Erdoğan Suriye’deki ABD üslerini yeni mi öğrendi?
Can Ataklı; Erdoğan “ABD’li uçak gemisinin İsrail’e gelmesine” tepki gösteriyor. Oysa bu gemiye bir ay önce damadı Selçuk Bayraktar binmişti. Çok merak ediyorum, damat beyin o uçak gemisinde ne işi vardı?
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Yabancı asker de neyin nesi?
Saray, Meclis’e 5 Ekim’de bir tezkere gönderdi.
Bu tezkere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadele amacıyla sınır ötesi operasyonlara izin vermesini istiyor.
Türk askerinin sınır ötesi operasyon yapması için mutlaka Meclis onayı gerekiyor.
Meclis yıllar içinde defalarca bu tür tezkerelere onay verdi.
Ancak bir önceki ve bu son tezkerede çok ilginç bir nokta var.
Saray sadece Türk askerinin sınır ötesi operasyonu yapmasına izin istemiyor, ayrıca yabancı askerlerin de bu amaçla Türkiye’de konuşlandırılmasını istiyor.
Türk askerini anladık da yabancı asker de neyin nesi?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, salı günkü Meclis toplantısında konuyu gündeme getirdi ve “Yabancı asker Türkiye’ye getirilecekse biz bu tezkereye onay vermeyiz” dedi.
Kıyamet koptu.
Kılıçdaroğlu’na, yürütülen karalama kampanyasının da etkisiyle sosyal medyada büyük bir linç kampanyası başlatıldı.
Kılıçdaroğlu ve CHP’ye yönelik “Vatan haini, teröristlerle iş birliği yapıyor” saldırıları yeniden başladı.
Nedense muhalif çevreler dahil hiç kimse, “Sahi sınır ötesi operasyonda neden yabancı askerin Türkiye’de konuşlanması isteniyor?” diye sormadı henüz.
Kılıçdaroğlu nefreti gözleri o kadar bürüdü ki, Türkiye’yi ateşe atacak böyle bir hazırlık bile ilgi çekmiyor ne yazık ki.
Şimdi merak edenler için Meclis’e gönderilen tezkerenin ilgili bölümünü size sunayım;
“Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye’deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Türkiye’nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiçbir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 02.10.2014 tarihli ve 1071 sayılı TBMM kararı ile verilen ve son olarak 26.10.2021 tarihli ve 1310 sayılı TBMM kararı ile 30.10.2023 tarihine kadar uzatılan iznin süresinin, 30.10.2023 tarihinden itibaren iki yıl uzatılması hususunda gereğini Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca bilgilerinize sunarım.”
Şimdi akıl yürütelim.
“Yabancı asker”den kasıt nedir?
ABD’li olamaz herhalde.
Rusya ya da İran da olanak dışı.
Kim olabilir?
Muhtemelen adına Özgür Suriye Ordusu denen başıbozuklar kastediliyordur.
Birçoğu dinci teröristlerden oluşan böyle bir yapının “yabancı asker” olarak tanımlanması ve bunların şerefli Türk ordusuyla yan yana getirilmesi olacak şey değildir.
KOMİK
Kebapçıda dış politika görüşmesi
Dışişleri’ne bağlı bir Stratejik Araştırmalar Merkezi var.
Başında da Nuh Yılmaz isimli biri oturuyor.
Bu Nuh Yılmaz, Ankara’daki üniversitelerin uluslararası ilişkiler bölümlerinin başkanlarıyla son gelişmeleri değerlendirmek için yemekli bir toplantı düzenlemiş.
Başta saray olmak üzere resmi toplantıların yapılabileceği çok sayıda kamu binası var.
Ama Nuh Yılmaz toplantı yeri olarak bir kebapçıyı seçmiş.
Sanıyorum “kebapçıda resmi toplantı” ilk kez oluyor.
“Yemek değil mi ne fark eder?” diyebilirsiniz.
Öyle olsa bile kebap kültürü çok farklı bir şeydir, dış politika gibi hassas konuların burada verilen bir yemekte görüşülmesi arabesk düşüncenin tavan yapmasıdır.
Türkiye işte böyle arabesk bir politika ile dış ilişkilerini yürütüyor.
