Can Ataklı; Yeni Türkiye’de biliyorsunuz hiçbir şeyin hesabını soramıyorsunuz, iktidarın işine gelmiyorsa kimse size cevap vermiyor.
Milli Piyango Yılbaşı büyük ikramiyesi yine dörtte bir bilete çıktı.
Bu yılın büyük ikramiyesi 55 milyon liraydı. Bu para dörde bölündü. Demek ki şu anda 4 kişi 13 milyon 750 bin liralık servete kavuştu.
Eğer ikramiye tam bilete isabet etseydi bir kişi tam 55 milyonluk servetin sahibi olacaktı.
Normal bir insan için “deli bir para” bu. Çıkacak kişinin ruh sağlığını kesin etkiler.
Artık bu nedenledir mi bilemiyorum, ama çok dikkat çekici bir durum var.
Milli Piyango’nun “akla ziyan” ikramiye verdiği yılbaşı çekilişlerinde “şanslı” numara nedense hep çeyrek biletlerden çıkıyor.
Bu yıl çeyrek bilete çıktı yine.
Geçen yılın son günü yapılan çekilişe, büyük ikramiye 50 milyon lira.
Kazanan numara 2692160 numaralı çeyrek bilet.
Bir yıl daha geriye gidelim; 2013’ün son günündeki çekilişte büyük ikramiye çeyrek bilete çıkmış ve kazanan iller Bandırma, İzmir, Ankara ve İzmir olmuştu. Şanslı numara ise 2174451.
Bir yıl daha geriye gidelim; 2012’nin son çekilişi. O tarihinde büyük ikramiye 45 milyon lira. Kazanan 6718374 numaralı çeyrek bilet. İstanbul - İzmir - Muğla - Adana’da satılan biletleri alanlar 11 milyon 250’şer bin liranın sahipleri oldular.
Ondan önceki 7 yıla bakıyorum. Hepsinde de hep çeyrek biletlere çıkmış.
Hiç yarım ya da tam bilete büyük ikramiye isabet etmemiş.
Milli piyangoda büyük ikramiye çıkma şansı 10 milyonda bir.
Olasılık hesabı yaparsak, çeyrek bilete büyük ikramiye şansı ile tam bilete veya yarım bilete büyük ikramiye şansı eşit.
Yeni kaba bir olasılık hesabı ile son 10 yılda 3 kere tam bilete, 3 kere yarım bilete ve 3 kere çeyrek bilete büyük ikramiye çıkması asla şaşırtıcı olmaz.
Klasik olasılık bu.
Elbette olasılıkta şaşmalar olabilir. Beş kere çeyrek bilete çıkar sonra yarıma çıkar, tekrar çeyrek bilete çıkar, bir kere tam bilete isabet eder.
Ancak 10 defa üst üste aynı şekilde olması olasılık hesaplarını da alt üst eden bir durumdur.
Peki, o halde yılbaşı çekilişleri önceden mi ayarlanıyor?
Bilmiyoruz, ben de bilmiyorum, ayrıca tahmin yapmakta da zorlanıyorum, ancak bütün olasılık hesaplarını alt üst eden 10 kere üst üste çeyrek bilete ikramiye çıkması bana şüpheli geliyor.
Şimdi yetkililer “hile hurda yok” diye açıklamalar yapabilirler.
Teknik olarak hiçbir hile olmadığını da kanıtlayabilirler.
Ne bileyim, özellikle birine çıkması sağlanmıyordur da “55 milyon bir kişiyi delirtir, dörde bölünsün bari dört kişi kurtulsun” diye “iyiniyetli!” düşünüyorlardır.
CHP’li Atilla Kart yıllardır Milli Piyango’da “bir numara döndüğünü” anlatmaya çalışır belgeler gösterir.
Milli Piyango hepsini savuşturmayı becermişti bugüne kadar.
Yeni Türkiye’de biliyorsunuz hiçbir şeyin hesabını soramıyorsunuz, iktidarın işine gelmiyorsa kimse size cevap vermiyor.
---KAFAMI BOZAN ŞEYLER—
Sahtekârlık hepsinin içine işlemiş sanki
İktidarın sözcülerinden ve yılmaz savaşçılarından Hasan Karakaya Medine’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda etti.
Karakaya’nın ölümü medya ve sosyal medya çevrelerinde çok yankı buldu.
Akit Gazetesi’nin yazarlarından Karakaya’nın bugüne kadar yazdıklarından yola çıkanlar ya “aşırı” övgü düzdüler ya da “aşırı” hakaretlerde bulundular.
Hasan Karakaya hakkında bir yorum yapacak değilim.
Bugünkü iktidar zihniyetini uzun yıllar öncesinden çok ateşli biçimde savunan bir yazardı. Yazdıklarının çoğunda hakaret, yalan ve çarpıtma vardı. Ama o zaten zihniyetin temel felsefesi.
Benim kafamı bozanlar Hasan Karakaya ve zihniyetinden asla haz etmeyen, ama hükümetten ve saradan korktukları için “örtülü övgü” düzmeye yeltenenler.
Kimi “hakkını helal ediyor” kimi “ölünün arkasından konuşmanın” doğru olmadığını söylüyor.
