Can Ataklı, ''O da ne, bu kanal da canlı yayını kesmiş. Sonra diğerleri. Onlar da aynı havada''.
Ekranda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu var. Her hafta olduğu gibi yine salı günkü grup toplantısında konuşuyor. Haber kanallarının tamamına yakını da yine her zaman olduğu gibi bu konuşmayı canlı yayınlıyor. Derken o an karşımda açık olan kanal yayından çıkıyor ve reklama giriyor.
Diğerine geçiyorum. O da diğer haberlere geçmiş. Bir başkasına geçiyorum. O da ne, bu kanal da canlı yayını kesmiş. Sonra diğerleri. Onlar da aynı havada.
Halk TV, Bengitürk, Kanal B ise yayına devam ediyor.
Bir de “mecbur olduğundan” Meclis TV’yi yayınlayan TRT-3. Bunlardan birine takılıyorum.
Meğer Kılıçdaroğlu, grup toplantısında bir ilki gerçekleştirmiş. Salona kurulan TV ekranından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “söyleyip” de sonra “söylemedim” dediği sözleri yayınlanıyor.
Örneğin “Ben BOP’un eş başkanıyım” diyor bir yerdeki konuşmasında. Hemen arkasından “Ben böyle bir şeyi hiçbir yerde söylemedim” sözlerini duyuyorsunuz.
Meğer Erdoğan’ın “söyleyip” de “söylemediğim” dediği sözleri bir videoda toplanmış ve You Tube’a konmuş. Buna yasak gelmiş. Ardından ikinci bir video hazırlanmış. Muhtemelen buna da yasak gelecek.
Twitter’da konuyu yazıp tepki gösterince, haber kanallarında çalışan arkadaşlarımdan biri arayarak “Bu video yasaklanmıştı. Suç işlememek için yayından çıktık” dedi. İyi de Meclis TV ve birkaç kanala dava mı gelecek şimdi?
Sınırlarımız kevgir gibiBayılıyorum son günlerdeki açıklamalara. Silahlı PKK militanları “çekilme” kararı aldılar ya, hiçbir engelle karşılaşmayacaklar. Hiç merak etmeyin zaten karşılaşmazlar.
Çünkü nasıl ve nereden girdikleri bilinmiyor ki, çıkacaklarını fark edecek olalım. Genelkurmay ve Emniyet Genel Müdürlüğü güya yıllardır terörle mücadele ediyor. Buna rağmen ülkenin her tarafına PKK militanları girmiş, mevzilenmiş.
Bunca yıldır bunların yerini bulamayan, oradan çıkaramayan, yakalayamayan bu orduyla, bu polisle mi “çekilenlerin” çekilip çekilmediğini anlayacağız? Onlar nasıl girdilerse yine öylece çıkıp giderler veya otururlar oturdukları yerde. Bizimkilerin ruhu bile duymaz.
Diyelim, biri hırsız biri PKK’lıPKK’lı teröristlere “Başbakan’ın şahsi güvencesiyle” ülke dışına çıkma olanağı sağlandı. Diyelim ki Atatürk Havalimanı dış hatlar bölümüne aynı anda iki kişi geldi. Pasaport kontrolü sırasında görevli bunlardan birinin “hırsızlıktan” arandığını gördü.
Ne yapacak? Hemen pasaporta el koyup, ilgili kişiyi gözaltına alacak ve savcılığa teslim edecek.
Peki diğer kişi ise aranan bir PKK teröristi olursa? Ve bu kişi “Ben aranıyorum ama, Başbakan güvence verdi, silahımı bırakıp yurt dışına çıkıyorum, bana dokunamazsınız” derse, havaalanındaki polisler bu kişi hakkında işlem yapabilecekler mi?
Yaparlarsa “barış! süreci” bozulmayacak mı?
Barış (!) süreci bozulmasın diye bu teröristin yurt dışına çıkışına engel olmazlarsa, bu kez anayasanın eşitlik ilkesine aykırı davranmaktan suçlu duruma düşmeyecekler mi?
Böyle demagoji olmaz kiAdalet Bakanı Sadullah Ergin DHKP-C operasyonlarında bazı sendikaların basılması üzerine müthiş sözler söyledi. Bakan, “Ak Parti binasına LAW’lı saldırının faillerinden beri eski sendika başkanı. Bu kişi cezaevine girerse sendikacılar hapse atılıyor diye feryat mı edeceğiz” diye sordu.
Anlaşılan Adalet Bakanı tutuklu gazeteciler üzerine yürütülen tartışmaya gönderme yapmaya çalışıyor.
Ama bu biraz ayıp bir demagoji. Türkiye’de kimse “suçlular gazeteciyse, yazarsa, sendikacıysa, askerse hakkında hiçbir şey yapılamaz” demiyor ki.
Karşı çıkılan şu: Nedense hep hükümete muhalefet eden, soran, sorgulayan, eleştirilen kişiler soruşturmaya uğruyor, hapishanelere atılıyor.
O sendikacı gerçekten suçluysa kimse ağzını açamaz.
Ayrıca bazı kişilere sadece “şüphelenildiği için” helikopterlerle operasyon yapılırken, terör suçları sabit olanlar yine helikopterler eşliğinde ülkeyi terk ediyorsa, Adalet Bakanı’nın “Ben nasıl bir adalet bakanıyım” demesi gerekmiyor mu?
Amiralin ibret verici kitabıBu köşeyi izleyenler Balyoz Davası tutuklusu Tümamiral Cem Gürdeniz’in “Neden Türk Donanması Hedefte” başlıklı mektubunu okumuşlardır. Gürdeniz bu yazısında Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de, global güçlere ve NATO’ya rağmen onurlu bir Türk denizciliği politikası sergilediklerini ve bunun bedelinin çok ağır ödetildiğini anlatıyordu. Tümamiral Gürdeniz’inHedefteki Donanma kitabı geçen hafta çıktı. “Bir Türkiye gerçeğini” daha iyi öğrenmek isteyenler mutlaka alıp okumalı.
Can Ataklı - Vatan