Bİ SORALIM BAKALIM
Erdoğan Suriye’deki ABD üslerini yeni mi öğrendi?
Hamas’ın İsrail’e saldırısından ve İsrail’in misillemeye başlamasından sonra üç gün sessiz kalan ve “itidal” tavsiye eden Erdoğan önceki gün birden tavır değiştirdi.
Tekrar “bilinen” Erdoğan tavrına geri dönen AKP Genel Başkanı, “ABD uçak gemisinin İsrail’de ne işi var?” diye sordu.
Erdoğan aynı konuşmasında sözü Suriye’ye de getirdi ve “ABD, Suriye’de 20 üsse sahip. Neden buna gerek duyuyor, ABD bölgede ciddi katliamlara adım atacak” dedi.
Bunu dinleyince şaşırdım, çünkü Erdoğan, ABD’nin Suriye’de üsleri olduğunu bilmiyor mu?
Yeni mi öğrendi?
Düne kadar bunlara yönelik bir şey söylemiyordu, şimdi ne oldu da Suriye’deki üsler söz konusu oldu?
Ayrıca Erdoğan Suriye’de 20 ABD üssü olduğunu söylerken Türkiye’deki 16 ABD askeri tesisini unutuyor olamaz herhalde.
ABD’nin sadece üsleri yok Türkiye’de, bunun ötesinde 15 de radar üssü bulunuyor, yetmedi 5 yerde de nükleer kontrol merkezi kurmuş durumda Amerika.
Ve son not: Erdoğan “ABD’li uçak gemisinin İsrail’e gelmesine” tepki gösteriyor. Oysa bu gemiye bir ay önce damadı Selçuk Bayraktar binmişti.
Çok merak ediyorum, damat beyin o uçak gemisinde ne işi vardı?
CANIMI SIKAN ŞEYLER
SGK misafirhanesinde “Odada kadın olamaz” uyarısı
Yazacaklarım dedikodu falan değil, birinci ağızdan duyduğumu bir olay.
İstanbul’da kamu görelisi biri kadın üç arkadaş bir sınav için Ankara’ya gidiyorlar.
Memur oldukları için SGK’nın misafirhanesinde kalıyorlar.
Akşam misafirhaneye geldiklerinde sohbet etmek amacıyla içlerinden birinin odasında toplanıyorlar.
10 dakika sonra resepsiyon görevlisi arıyor ve “Kameralardan gördük, aynı odaya girdiniz, biriniz kadın, bu kurallarımıza aykırı, o kadın derhal çıksın” diyor.
Memurlar şaşırıyor “Ne demek bu?” diye soruyorlar.
Resepsiyon görevlisi “Kurallarımız böyle” deyince içlerinden biri “O kural aynı odada kalamazlar olabilir mi, biz aynı odada kalmıyoruz, sadece sohbet etmek amacıyla içimizden birinin odasında toplandık” cevabını veriyor.
Ancak devlet adına ahlak bekçiliği yapan resepsiyon görevlisi diretiyor ve üç arkadaş şaşkın, mutsuz ve öfkeli biçimde kendi odalarına çekiliyorlar.
Rezalete bakar mısınız?
ŞAŞIRDIM
Coca Cola’nın İsrail’le ne ilgisi var?
Onca gürültü patırtı arasında Türkiye’de gerçekten çok tuhaf işler oluyor.
İsrail dinci kesimler tarafından sokaklarda protesto ediliyor.
Tamam, buna bir şey diyemeyiz, yapan yapar.
Ama İsrail’i protesto etmek için Coca Cola şişelerini yollara dökmek ne demek onu anlamak mümkün değil.
Kim söylediyse söylemiş, Coca Cola’nın İsrail malı olduğu yayılmış ahali arasında.
Coca Cola’yı İsrail malı zannedenler de başlamışlar İsrail’i protesto etmek için şişeleri yollara dökmeye.
Oysa Coca Cola’nın İsrail’le ile hiç ilgisi olmadığı gibi Filistin’de 4 fabrikası var ve çalışanların tamamı Filistinlilerden oluşuyor.
Yayılan bu yalan habere inananlar da iyi bir şey yaptıklarını sanıyorlar.
Ama en komik olan, Coca Cola şişelerini sokaklara dökenler “Allahu Ekber” diye bağırıyorlar.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları