Çok istiyorsanız siz gidin savaşın
Can Ataklı; Hamas’ın İsrail’e karşı düzenlediği katliam, sonrasında da İsrail’in Gazze bombardımanı Türkiye’deki dincileri ayaklandırdı. İstanbul’da hemen bir gösteri düzenlendi.
ŞAKA GİBİ
Kenara itilen, Erdoğan’ı över gibi yaparak hakaret ediyor
İktidar partisi AKP’nin demokratik bir parti olmadığını tamamen bir menfaat birliği olduğunu kim bilir kaç kere yazdım, anlattım.
Yandaş medya son olağanüstü kongreyi “demokrasi şöleni” olarak nitelemişti, pazar günkü yazımda ben de biraz alaya almıştım durumu.
Çünkü demokrasinin en temel unsuru olan rekabet ve eleştiri hiç olmadığı gibi ortada aday bile yoktu.
Erdoğan’ın hazırladığı liste seçim adı altında oylarla onaylandı.
Sonra herkes “Bakalım Erdoğan yeni yönetimi nasıl belirleyecek?” diye merak içinde beklemeye başladı.
Parti içinde demokratik hiçbir mücadele yok.
Kimse aday olmaya bile kalkmıyor.
Sadece tek adamın iki dudağının arasından çıkacak karara bakıyor.
Kimseden itiraz çıkmıyor, fikir beyan etmiyor, eleştirmiyor, sormuyor.
Ama ne zaman biri Erdoğan’ın ilgi alanından çıkıyor işte gerçek karakterler de o zaman kendini gösteriyor.
Zamanında CHP’den ve DSP’den milletvekili olmak için çabalayan Ergenekon kumpasının ateşli destekçilerinden Şamil Tayyar gözden düşmüş, Erdoğan’ın hazırladığı hiçbir listeye girememiş.
Belli ki bu durum çok oturmuş bu kişinin içine.
Hemen sosyal medya hesabından veryansın etmiş.
Bakın ne diyor bu eski gazeteci ve milletvekili:
“Kongrenin ardından bir küçük tespit ve uyarı olarak kenarda dursun. Yeni politika, vizyon ve kadrolara dair değişim talebini, toplumsal ihtiyaçlar ve siyasal dinamikler şekillendirir. Bu gerçeklikten kopuk, iç iktidar hesabına dayalı keyfilik, karar alma sürecinde etkisi olmayan üç beş isimle sınırlı değişiklik, sadece değersiz istatistiki veridir, değişim değildir.
Ne var ki Cumhurbaşkanımızın azametini kendi gölgesi sananlar, Erdoğan sonrası hesaplarını ‘değişim’ ambalajıyla sunuyor. Yozlaşmayı tetikleyen bu hizip, AK Parti’yi için için çürütüyor. Oy oranının yüzde 50’den 35’e inmesinin siyasi/sosyal sebeplerini üreten bu yoz akıl, belediye başkan adaylarının belirlenmesinde de etkili olursa, telafisi güç siyasi hasar oluşabilir. Üzgünüm, bir ekip, cehenneme giden yolu iyi niyet taşlarıyla döşüyor.”
Hesapta Erdoğan’ı övüyor, parti içinde kendi çıkarı için çalışanları eleştiriyor değil mi?
Oysa tam tersine, bütün hedef Erdoğan.
Parti içinde bir yarış yok ki.
Her şeyi Erdoğan kararlaştırıyor ve uyguluyor.
Eleştirilen aslında Erdoğan’ın kararı.
Şamil Tayyar bunu yaparken dolaylı yoldan Erdoğan’ı yozlaşmayı tetikleyen, partinin oyunu düşüren, başkalarının yönlendirmesiyle hareket eden bir genel başkan durumuna düşürüyor.
Diğer bir isim de yine geçmişi AKP ile olmayan, CHP’den gelen, Baykal’ın ağlayıcılarından biri olan Savcı Sayan.
İçinden çıktığı CHP’ye bin bir hakaretler ederek ayrılan, AKP safına geçen, Ağrı Belediye Başkanlığı’nı kapan Savcı Sayan, milletvekili olma hayaliye bu görevini bıraktı.
Ama Erdoğan kendisini listeye koymadı, böylelikle belediye başkanlığı da gitti elinden.
Şimdi de parti yönetimine giremediği için ateş püskürüyor.
O da Şamil Tayyar gibi, Erdoğan’ı över görünüp hakaretler yağdırmış.
Şöyle demiş Savcı Sayan:
“Bugünkü parti kongremizde Mazlumların umudu, ülkemizin umudu Sayın Cumhurbaşkanıma seve, seve ve onurla oy verdim.. Bazı isimlere sadece Cumhurbaşkanıma ve Partime yanlışım olmasın diye oy verdim. Yoksa asla oraya seçilmeyi hak etmiyorlar. Sadece kendi pozisyonları için çalışıyorlar. İyi insan olabilirler ama asla iyi partili değiller. Hatta Mayıstaki seçimde Partimizin adaylarının aleyhine çalıştılar. İlçe başkanımıza az çalışın dediler. Bugün o şahıslara birliğimiz adına oy verdim. Ama içim cız etti. Partimizin birliği ve Cumhurbaşkanımıza olan sadakatimizden dolayı “kızılcık şerbeti içtik” demeye devam edeceğiz.”
Tıpkı Tayyar gibi Sayan da parti içindeki “kötülerden” söz ediyor.
Erdoğan’ı övüyor ama onun seçtiği isimler üzerinden aslında hakaret ediyor.
