Can Ataklı, ''Fenerbahçe ne çekiyorsa taraftarından çekiyor''.
Fenerbahçe ne çekiyorsa taraftarından çekiyor.
Kimbilir kaç maç oynadı seyircisiz.
Gerçi lig ve kupa maçlarında kadın seyirciler var artık ve onlar da erkekleri pek aratmıyor ama Avrupa kupalarında seyircisiz oynaması büyük kayıp.
Seyircisiz oynanan son maçta ise bu kez “taraftarın!” dışarıdan paraşütle attığı meşale yüzünden Fenerbahçe’nin başı yine derde girdi.
Bir Avrupa maçını daha seyircisiz oynayacak.
Burada anlamadığım şu; meşale yakmak, sahaya yabancı madde atmak, patlayıcı kullanmak UEFA kurallarına göre ağır cezaları gerektiriyor.
Bir olur, iki olur, tamam da Fenerbahçe “taraftarı!” neden ısrarla ceza yiyeceğini bile bile aynı davranışları sürdürür?
Heyecan desen olmaz, kendini bilmezlikle de tanımlanamaz bu. Acaba işin içinde başka bir şey mi var? Bazı sözde Fenerbahçeliler ısrarla ve inatla yönetimi zora sokmak için “taraftarları!” kışkırtıyor mu?
Bunun başka cevabını bulamıyorum çünkü.
Bu nedenle Fenerbahçe seyircisiz maçta sahaya dışarıdan paraşütle meşale gönderen o taraftarları mutlaka bulmalı, dava açmalı ve kulübün uğradığı zararı onlardan tazmin ettirmelidir.
İbretiâlem için.
Yoksa Fener’in başı daha çoook yanar.
UEFA’nın kararı yanlıştır
Fenerbahçe Avrupa Ligi’nde “seyircisiz” oynadığı maçta sahaya paraşütle meşale atılmasının bedelini çok ağır ödüyor.
UEFA Fenerbahçe’ye bir maç daha seyircisiz oynama cezası verdi.
Ancak bu ceza mantıken de hukuken de yanlıştır. Fenerbahçe’nin ne yapıp edip bu cezayı durdurması gerekir.
Çünkü böyle bir ceza başka kulüpleri de bağlar, günün birinde onların da canının yanmasına yol açar.
O maç seyircisizdi. Sahaya dışarıdan “kimliği belirsiz” kişiler tarafından paraşütle bir meşale atıldı.
Bunu ne Fenerbahçe’nin ne de güvenlik kuvvetlerinin önlemesi mümkün değildir.
Oysa UEFA sanki suçlu Fenerbahçe imiş gibi yaparak cezayı bastı.
Bu ceza kötü niyetli kişiler için çok özendiricidir.
Çünkü bu yöntemle istediğiniz bir takımın ceza almasını sağlayabilirsiniz. Dışarıdan, uzaktan kumandalı cihazlarla stadyumun içine yabancı madde göndermek mümkündür.
Eğer takımlar bu nedenle ceza alacaksa, rakipler birbirlerinin sahalarını kapattırmak, rakiplerini ağır para cezalarına çarptırabilmek için bu yöntemi kullanırlar.
Aslında bu cezaya sadece Fenerbahçe’nin değil Avrupa’dakiler de dahil bütün takımların karşı çıkması gerekir.
Fenerbahçe bu konuda Avrupa takımları arasında da lobi yapmalıdır.
Yoksa çok çirkin ve önlenemez bir çığır açılabilir.
Dokunulmazlık dosyaları ne oldu?
Yeri ve zamanı değil, biliyorum ama merak işte.
İktidar terörist liderle pazarlıkları başlatmadan önce Başbakan günlerce ve ısrarla “teröristlerle sarmaş dolaş olan BDP’li bazı milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılacağını” söylemişti.
Hatta savcıları da uyarmış “Herhalde fezlekeleri gönderirler” demişti. İşe bakın ki savcılar da tam o sırada fezlekeleri Meclis’e göndermişti.
Başbakan böyle söyleyince AKP milletvekilleri ve yandaş yalaka takımı da “Tabii dokunulmazlıkların kalkması en iyisi” dediler.
Sonra Başbakan konuyu bir daha ağzına almadı. O almayınca ötekiler de sustular ve dokunulmazlıklar unutuldu.
Peki Başbakan niye o kadar öfkeliydi?
Ne oldu da teröristlerle sarmaş dolaş olan milletvekillerinin dokunulmazlığı kalkacakken bizzat “devletimiz” terörist liderle sarmaş dolaş oldu?
Vallahi pişmiş aşa su katmıyorum, merak sadece.
Gani Yıldız’dan
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “IMF’ye 5 milyar dolar cep harçlığı verecek seviyeye geldik” demiş. Ekonomiyi bu duruma getirenlere teşekkürü “borç biliriz” ama cepte yok, sonra ödeyelim.
***
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okuması, bir öğrencinin yurttan atılmasına sebep olmuş. Şükür ki (şimdilik) “yurdunu” terk etmesini istemiyorlar.
***
Bir siyasetçi adımlarını “koltuğu kaybetme pahasına” attığını söylüyorsa iki kere düşünmeli. Zira aslında “koltuğu kaybetmeme uğruna” hareket ediyor olabilir.
***
Ergenekon Davası’nda geçen 4.5 yılda sanık ve avukatların ne kadar konuştukları hesaplanmış. Son sözü adalet söylemedikten sonra kimin kaç dakika konuştuğunun ne önemi var.
***
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, “Bütçede en büyük payı Milli Eğitim Bakanlığı’na ayırıyoruz” demiş. Normaldir; eğitim sistemi her yıl sil baştan yazıldığı için milyarlarca liralık kağıt, kalem ve silgiye ihtiyaç var.
***
Sağlık hizmetleri son 1 ayda yüzde 57 zamlanmış. Bu aralar hastanıza “geçmiş olsun” demek için acele etmeyin, bir de faturayı görmesini bekleyin.
Can Ataklı - Vatan