Ama bu söylemlerin temel niteliği şu; Bu adam pek makbul değildi, bize de çok kötülüğü dokundu, ama biz çok yüce gönüllü olduğumuz için bunu kimsenin yüzüne vurmuyor ve “iyi insanlar gibi” davranıyoruz.
Türkiye’nin aydınları, yazarları, gazetecileri, korkudan kaynaklanan “sahtekarlığı” bir kenara itebilseler ülkemiz de kurtulacak. Ama nerde o cesaret?
--SORDUM ÖĞRENDİM---
Geçti gitti işte yılbaşı gecesi, dünya yerinde duruyor
Her yıl yılbaşı yaklaştığında artan oranda gerici bir kalkışmaya tanık oluyoruz.
Bu yıl olabilecek en büyük saldırı Ankara polisinin olağanüstü başarısıyla önlendi. IŞİD’in Ankara’yı hem bir camide hem de eğlence merkezlerinde kana bulayacak canlı bombaları önceden yakalandı.
Canlı bombayı bir kenara bırakalım, gerici yobaz çevreler, tabii cahillikten, yılbaşı ile Noel’i birbirine karıştırdığı için 31 Aralık’a giden günlerde saçma sapan eylemlerle sokaklara dökülüyorlar.
Kimi elinde “Müslüman Noel’i kutlamaz” yazan abuk pankartla kalabalık yerlerde dururken kimi “tebliğ” adı altında insanları korkutmaya çalışıyor.
Tabii her yıl olduğu gibi bir de çam ağacı üzerinden yaratılan bir polemik var.
Güya en iyi niyetlisi “Hani siz ağaç katliamına karşıydınız, yılbaşında salonunuzda niye çam var” diye soruyor.
Bilmeyince böyle oluyor işte. Yılbaşında bazı evlerde süslenen çamların ne olduğunu anlatayım.
Üç çeşit çam süsleniyor bizde ve bütün dünyada.
Birincisi yapma çamlar. En pratik olanlar bunlar. Katlanıp saklanabiliyor. İstediğiniz boyda olanını satın alabilirsiniz.
İkincisi, fidanlıkta yetiştirilmiş çamlar. Bunlar henüz filizlenme aşamasında. Saksılar içinde satılıyor. Yılbaşı süsü bittikten sonra bu ağaçlar herhangi bir yere dikiliyor.
Üçüncüsü ise budama döneminde kesilen çam dallarından yapılan ağaçlar. İstanbul’da en iyi satış yeri Fatih Ormanı, Belgrat Ormanı’dır.
Kasım ve aralık aylarında çam ağaçları budanıyor. Buradan çıkan dallar en güzel yılbaşı çamı oluyor. Orman idaresi bundan iyi para da kazanıyor
Yani yılbaşında çamların kesildiği yalandır. “Al sana kapak” dedikleri gibi yılbaşında ne bizde ne dünyada çam kesilmez.
--DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER—
Herhalde reklam paralarını ceplerinden ödediler
Geçirdiği bir kaza sonucu aylardır yaşam mücadelesi veren eski Maliye bakanı Ekrem Pakdemirli sonunda savaşı kaybetti.
Dün iki gazetede Pakdemirli için verilen tam sayfa ilanlar dikkatimi çekti.
Ekrem Pakdemirli’nin oğlu Bekir Pakdemirli Türkcell yönetim kurulu üyesiymiş.
Bu nedenle Türkcell Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça, Türkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu yarım sayfa başsağlığı ilanı vermişler.
Diğer yarım sayfa ilanda ise Türkcell kurum olarak taziyede bulunuyor.
Acaba bu reklamların parasını Türkcell’in Yönetim Kurumu Başkanı ve Genel Müdür kendi ceplerinden mi ödedi?
Çünkü Türkcell halka açık bir şirket. Bu tür harcamaları için yönetmeliği, kuralları olması gerek.
Ölen kişinin, kurumun yönetim kurulu başkanının arkadaşının babası olması özel durum değildir ve genel kuralın dışında bir harcama yapılmasına neden olamaz.
Ancak biliyoruz ki Türkcell halka açık bir şirket olmakla birlikte artık iktidarın kontrolünde yönetiliyor.
Yani o da “Yeni Türkiye’nin” bir şirketi. Sorma sorgulama hakkımız var mı bilmiyorum.
--MERAK ETİTĞİM ŞEYLER—
1300 lira ve üstü maaş alanlara ne olacak?
Eski yılın son günü asgari ücretin 1300 lira olduğu açıklandı.
Yeni ücretler bu yılın başından itibaren uygulanacakmış.
Haberlerde göremediğim, açıklamalardan da anlayamadığım bir noktayı merak ediyorum.
Tamam asgari ücret 1300 lira oldu. Vergi kesilmeyeceğini söylüyorlar ama yine de kesilecekmiş. O da tamam.
Merakım şu; Asgari ücret 950-1050 lirayken maaşları 1200-1300-1500 lira civarında olanların durumu ne olacak?
Onların maaşları zamlanacak mı, vergiden muaf olacak mı?
Asgari ücretle işe başlayıp 5 yıl içinde kıdem alarak maaşı 1300 lira olan, yeni başlayan asgari ücretli ile aynı maaşı mı alacak bundan böyle?
Maliyeyi pek bilmediğim için yasayı anlamamış olabilirim, bu konuda bilgi alır e doğruyu öğrenirsem size de yazarım.
Can Ataklı - Korkusuz