YENİ ÖĞRENDİM
Azerbaycan halkı, İsrail Elçiliği’ne “geçmiş olsun” çiçekleri bıraktı
Türkiye’de pek bilinmiyor ya da saklanıyor ama İsrail’in bölgedeki en etkili dostlarından biri Azerbaycan.
İsrail’e karşı derin bir sempati duyan Azerbaycan’ın bu tepkisi elbette nedensiz değil.
Çünkü İsrail her dönem Azerbaycan’ı destekledi.
İsrail’in bu ülkede pek çok yatırımı olduğu gibi Aliyev’e her türlü desteği vermekten de kaçınmıyor.
Ermenistan ile olan iki önemli savaşta Azerbaycan’ın yanında yer alan İsrail savaşın kazanılmasında önemli rol oynamıştı.
Türkiye’de genel olarak Azerbaycan’ın en yakın dost olduğu, Ermenistan’a karşı savaşta çok ciddi askeri yardımlar yapıldığı askeri yardım yapıldığı biliniyor.
Öyle ki halkın büyük bölümü Ermenistan’a karşı kazanılan zaferde Türk askeri yardımının ve özellikle SİHA’ların çok etkili olduğuna inanıyor.
Bu doğru ama İsrail’in katkıları yanında, Türkiye’nin verdiği destek çok daha az kalıyor.
Hamas’ın son saldırısı Azerbaycan’da derin bir üzüntü yarattı.
Bizdekinin aksine halk İsrail Elçiliği önünde aleyhte gösteri yapmak yerine çicek bırakarak ve mum yaparak “geçmiş olsun” dileklerini iletti.
BUNU YAZMAK GEREK
CHP’de yeni dönemin ayak sesleri
İstanbul’daki CHP İl Kongresi’ni İmamoğlu’nun kazanması, Genel Merkez’in hesaplarını bozdu.
Kongrede son oy kullanıldığı ana kadar katılımcıların ortak kanaati, Genel Merkez’in desteklediği Cemal Canpolat’ın kazanacağı yönündeydi.
Ancak sandıktan Özgür Çelik küçük bir farkla da olsa önde çıkmayı başardı.
İstanbul’un kazanılması Kılıçdaroğlu’nun Kurultay’da yeniden genel başkan seçilmesini ne kadar zora sokar, şu anda söylemek pek mümkün değil.
Dün görüşlerini aldığım bir değişimci isim, “İstanbul’un kazanılması büyük başarı oldu” dedikten sonra ekledi:
“Diğer illerde durum Kılıçdaroğlu’nun lehine görünüyor. Bu nedenle Kurultay’da kazanmamız çok zor.”
Kurultay’da da benzer bir sürpriz olur mu bilemem ama İstanbul yenilgisinden sonra Kılıçdaroğlu’nun durumu çok zordur.
Parti içindeki dengeler nedeniyle Kılıçdaroğlu, Kurultay’ı kazanabilir belki ama halktaki
karşılığı çok cılız olacaktır bunun.
Kılıçdaroğlu ve ekibi seçimi kazanmayı garanti görüyorlarsa, sonrasını da düşünmeli ve halkta oluşan yılgınlığı, moralsizliği, duygusal tepkileri nasıl sona erdireceklerinin hesabını yapmalıdır.
Kurultay kazanılır belki ama bugünkü psikolojisi içinde olan CHP’li seçmen nasıl kazanılır onun yöntemini bulmalı.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Çok istiyorsanız siz gidin savaşın
Hamas’ın İsrail’e karşı düzenlediği katliam, sonrasında da İsrail’in Gazze bombardımanı Türkiye’deki dincileri ayaklandırdı.
İstanbul’da hemen bir gösteri düzenlendi.
Her türlü gösterinin “izne tabii” olduğunu söyleyen iktidar nedense bu gösteriye hiç müdahale etmedi.
Dinci gruplar İsrail’i protesto ederken Gazze’ye asker gönderilmesini istediler.
Böyle akla ziyan talepler hep olur da bu sefer göstericiler arasında çok sayıda sığınmacının olması çok dikkat çekiciydi.
Sığınmacılar “Mehmetçik Gazze’ye” sloganlarını büyük bir şevkle attılar.
Kendi ülkelerinde hiçbir çaba göstermeyen, Türkiye’de ekmek elden su gölden örneği rahat içinde yaşayanların bu sloganı atması kolay.
Dün konuştuğum birçok kişinin ortak fikri şuydu;
“Böyle sahte kabadayılık olmaz, çok istiyorlarsa gönüllü ordusu kursunlar Gazze’de savaşmaya gitsinler.”
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
İmamoğlu büyük fırsatı kaçırdı
Partisinin İstanbul Kongresi’ni kazanan Ekrem İmamoğlu sanıyorum şu an çok keyiflidir.
Haksız da değil tabii, en önemli engeli aştı sayılır.
Ancak bana göre kongrede yaptığı konuşmada büyük bir fırsatı kaçırdı.
İmamoğlu ortaya “değişim” sloganıyla çıkmıştı.
Ancak bunun içini dolduramadığı için de eleştiriler alıyordu.
İstanbul Kongresi bunun için büyük fırsattı.
Ama İmamoğlu bir saati aşan konuşmasında beylik sözler dışında İstanbul’daki icraatını anlatmayı tercih etti.
Oysa kısa ama vurucu bir konuşma ile herkesin merakla beklediği “değişimi” anlatabilirdi.
İmamoğlu’nu bir saat dinleyenler eğer Kılıçdaroğlu gider de yerine kendisi gelirse farklı ne yapacağı konusunda tek ip ucu bile elde edemediler.
Bilemiyorum artık, İmamoğlu bu açıklamasını belki de Kurultay’a saklıyordur.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları