi.
Durum 3-0 olduktan sonra Arda’yı oyuna soktu ama ne çare, 3-0’ın moralsizliği ile genç yıldız ne yapacaktı?
Montella’ya göre Arda “yorgun”muş ne demekse! Sanki taş taşıdı bir gün önce.
Ama asıl kazık; bu genç futbolcuyu tarihe geçecek bir anlamlı maçta ilk 11’e koymamasıydı.
Bana sanki biraz haset varmış gibi geldi. Yoksa bu kadar genç ve yetenekli futbolcuya bu kazık neden atılsın?
BUNU YAZMAK GEREK
Boş verin akıl vermeyi; soru sorun ve dinleyin
İki kere yapılan Erdoğan-Özel görüşmesinden sonra iktidar ile ana muhalefet arasındaki ilk resmi toplantı bugün yapılacak.
CHP’nin gölge kabinesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan sorumlu olan Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, bugün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le bir araya gelecek.
Daha önce CHP’nin üç kişilik bir heyetle bu görüşmeye gideceği açıklanmıştı ancak son anda sadece gölge bakanın görüşmesinde karar verildi.
Bu görüşmede ne olacak, CHP nasıl bir yarar bekliyor?
Özgür Özel’in açıklamasına göre CHP bu görüşmeye, AKP’nin 22 yıllık iktidarının yükünü sırtlamaya gitmiyor.
Şöyle demiş Özgür Özel: “CHP hatalara ortak olmaya gitmiyor. CHP enkazı kaldırmaya, sorumluluğu üstlenmeye gitmiyor. CHP yok denilen kaynağı göstermeye, para bulamadıklarına parayı nereden bulacaklarını göstermeye ve artık beşli çetelerin, yandaşların değil; vatandaşların yüzünü güldürmek için nasıl bir vergi politikası uygulanması gerektiğini anlatmaya gidiyor.”
İyi güzel de bunlar Mehmet Şimşek için bir şey ifade
etmez ki.
Bir kulağı ile dinler, duydukları öteki kulağından çıkar.
Bana göre CHP, akıl vermeye kalkmamalı.
Sadece soru sormalı ve Şimşek’in söyleyeceklerini dinlemeli.
Örneğin faizlerin “Nas” dayatmalarına rağmen neden artırıldığını ve bu yüzden uğranılan hasarın nasıl giderileceğini sormalı.
Sözde yurtdışından akan dolarların neden ve nasıl geldiğini, bunun ekonomiye nasıl bir katkı yarattığını sormalı.
Bir yıllık süreçte eğer ekonomi söylendiği gibi iyiye gidiyor ve güven kazanıyorsa, halkın bundan ne kazandığını sormalı.
Bir yılda istihdama yönelik neler yapıldığını, açılan ya da açılacak artı değer yaratacak bir tesis olup olmadığını sormalı.
Yeni vergilerle ve yapılan zamlarla enflasyonun nasıl olup da sert düşüşe geçeceğini sormalı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları