Duy da inanma
Can Ataklı: Ama itiraf edin, heyecanlandınız, gözleriniz doldu ve “İşte bu be” dediniz değil mi okurken?
ACAİP YAZILAR
90! / ((90-6)! x 6!) = 622,614,630 Haydi bilin bakalım bu neyin nesi?
Hesapta iş başında milli manevi değerlere ve en önemlisi dini kurallara ve ahlaka çok saygılı bir iktidarımız var ama nedense bu iktidar sayesinde kumar, tarihinin en rahat dönemine kavuştu.
Üstelik öyle bir kumar sistemi kuruldu ki, milyonlarca insan günün 24 saati tehdit altında.
Artık açık olduğu dönemlerdeki gibi otellerin kumarhanelerine gitmeye de gerek yok.
Günün herhangi bir saatinde nerede olursanız olun cep telefonu, bilgisayar; tablet, internete giren ne bulursanız bulun girip casinolardaki gibi kol çekebiliyor birkaç saniye içinde büyük paralar kaybedebiliyorsunuz.
Lafa gelince “Milli Piyango özelleştirildi” deniyor.
Ama bu milletin bildiği Milli Piyango her ayın 9’lu günlerinde yapılan çekiliştir.
Milli Piyango’yu cazip hale getiren yılbaşı çekilişleridir, çünkü gerçekten büyük ikramiye sadece yılbaşında verilir.
Ama bu iktidarla birlikte Milli Piyango, Milli Piyango olmaktan çıktı kumarhaneye döndü.
Önce, Sayısal Loto diye bir şey buldular.
Sonra bunu çeşitlendirdiler.
Ardından bahis çıktı.
O da eski Spor Toto’nun çeşitlendirilmiş haliydi.
Özelleştikten sonra da internet üzerinden sanal kumarhaneler kuruldu.
Daha önce de yazdım, pek dinci iktidarımız duymuyor bile, çoluk çocuk gece gündüz kol çekiyor, 2 lira 2 lira uçup gidiyor.
Çok yakında tıpkı casinolar döneminde olduğu gibi müthiş dramlar ve trajediler yaşanacak oysa.
Bunun da ötesinde umut dağıtan “yeni Milli Piyango ürünleri” devrederek büyüyen ikramiyelerle iştah artırırken kazanma ihtimalini de çok çok çok çok düşük hale getirdi.
Sayısal Loto adı altında 6 rakam bulmaya çalışan millet, şimdi 50 yerine 90 numara arasından seçim yapmak zorunda.
Ama çıkma ihtimali çok düştüğü için devretme olasılığı da yükseliyor ve birkaç hafta içinde toplam ikramiye astronomik rakamlara ulaşıyor.
Bu da elbette iştahı artırıyor.
Okurlarımdan Murat Toygar Milli Piyango ürünlerinden Loto’da tutturma ihtimalini hesaplamış.
“Yeni lotoyu bulma ihtimali 622 milyonda bir ihtimal. Yani hemen hemen sıfır ve dünyada bu kadar düşük ihtimalli bir loto yok” diyor.
Şöyle yazmış; Eski Sayısal Loto’yu 6/49’u bulma ihtimali = 49!/((49-6)!x6!)= 13,983,816
(Güvenebilirsiniz. Hesap doğrudur. Mühendis olduğumdan bu hesapları kolaylıkla yapabiliyoruz. Örneğin 90! doksan faktoryel demektir. Yani 1 den 90’ana kadar sayıların çarpımını ifade eder.)
Yeni Loto’da ise durum şu; 90! / ((90-6)! x 6!) = 622,614,630
Kabaca Loto’yu bulma ihtimali 14 milyonda birden 622 milyonda bir ihtimale düşmüş.
Buradan şöyle bir gerçek çıkıyor.
Devirler arttıkça toplam miktar büyüyecek, iştah artacak, her hafta daha çok yeni bahisçi oyuna katılacak.
Kazara ikramiye çıkana kadar bu para şirketin hesabında “faizsiz kredi” gibi kalacak.
Aslında bunun adı soygundur da, modern dünyada kibarlık olarak “Milli Piyango özelleştirildi” deniyor.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Balonlar mutluluk gibidir
Sosyal medyadan geldi bu yazı.
Nerede, ne zaman yayınlandığına bakmadım çünkü çok hoşuma gitti.
Ben okumamıştım daha önce, sizlerden de bilmeyenler çok olabilir diye düşündüm bu nedenle köşeme aldım.
Bakalım sizin de hoşunuza gidecek mi?
Öğretmen, okula balonlar getirdi ve çocuklardan onları şişirmelerini ve sonra isimlerini yazmalarını istedi.
Bütün balonları koridora götürdüler ve öğretmen tüm balonları karıştırdı.
Öğretmen daha sonra herkesin ismi yazılı balonu bulması için 5 dakika verdi.
Çocuklar isimleri yazılı balonları aramaya koştu ama zaman doldu ve kimse kendi adı yazılı balonunu bulamadı…
Sonra öğretmen çocuklara şöyle dedi; “Yakınında bulunan balonu al ve üzerinde ismi yazılı olan kişiye ver.”
2 dakika içerisinde herkesin elinde kendi adı yazılı balonu vardı.
Sonunda öğretmen bu deneyden kaynaklanan dersini özetledi:
“Balonlar mutluluk gibidir. İnsan onu sadece kendisi ararsa zor bulur. Bunun yerine herkes birbirini önemsiyorsa çok daha hızlı bulabilirsiniz.”
Söyleyin bakalım, çok güzel değil mi?
KOMİK
Duy da inanma
Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklama son şöyle;
Okullarda şimdilik 136 milyon adet maske dağıtıldı.
Her öğrenciye her gün bir maske ücretsiz veriliyor.
445 bin litre dezenfektan jel dağıtıldı.
Kapısında el dezenfektanı olmayan sınıf kalmadı.
Bütün okulların tuvaletleri kendi kendini dezenfekte eden aparatlarla donatıldı, her tuvalet her kullanımdan sonra otomatik olarak temizleniyor. Çocuklar sosyal mesafeye uygun şekilde seyrek otursunlar diye, şimdilik 200 bin adet tekli sıra ve 400 bin adet sandalye ilave edildi. Üretim harıl harıl devam ediyor, toplam 2 milyon adet tekli sıra olacak, tekli sıraların üstü, yani masa bölümü camdan imal ediliyor,
Her teneffüste her cam sırayı tek tek siliyor, temizlenmesi ve temizliğinin kontrolü çok daha kolay olduğu için ahşap yerine cam yapılıyor.
Okullara bir milyon adet ateşölçer dağıtıldı. Hem öğretmende, her hademede ateş ölçer var.
Her öğretmene, her hademeye okulların açılacağı hafta test yapıldı, rutin aralıklarla hepsine test yapılmaya devam edilecek.
Okullara giriş, veliler dahil öğrenci-öğretmen ve görevli dışında herkese yasak.
Her veliye resmi yazı gönderildi, her ebeveyn her sabah çocuğunun ateşini ölçecek, 37.5 derecenin üzerindeyse kesinlikle okula göndermeyecek, derhal sağlık kuruluşlarına haber verecek denildi. “Hangi Eğitim Bakanlığı?” diye mi soruyorsunuz.
Siz Türkiye mi sanmıştınız?
Yok değil.
İtalya Eğitim Bakanlığı’nın bildirisi bu.
Ama itiraf edin, heyecanlandınız, gözleriniz doldu ve “İşte bu be” dediniz değil mi okurken?
ÇOK GÜLDÜM
Bugün üç fıkramız var
Bu pazar Yıldırım Tuna’dan gelen üç fıkrayı sunuyorum sizlere;
HORTUMU MU FORD’UMU MU?
Hayli zengin adam kapısına “Abi ne olur bir dilim ekmek” diye gelen işçiye emek vermeden para kazanmaya alışmaması için “Al şu yağlıboyayı ve fırçayı, git garajdaki hortumu boydan boya yeşile boya, sana 150 lira vereceğim..” demiş.
İşçi akşama doğru işçi üstü başı elleri kolları yemyeşil, yağlı boyalı gelmiş.
“Hallettim abi, istediğin gibi yemyeşil oldu, hem de 2 kat sürdüm” demiş nefes nefese “ Yalnız o Ford değil Ferrari bilesin..!”
DEPRESYONDAKİ ADAM
Adam “Depresyondayım kurtarın beni doktor” diye psikiyatra koşmuş.
“Çok çirkinim diye kimse yanıma yaklaşmıyor, herkes korkup benden kaçıyor, ölmek istiyorum, bana yardım edebilir misiniz?” diye sormuş.
“Aa.. Tabii ki” diye cevap vermiş doktor, “Şu divana gidip uzanın, bu saçma sapan olumsuz duygulara neden kapılıyorsunuz bana anlatın bakalım… Yalnız lütfen yüzü koyun uzanın böylesi daha iyi.”
EVLERE SERVİS
Pideci, Maliye müfettişlerinin denetimine alınmış, “Neden benim peşimdesiniz anlayamıyorum?” diye bağırmaya başlamış, “Aynen bir köpek gibi çalışıyoruz, aileden herkes burada didinip durur, senede sadece 3 gün kapalı kalır burası sizler de gelmiş gösterdiğim kazanca takmışsınız.”
Müfettiş “Kazancınızı araştırmıyoruz” diye cevap vermiş “Bu yıl 6 kere eşinizle Kıbrıs’a gitmişsiniz ve harcamalarınızı masraf yazmışsınız.”
Adam “Aaa, o mu?” demiş gülerek “Size söylemeyi unuttum, biz evlere de servis yapıyoruz..!”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları